Akevler’deki çalışmalar sonucunda insanlığın geçmişi ve geleceği ortaya konmuştur.
Yazılan kitaplarda bunlar anlatılmıştır.
İsteyenler ve bu konularla ilgilenenler, www.akevler.org sitemizde, ilgili pek çok kitap ve makale bulabilirler.
*
İnsanlar toplayıcılık, avcılık, çobanlık, tarımcılık, pazar mübadelesi, tüccar mübadelesi ve işçilik dönemlerini yaşamışlardır. Şimdi ortaklık dönemine geçilmektedir.
Ortaklık sisteminde işçilik yoktur, ortaklık vardır. Semt kooperatifleri oluşacak, yüz haneden ibaret olan semt kooperatifleri bir kolhoz sistemi içinde bağımsız yaşayacaklardır. Ticaret serbest olacak, semtler arası ekonomik ilişkilerini tekel oluşturmayan sermeye sağlayacak, rekabet içinde sömürmeden hizmet verecektir.
İnsanlar dinde kabile mezheplerinden Hazreti Nuh ile peygamberler mezhebine geçti.
Hazreti İbrahim tüm insanlığı bir millet yapmakla görevlendirildi.
Hazreti Musa şeriat düzenini oluşturdu.
Hazreti Davut devletçiliği getirerek uygar kalmayı sağladı.
Hazreti İsa laik düzeni yani dinde/düzende zorlamamayı getirdi.
Kur’an insanlığa barış düzenini getirdi, değişik dinde olanlar evlilik bile yapacaklar.
İnsanlık şimdi yeniden dinlere dönmekte, ahlaki kurumlarını dinler oluşturmaktadır.
İlimde insanlık görenekten sonra, tartışma, sonra deneme, sonra diploma dönemine geçti. İnsanlar şimdi de “teminatlı diploma sistemine” geçeceklerdir.
Siyasette Mezopotamya ve Mısır’dan sonra İbrani ve Grek, sonra Hıristiyanlık ve Roma, sonra İslâmiyet ve bugünkü Avrupa uygarlıkları geldi.
Bugün yeni uygarlık doğmaktadır.
Bu yeni uygarlık ikinci Kur’an uygarlığı olacaktır.
Bu uygarlık yeni bir peygamberin olmayacağı ilk uygarlık olacaktır.
*
Tarihte iki büyük inkılap vardır.
Birinci inkılap Nuh Tufanı’ndan sonra geçekleşen inkılaptır, yazının icat edildiği inkılaptır, insanlık bu inkılapla tarım dönemine ve uygarlığına geçmiştir.
İkinci inkılap ise bilgisayarın icat edildiği üçüncü binyılın inkılabıdır; bu inkılapla tarım döneminden sanayi dönemine geçilmektedir.
Tarihe baktığımızda gelişmeler bir bir gerçekleşmektedir.
Bugünkü uygarlık merkezi yönetime dayanır. Uygarlaşmak için merkezi yönetimlere gerek vardı. Merkezi yönetimlerle insanlık bugünkü seviyeye yükselmiştir.
İnsanlık çocukluk dönemini yaşamıştı, merkezden desteklenmeye ihtiyacı vardı. Bütün kurumlar merkeze bağlanmıştı. Böylece üçüncü binyıla ulaştık.
Şimdi ise insanlık telefonla ve internetle anında görüşebilmektedir. Kişilerin merkeze ihtiyaçları yoktur. Ulaşım imkânları sağlanmış, bir gün içinde dünyanın her yerinden başka yere ulaşılmaktadır. Geceler gündüz gibi aydınlanmaktadır. İnsan gücünün yerini doğa gücü almıştır. Okullar insanları birbirleri ile anlaşabilir hale getirmiştir.
Artık merkezi yönetime gerek kalmamıştır. Merkezi yönetim sistemi tarihini doldurmuştur. Yerinden yönetime, halk yönetimine gidilecektir. Ne var ki bu halk yönetimi merkezleri ortadan kaldırmayacaktır. Merkezler varlıklarını sürdürecek ama hâkim değil de hadim olacaklardır. Marks merkezleri ortadan kaldırmayı önermiş, ilkelliğe dönmeyi önermiştir. Kur’an ise merkezleri ortadan kaldırmıyor. Onların halka hükmetme yerine hizmet verme fonksiyonlarını şarj etmiştir.
İnsanlık merkezleri ortadan kaldırmıyor, aksine onları güçlendiriyor. Bunun için merkezlere vergi alma yetkisini veriyor. Merkezler askerlik hizmetini veriyor.
Demek ki insanlık merkezi yönetimden merkezi hizmetlere doğru gitmektedir.
Merkezi yönetim sistemi yerini halkın kendi kendisini yönetme sistemine bırakmaktadır. Batılılar buna demokrasi, Fıkıhçılar ise içtihat sistemi diyorlar.