Çağımızın en büyük sorunu işsizlik sorunudur.
Tarım döneminden sanayi dönemine geçen insanlık, öz ürettiğini tüketme yerine ürettiğini satma, hattâ üretmeden emeğini satma ve elde ettiği satın alma gücü ile gereksinimlerini satın alma durumundadır. Ürettiğini satamayan aç kalmaya mahkumdur. Her şeyi para ile aldığı için para çağımızdaki insanların tanrısı olmuştur. Ne var ki, sahte tanrı sorunu çözmüyor. Bugün yeryüzünde mevcut tüm suçların ana kaynağı işsizliktir. Eğer işsizlik sorununu çözecek olursak suçların yüzde doksanı ortadan kalkar. Geçmişte işlenen suçların kaynağı da geçim derdi idi. İnsanlar ve ülkeler arasında toprak savaşları olurdu. Çünkü başka türlü karın doyurmak mümkün olmazdı.
İşsizliği AK Parti Hükümeti nasıl çözebilir?
Bugün ABD’de bir moda vardır: Sorunları özel firmalara çözdürmek.
AK Parti de işsizliğin çözümünü özel firmalara ihale etmelidir. Bütün Türkiye’nin işsizlik sorununun çözümünü bir firmaya ihale etmeyecektir. Özel ihale şekliyle ihale edilmelidir.
1- Devlet teklif alma suretiyle ihale yapmalıdır. Firma işsizliği nasıl çözeceğini ve karşılığında ne istediğini bildirmelidir.
a) Bir semt veya köy ele alınır. Bu köyün çalışan nüfusu 300 kişidir diyelim. Müteahhit öyle bir proje getirir ki, bu köyün bütün çalışanları artık köye döner ve orada iş yapmaya başlar.
b) Müteahhit aldığı krediyi belli zaman içinde öder.
2- Müteahhit bir köy yerine, bir köyler grubu için de teklif verebilir.
3- Müteahhit bir sektör için de teklif verir. Mesela fındık işçisinin üretimini o şekilde planlar ki sonunda fındık işçisi artık mahsulümü satamadım demez.
4- Devlet çapında, hattâ dünya çapında öneriler getirir.
Biz bir öneride bulunuyoruz. Akevler’e Vakıflar Banka’sını satınız. Değerini tesbit davası ile tesbit edelim. Tesbit davasını açalım. Mahkeme bilirkişiler atasın. İki sene içinde ödenmek şartı ile bankanın tutarı belirlensin.
Akevler kaparo mahiyetinde bir gayrimenkul versin. Dört milyon dolar değerinde olan Özdemir Çelik Döküm Fabrikası’nı teminat olarak versin.
Banka hisse senetleri çıkaracak ve halka satacaktır. Böylece bankayı Türk Milleti almış olacaktır. Ödemeyi belli taksitlere bağlayalım. İki sene içinde borcunu hisse senetleri satarak ödeyemezse, bankanın o günkü değeri tesbit edilsin ve o değerle bankayı devlete iade etsin.
Bankanın işletmesi Akevler’e verilmiş olur, kâr-zarar Akevler’e kalır.
Bankadan şu istenecektir. İki sene içinde bankanın bedeli ödenecektir. Ayrıca Türkiye’deki işsizliğe banka son verecektir. Eğer işsizliğe son veremezse kooperatifin dört milyon dolarlık teminatı gidecektir. Banka geri alınacaktır. Bankanın bu iki yıllık kirası dört milyon dolarlık fabrika olacaktır.
Yani, banka rayiç bedelle müşteriye satılacaktır. Ek bir şartı vardır. İşsizliğe son verilirse banka satılmış olacaktır; verilmezse banka Akevler’e kiralanmış olacaktır.
Burada Akevler devlete garanti vermektedir. Banka iki sene vergiden muaf olacaktır. Bankanın işletmeleri de özel vergi sistemine tâbi olacaktır.
Banka bu işi nasıl başaracaktır?
Banka işletmelere faizsiz kredi verecektir. Elde ettiği kazanç ile de yeni tesisler kuracaktır. Banka sonunda kıymetlenecektir. Artan kıymetin vergisi kadar vergiyi iki yıl sonunda ödeyecektir.
Banka para basmayacaktır. Merkez Bankası’ndan da yeni kredi istemeyecektir. Halkın mevduatı kendisine yetecektir. Beşte bir reeskont(*) miktarını da yatıracaktır. Böylece hiçbir ayrıcalık talep edilmemektedir. Sadece KDV’den muaf tutulmasını istemektedir. Bu hususta da pazarlık yapılabilir. Eğer herkesten KDV alınıyorsa biz de öderiz. Ama bugünkü işletmelerin yüzde sekseni KDV ödemiyor. Biz öderiz ama bizi haksız rekabetin karşısında bırakmamalısınız.
Hâsılı, biz Vakıflar Bankası’nı cari değeriyle satın almaya hazırız. Üstüne üstlük, ülkenin işsizlik sorununu da çözmeyi taahhüt ediyoruz. Çözemezsek, dört milyon dolarlık fabrikayı teminat olarak gösteriyoruz. Bu şartlarla kabul eden varsa ona veriniz.
Bizim gayemiz işsizliği çözmektir. Bizim çözmüş olmamız şart değildir.
Türkiye’deki işsizlik sorunu çözülsün de kim çözerse o çözsün.
__________
(*) Reeskont nedir? İskonto edilmiş, diğer bir deyişle bir bedel karşılığı (iskonto) el değiştirmiş olan kıymetlerin yeniden bir bedel karşılığı (re-iskonto) el değiştirmesini ifade eder. Merkez bankalarının, şartlarını kendileri belirlemek şartı ile çeşitli senetleri iskontoya tabi tutarak (re-iskonto), reeskont penceresi adı altında para politikası uygulamalarında kullandıkları bir araçtır.