1- Banka (Vakıflar Bankası), işletmelerin tesislerini ipotek ederek isteyen işletmelere tesislerin değeri kadar işletme kredisini açar.
2- Bankaların kredilerini kullanabilmeleri için işletmeler ya işçi çalıştıracak, banka işletmeyi borçlandıracak ve işçinin parasını ödeyecektir; ya da ham madde satın alacaktır. Banka ham madde sahibine bedelini ödeyecek ve işletmeyi borçlandıracaktır.
3- Çalışanların banka tarafından takdir edilen resmi ücretleri olacaktır. Banka bu ücreti ödeyecektir. Kalan işverenle işçi arasında ödenir. Ham maddelerin de resmi fiyatları olacaktır. Ham madde satana banka o fiyat üzerinden ödeme yapacaktır. Fark aralarında kapatılacaktır.
4- Mamul çift anahtarlı ortak ambara konacak, anahtarın biri banka temsilcisinde diğeri üreticide olacak, mamul satıldığında banka alacağını tahsil edecektir.
5- Kredi faizsiz olacaktır. Sadece para değerinin düşmesi korunacaktır. Cebri icra olmayacaktır. Mal satılıncaya kadar banka bir şey almayacaktır.
6- Banka giderlerini karşılamak için işletmelerin cirosundan bir pay alacaktır. Bu faiz değildir. Faiz zamanla fiyatları artırdığı halde, bu uygulama sadece bir defaya mahsus olmak üzere fiyatları artırır ama zamanla fiyatlar artmaz.
7- Banka mala-mal (takas) marketler zincirini kuracaktır. Bu zincire mal satanlar senet alacaklar ve bu senetle marketlerden istedikleri malları alacaklardır. Böylece bankanın kredi verdiği işletmeler mallarını senet usulü ile satmış olacaklardır.
8- Banka tüketiciye sipariş kredisini verecektir. Halk mağazalara peşin para ile sipariş verecek. Mağazalar tüccara peşin para ile sipariş verecek. İşyerleri ham maddeyi peşin para ile sipariş verecektir. İşçiler de aldıkları kredileri bu para ile kapatacaklardır. Böylece hiç para olmadan da bu kredi verilecektir.
9- Bu sistemde en zor olan vergilendirmedir. Mala-mal marketlerinde, sipariş marketlerinde vergilendirme nasıl yapılacaktır? Mevcut kanunlar içinde bu sorunlar çözülebilecektir.
10- Bu sistemde ihracat ve ithalat da kredilendirilmektedir. Sipariş alan tüccar iç üretime peşin para ödeyerek sipariş vermekte, ondan sonra ürünü ihraç edip sipariş aldığı malları ithal etmektedir. Böylece dış ticaret de dengelenmektedir.
Böyle bir işletmenin işsizliği nasıl önlediğini görelim.
a) Herkesin yani her çalışanın bir “çalışma kredisi” vardır. Emek sahibi çalışan nereye gitse sermayesini de götürmektedir. Dolayısıyla işsiz kimse kalmamaktadır.
b) İşletmelere ham madde kredileri de verildiği için sermayesizlikten iş yapamama diye bir şey olmamaktadır. Dolayısıyla herkes iş bulabilmektedir.
c) Faiz olmadığı için malları stok etme bir zarar doğurmamaktadır. Bir taraftan mal artarken diğer taraftan satın alma gücü de artmaktadır. Enflasyon olmamaktadır. Girişimciler kâr ve zararlarını net olarak yapabildikleri için işsizlik kalmamaktadır.
d) Cebrî icra olmadığı için işçi bulan kredi alabilmekte ve böylece üretim durmamaktadır. Ülke üretim gücü stoklara çalışmaktadır.
Ayrıca yatırım kredilerini de banka vermektedir. Cebrî icraya gidilmemektedir. Dolayısıyla yatırım yüzdesi de dengelenmektedir. Bu husustaki açıklamalar ancak başka bir makalede yapılabilir.
Hâsılı, Vakıflar Bankası bu işi çok kolay yapabilir. Biz Akevler olarak talibiz. Daha detaylı proje elbette takdim edilecektir. Siz devlet olarak işsizliği yok edecek bir ihale çıkarın. Başkaları da başka önerilerle gelebilirler. Ama bizi hesaba bile katmazsınız. Çünkü biz rüşvet vermeyiz. Ama zararı yok, siz rüşvetle de olsa sorunu çözün!
Alışmış kudurmuştan beterdir. Siz bir şekilde birilerine hep bir şeyler vermeden duramazsınız. Ne yapalım, verdiğiniz rüşvet de müellefei kulub faslından olsun.
Akevler’e gelince; hiç merak etmeyin, Akevler -çözüm önerilerimize kulak vermeniz dışında- şimdiye kadar sizden bir şey beklemedi, bundan sonra da beklemez.