Halk aileler şeklinde yaşar. On kadar aile birleşirler ve bir ocağı oluştururlar. Yüze yakın ocak birleşerek bir bucağı oluşturur. Yüze yakın bucak bir ili oluşturur. Yüze yakın il bir ülkeyi oluşturur. İnsanlık yüze yakın devletlerden oluşur. Nüfusları yüzde otuzdan (30 milyon) aşağı olmaz, yüzde yüzden (100 milyon) fazla olmaz. Büyüyen bölünür, küçülen dağılır.
İnsanlık yeryüzünü kıtalara (topluluklara) ayırır. İller ülkelerini bölgelere ayırır. İller illerini ilçelere ayırır Bucaklar bucaklarını semtlere ayırır. Ocaklar ailelerden oluşur. Acilen yapılması gereken bu taksimatın yapılmasıdır. Ocaklar, bucaklar, iller ve ülkeler kendi başkanlarını kendileri seçeceklerdir. Bunların meclisleri olacak, hükümetleri olacak, paraları olacak, okulları olacak, iç işlerinde bağımsız olacaklardır.
Ocaklar insanlığın hücreleridir. Tüm olaylar bucaklarda geçecek, hukuk düzeni bucaklarda kurulacak, bucaklar kendi yasaları ile yönetileceklerdir. Kendi yöneticilerini kendileri atayacaklardır. Merkez bucaklar olacaktır. İlçe ve il merkez bucakları, bölge ve ülke bucakları, kıta bucakları ve insanlık bucağı olacaktır. Bunların yöneticileri taşra bucaklarının temsilcilerinden oluşacak, merkez bucaklar onların yaptığı yasa ve seçimlerle yönetilecektir.
-Bucaklar hukuk düzenini kuracaklar.
-İller iç güvenliği sağlayacaklar.
-Ülkeler dış savunmayı yapacaklar.
-İnsanlık uygarlaşma yarışında olacaktır.
Merkezler taşlara hükmetmeyecek, taşralara hizmet edeceklerdir. Aile çocuk yetiştirme ortaklığıdır. Semtler çalışma ortaklıklarıdır. İlçeler genel hizmet merkezleridir. Bölgeler ihtisas hizmetleri verir. Kıtalarda araştırmalar yapılır.
Ayrıca her kademede dayanışma ortaklıkları vardır. Sosyal sigorta bu dayanışmalarca karşılanır. Ortaklar olağan olmayan bir sıkıntıya girdikleri zaman sıkıntının ortakların hepsine gelmiş kabul ederler, birlikte eşit şekilde paylaşarak sıkıntıyı karşılarlar. Bugünkü sigortadan farkı, bugünkü sigortada herkesten aidat istenmektedir. Çalışamayanlar sigortalanmamaktadır. Fon birikmekte ve ya fazla gelmekte ya da az gelmektedir. Oysa dayanışma ortaklığında mevcut zarar paylaşılır, ne eksik ne fazla vardır.
Bu sistemin başka yararı; zarar herkes tarafından karşılanacağı için kişiler birbirlerini kontrol ederler. Sigortasız iş yapmalarına mani olurlar. Uymayanları ortaklıktan çıkarırlar. Kişilerin her şeyi sigortalanmıştır. Mesela bir sıvacı sıvayı yanlış yaptığı zaman dayanışma ortaklığı onu tazmin eder. Bundan dolayı diplomayı ne sermaye ne de iktidar verir; diplomayı dayanışma ortaklıkları verir ve diploma dayanışma ortaklıklarınca güvenceye alınmıştır.
Her bucağın kendi parası vardır. Taşra bucakları “Buğday Bonosunu” para olarak kullanırlar. İllerin merkez bucakları tüm ilde geçerli olmak üzer “Demir Bonosunu” kullanırlar. Ülkelerin merkez bucakları tüm ülke bucaklarında geçerli olmak üzere emekle değerlendirilmiş “Yapı Bonosunu” kullanırlar. İnsanlık ise “Altın Bonosunu” kullanır.
İstanbul’da kuracağımız Kuyumcular Kooperatifinin ortakları tarafından çıkarılan ve kooperatif dayanışmalarınca teminata alınmış olan altın bonosu çıkarılacaktır. Devlet kendi parasının dışında sadece uluslararası Kuyumcular Kooperatifi dayanışmalarınca teminat altına alınan “Kuyumcuların Bonolarını” kullanacaklardır. Kuyumcular bonolarına dayanışma içinde müteselsilen borçludurlar. Kuyumcular bonolarına bir taşınmazı teminat göstermek zorundadır. Kuyumcu borçlu olduğu altını veremediği zaman teminatına doğrudan el konulacak, değeri ne ise o kadar altın bonosu verilecektir.
Merkez Bankası bu Bonolara kefil olacaktır. Bonoyu çıkaranlara kooperatifler kefil olacak. Kooperatiflere de bankalar kefil olacak. Bankalara da Merkez Bankası kefil olacaktır. Bankalar kişilerden faiz almayacak ve faizi ödemeyeceklerdir. Sadece kredileşmeden yararlanacaklardır. Üç ay bin lirası bankada kalmışsa, altı ay beşyüz lirayı kredi olarak çekebilir. Ulusal para yürürlükte olacak, ödemeler ulusal para ile o günkü altın değeri ile ödenecektir. Borçlanmalar ise Altın Bonolarla olacaktır.
Sizlere bu vesileyle Adil Düzen Partisi’ni anlatmış oluyorum.