Bugünkü dünya hukuk düzeni 5 000 senelik çalışma sonucu elde edilmiştir. Roma Hukuku, İbrani ve Hıristiyanlık hukukunun gelişmiş şeklidir. İslâm Hukuku ise fıkha dayalı olarak tüm dünya âlimlerinin katılması ile oluşmuş bir hukuk sistemidir.
Roma Hukuku merkezi hukuk sistemidir. Akit serbestliği yoktur. Merkezde yapılan kanunlar uygulanır. Görevlilerin gözetiminde akit yapılır. Tapu devri ve evlenme hala böyle yapılmaktadır. Özel hukukta ise bazı akitler için noter şartı getirilmiştir.
İslâm Hukukunda ise merkez kanun yapmaz. Kanunları halk kendileri sözleşmeleri ile yaparlar. Buna “serbest akit sistemi” denmektedir. Halk kendi sözleşmeleri ile oluşturduğu kuralları uygular. Sözleşmelere uymayan olursa hakemlere gidilir. Hakemlerin kararını uygulama görevi kamunundur. Kanunları devlet yapmaz, halk yapar. Mezhepler oluşturur.
Batı dünyası İslâm’ın bu hukuk sistemini almaya çalışmış, bugünkü Batı Hukuku böyle oluşmuş ama tam olarak intibak edememiştir. Ekseriyet sistemi ile kanunları serbest sözleşme içinde görmüş ve Roma’nın merkezi kanun sistemini yaşamaya devam etmiştir. Birçok işleme noter şartı getirilmiş, birçok ortaklıkların oluşmasına merkezin izini şart kılınmıştır.
Hala işletmelerin kurulması izne tabidir. Hala odalar sistemi vardır ve devam etmektedir. Hala tarikatlar yasaktır. Hala Tevhidi Tedrisat Kanunu yürürlüktedir. Sermaye’nin dayatmaları bütün ağırlığı ile devam etmektedir.
Bugün yalnız Anayasa’yı değil; kanunları, zoraki sözleşmeleri, tüzükleri, bakanların genelgelerinin tümünü değiştirmek zorundayız. Yeni Anayasa yeni kanunları, yeni kanunlar tüm mevzuatı değiştirmeyi zorunlu kılar. Önemli iki sorunla karşılaşılır. Biri müktesep haklardır. Onları değiştiremezsiniz. Bütün hukuklar onları korurlar. İkinci önemli sorun da ceza hükümleridir. Hukukta müktesep haklar vardır. Gelecek için de değiştiremezsiniz. Oysa cezada tam tersi eski cezalar da ortadan kalkar. Yürürlükte olan kanunlarca suç sayılmayanın cezası olmaz. Yapılan Yeni Anayasa’ya aykırı olan kanunlar iptal ile ortadan kaldırılmadıkça ne işe yarar, kanunlarla kurulmuş tüm işletmeler ve kuruluşlar Yeni Anayasa’ya göre düzenlenmedikçe ne işe yarar?
İki nedenle tüm hukuk düzeni değişmelidir.
a) Beş bin senelik tarım dönemi hukuku bugün artık geçerli ve yeterli değildir. Üçüncü binyıl uygarlığı, insanlık tarihinin devlet düzenine geçtiği zamandan daha büyük değişikliği gerektirmektedir. Tufansız bu geçişi yapabilirsek ne mutlu bize...
b) İkinci inkılâp ise merkezi monarşi yönetim sisteminden demokratik, laik, liberal ve sosyal hukuk sistemine geçilmekle sağlanacaktır. Mevcut olan sistem ise merkezi kuvvetlendirme sistemi idi, şimdi ise halkın haklarını koruma hedeflenecektir. Bunu herkes biliyor, demokratik anayasa yapalım deniyor ama kimse demokratik anayasanın ne olacağını bilmiyor.
Sermaye de merkezi devletler de bunu bildikleri için bir yasa hazırlarlar. Sonra geri kalmış devletlere dayatırlar ve onu uygulatırlar. Orada eksiklikleri görür ve kendilerine göre yenisini yaparlar. Sömürü düzenleri devam etsin diye de adil yasaları istemezler. Bu hususta başta seçtikleri devlet Türkiye’dir. Bunu iki sebepten seçiyorlar. Çünkü en kolay denetleyebildikleri ülkedir ve Adil Düzen çalışması burada vardır.
İşte, kurulan Anayasa Komisyonu, Batılıların hazırladıkları anayasayı bir oyunla Meclis’ten geçirip Türkiye’yi denem tahtası olarak kullanmaktadır. Türkiye onların istediği ceza kanununu Cemil Çiçek bile okumadan Meclis’ten geçirdiler. Beklenirdi ki PKK hukuk yoluyla tasfiye edilsin. Tam tersine 17/25 Aralık olayları ondan sonra oldu, paralel güçler o zaman devreye girdileri, PKK çekilmez hal aldı ve ancak müdahalelerle durdurulabildi. Ceza Kanunu’na evet diyen milletvekilleri acaba şimdi oturup be yapmışız diye düşünüyorlar mı; cemil Çiçek, Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin hiç nefis muhasebesini yapıyorlar mı?
Altı ayda gece yarısı Meclis’ten geçirilecek Anayasa, Türkiye’ye yeni sorunlar açacak, Ceza Kanunu’ndan daha kötü sonuçlara gidilecektir. Gelin, bizim yarım asırdır çalıştığımız, Kooperatif’te deneyerek geliştirdiğimiz ADİL DÜZEN’E GİRE İNSANLIK ANAYASAMIZI size anlatalım. Anayasa Komisyonu üyelerine anlatalım. Bizimle tartışın. En yanlış gördüğünüz bir maddeyi tartışın. Bu bizim anayasamız değildir; bu İslâm anayasasıdır, peygamberlerin anayasasıdır, Kur’an anayasasıdır. Biz sizden bize ayrıcalık tanıyın demiyoruz, sadece bizi de dinleyin diyoruz, dilsiz-sağır-kör olmayın diyoruz.
Muhterem Devlet Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a arz olunur...