Bir topluluk ya hukuk düzeniyle veya askeri düzenle yönetilir. Oradaki düzen hak düzeni ise o topluluk “hukuk düzeni” içinde yönetilir. Orada eğer kuvvet düzeni varsa orası “askeri düzen” ile yönetilir. Hak düzenini insanlığa peygamberler öğretmiştir. İlâhi kitaplarda mevcuttur. Günümüz dünyasında hak düzeni yönetilen yer veya ülke yoktur. Çünkü tarım topluluğundan sanayi topluluğuna geçmekteyiz. İnsanlık III. bin yıl uygarlığı döneminde hakkı üstün tutan uygarlığa geçecektir.
Dünyada ve Türkiye’de cereyan eden olaylar hep geçiş sancılarıdır. İnsanlık sanayi döneminin yeni düzenini aramaktadır. Bugünkü Türkiye’de AK Parti iktidardadır, bir şeyler yapmaktadır. Bu düzende bundan başkası yapılamaz. Ne var ki AK Parti’nin yaptıkları devamlı olamaz, en fazla beş-on sene sürer. Halk iktidarları değiştirmez, çünkü alternatifi bulunmaz. Zorunlu olarak askeri müdahale ortaya çıkar. Askerleri bundan dolayı suçlamamız da mümkün olmaz, çünkü askerler müdahale etmezse devlet yıkılır.
1960, 71, 80, 97 müdahaleleri hep bu zaruri müdahalelerdendir, kuvvet düzeninin bir gereğidir. İktidarda olanların kuvvet düzeninden hak düzenine geçmeleri de mümkün değildir. Halk kendisi organize olarak kuvvet düzeninden hak düzenine geçmelidir.
Yani; sorumluluk biz Adil Düzen Çalışanlarının üzerindedir.
Biz bu işi layıkıyla yapamadık yahut vakti gelmediği için yapamadık.
Burada ordunun veya sağ partilerin yaptıklarını yanlışlamak mümkün değildir. Bundan dolayı yapılanların sadece yapılış şekli üzerinde durulacaktır.
Eskiden müdahaleleri Batı planlıyor, ordu araç olarak kullanılıyordu. Ne var ki ordu da araç olmak zorunda idi. Başka bir şey yapılamazdı. Asker genellikle bu geçişleri acı bir şekilde yaptı. Bu hususta başarılı olduğu söylenemez. Başbakan Adnan Menderes’i asmamalıydı. Müdahalelerde İslâm düşmanlığını yapmamalıydı. Ama müdahaleden sonra hep Türkiye’nin lehine işler yapmıştır, seçilmiş hükümetlerden daha sağlıklı adımlar atmıştır. Bunu ABD’nin desteği ve CHP’nin yardımı ile başarmıştır. Son olarak Özal’a dayanmıştır.
AK Parti bu gidişle gerekli tedbirleri almazsa, ordu yine müdahale etmek zorunda kalabilir. Müdahale etmediği zaman Türkiye Devleti yıkılır.
Şimdilik böyle bir müdahalenin sadece kokusu gelmektedir. Müdahalenin zamanı gelmiş midir, gelmemiş midir; bilemiyorum.
Ancak benim orduya bazı tavsiyelerim olacaktır. Bu konularda kırk senedir çalışan yaşlı bir ağabeyleri olarak bunları söylemek benim görevimdir:
1- Kesin olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne dokunmayacaksınız. Bugün meclise dayanmayan bir iktidar yaşayamaz. Halkın seçtiği meclise dokunmayacaksınız.
2- Kimsenin burnunu kanatmayacak, hapse atmayacaksınız. 1971 ve 1997 benzeri operasyon yapılacaktır.
3- Yeni anayasanın yapılmasına yardımcı olacaksınız. Batı ilim adamları bu işi başaramaz. Çünkü onlar hukukun cahilidirler. Batı hukukçuları hiçbir şey bilmezler; hattâ bildiklerini zannettiklerini de yanlış bilirler. Ama Batı’nın mühendisleri, doktorları, tarihçileri, ekonomistleri tek taraflı geniş kültüre sahiptirler. Hukukçuları da dâhil olmak üzere hepsinden yararlanılmalıdır.
4- Asıl hukuku bilenler İslâm âlimleridir. Biz Akevler’de kırk (40) seneden beri bunun üzerinde çalışıyoruz. Bizden yararlanın. Dünyada mevcut olan İslâm âlimlerinden de yararlanın. Bizim yaptığımız “Adil Düzene Göre İNSANLIK ANAYASASI”nı değerlendirin.
5- Harp akademilerinde kurmaylardan müteşekkil bir kurul kurun. Bizi de katmak şartıyla bütün görüşleri kurmaylar öğrensin.
6- Millî Güvenlik Kurulu’na, Harp akademilerinde askerlerin hazırladığı anayasa gelsin. Hükümete tavsiyede bulunun. Demokratik yoldan sivil bir ilim heyeti oluşsun. Akevler orada da yer alsın. Onlar bu askeri anayasayı sivilleştirsinler yahut yapabiliyorlarsa daha iyisini getirsinler.
7- Hazırlanan taslak anayasa, bugünkü meclise veya bugünkü anayasaya göre seçilmiş meclise gitsin. Usulüne göre yasallaşsın. Böylece Türkiye zulüm düzeninden “Adil Düzen”e geçer, dünyaya da örnek olur, muasır medeniyetin fevkine çıkar.
8- İşte meşru müdahale budur. Bunların hepsi yasaldır. Diğer çeşit müdahaleler Türkiye’yi kurtarmıştır, ama orduyu yıpratmış ve ordu ile halkın arasını açmıştır.
Bugün yapacağınız müdahalenizi destekleyecek ne yurt içinde ne yurt dışında destekçileriniz vardır. Başarılı olmanız çok az muhtemeldir. Biz size meşru yolları öneriyoruz. Yoksa aranıza kavga girer. Kendinizi de devletinizi de yıkarsınız.