Fıkıhtaki hükme göre kasten cinayet işleyenlere kısas uygulanır. Ancak mağdur taraf affedebilir. Uçak kasten düşürüldüyse Rusya kısas isteyebilir. Kim düşürdü ise ona kısas uygulanır, ona emir verene kısas uygulanmaz, Çünkü onlar müsebbiptir, diğerleri mübaşirdir. Uçağı düşüren pilota kısas istenebilir.
Hataen veya şibh-i hata olarak düşürmüşse kısas uygulanmaz, diyet uygulanır. Hatada 33 yıllık ortalama ücrettir. Ağır diyette 66 senelik ücrettir. Rus uçağının olduğu bilinmediği için kasıt değil hata vardır. Ama bir uçağı düşürmede kasıt vardır. Yine kısas değil ağır diyet uygulanır.
Özel durum vardır. Uçak bizim topraklara girip çıkmakta ve uyarılara kulak vermemektedir. Burada savunma hakkı doğar. Savunmada hüküm şöyledir. Bir yabancı sizin evinize girerse, siz evinizi ve eşyanızı korumak için onu öldürebilirsiniz. Size kısas uygulanmaz ama siz diyeti ödersiniz. Tehlikeli girişse hafif, tehlikesiz girişse ağır diyet ödersiniz. Burada da tehlikesiz giriş vardır. Bu durumda ağır diyet ödenmelidir.
Uçağın bedeline gelinirse; eğer bizim topraklarda düşseydi veya Suriye’ye gelin enkazı alın denseydi biz öderdik. Ama Suriye enkaza sahip çıktığına göre onu ödeme yükü onlara aittir. Onlar zaten bu uçağı inceleyelim diye düşürdüler. Rusya’ya bedelini ödemek durumundalar. Düştüğü yere Suriye hükümeti hakim değilse, kim hakimse o öder.
BU HÜKÜMLER NASIL YÜRÜTÜLÜR?
Rusya kendi ülkesinin hakemlerinden birini seçer. Türkiye’den hakem seçmesini ister. Seçerse o hakem, seçmezse seçilen hakem bir Türkü hakem olarak seçer. İki hakem birleşip Türkiye ve Rusya dışında bir başhakem seçerler. Hakemler Heyeti karar verir, Türkiye ve Rusya hükümetleri bunu uygularlar.
Devletlerden biri kararı uygulamazsa yine hakemlere başvururlar. Hakemler haksız görürlerse bu ülke ile savaşılır diye ilan ederler. O ülke ile savaşma meşru hâle gelir. Yalnız o ülke değil, dünyadaki her ülke savaşa katılabilir. Ne var ki hakemler tarafından haklı bulunan ülkenin zararlarını tazmin ettikten sonra savaşma hakkını elde ederler. Hangi devlet önce öderse o devlet savaşma hakkını kazanır.
Mağdur devlet savaşma hakkını kendisinde tutabilir yahut istediği kimseye devredebilir. Bunun için hakkından fazla bedel alınabilir. Savaşma hakkı alan başka devletleri ortak edebilir. Oluşan ordu savaşır da yenerse, aldığı toprakları ganimet yapar, elde ettiği esirleri köle yapar. Böylece savaş bir işletme şeklinde işletilir.
Demek ki savaş ganimet için yapılmaz. Hakemlerin kararına uymadığı için savaşılır, devlet bunun için vardır. Başka hakemler tarafından buna karar verilmiştir. Ondan sonra savaşılır ve elde edilen ganimet savaş işletmesinin bir geliridir. Şeriatın hükmü budur.
Hakemlerin kararı olmadan savaşmak meşru olmadığı gibi hakem kararları olsa bile herkes savaşamaz, ancak mağdur olanların devleti savaşabilir.
O HALDE TÜRKİYE NE YAPMALIDIR?
Türkiye Rusların da itimat edeceği bir tarafsız hakem seçmelidir. Seçilen hakem Rusya’dan hakem seçmelidir. İki hakem İran’dan veya Çin’den veya Fransa’dan veya uygun gördükleri başka yerden bir başhakem üzerinde anlaşmalıdırlar. Anlaşamazlarsa, ikisinin hakemlikleri düşer, başka iki hakem seçilir.
Bu sistemin tam işlemesi için hakemlik yapacak kimseleri Birleşmiş Milletler seçerler. Taraflar hakemleri bunlar arasından seçerler. Hakemlere karşı da hakemlere gidilebilir. Ne var ki hakemlerin kararını yürürlükten kaldıramazlar, sadece mağdurun hakkını teslim ederler, Birleşmiş Milletler tazmin eder.
Şimdi, şayet şeriat hükümleri uygulansa idi Rusya ile ilişkileri azaltma işlemine gidilmeyecek, daha da devam edilmeyecekti. Bugüne kadar iki devletin zararları milyar dolarları aşmıştır. Oysa Türkiye’nin ödeyeceği meblağ yarım milyon doları bile bulmazdı.
Bakınız, ben burada şu haklıdır şu haksızdır demiyorum, şeriatın hükümlerini beyan ediyorum. Ülkemizden geçen uçağı her zaman vurabiliriz ama ölenlerin diyetini ve düşen uçağın bedelini öderiz. Tabii ki bizim uçağı onlar düşürse aynı şey olacaktır.
İsrail Mavi Marmara meselesinde bize verdiği zararları ve ölenlerin diyetlerini ödemek durumundadır.
İşte, Adil Düzen budur, İslâm düzeni budur, barış düzeni budur.
Bu savaşın ilan edilmesiyle ilgili hükümdür. Savaşta kim galip gelirse haklı odur.
Eğer uçağın düşmesine biz sebep olduk ama pilotu biz öldürmedik, Suriye’deki muhalif grup öldürdüyse, biz sebebiyet vermiş ama mübaşir olmamış oluruz. O zaman Türkiye’nin ödeyeceği bir şey yoktur. Şüphesiz buna da hakemler karar verecektir.