Süleyman Karagülle
24.01.2010
18:34
|
Cengiz -AKP’nin ısrarla “Milli Görüş”çü olduğu vurgusuna anlam veremedim. Kendileri bizzat “Milli Görüş gömleğini çıkarmakla” farklarını vurgularken, böyle bir tanımlama gereğineden? Milli Görüş terimindeki kriterleriniz nelerdir?
Karagülle- Ak Parti Milli Görüş gömleğini çıkarmıştır. Bunun iki manası vardır. Milli görüş bir din, kuruluşu imiş gibi İslam dinini savunuyordu. AK Parti dini cemaat olmadığını siyasi kuruluş olduğunu idrak etmiştir. İkinci manası ise İslam dini yaşamak bir haktır. Ama İslam düzeni artık tarih olmuştur. Dolayısıyla adil düzen bir safsatadır. Bu bakımdan da milli görüş gömleğini çıkarmıştır. Ancak Milli görüş Osmanlılardaki İslamı akımı sürdüren bir görüştür. Ak parti bütün davranışları ve felsefesi ile İslamcıdır. Gömlek çıkartma bu yönüyle takıyyedir. Bu gün saadet partisi iktidarda olsa bunların yaptığı kadarını da yapamaz
Cengiz-Kurtuluş reçetesi olarak AKP’ye MGK’da yapılacak ordu telkinleri (baskısı) ile Adil Düzene geçilmesini önermişsiniz, bu bir yöntemdir. Ama halkın sindiremediği bir düzen hak da olsa başarma şansı var mı sizce ? Daha önceki yazılarınızda bize bariz görünen husus inkılâpların yukarıdan değil aşağıdan halka sindirilerek yapılması başarının unsuru idi. İctihat değişikliği mi var bu hususta?
Karagülle- Halk bir yeniliği benimser. Ama siyasi baskıdan dolayı eskisinde direnir. Ancak karşı baskı halkın isteğini ortaya çıkarmasını sağlar. Kırk yıllık adil düzen mücadelemizde halk hep bize doğru adım atmıştır. Son adım Mekke’nin fethi ile olacaktır. O da Türk ordusunun resmen adil düzeni benimsemesi ile olur. Halk zaten benimsemiş durumdadır. Adil düzenin ne olduğu hususunu ordunun benimsemesinden sonra da öğrenebilir
Cengiz -“Zaruretler haramları mübah kılar” benzeri külli kaideler aslen menşeini Hz Peygamberin uygulamalarından alır. Buna göre her bir hükmün uygulanabilirliğinin zamanı, özel şartları, zemini vardır, ve topluluk hangi aşama, şart, seviye ve algılama kıvamında ise içinde bulunduğu o şartlara göre hareket etmekle yükümlüdür. Domuzun haramlığı, savaşlarda yenilecek başka gıda bulunamaması ile mübah hale gelmesi buna örnektir. Aynı şekilde siz de içinde bulunduğumuz bu şartlar gereği, aslen değil de arızi olarak, zaruret gereği, yıkımdan en kestirme kurtuluş reçetesi olarak mı bu usulü öneriyorsunuz ? O zaman Erbakan Hoca’ya eleştirdiğiniz “Refahyol” uygulamasında hak verebilir miyiz ? Çünkü siyasi kararlarda hareket tarzı dogru-yanlış kriterleri üzerine değil, adalet-zulüm üzerine oturduğundan aslolan doğruların korunması değil zulmün engellenmesidir.
Karagülle- Bir olay cereyan ederken olaya yön vermek için eleştirirsiniz. Bu hakkı tavsiyedir. Olay olduktan sonra eleştiri kadere imansızlıktır. Ben bugün Erbakan’ı geçmişte yaptıklarından dolayı eleştirmiyorum. Olan her şey iyidir. Askerlere olan önerilerim kendi şartları ve mantıkları içindedir. Müdahalesiz sorunları çözmeye çalışıyorlar. Ama olaylar öyle cereyan ediyor ki müdahale zorunluluğu doğabilir. Müdahale etmezlerse devlet yıkılır. O takdirde ne yapacaklarını söylüyorum. Onlar adil düzen getirmeyecekler. Adil düzene engel olmaktan çıkacaklardır. Nitekim, AK Partiyi onlar getirmediler. Engel olmadılar, geldi.
Cengiz-Bunu şuna benzetebiliriz. 3 yaşında bir çocuk var ve 3. kattaki korkuluklara çıkmış dengesini kaybedip düşebilir, siz de uzaktan bunu gördünüz, öyle bir eylem içine girmelisiniz ki çocuk kurtulsun, korkuluklarda ne sesinizden telaşlanıp düşsün ne de pozisyonunu bilinçsizce değiştirsin ve tehlikeli bir hareket içine girsin, işte siyasiler kritik dönemlerde aldıkları karar ve tavırlarda buna benzer öncüllerle harekete geçerler, onlar için aslolan o an ki badirenin atlatılabilmesi ve arabanın devrilmemesi. “Niye bağırdın, telaşlandın, dengesiz bir atraksiyona geçtin” diye eleştirmek o şartlarda anlam ifade etmez. Her olay genel değil, anlık özel şartları içinde değerlendirildiğinde sağlıklı değerlendirmeler yapılabileceği kanaatindeyim. Eksikliğini çok duyduğumuz “çocuk fıkhı”nın geliştirilmesinin en fazla siyasi reflekslerin açıklanmasına ve “siyaset fıkhı”nın gelişmesine zemin hazırlayacağı inancındayım.
Karagülle- Tarihte amelin fıkhı yapılmıştır. İmanın fıkhı yapılmıştır. Kelam ilmi budur. Dinin fıkhı yapılmıştır. Bu tasavvuftur. Ama saltanatın hâkim olması nedeniyle siyasetin fıkhı yapılmamıştır. Bu gün bu fıkıhların hepsi yeniden ele alınmalıdır. İnsanlık adil düzene nasıl geçecektir. Askerlerin buradaki rolü ne olacak? Bunların üzerinde durulmalıdır. Kuranı bize getiren nebi son on yılını askeri güce dayandırmıştır. Biz şimdiye kadar Mekke devrini yaşıyorduk. Artık Medine devrine geçmeye hazırlanıyoruz. Bunun üzerinde durmamız gerekir. Adil düzen partisi kurulmalıdır.
Cengiz- Anayasayı onaylamayan partilerin seçimlere girememesi ise bir sindirme gibi algılanabilir. Acaba kastınız daha önceki gibi “her partiden önceki oy nispetlerine göre ilim adamları göndermelerine imkan sağlanması ve bu ilim adamlarının askerle ortak bir metin hazırlayarak partililere sunmaları, buna rağmen ittifak edilen metne itiraz eden onaylamayan partiler mi” ? O takdirde kendi hakemlerine uymayan partilere bir müeyyide olarak görülebilir bu uygulama… Açıklarsanız sevinirim…
Karagülle- Bir anaysa ilmi kuruluyor. Buraya siyasi partilerden ilim adamı göndermeleri isteniyor. Her % de beş oy için bir ilim adamı gelecektir. Partiler artan oylarını veya değerlendiremedikleri oylarını başka partilerle uzlaşarak birleştirebilirler. Bu çalışmalara katılmayan ilim adamlarını atamada katkıda bulunmayan seçime bir anayasa önerisi ile gitmeyen parti o seçimdeki mecliste oy sahibi kılınmaz. Çünkü o meclis aynı zamanda kurucu meclis olacaktır. Anayasada yürürlüğe girdikten sonra yapılacak seçimde böyle bir dışlama olamaz.
Cengiz -AKP’nin ısrarla “Milli Görüş”çü olduğu vurgusuna anlam veremedim. Kendileri bizzat “Milli Görüş gömleğini çıkarmakla” farklarını vurgularken, böyle bir tanımlama gereğineden? Milli Görüş terimindeki kriterleriniz nelerdir?
Karagülle- Ak Parti Milli Görüş gömleğini çıkarmıştır. Bunun iki manası vardır. Milli görüş bir din, kuruluşu imiş gibi İslam dinini savunuyordu. AK Parti dini cemaat olmadığını siyasi kuruluş olduğunu idrak etmiştir. İkinci manası ise İslam dini yaşamak bir haktır. Ama İslam düzeni artık tarih olmuştur. Dolayısıyla adil düzen bir safsatadır. Bu bakımdan da milli görüş gömleğini çıkarmıştır. Ancak Milli görüş Osmanlılardaki İslamı akımı sürdüren bir görüştür. Ak parti bütün davranışları ve felsefesi ile İslamcıdır. Gömlek çıkartma bu yönüyle takıyyedir. Bu gün saadet partisi iktidarda olsa bunların yaptığı kadarını da yapamaz
Cengiz-Kurtuluş reçetesi olarak AKP’ye MGK’da yapılacak ordu telkinleri (baskısı) ile Adil Düzene geçilmesini önermişsiniz, bu bir yöntemdir. Ama halkın sindiremediği bir düzen hak da olsa başarma şansı var mı sizce ? Daha önceki yazılarınızda bize bariz görünen husus inkılâpların yukarıdan değil aşağıdan halka sindirilerek yapılması başarının unsuru idi. İctihat değişikliği mi var bu hususta?
Karagülle- Halk bir yeniliği benimser. Ama siyasi baskıdan dolayı eskisinde direnir. Ancak karşı baskı halkın isteğini ortaya çıkarmasını sağlar. Kırk yıllık adil düzen mücadelemizde halk hep bize doğru adım atmıştır. Son adım Mekke’nin fethi ile olacaktır. O da Türk ordusunun resmen adil düzeni benimsemesi ile olur. Halk zaten benimsemiş durumdadır. Adil düzenin ne olduğu hususunu ordunun benimsemesinden sonra da öğrenebilir
Cengiz -“Zaruretler haramları mübah kılar” benzeri külli kaideler aslen menşeini Hz Peygamberin uygulamalarından alır. Buna göre her bir hükmün uygulanabilirliğinin zamanı, özel şartları, zemini vardır, ve topluluk hangi aşama, şart, seviye ve algılama kıvamında ise içinde bulunduğu o şartlara göre hareket etmekle yükümlüdür. Domuzun haramlığı, savaşlarda yenilecek başka gıda bulunamaması ile mübah hale gelmesi buna örnektir. Aynı şekilde siz de içinde bulunduğumuz bu şartlar gereği, aslen değil de arızi olarak, zaruret gereği, yıkımdan en kestirme kurtuluş reçetesi olarak mı bu usulü öneriyorsunuz ? O zaman Erbakan Hoca’ya eleştirdiğiniz “Refahyol” uygulamasında hak verebilir miyiz ? Çünkü siyasi kararlarda hareket tarzı dogru-yanlış kriterleri üzerine değil, adalet-zulüm üzerine oturduğundan aslolan doğruların korunması değil zulmün engellenmesidir.
Karagülle- Bir olay cereyan ederken olaya yön vermek için eleştirirsiniz. Bu hakkı tavsiyedir. Olay olduktan sonra eleştiri kadere imansızlıktır. Ben bugün Erbakan’ı geçmişte yaptıklarından dolayı eleştirmiyorum. Olan her şey iyidir. Askerlere olan önerilerim kendi şartları ve mantıkları içindedir. Müdahalesiz sorunları çözmeye çalışıyorlar. Ama olaylar öyle cereyan ediyor ki müdahale zorunluluğu doğabilir. Müdahale etmezlerse devlet yıkılır. O takdirde ne yapacaklarını söylüyorum. Onlar adil düzen getirmeyecekler. Adil düzene engel olmaktan çıkacaklardır. Nitekim, AK Partiyi onlar getirmediler. Engel olmadılar, geldi.
Cengiz-Bunu şuna benzetebiliriz. 3 yaşında bir çocuk var ve 3. kattaki korkuluklara çıkmış dengesini kaybedip düşebilir, siz de uzaktan bunu gördünüz, öyle bir eylem içine girmelisiniz ki çocuk kurtulsun, korkuluklarda ne sesinizden telaşlanıp düşsün ne de pozisyonunu bilinçsizce değiştirsin ve tehlikeli bir hareket içine girsin, işte siyasiler kritik dönemlerde aldıkları karar ve tavırlarda buna benzer öncüllerle harekete geçerler, onlar için aslolan o an ki badirenin atlatılabilmesi ve arabanın devrilmemesi. “Niye bağırdın, telaşlandın, dengesiz bir atraksiyona geçtin” diye eleştirmek o şartlarda anlam ifade etmez. Her olay genel değil, anlık özel şartları içinde değerlendirildiğinde sağlıklı değerlendirmeler yapılabileceği kanaatindeyim. Eksikliğini çok duyduğumuz “çocuk fıkhı”nın geliştirilmesinin en fazla siyasi reflekslerin açıklanmasına ve “siyaset fıkhı”nın gelişmesine zemin hazırlayacağı inancındayım.
Karagülle- Tarihte amelin fıkhı yapılmıştır. İmanın fıkhı yapılmıştır. Kelam ilmi budur. Dinin fıkhı yapılmıştır. Bu tasavvuftur. Ama saltanatın hâkim olması nedeniyle siyasetin fıkhı yapılmamıştır. Bu gün bu fıkıhların hepsi yeniden ele alınmalıdır. İnsanlık adil düzene nasıl geçecektir. Askerlerin buradaki rolü ne olacak? Bunların üzerinde durulmalıdır. Kuranı bize getiren nebi son on yılını askeri güce dayandırmıştır. Biz şimdiye kadar Mekke devrini yaşıyorduk. Artık Medine devrine geçmeye hazırlanıyoruz. Bunun üzerinde durmamız gerekir. Adil düzen partisi kurulmalıdır.
Cengiz- Anayasayı onaylamayan partilerin seçimlere girememesi ise bir sindirme gibi algılanabilir. Acaba kastınız daha önceki gibi “her partiden önceki oy nispetlerine göre ilim adamları göndermelerine imkan sağlanması ve bu ilim adamlarının askerle ortak bir metin hazırlayarak partililere sunmaları, buna rağmen ittifak edilen metne itiraz eden onaylamayan partiler mi” ? O takdirde kendi hakemlerine uymayan partilere bir müeyyide olarak görülebilir bu uygulama… Açıklarsanız sevinirim…
Karagülle- Bir anaysa ilmi kuruluyor. Buraya siyasi partilerden ilim adamı göndermeleri isteniyor. Her % de beş oy için bir ilim adamı gelecektir. Partiler artan oylarını veya değerlendiremedikleri oylarını başka partilerle uzlaşarak birleştirebilirler. Bu çalışmalara katılmayan ilim adamlarını atamada katkıda bulunmayan seçime bir anayasa önerisi ile gitmeyen parti o seçimdeki mecliste oy sahibi kılınmaz. Çünkü o meclis aynı zamanda kurucu meclis olacaktır. Anayasada yürürlüğe girdikten sonra yapılacak seçimde böyle bir dışlama olamaz.
|