Anayasa’mıza göre yasama görevi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir. Hükümetler yasaları teklif edebilirleri ama anayasayı teklif edemezler. Anayasa ancak Meclis içinde yeter sayıda milletvekili te’yid eder. Hükümetin görevi yasaları uygulamaktır. Anayasayı uygulama görevi sadece Hükümete verilmemelidir. Türkiye’nin Hükümetten bağımsız kurumları vardır; Yargı, Ordu, partiler, sendikalar, odalar… gibi. Bunlar arasındaki uyumu sağlamak da Devlet Başkanına aittir. Türkiye de bir tuhaflık vardır. Hükümet Meclis’in yapacağı işleri yapmakta, Devlet Başkanı da Hükümetin yapacağı işleri yapmak istemektedir.
Anayasayı kabul etme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aittir. Ancak yasa yapmak son derece zordur, derin ilim ister. Hukukçuların işi yasaları uygulamadır, yasa yapma değildir. Yasaları âlimler yaparlar, meclisler de kabul ederler. Cumhurbaşkanı onaylar. Halka gidebilir.
Ben size bu makalemde Anayasanın yapılma şeklini anlatmaya çalışacağım.
Devlet Başkanı, Cemal Gürsel ve Kenan Evren’in yaptığı gibi bir ilim heyeti kurulu. Sivil Cumhurbaşkanı bu ilim adamlarını kendisi atamaz, partilere aldıkları oy nispetinde dağıtır, onlara seçtirir. Bunların sayısı 20 civarında olur, % 5 oy için bir ilim adamı atanır. Bunlar çalışırlar ve bir Anayasa hazırlarlar.
İLİM ADAMLARI NASIL ÇALIŞIRLAR?
Önce halkın temsilcisi olan din adamlarından halkın ihtiyaçlarını tesbit ettirirler. Neye ihtiyaçları var, bu sorulur. Bu din adamları ilahiyatçılar değildir, tarikat adamlarıdır. Benzer soruyu orduya sorarlar. Ordu neye ihtiyacı olduğunu bildirir. Odalar ve sendikalar da ihtiyaçlarını bildirirler. Böylece toplanan istekler ilim adamları tarafından ele alınır. Yirmi âlimin her biri ayrı ayrı Anayasa yapar.
Sonra ikili grup oluştururlar. Grup arkadaşlarını kendileri seçerler. İkişer ikişer çalışarak yirmi Anayasa 10 Anayasaya inmiş olur. Anlaşamadıkları hususlarda hakemlere giderler ve Anayasalarını tekleştirirler. Sonra yine ikili grup olarak çalışır ve Anayasa sayısı beşe iner. Beş Anayasa sıralanır. Sıralamayı aynı ilim adamları yaparlar.
Sırada birinci gelen ile takdirde birinci gelen tüm ilim adamları ile istişare ederek ayrı ayrı iki Anayasa olarak hazırlanır. Bunlar tartışılır. Gerekirse hakemlere gidilir. Tek Anayasa ortaya çıkar. Anayasanın maddelerinde çelişki varsa, uygulama imkânı yoksa üye âlimlerden her biri ayrı ayrı hakemlere gider ve mevcut Anayasanın yeniden değerlendirilmesi istenir.
Böylece Cumhurbaşkanı tarafından hazırlatılan Anayasa milletvekillerine gönderilir.. Yeter sayıda milletvekili bulunduğu takdirde Anaysa Meclise önerilmiş olur; bulunmazsa o Anayasa kabul edilmemiş olur. Devlet Başkanı yeni âlimlerden yeni heyet oluşturur, onlar çalışmalarını yaparlar. Komisyonlarda görüşülür. Komisyondakiler görüşlerini bildirirler. Onların ret veya kabul yetkileri yoktur. Sadece Meclise danışmanlık yapmış olurlar.
Anayasa genel kurulda oylanır. Kabul olursa yürürlüğe girer. Kabul olmazsa reddedilmiş olur. Siyasi partiler kabul veya ret yönünde uzlaşırlar. Yoksa Anayasa maddeleri üzerinde uzlaşmaları bir mana ifade etmez. Anayasa bir araba gibidir, bir parça uyumsuzsa tüm Anayasa çalışmaz ve yaşamak mümkün olmaz.
Akevler’in yarım asırdır kooperatifte ve siyasi partilerde uygulayarak adım adın elde edilen sonuçlarla oluşmuş “ADİL DÜZENE GÖRE İNSANLIK ANAYASASI” vardır.
Şaşılacak şeydir; dünyanın bütün anayasalarını okuyorlar, karşılaştırıyorlar, tercihler yapıyorlar da Kur’an’ın önerdiği anayasaya kulak vermiyorlar! Bunu Kur’an’a inanmayan insanlar yapsa küfürlerine yorarsınız.
Bir açıklamada bulunursunuz ama bunu Cemil Çiçek’in, Mehmet Ali Şahin’in, Ahmet İyimaya’nın yapmasına yalnız benim değil, bizzat kendilerinin de aklı ermez. Niçin diye sorsanız bilmezler. Bize, biz kooperatiflerle görüşmüyoruz dediler! Peki, siz bu emri nerden aldınız?! Bizim yüzümüzden başka kooperatifleri de devre dışı bıraktınız!
Sizi Anayasayı kaç defa değiştirdiniz. Askerleri sivil mahkemelerde yargılama sizin getirdiğiniz Anayasa ile yapıldı. Ordumuz mahvolacak, devletimiz yıkılacaktı. İşte, kendi aklınızla yapacağınız Anayasa bu kadar olur. Şimdi CHP ile AK Parti anlaşacak. Sermaye bunu istiyor. Onlardan iki şey bekliyor. Birincisi, Erdoğan’ı devre dışı bırakmak; bunu başaramazlarsa MHP ve HDP’yi devre dışı bırakmak ve tüm halkı isyana götürmek. MHP ve HDP’nin katılmadığı bir Anayasaya Türk milleti izin vermez.
Bunları uzlaştırmak bizim sanatımızdır.
Sayın Cumhurbaşkanımız arzu ederse Akevler bu hususta çalışmalara katılmak istemektedir.
Süleyman KARAGÜLLE