Kur’an düzeninde karşılıksız nakit yoktur ve nakit yalnız devletlerde üretilmez.
Para mal karşılığı çıkarılan bono senetleridir. Bu senetler aracılara verilmez, doğrudan halka verilir. Halk bu senetler ile borçlanır. Bu bono senetleri para yerine geçer.
İnsanlığın, ülkelerin, illerin ve bucakların Merkez Bankaları vardır. Bucaklar “buğday bonosu”nu, iller “demir bonosu”nu, ülkeler emeğin değerlendirildiği “yapı bonosu”nu, insanlık da “altın bonosu”nu çıkarır ve bunları halka dağıtır. Buğday bonosunun karşılığı halkın sipariş verdiği taahhüt edilmiş mallar vardır. Demir bonosunun karşılığı mağazalara satılmak üzere girmiş mallar vardır. Ülkede ise inşaatta çalışacaklara ücret olmak üzere verilen yapı bonosu çıkarılmıştır. İnsanlıkta ise kuyumculardaki altın miktarınca altın bonosu çıkarılmıştır.
Yüzden fazla olan ülkelerde emek bonoları, on binden fazla olan illerin demir bonoları, bir milyon kadar olan bucakların buğday bonoları, altın bonosu karşılığında değişmektedir. Altın bono ile diğer bonolar alınıp satılmaktadır. Dolayısıyla yeryüzünde tek para hükümrandır. Hepsi altın karşılığıdır ve emek karşılığıdır.
İşletmeye kredi verilmez. Kredi çalışanlara ve halka verilir. İşletmeler sipariş verenlerin buğday parasını kullanırlar. İnşaatçılar çalışanlara verilen yapı parasını kullanırlar. Sonunda bütün değerlerin karşılığıdır. Kuyumculardaki altınla ölçülmektedir. Hâsılı, Merkez Bankaları para üretmezler. Parayı emek sahibi insanlar üretir, Merkez Bankası bankalar aracılığı döngüye girmesini sağlar. Bankalar kalb olur.
Kalp kanı üretmez, kalp kanı dolaştırır. Banka halka kredi verir. Halk tüccarlara peşin ödeme yaparak tüccarlara sipariş verir, onlar da peşin ödeme yaparak işyerlerine sipariş verirler, onlar işyerlerinde işçileri çalıştırarak ödeme yapar. Böylece verilen kredi itfa edilmiş olur. Bu yıllık harcamalar için böyledir.
Yapılaşmada ise çalışanlara resmi ücret üzerinden kredi verilir. İşçiler inşaatta çalıştılar mı ücret olarak alırlar. Borç işverene değil inşaata şarj edilir. İnşaat bittiğinde inşaat kadar nakit piyasaya girmiş olur. Yapılar hisse senetleri ile satılır, böylece kredi gerisin geriye döner.
Merkezi ekonominin faiz parasının yerine, halk ekonomisinde emek karşılığı ve arz edilen değerler kadar bono senetleri devreye girer. Sınai fiyatları ve değerleri sermaye veya devlet belirlemez, serbest piyasa arz ve talep kanunlarına göre belirler. Öyle ki, halkın elinde faizsiz verilmiş sipariş kredisi vardır. Tüccarlar serbest pazarlık yaparak sipariş verirler. Onlar da işletmelerle serbest pazarlık yaparak sipariş verirler. İşletmeler de serbest pazarlıklarla çalışanın bulur ve piyasa arz ve talep kanunlarına dayanır.
Yapılaşmada ise serbest arz ve talep kanunları geçersizdir. Çünkü bugünün inşaatı geleceğin ihtiyacını karşılar. Onun talibi yoktur. Diğer taraftan inşaat plan ve projeye göre yapılacaktır ve yalnız artık emekle yapılacaktır. Batılılar bunu artık para ile vadesiz mevduatla ayarlamaktadırlar. Adil Düzen’de ise artık emekle belirlenir.
Artık emeğin tesbiti de inşaattaki sabit ücretle sağlanır. Kişiler eğer üretimde resmi ücretten fazlasını bulursa orada çalışır, bulamazsa inşaat kredisini alır yapılaşmada çalışır. Sonunda yapılar kamuya kalır. İnşaatta çalışan işçi varsa onun karşılığında çalışma kredisini çıkarır ve buna göre nakit üretir.
Kişi inşaatta çalışırsa emek bonosunu para olarak çıkarır. Üretimde çalışmıyorsa ona karşılık buğday bonosunu üretir. Emek bonosunda ücret belirlidir. Buğday bonosunda ücret serbesttir.
Sermaye’yi yenmek isteyen insanlar faiz parasından emek parasına geçmelidirler.
Başka bir yol yoktur.