Süleyman Karagülle
İslamiyet'e Doğru...
16.01.2010
4425 Okunma, 1 Yorum

Türkiye 1800’lerden başlayarak İslâmiyet’ten uzaklaştı. En fazla dinsiz olduğu dönem ise Celal Bayar’ın başbakan olduğu döneme rastlar. Gerçi Mustafa Kemal 1933’de inkılapları sona erdirerek dinsizleşmenin bittiğini ilan etmiştir ama, çeşitli entrikalarla Mustafa Kemal ile İsmet İnönü’nün arası açılmış ve en koyu dinsizlik o yıllarda yapılmıştır. Ondan sonra ikinci CHP hükümetleri gelmiştir. Bunlar İslâmiyet’e deha yakın olmuşlardır.

Demokrat Parti’nin Menderes hükümeti İslâmiyet’e daha çok yaklaşmıştır. Sonra Demirel hükümeti gelmiştir; Menderes’ten daha çok İslâmiyet’e yakın hükümetler kurmuştur. Daha sonra Özal hükümeti gelmiş; Demirel’den daha çok İslâmiyet’e yakınlaşmıştır. Sonra AK Parti hükümetleri gelmiş ve daha çok İslâmî olmuşlardır. Bu arada Erbakan, Yılmaz ve Ecevit hükümetleri gelmiştir. Ancak bunlar ya çok kısa zaman iktidarda kalmış veya etkisiz olmuşlardır. Halkın desteğiyle gelip uzun zaman iktidarda kalan başbakanlar bunlar olmuştur. 

Son 80-90 senelik dönem göstermiştir ki, Türkiye hep İslâmiyet’e doğru yönelmiştir. Demek ki AK Parti’den sonra gelen İslâmiyet’e daha yakın olacaktır, “Adil Düzen”e daha yakın olacaktır. “Adil Düzen”e doğru adım adım gidilmektedir.

Birinci kural İslâmiyet’e doğru daha çok yönelmektir.

İkinci kural ise; ömrünü tüketen parti iktidardan gider ve bir daha geri gelmez. O halde AK Parti iktidardan gidince, şimdi mevcut olan partiler onun yerini alamazlar. Nitekim  Demokrat Parti’den sonra Demirel’in partileri gelmiş ve eski demokratlarla geçinememişlerdir. Sonra Özal gelmiş ve Demirel’le geçinememiştir. Yalnız ismen değil şeklen de değişmiştir. 28 Şubat müdahalesi CHP’yi iktidar etmek istemiş ancak beş senelik çabada bir başarı elde edilememiştir. İktidar Millî Görüşçülere devredilmiş ama bu yeni Millî Görüşçüler Erbakancı olmamışlardır.

Tarihteki tekerrürden ders alınarak diyoruz ki; AK Parti’nin yerine gelecek iktidar AK Parti’den daha çok İslâm’a yakın olacaktır, daha çok “Adil Düzen”e yaklaşacaktır. Tamamen yenilik yapıp daha ileri seviyede bir “Adil Düzen Projesi” ile ortaya çıkmayan bir parti de AK Parti’nin yerini alamayacaktır. AK Parti’nin yerini alan parti daha ileri seviyede İslâmiyet’e yaklaşan parti olacaktır.

AK Parti’nin 28 Şubat gibi darbelerle gitmesi ve mevcut partilerin suni olarak iktidara getirilmesi Türk devletinin beş senesine mâl olur. Bunların içinde Saadet olsa da beş sene içinde sadece çöküş olur. Taşıma su ile değirmen dönmez. Erbakan’ın dediği gibi; ıspanaktan yağ çıkmaz. Saadet Partisi adam olmaz. Ben bunu söylerken üzülerek söylüyorum.

Orduya tavsiyem; bu partilere  güvenerek AK Parti iktidarı ile oynamamasıdır. AK Parti’yi millî güvenlik yoluyla iktidara zorlayarak Türkiye’ye “Adil Düzen”in gelmesini sağlamsıdır. “Adil Düzen”i ordu ancak AK Parti ile getirebilir.

Neler yapılmalıdır?

Bir “Ocaklar Kanunu” çıkarılıp “Adil Düzene göre ocak yönetimleri” oluşturulmalıdır.

Bir “İller Kanunu” çıkarılıp  “Adil Düzene göre iller yönetimleri” oluşturulmalıdır.

Bir “Bölgeler Kanunu” çıkarılarak Türk Silahlı Kuvvetleri 12 orduya çıkarılmalıdır. Bölge merkez illerin yönetimi oranın ordu komutanına verilmelidir. Ordu komutanları doğrudan Genel Kurmay Başkanı’na bağlanacak, başbakanın emrinden çıkarılacaktır.

Bir “Hakemler Kanunu” çıkarılarak ülkemizde hakemlerden oluşmuş tarafsız, bağımsız, etkin ve saygın yargı sistemi oluşacaktır.

Ordu Batı menşeli ve İslâmî medreselerden gelen ilim damaları ile istişare ederek “Adil Düzen Anayasası”nı hazırlayacak ve siyasilere önerecektir. Bu anayasayı benimseyen partiler seçime girer, aldıkları oy nisbetinde söz sahibi olur, böylece “Adil Düzen Anayasası” hazırlanmış olur.

Bunun dışında yapılan müdahaleler artık bir çare olmayacaktır.

Şimdiye kadar yapılan müdahaleler 1997 İsrail istilası hazırlığı olarak yapılıyordu.

Sömürü sermayesi ümidini yitirmiştir.

Dünyada olup bitenler tek sermaye devleti olma planını boşa çıkarmıştır.

Türkiye şimdiye kadar sömürü sermayesine bağlı/bağımlı bir devletti. Şimdi ise o sermaye imparatorluğu yıkılmıştır. Bizim bağımsızlığımızın kesinleşeceği zamandır.

Henüz sermayenin yerine geçen/geçecek güçler belirmemiştir.

Bu boşluktan istifade ederek, Mustafa Kemal’in ‘yurtta sulh cihanda sulh’ ilkesine uyarak, Türkiye kendi topraklarında büyük ve güçlü devlet olma fırsatını yakalamıştır. Bundan yararlanmamız gerekmektedir.

Yarın sömürü sermayesinin gücü sıfırlandığı zaman İsrail oğullarına herkes saldıracaktır. İsrail oğulları tarihte yaşadıkları acıları bir daha yaşar hâle gelmek üzeredir.

O gün onları koruyacak yine Türkiye olabilir. Bu sebepledir ki tekel sermaye Türkiye ile iyi geçinmek zorundadır.

 

 


YorumcuYorum
Süleyman Karagülle
24.01.2010
18:34

Cengiz -AKP’nin ısrarla “Milli Görüş”çü olduğu vurgusuna anlam veremedim. Kendileri bizzat “Milli Görüş gömleğini çıkarmakla” farklarını vurgularken, böyle bir tanımlama gereğineden? Milli Görüş terimindeki kriterleriniz nelerdir?

Karagülle- Ak Parti Milli Görüş gömleğini çıkarmıştır. Bunun iki manası vardır. Milli görüş bir din, kuruluşu imiş gibi İslam dinini savunuyordu. AK Parti dini cemaat olmadığını siyasi kuruluş olduğunu idrak etmiştir. İkinci manası ise İslam dini yaşamak bir haktır. Ama İslam düzeni artık tarih olmuştur. Dolayısıyla adil düzen bir safsatadır. Bu bakımdan da milli görüş gömleğini çıkarmıştır. Ancak Milli görüş Osmanlılardaki İslamı akımı sürdüren bir görüştür. Ak parti bütün davranışları ve felsefesi ile İslamcıdır. Gömlek çıkartma bu yönüyle takıyyedir. Bu gün saadet partisi iktidarda olsa bunların yaptığı kadarını da yapamaz

Cengiz-Kurtuluş reçetesi olarak AKP’ye MGK’da yapılacak ordu telkinleri (baskısı) ile Adil Düzene geçilmesini önermişsiniz, bu bir yöntemdir. Ama halkın sindiremediği bir düzen hak da olsa başarma şansı var mı sizce ? Daha önceki yazılarınızda bize bariz görünen husus inkılâpların yukarıdan değil aşağıdan halka sindirilerek yapılması başarının unsuru idi. İctihat değişikliği mi var bu hususta?

Karagülle- Halk bir yeniliği benimser. Ama siyasi baskıdan dolayı eskisinde direnir. Ancak karşı baskı halkın isteğini ortaya çıkarmasını sağlar. Kırk yıllık adil düzen mücadelemizde halk hep bize doğru adım atmıştır. Son adım Mekke’nin fethi ile olacaktır. O da Türk ordusunun resmen adil düzeni benimsemesi ile olur. Halk zaten benimsemiş durumdadır. Adil düzenin ne olduğu hususunu ordunun benimsemesinden sonra da öğrenebilir

Cengiz -“Zaruretler haramları mübah kılar” benzeri külli kaideler aslen menşeini Hz Peygamberin uygulamalarından alır. Buna göre her bir hükmün uygulanabilirliğinin zamanı, özel şartları, zemini vardır, ve topluluk hangi aşama, şart, seviye ve algılama kıvamında ise içinde bulunduğu o şartlara göre hareket etmekle yükümlüdür. Domuzun haramlığı, savaşlarda yenilecek başka gıda bulunamaması ile mübah hale gelmesi buna örnektir. Aynı şekilde siz de içinde bulunduğumuz bu şartlar gereği, aslen değil de arızi olarak, zaruret gereği, yıkımdan en kestirme kurtuluş reçetesi olarak mı bu usulü öneriyorsunuz ? O zaman Erbakan Hoca’ya eleştirdiğiniz “Refahyol” uygulamasında hak verebilir miyiz ? Çünkü siyasi kararlarda hareket tarzı dogru-yanlış kriterleri üzerine değil, adalet-zulüm üzerine oturduğundan aslolan doğruların korunması değil zulmün engellenmesidir.

Karagülle- Bir olay cereyan ederken olaya yön vermek için eleştirirsiniz. Bu hakkı tavsiyedir. Olay olduktan sonra eleştiri kadere imansızlıktır. Ben bugün Erbakan’ı geçmişte yaptıklarından dolayı eleştirmiyorum. Olan her şey iyidir. Askerlere olan önerilerim kendi şartları ve mantıkları içindedir. Müdahalesiz sorunları çözmeye çalışıyorlar. Ama olaylar öyle cereyan ediyor ki müdahale zorunluluğu doğabilir. Müdahale etmezlerse devlet yıkılır. O takdirde ne yapacaklarını söylüyorum. Onlar adil düzen getirmeyecekler. Adil düzene engel olmaktan çıkacaklardır. Nitekim, AK Partiyi onlar getirmediler. Engel olmadılar, geldi.

Cengiz-Bunu şuna benzetebiliriz. 3 yaşında bir çocuk var ve 3. kattaki korkuluklara çıkmış dengesini kaybedip düşebilir, siz de uzaktan bunu gördünüz, öyle bir eylem içine girmelisiniz ki çocuk kurtulsun, korkuluklarda ne sesinizden telaşlanıp düşsün ne de pozisyonunu bilinçsizce değiştirsin ve tehlikeli bir hareket içine girsin, işte siyasiler kritik dönemlerde aldıkları karar ve tavırlarda buna benzer öncüllerle harekete geçerler, onlar için aslolan o an ki badirenin atlatılabilmesi ve arabanın devrilmemesi. “Niye bağırdın, telaşlandın, dengesiz bir atraksiyona geçtin” diye eleştirmek o şartlarda anlam ifade etmez. Her olay genel değil, anlık özel şartları içinde değerlendirildiğinde sağlıklı değerlendirmeler yapılabileceği kanaatindeyim. Eksikliğini çok duyduğumuz “çocuk fıkhı”nın geliştirilmesinin en fazla siyasi reflekslerin açıklanmasına ve “siyaset fıkhı”nın gelişmesine zemin hazırlayacağı inancındayım.

Karagülle- Tarihte amelin fıkhı yapılmıştır. İmanın fıkhı yapılmıştır. Kelam ilmi budur. Dinin fıkhı yapılmıştır. Bu tasavvuftur. Ama saltanatın hâkim olması nedeniyle siyasetin fıkhı yapılmamıştır. Bu gün bu fıkıhların hepsi yeniden ele alınmalıdır. İnsanlık adil düzene nasıl geçecektir. Askerlerin buradaki rolü ne olacak? Bunların üzerinde durulmalıdır. Kuranı bize getiren nebi son on yılını askeri güce dayandırmıştır. Biz şimdiye kadar Mekke devrini yaşıyorduk. Artık Medine devrine geçmeye hazırlanıyoruz. Bunun üzerinde durmamız gerekir. Adil düzen partisi kurulmalıdır.

Cengiz- Anayasayı onaylamayan partilerin seçimlere girememesi ise bir sindirme gibi algılanabilir. Acaba kastınız daha önceki gibi “her partiden önceki oy nispetlerine göre ilim adamları göndermelerine imkan sağlanması ve bu ilim adamlarının askerle ortak bir metin hazırlayarak partililere sunmaları, buna rağmen ittifak edilen metne itiraz eden onaylamayan partiler mi” ? O takdirde kendi hakemlerine uymayan partilere bir müeyyide olarak görülebilir bu uygulama… Açıklarsanız sevinirim…

Karagülle- Bir anaysa ilmi kuruluyor. Buraya siyasi partilerden ilim adamı göndermeleri isteniyor. Her % de beş oy için bir ilim adamı gelecektir. Partiler artan oylarını veya değerlendiremedikleri oylarını başka partilerle uzlaşarak birleştirebilirler. Bu çalışmalara katılmayan ilim adamlarını atamada katkıda bulunmayan seçime bir anayasa önerisi ile gitmeyen parti o seçimdeki mecliste oy sahibi kılınmaz. Çünkü o meclis aynı zamanda kurucu meclis olacaktır. Anayasada yürürlüğe girdikten sonra yapılacak seçimde böyle bir dışlama olamaz.

Cengiz -AKP’nin ısrarla “Milli Görüş”çü olduğu vurgusuna anlam veremedim. Kendileri bizzat “Milli Görüş gömleğini çıkarmakla” farklarını vurgularken, böyle bir tanımlama gereğineden? Milli Görüş terimindeki kriterleriniz nelerdir?

Karagülle- Ak Parti Milli Görüş gömleğini çıkarmıştır. Bunun iki manası vardır. Milli görüş bir din, kuruluşu imiş gibi İslam dinini savunuyordu. AK Parti dini cemaat olmadığını siyasi kuruluş olduğunu idrak etmiştir. İkinci manası ise İslam dini yaşamak bir haktır. Ama İslam düzeni artık tarih olmuştur. Dolayısıyla adil düzen bir safsatadır. Bu bakımdan da milli görüş gömleğini çıkarmıştır. Ancak Milli görüş Osmanlılardaki İslamı akımı sürdüren bir görüştür. Ak parti bütün davranışları ve felsefesi ile İslamcıdır. Gömlek çıkartma bu yönüyle takıyyedir. Bu gün saadet partisi iktidarda olsa bunların yaptığı kadarını da yapamaz

Cengiz-Kurtuluş reçetesi olarak AKP’ye MGK’da yapılacak ordu telkinleri (baskısı) ile Adil Düzene geçilmesini önermişsiniz, bu bir yöntemdir. Ama halkın sindiremediği bir düzen hak da olsa başarma şansı var mı sizce ? Daha önceki yazılarınızda bize bariz görünen husus inkılâpların yukarıdan değil aşağıdan halka sindirilerek yapılması başarının unsuru idi. İctihat değişikliği mi var bu hususta?

Karagülle- Halk bir yeniliği benimser. Ama siyasi baskıdan dolayı eskisinde direnir. Ancak karşı baskı halkın isteğini ortaya çıkarmasını sağlar. Kırk yıllık adil düzen mücadelemizde halk hep bize doğru adım atmıştır. Son adım Mekke’nin fethi ile olacaktır. O da Türk ordusunun resmen adil düzeni benimsemesi ile olur. Halk zaten benimsemiş durumdadır. Adil düzenin ne olduğu hususunu ordunun benimsemesinden sonra da öğrenebilir

Cengiz -“Zaruretler haramları mübah kılar” benzeri külli kaideler aslen menşeini Hz Peygamberin uygulamalarından alır. Buna göre her bir hükmün uygulanabilirliğinin zamanı, özel şartları, zemini vardır, ve topluluk hangi aşama, şart, seviye ve algılama kıvamında ise içinde bulunduğu o şartlara göre hareket etmekle yükümlüdür. Domuzun haramlığı, savaşlarda yenilecek başka gıda bulunamaması ile mübah hale gelmesi buna örnektir. Aynı şekilde siz de içinde bulunduğumuz bu şartlar gereği, aslen değil de arızi olarak, zaruret gereği, yıkımdan en kestirme kurtuluş reçetesi olarak mı bu usulü öneriyorsunuz ? O zaman Erbakan Hoca’ya eleştirdiğiniz “Refahyol” uygulamasında hak verebilir miyiz ? Çünkü siyasi kararlarda hareket tarzı dogru-yanlış kriterleri üzerine değil, adalet-zulüm üzerine oturduğundan aslolan doğruların korunması değil zulmün engellenmesidir.

Karagülle- Bir olay cereyan ederken olaya yön vermek için eleştirirsiniz. Bu hakkı tavsiyedir. Olay olduktan sonra eleştiri kadere imansızlıktır. Ben bugün Erbakan’ı geçmişte yaptıklarından dolayı eleştirmiyorum. Olan her şey iyidir. Askerlere olan önerilerim kendi şartları ve mantıkları içindedir. Müdahalesiz sorunları çözmeye çalışıyorlar. Ama olaylar öyle cereyan ediyor ki müdahale zorunluluğu doğabilir. Müdahale etmezlerse devlet yıkılır. O takdirde ne yapacaklarını söylüyorum. Onlar adil düzen getirmeyecekler. Adil düzene engel olmaktan çıkacaklardır. Nitekim, AK Partiyi onlar getirmediler. Engel olmadılar, geldi.

Cengiz-Bunu şuna benzetebiliriz. 3 yaşında bir çocuk var ve 3. kattaki korkuluklara çıkmış dengesini kaybedip düşebilir, siz de uzaktan bunu gördünüz, öyle bir eylem içine girmelisiniz ki çocuk kurtulsun, korkuluklarda ne sesinizden telaşlanıp düşsün ne de pozisyonunu bilinçsizce değiştirsin ve tehlikeli bir hareket içine girsin, işte siyasiler kritik dönemlerde aldıkları karar ve tavırlarda buna benzer öncüllerle harekete geçerler, onlar için aslolan o an ki badirenin atlatılabilmesi ve arabanın devrilmemesi. “Niye bağırdın, telaşlandın, dengesiz bir atraksiyona geçtin” diye eleştirmek o şartlarda anlam ifade etmez. Her olay genel değil, anlık özel şartları içinde değerlendirildiğinde sağlıklı değerlendirmeler yapılabileceği kanaatindeyim. Eksikliğini çok duyduğumuz “çocuk fıkhı”nın geliştirilmesinin en fazla siyasi reflekslerin açıklanmasına ve “siyaset fıkhı”nın gelişmesine zemin hazırlayacağı inancındayım.

Karagülle- Tarihte amelin fıkhı yapılmıştır. İmanın fıkhı yapılmıştır. Kelam ilmi budur. Dinin fıkhı yapılmıştır. Bu tasavvuftur. Ama saltanatın hâkim olması nedeniyle siyasetin fıkhı yapılmamıştır. Bu gün bu fıkıhların hepsi yeniden ele alınmalıdır. İnsanlık adil düzene nasıl geçecektir. Askerlerin buradaki rolü ne olacak? Bunların üzerinde durulmalıdır. Kuranı bize getiren nebi son on yılını askeri güce dayandırmıştır. Biz şimdiye kadar Mekke devrini yaşıyorduk. Artık Medine devrine geçmeye hazırlanıyoruz. Bunun üzerinde durmamız gerekir. Adil düzen partisi kurulmalıdır.

Cengiz- Anayasayı onaylamayan partilerin seçimlere girememesi ise bir sindirme gibi algılanabilir. Acaba kastınız daha önceki gibi “her partiden önceki oy nispetlerine göre ilim adamları göndermelerine imkan sağlanması ve bu ilim adamlarının askerle ortak bir metin hazırlayarak partililere sunmaları, buna rağmen ittifak edilen metne itiraz eden onaylamayan partiler mi” ? O takdirde kendi hakemlerine uymayan partilere bir müeyyide olarak görülebilir bu uygulama… Açıklarsanız sevinirim…

Karagülle- Bir anaysa ilmi kuruluyor. Buraya siyasi partilerden ilim adamı göndermeleri isteniyor. Her % de beş oy için bir ilim adamı gelecektir. Partiler artan oylarını veya değerlendiremedikleri oylarını başka partilerle uzlaşarak birleştirebilirler. Bu çalışmalara katılmayan ilim adamlarını atamada katkıda bulunmayan seçime bir anayasa önerisi ile gitmeyen parti o seçimdeki mecliste oy sahibi kılınmaz. Çünkü o meclis aynı zamanda kurucu meclis olacaktır. Anayasada yürürlüğe girdikten sonra yapılacak seçimde böyle bir dışlama olamaz.





Son Eklenen Makaleler
Süleyman Karagülle
SEÇKİN SAYILAR VE 19 MUCİZESİ 05.01.2001
12.02.2025 712 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLARIN TASFİYESİ KANUNU 22.12.2000
12.02.2025 494 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLAR 22.12.2000
12.02.2025 468 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ BORÇ(BAKARA278-279) 22.12.2000
12.02.2025 500 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP ARALIK ÇALIŞMALARI 15.12.2000
12.02.2025 559 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL ÇALIŞMA KURALLARI: 15.12.2000
12.02.2025 517 Okunma
Süleyman Karagülle
MUKASSİMÂT(zariyat4.ayet) 15.12.2000
12.02.2025 514 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL DURUM VE ÇÖZÜM 08.12.2000
12.02.2025 589 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLER DENGE KULÜBÜ SÖZLEŞMESİ 08.12.2000
12.02.2025 440 Okunma
Süleyman Karagülle
C Â R İ Y Â T (ZARİYAT3.AYET) 08.12.2000
12.02.2025 477 Okunma
Süleyman Karagülle
K Ü R T Ç E 01.12.2000
12.02.2025 469 Okunma
Süleyman Karagülle
ORUÇ BABA 01.12.2000
12.02.2025 482 Okunma
Süleyman Karagülle
M E S İ H 01.12.2000
12.02.2025 544 Okunma
Süleyman Karagülle
HÂMİLÂT (YÜKLER) 01.12.2000
12.02.2025 474 Okunma
Süleyman Karagülle
“ZÂRİYÂT-1- ÂYETİ”Nİ AÇIKLAYALIM: 24.11.2000
12.02.2025 467 Okunma
Süleyman Karagülle
TESİR ÇİFTİ 24.11.2000
12.02.2025 551 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EVE GETİRİLEN YENİLİKLER 18.11.2000
12.02.2025 579 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETİN AF YETKİSİ VAR MIDIR? 18.11.2000
12.02.2025 590 Okunma
Süleyman Karagülle
İFRAT VE TEFRİT(KEHF28) 18.11.2000
12.02.2025 567 Okunma
Süleyman Karagülle
MATEMATİK İLE İfrat ve tefrit nedir? 11.11.2000
12.02.2025 476 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN MATEMATİĞİ TARİKATI 11.112000
12.02.2025 514 Okunma
Süleyman Karagülle
NEFİSTE SABIR(kehf28) 11.11.2000
12.02.2025 573 Okunma
Süleyman Karagülle
OKUMA/ TİLÂVET EMRİ 04.11.2000
12.02.2025 517 Okunma
Süleyman Karagülle
SÖMÜRÜ VE ÇARE 04.11.2000
12.02.2025 444 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLERDEN HABERLER 28.10.2000
12.02.2025 505 Okunma
Süleyman Karagülle
MESKENLER VE İŞYERLERİ AYETİ 28.10.2000
12.02.2025 599 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA (ENTROPİ) 28.10.2000
12.02.2025 654 Okunma
Süleyman Karagülle
ERMENİ KATLİAMI 14.10.2000
12.02.2025 438 Okunma
Süleyman Karagülle
MARKETTE SELEM UYGULAMASI 14.10.2000
12.02.2025 510 Okunma
Süleyman Karagülle
FAİZSİZ İŞLETME 14.10.2000
12.02.2025 523 Okunma
Süleyman Karagülle
BELGRAD OLAYI 07.10.2000
12.02.2025 535 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜTEŞÂBİH ÂYETLER 07.10.2000
12.02.2025 706 Okunma
Süleyman Karagülle
MEDENİYETLERİN ÖMRÜ 30.09.200
12.02.2025 655 Okunma
Süleyman Karagülle
AHMET BÜLBÜL’ÜN ÖLÜMÜ VESİLESİYLE; 30.09.2000
12.02.2025 580 Okunma
Süleyman Karagülle
Rektör Ethem Ruhi Fığlalıya cevap 23.09.2000
12.02.2025 485 Okunma
Süleyman Karagülle
KURANDA MUCİZE-1 23.09.2000
12.02.2025 509 Okunma
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 768 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 690 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 805 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 640 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 650 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 930 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 673 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 609 Okunma
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 603 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 658 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 592 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 651 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 624 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 661 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 645 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 566 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 618 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 700 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 689 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN SEÇİMİ 22.07.2000
14.03.2024 581 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 661 Okunma
Süleyman Karagülle
HAK VE KUVVET MEDENİYETLERİ 22.07.2000
14.03.2024 614 Okunma
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA SİSTEMİ 01.07.2000
14.03.2024 580 Okunma
Süleyman Karagülle
“HERKESE İŞ - HERKESE AŞ” 24.06.2000
14.03.2024 651 Okunma
Süleyman Karagülle
KİTLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 17.06.2000
14.03.2024 641 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ÂN VE MANTIK İLE MATEMATİK 17.04.1999
14.03.2024 652 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 665 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 691 Okunma
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagüllenin girilmeyen MAKALELERİ-17.04.1999
14.03.2024 623 Okunma
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 3400 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 3512 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
İÇKİ YASAĞI
3.05.2021 2591 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Dünya
30.04.2021 2422 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ POLİTİKA
29.04.2021 2299 Okunma
Süleyman Karagülle
HEDEF
29.04.2021 2382 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 3616 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve son uyarılarım… (15)
11.04.2021 2438 Okunma
Süleyman Karagülle
SOYLU'NUN BEYANI
7.04.2021 2985 Okunma
Süleyman Karagülle
BUNDAN BÖYLE
6.04.2021 2233 Okunma
Süleyman Karagülle
UYARI
6.04.2021 2292 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜDAHALE
4.04.2021 2262 Okunma
Süleyman Karagülle
Seminerler; kendinize görev vereceksiniz (14)
4.04.2021 2223 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK ÇIKAR YOL
3.04.2021 2470 Okunma
Süleyman Karagülle
PARTİ KAPATMAK
3.04.2021 2486 Okunma
Süleyman Karagülle
ANAYASA MAHKEMESİ
1.04.2021 2410 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 3359 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Akevler Usulü (12)
31.03.2021 3157 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:27
Süleyman Karagülle
Muhterem Abdurrahman Dilipak’a Açık Mektup
31.03.2021 2651 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
31.03.2021 3039 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:13
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
31.03.2021 2251 Okunma
Süleyman Karagülle
EMİN SARAÇ HOCA HAKKINDA
31.03.2021 2788 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Kur’an Düzeni
31.03.2021 3068 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:01
Süleyman Karagülle
Akevler Kur’an Seminerleri ve GÖREV
31.03.2021 3062 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:52
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE TARİH
31.03.2021 3048 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:47
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
31.03.2021 3074 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:37
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-3
31.03.2021 2053 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-2
31.03.2021 2032 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ
31.03.2021 2207 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK PROBLEM VE ÇÖZÜM
31.03.2021 2197 Okunma
Süleyman Karagülle
RAKAMLAR
31.03.2021 2222 Okunma
Süleyman Karagülle
YASTIK ALTI
30.03.2021 2343 Okunma
Süleyman Karagülle
TEMİZLİK
29.03.2021 2634 Okunma
Süleyman Karagülle
MEŞGALE
28.03.2021 2620 Okunma
Süleyman Karagülle
BAKAN OLMAK
27.03.2021 2476 Okunma


© 2025 - Akevler