Türk seçmeni 7 Haziran Seçimlerinde (2015) AK Partiye %40’lara kadar inerek oy verdi. 1 Kasım Seçimlerinde (2015) ise %50’ye çıkarak AK Parti’yi destekledi. Anayasa oylamasında oy oranı %40’ın altına düşebilir. CHP’de de AK Parti’yi yıkmak için ‘Evet’ diyenler olacağı için %60’lara kadar da ‘Evet’ çıkabilir.
Akevler seçmeni her iki sonuca karşı da hazır olmalıdır.
Başka bir ihtimal da Sermaye’nin ikinci darbeye girişmesi ve bu darbenin zorluğu nedeniyle halk oylamasının yapılmaması olabilir. Sermaye bunun hazırlığını yapmakta, Türk devleti de ordusu ile buna karşı tedbirler almaktadır.
Türk Ordusu bu tür darbe girişimlerine karşı hep başarılı sonuçlar almıştır.
İstiklâl Savaşı dâhil, Ordu-Millet dayanışması olmuş ve daima devletin lehine sonuç vermiştir. İstiklal Savaşı’nda ve 15 Temmuz’da bu dayanışma görünür durumda olmuştur. 1960’da ve 80’de, hatta 71’de Ordu önce halka karşı görünmüş ise de; 60’da Ordu çok partili anayasayı getirmiş, 80’de İslâmî siyaseti getirmiştir.
15 Temmuz’un yaraları henüz sarılmamıştır.
Sermaye 1960’larda Talat Aydemir (22 Şubat 1962 ve 20-21 Mayıs 1963'te iki askeri darbe girişimine önderlik etti) ile ikinci darbe girişiminde bulunmuş, ancak Cemal Gürsel, İsmet İnönü ve Cevdet Sunay’ın dayanışması sayesinde ikinci darbe başarılamamıştır. 1980 darbesinde ise ikinci darbe girişimi dahi yapılamamıştır.
Bugün ikinci darbenin hazırlığı tüm gücüyle sürmektedir.
Devlet bir taraftan Anayasa ucubesiyle oyalanırken, diğer taraftan olağanüstü hal (OHAL) uygulamalarıyla, dolardaki oynamalarla, AK Parti’nin akıl almaz konuşmalarıyla süratle darbe girişiminin yaklaşmada olduğu işaretleri gelmektedir.
Bugün Türk halkı etkilenmediği için olanlar karşısında etkisiz durumdadır. Bunun etkisi ilerde “büyük ekonomik krizler” şeklinde ortaya çıkabilir. Sermaye yalnız Türkiye’de değil dünyada son saldırıya kalkışabilir. Üçüncü cihan savaşı başlayabilir veya Sermaye’nin sesi tamamen kısılabilir. F. Gülen’in Türk devletine kafa tutması nasıl başarısız olmuşsa, Sermaye’nin Rusya ve ABD devletine karşı kafa tutması da son bulabilir.
Şimdiye kadar Sermaye doları ile devletlerin ordularını kullanmıştır.
Bugün artık ordular Sermaye’nin emrinde değildirler. Her yerde devlet ordusuna sahiptir. Sermaye şimdiye kadar elde ettiği başarıları bundan sonra elde edemeyecektir.
Bu savaşın savaş alanı Türkiye’dir. Dünya devletleri Sermaye’ye karşı galip geldiğinde, Türkiye de etkin ve güçlü devletler arasında yer alacaktır.
Yeryüzünde artık dinler hâkim olmaya başlayacaktır.
Gülen’in hatası, Sermaye’nin galip geleceğini sanması ve onun yanında yer almasıdır. Yanıldı ve güvendiği dağlara kar yağmaya başladı.
Trump, Putin ve Erdoğan’ın etkisiz hâle getirilmesi Sermaye’nin galibiyeti anlamına gelir. Ondan sonrası insanlığın büyük karışık durumunun devam etmesidir.
Türk devletinin hatalı siyaseti buradadır.
AK Partililer ‘Evet’ deseler bile, ‘Hayır’ diyeceklerini beyan ederek, yarın ‘Hayır’ çıktığı zaman “Biz ‘Hayır’ dedik” diyerek AK Parti’nin yerini sağlamca korumasını sağlamalıdırlar. CHP ve HDP seçmenine sesini duyurabilirse ‘Evet’ dedirtecek, AK Partililer de dalgın olursa, yüzde 60’ların üzerinde oy çıkabilir. CHP Anayasa Mahkemesi’ne gitmedi; kazanacağını bildiği mahkemeye gitmedi, çünkü asıl ‘Evet’çi olan CHP’dir.
Hiçbir yerde Anayasa’nın maddeleri tartışılmıyor!
AK Parti’nin açıklamalarına bakınız. Hep sihirli değnekli güçleri savunuluyor. Nasıl olacak da o cenneti getireceğinden bir kelam etmeyecek. Şimdi hükümette istikrar olmazsa yenilenir, orada da olmazsa seçim yenilenir. Oysa başkanlık sisteminde yenilenme yoktur. Kazanamayacağı seçime kimse gitmez. Bu durum devleti yıkabilir.