Son Nebi Hazreti Muhammed görevlerini tamamlayıp ölüme gittiğinde yerine geçecek kimseyi açıkça belirlemedi, sadece kendisinin yerine Hz. Ebubekir’in namaz kıldırmasını emretti, kendisi de ona uyarak namaz kıldı. Vefat ettiğinde büyük karışıklık ortaya çıkmaya başladı. Muhacir-Ensar mücadelesi belirdi. Ayrıca Haşimi-Emevi çatışması vardı. On senelik uygulama bu ayrılıkları tamamen yok etmemişti. Tehlike vardı.
Hz. Ömer yüksek siyaseti sayesinde Hz. Ebubekir’i hilafet makamına oturttu. Bu kolay olmadı. Araplarda veraset anlayışı vardı. O gün dünya ondan başkasını bilmiyordu.
Hz. Ali gençti ama gerek bilgisi gerek kıdemi itibarı ile Hz. Ebubekir’den de ileride idi. Hz. Peygamber’in amcasının oğlu idi. Hz. Hatice’nin çok sevdiği kızının kocası idi. Gelenek onun başkan olmasını uygun buluyordu.
Hz. Ebubekir başkan olunca, bu durum Hz. Ali ve Hz. Fatıma’yı üzdü. Hz. Ali’nin başkan olmamasından çok, başkan intihab edilirken kendilerine bir şeyin sorulmaması bu üzüntüye neden olmuştu. Hz. Ali ile Hz. Aişe’nin arasında kırgınlık vardı. İfk olayında Hz. Ali Hz. Aişe tarafı olmamış, tereddüt etmişti. Şimdi Hz. Aişe’nin babası halife oluyordu. Hz. Ebubekir de Hz. Fatıma’ya mirası vermedi. Hz. Fatıma vefat edince Hz. Ali halifeye biat etti. Sonra Hz. Ömer’in baş danışmanı oldu. Daha sonra da kendisi dördüncü halife oldu.
*
Saadet Partisi’nde Erbakan son olarak kendisi genel başkan oldu. Gençlerden yönetim kurulu oluşturdu. Millî Görüşçüleri temsilen Temel Karamollaoğlu’nu yönetime aldı. Akevler Adil Düzen’i temsil eden Arif Ersoy’u da yönetime aldı. Onun dışında “Adil Düzen”e karşı olmayan, Millî Görüşçü Mustafa Kamalak’ı da sorumlu yaptı. Böylece kendisinden sonra geleni belirlemedi ama işaret etmiş oldu.
Erbakan vefat edince sorun olmasın diye yönetim kurulu hemen Mustafa Kamalak’ı genel başkan seçti. Sorun bitmiyordu. Parti dışında asıl mal varlığı olan Millî Görüş Liderliği vardı. Bunun yöneticisi Mustafa Kamalak mı olacaktı, yoksa Erbakan Ailesi mi? Burası belli değildi. Oğuzhan Asiltürk el koydu.
Kongre seçimden sonraya ertelendi. Seçimin arkasında kongre oldu. Mustafa Kamalak’ın parti genel başkanlığı kesinleşti.
Erbakan Ailesi kongreye katılmadı ama listeye alındılar.
Henüz sorunlar çözülmemiştir. Oğuzhan Asiltürk mü Mustafa Kamalak’ın emrine girecek, yoksa Mustafa Kamalak mı Oğuzhan Asiltürk’ün emrine girecek?
Burası tereddütlüdür.
Bir de Erbakan ailesi tekrar nasıl devreye girecek? Erbakan’ın tasarrufunda olan mallar ne olacak?
Bununla beraber Mustafa Kamalak Hz. Ebubekir benzeri adımlarla devreye girmektedir.
*
Erbakan ailesi istişare kendileriyle etmediler diye gönül koydu.
Asıl gönül koyacak kimselerin adlarını sizlere sıralamak isterim.
- Başta ben Süleyman Karagülle; bağımsız adaylığımda (1969-Aydın), Millî Nizam ve Millî Selâmet partilerinin teşkilatlanmasında, “Adil Düzen”in hazırlanmasında ikinci değil birinci derecede rol oynamıştım. Ben “Adil Düzen” çalışmalarına devam ettiğim için; ben Millî Görüş ve Akevler’e malzeme hazırlamaya çalıştığım için beni hatırlamalı ve bana danışmalı idiler. Bu benim onlardan daha yaşlı ve kıdemli olmamdan dolayı olmalıdır.
- Necmettin Erbakan tâ baştan itibaren Kemalettin Erbakan’ın desteği ile bu işleri yürüttü. Kendisi Necmettin Erbakan kadar samimi ve kavrayışlı birisidir. Erbakan Ailesini temsil etmeye her bakımdan layıktır. Belki benden önce ona danışmalı idiler.
- Hasan Aksay: Partinin kuruluşunda temel etkinliği Hasan Aksay yapmıştır. Partiyi o kurmuştur. Hattâ onun başkan olmasında ısrarlı olmuşlar, o ise Erbakan’ı başkanlık makamına oturtmuştur. “Adil Düzen”de benim ne kadar etkim varsa, partinin kurulmasında da Hasan Aksay’ın o kadar etkisi vardır.
- Süleyman Arif Emre partinin mareşalidir. Mareşal Fevzi Çakmak İstiklal Savaşımızda ne derece etkin olmuşsa, Süleyman Arif Emre de Millî Görüş’ün oluşmasına o kadar etki etmiştir. Listede yeri vardır. Ondan ne kadar yararlanıldığını bilmiyorum.
*
Bunları niye yazdım?
Ortada bir sorun vardır.
-“Adil Düzen”e Saadet Partisi ile mi devam edilecek?..
-Yoksa “Adil Düzen Partisi” mi kurulacak?..
Devam edilmek isteniyorsa…
Mustafa Kamalak bu dört kişiyi kendisine danışman yaparak bir “kırk yıllık plan” hazırlanmalıdır. Erbakan’ın bu ilk yardımcıları ve danışmanlarından yararlanılmalıdır. Genel Başkan bu kişileri direkt olarak muhatap almalıdır.
Bunların görüşlerini aldıktan sonra, kendisi diğer istişarelerini de tamamlayarak, önümüzdeki kırk yıl içinde yapacaklarımızın hedeflerini ortaya koymalı, ondan sonra hep beraber tüm insanlığı bu hedefe yönlendirmeliyiz...
Biz görev vermeliyiz, onlar almalıdır...
Yönetim ürünleri değerlendirmelidir...
*
Bunu yapmadığı takdirde, bu dört kişiye düşen görev “ADP”ni kurmak olmalıdır.
Ben her ikisine de hazırım...
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92