‘Ergenekon bir ‘oyun’dur ve herkes üstüne düşeni yapar!’
Evet Sermayenin oyunudur. Allah da üstüne düşeni yapacaktır.
Mustafa Mutlu - mmutlu@gazetevatan.com
Süleyman Karagülle- Akevler.org
TUNCAY GÜNEY’DEN MEKTUP VAR:
TUNCAY GÜNEY'E CEVAP VAR
Dünkü yazımda meşhur Ergenekon Soruşturması’nı başlatan ifadeleri veren ve “sahte haham” olarak bilinen Tuncay Güney‘le ilgili birkaç soru sormuştum. Demiştim ki:
“Ergenekon, bir süre önce Kanada’ya sığınıp kendisini haham ilan eden bu ilginç vatandaşın polise verdiği ifadelerle hayatımıza girdi.
Tuncay Güney’in evinde bulunan çuval dolusu belgeler ve verdiği ifade yüzünden yüzlerce kişi tutuklandı.
Hatta kendisini sorgulayan Adil Serdar Saçan isimli polis şefi bile cezaevine girdi.
Ama ne hikmetse, nasıl olduysa ve kim ya da kimler koruduysa; bu arkadaş salıverildi ve yurt dışına gitmesine izin verildi.
Yani; adamın biri çıkıyor, akıl almaz iddialarda bulunuyor, en kirli ilişkilere tanıklık ettiğini söylüyor ama “temiz” bulunup, postalanıyor...
Doğrusu bu saçmalığın gerekçesini hiçbir zaman anlamadım ve galiba da anlayamayacağım! Sahi; Tuncay Güney denilen “enteresan kişi” neden serbest bırakıldı, bugün neden yok?”
- Sermaye anayasa ekseriyeti olan bir partinin iktidar olmasını istemez. Ona istediğini yaptıramaz. Doları var. Basını var. Tezgahladığı kanunları var. Ajanları var. Asker ve sivilleri harekete geçirdi. Basını kulandı. Komutanların müdahalesi ile darbeyi başaramadı. Kendisinin hazırlattığı çuvalları savcılara vererek Ergenekon’u başlattı. Minareyi çalan kılıfını hazırlar. Efendi efendi şimdi haham yamaklığı yaptırdığı görülüyor.
ABD’deki tekel sermaye dünyadaki basına hakimdir. Tuncay Güney’e dokunan olsaydı şimdi o çoktan gitmişti. Bu yazıları yazman bile sakıncalı.
***
-Ne yalan söyleyeyim; bu yazıyı Tuncay Güney‘in okumasını ve yanıt yazmasını beklemiyordum. Dün sabah erken saatlerde kendisinden bir e-posta aldım.
Sözüm ona beni “düzeltiyor” ama aslında bu e-postayla, yazdıklarımdan çok daha karanlık ilişkilerin içinde olduğunu itiraf ediyor! İşte o e-posta:
- Benim cevabımı da sizin okumanızı isterim.
***
-“Saygıdeğer Mustafa Mutlu
- Vatan Yazarı olduğunuza göre saygıdeğersiniz.
-‘Tuncay Güney Neden Unutuldu?’ başlıklı yazınızı okudum. Taraflı yaklaşımınız yanlış... Yazınızdaki yanlışları düzeltmek isterim.
- Tuncay o belgeleri nereden ele geçirdi. Onlarla ortak idi demek.Savcılar neden interpoldan Tuncay Güney'i talep etmiyor. Neden Türkiye Kanada ile siyasi ilişkileri asgari düzeye indirmiyor. Devletimizi yıkacak bir ajanı topraklarında korumak kadar düşmanlık olabilir mi?
-Gazeteciliği kullanıp ajanlık yapmadım. Türkiye’deki yetkimi ve yetkimden doğan yeteneğimi kullandım. 2001 yılında Türkiye’nin büyük bir köy-feodal yapı ile yönetildiğini saptadım ve Amerika’ya geldim ABD’ye gelirken de uluslararası yetki ve ilişkimi kullandım. Kanada’da kendimi haham ilan etmedim. 2003 yılında dini eğitim aldım, New York’ta ve haham değil, Rabayli oldum. Görevimi de 32. Gün’e telefonla katıldığım bir programda açıkladım.
- Türkiye’deki yetkiyi kim verdi. Uluslararası yetkiyi kim verdi. Yetenekli olduğunu sanmıyorum. Sermaye fazla kabiliyetli birini yetkili kılmamıştır. Türkiye’deki yetki verenler sorgulanıyor mu? Kooperatif sorumlusu idim. Kereste dolu atölyemi gizli eller yaktı. Sen yaktın diye beni sorguya çektiler. Allah’tan atölye sigortalı değildi de delil yetersizliğinden beraat ettim. Dosya da kapandı. İlk sorguya çekilecek kimse çuvalları elde eden muhbir değil mi? Yoksa MİT Ajanı mı idi? Olabilir. CIA MİT beraber çalışıyorlar ya CIA ajanı uluslararası yetkiyi vermiştir. MİT’te ulusal yetkiyi vermiştir. Sorguya çekilecek askerler değil askerlere onları yaptıranlar olmamalı mı?
- Evimde bulunan çuval dolusu belgeler, altı çuvaldı. İsteseydik 20 çuval bulundururdum. Unutmayın ben Başbakanlık Devlet Arşivleri’nde görevliydim. O kimliğim de basına verilmişti. Belgeler ise devletin Türk istihbarat birimlerine ait.Adil Serdar Saçan işkence yapmasaydı, Amerika’ya kaçmazdım. Ruhum karardı. Ayrıca “adamın biri” dediğiniz benim görev dosyamı, yaptığım işleri yetkili makamlardan isteyiniz. İran-Irak-Suriye-Lübnan’da birçok üst düzey yetkili ile görüştüm.Hangi yetki ile dersiniz? Basın mı?Türkiye’de bulunduğum süre içerisinde istediğim basın kuruluşunda çalıştım. Sabah, Milliyet, Akşam gibi... Solcudan sağcıya, mafyadan PKK’lıya, Manukyan Hanım’dan bakanlara kadar birçok kimse ile teşrik-i mesaim olmuştur. Türkiye dışını anlatmadım.
- Devlete ait evraklar, neden hahamın evinde. Devlete ait evraklar, neden bir Türk MİT görevlisi tarafından savcılığa verilmiyor. O bunları yaparken neyi hedeflemiştir. Onu kimler finanse etmiştir. İşkence yapılmış. Onun için gitmişmiş. Nasıl gidebilmiş. İşkence de bir oyun olmasın?
- Ergenekon mu? Bu bir oyun ve oyunda herkes üstüne düşeni yapar. Kemalizm iflas etmiştir. Ekonomi ve siyasi hayatımızı yönlendiren global patronlar ‘başkanlık sistemi’ istiyor. Rejim değişiyor. Kürtler haklarını alacak. Özal’a Amerika, “Türkiye’yi ya büyüt ya küçültelim” dedi. Türkiye büyüyemedi, küçülecek. Özal’a, “Büyük Ortadoğu Devleti olsun” demişlerdi; olmadı. BOP dayandı kapımıza...
-Türkler çok saf görünürler. Bir şey anlamaz aptal gibi davranırlar, sabırlıdırlar. Ama bir gün gerçekleri gördüler mi ölümden başka onları durduracak yoktur. Tarihte hep galip gelmişlerdir. Sermaye Osmanlı İmparatorluğunu yıktı, dinsiz bir taşeron devlet kuracağını sandı. Başaramadı. Şimdi de büyüterek taşeronluğunu planlıyor. Sermaye karşılıksız faizli para sebebiyle yıkılmaktadır. Gelecekte süper güç değil süper devlet adil düzeni ile Türkiye olacaktır.
Yazınızdaki yanlış cümlelerinizi düzeltmek çok üzücü... Hakkımda hiçbir şey bilmeden dedikodu ile yazıyorsunuz. Unutmayın ki; benim dosyam devlet sırrı kapsamında... Oysa ben TRT’ye çıktığımda, ‘Devlet sırrından çıkarın’ demiştim. Tekrar izleyin TRT röportajımı lütfen. Siz ise küçültücü cümleler kullanıyorsunuz... Oysa ben bir görev adamıyım ve halen işimi yapıyorum. Bu yazımı köşenizde düzelterek yayınlarsanız sevinirim.Tekrar hakkımda bir şey yazmak isterseniz. Telefon açabilirsiniz. Telefonum: (.... .... .... ....)
Saygı ve dostça...
Daniel Tuncay Güney”
- Tuncay Güney demek istiyor ki ben onu kendi başıma yapmadım. ABD’de planlandı. Türkiye Devletinin görevlisi olarak yaptım. Bu sermayenin aldığı karardır. Herkes oyununu oynuyor. Söylediklerinin hepsi doğrudur. Ancak Tuncay Güney ve tekel sermaye şunu bilsin ki oyun içinde oyun vardır. Kuran’da Allah diyor ki onlar oynadılar. Biz de oynadık. Allah da oynadı. Allah hayırları oynar.
***
- Dün Türkiye saatiyle 06.40‘ta guneytuncay@yahoo.com adresinden gelen bu e-posta‘yı saklayacağım...Gördüğünüz gibi Tuncay Güney sözüm ona beni yalanlamak için gönderdiği bu mektubuyla, içinde bulunduğu kirli ve karanlık çevrenin benim yazdığımdan çok daha büyük ve vahim olduğunu haykırıyor. Görevinin ne olduğunu ve kimler tarafından görevlendirildiği belirtmiyor ama görevinin sürdüğünü söylüyor!
- Evet söylüyor ve meydan okuyor. Türkiye’ye meydan okuyor. Bununla Türk devletini töhmet altına sokuyor. Herkesi birbirine düşürüyor. Görevi bitmemiştir. Çünkü bundan sonra bugün Ergenekon davasını yürütenler yarın onları hapse atacak. Görevi var; Türk ordusunu yıpratmak, orduyu bölmek, Türk halkını birbiriyle savaştırmak. Görevi bitmemiştir. Ben orduma güveniyorum. Sabreder de sabreder. Ama gerektiği zaman gereğini yapar. Hem de hep ülkesinin lehine yapar.
- Önce gazeteciliği kullanıp ajanlık yapmadığını iddia ediyor; ne ilginçtir ki sonra da çuvallardan, Türk istihbaratına ait gizli belgelerden, özel görevlerden söz ediyor. Yüzlerce aydının bir “çuval”a doldurulduğu Ergenekon için, “Bu bir ‘oyun’dur ve herkes üstüne düşeni yapar” diyebiliyor...
- Talimat veriyor. Siz de bu talimatı bilerek veya bilmeyerek Türk Milletine iletiyorsunuz.
-Verdiği ifadelerle o insanların yıllardır cezaevinde çürümesine ve ailelerinin perişan olmasına aldırmıyor... Yurt dışında sefasını sürüyor. Her satırı, her sözcüğü o dünyadaki pisliği anlatıyor ama o, “kendisini küçültücü ifadelerimden” şikâyetçi olabiliyor!
- Şikayetçi olmuyor, “Haberin yok, biz ne istiyorsak onu yaparız. Sen de bizim görevlimiz olarak bu mektubu yayınladın diyor.”
-Sözde Ergenekon Terör Örgütü Davası‘nın sayın hâkimleri ve savcıları:Bu davanın kilit ismi Tuncay Güney‘dir.Ve Tuncay Güney; aynen mektubunda anlattığı gibi bir adamdır! Kısacası; onsuz bir dava eksiktir ve anlamsızdır.
- Bu davalar oyundur. Sermayenin oyunudur. Genel af çıkarılarak bu dava sonlandırılmalıdır. Soruşturma ve davaların aydınlatılmasına devam edilmelidir. Cezaları erteleme kanunu çıkarılmalı. Soruşturma ve yargılama sona erince de bundan sonra devam etmezlerse affedilmelidir.
*Kırmızı yazılar Süleyman Karagülle'nin yorumudur.