Yeryüzünde ilk olarak devletler Irak’ta, sonra Mısır’da kurulmuştur. Hindistan’da ve Çin’de de devletler oluşmuştur. Bunlar büyük ırmakların kenarında tarıma dayalı uygarlıklardır. Ondan sonra MÖ 2000 yıllarında İran’da ve Türkiye’de orman tarımına dayanan orta kuşak devletleri oluşmuştur. Diğer ülkeler uygarlıkları bunlardan öğrenmişlerdir. İran ve Türkiye en eski devlet tecrübesine sahiptir. Ayrıca ülkeleri Batı dünyası ile Doğu dünyasını bağlayan ana güzergahın üzerindedir. Toprakları her çeşit iklime sahip olan ve kendi kendilerine yeten ülkelerdir. Nüfusları da 70 milyonun üzerindedir. Biri Sünni, diğeri Şii bir devlettir.
İran ve Türkiye’nin anlaşması demek; İslâm âleminin anlaşması demektir, Müslümanlar arasında mezhep kavgalarının sona ermesi demektir.
İran ve Türkiye’nin anlaşması demek; Ortadoğu’nun güçlenmesi ve Ortadoğu’daki dağınıklığın sona ermesi demektir.
İran ve Türkiye dostluğunun çok çok önemli olduğunu bilen süper güçler, devamlı olarak bu iki devletin arasını açmak ve onları birbirleri ile savaştırmak istemişlerdir. Ne var ki üstün devlet tecrübesine sahip olan bu iki devlet birkaç asırdan beri barış içinde yaşamaktadır. Kasrışirin Antlaşması’ndan sonra aralarında bir çatışma olmamıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra da ilk ağırlanan devlet başkanı İran Şahıdır.
Şimdi İran’la Türkiye çok önemli bir anlaşma yapmışlardır. Türkler İran’da gaz çıkaracaklar. Mübadele de Dolar üzerinden değil, Riyal ve TL üzerinden olacaktır. Bu adım insanlığın ekonomik kaderini değiştirecektir.
Burada iki yenilik vardır. Tekel sermayenin tekelinde olan uluslararası enerji üretimine Türkiye de katılıyor demektir. Dünyanın en güçlü ekonomilerine sahip olan Almanya ve Japonya bile bunu henüz yapamamaktadır. Bu olay uluslararası savaş sebebidir. AK Parti bunun farkında mıdır?
Bundan daha büyük suç, uluslararası mübadelede Dolar veya Eurodan başka paranın kullanılmasıdır. Daha doğrusu ulusların kendi paraları ile mübadele etmeleridir. Bu sermaye sömürüsüne son verecek çok büyük atılımdır. Bu olay Yahudilerle Hıristiyanları birleştirip Türkiye ve İran’a saldırtacak kadar önemlidir. AK Parti bunun farkında mıdır?
Atılan adımlar çok ileri adımlardır. Ne var ki bunları çalıştırabilmek kolay bir iş değildir. Buradaki zorluk TL ile Riyal arasındaki pariteyi tesbit etme zorluğudur. Eğer bu iş yine dolarla yapılacaksa, anlaşmalar dolar üzerinden yapılmış demektir. Takas olduğu için bu maddenin bir faydası yoktur. İki devlet kendi halklarını kandırmış olmanın dışında bir yararı yoktur. Uygulamanın altın üzerinden yapılması bir derece işi ciddiye almak demektir. Altınla değerlendirmenin başka tehlikesi şudur. Dolar ve Euro ile altını satın alarak altının değerini yükseltmiş olurlar. Böylece iki tarafta da fiyatlar yükselir ve alışveriş durur.
O halde iki para arasında kur nasıl tesbit edilecektir?
Bu hususta Adil Düzen tarafından önerilmiş sistem kabul edilirse bu iş tutar ve bu hareket sermayenin sömürüsüne son verir. Bugün sermaye en zor durumdadır, Türkiye-İran anlaşmasını sabote edecek güce sahip değildir. Sonra ise bunun tekel sermayenin de kârına olacağını görecektir. Faizli sömürü yerine faizsiz ticarete geçecek ve böylece çökmeden gelecek uygarlığın içinde yine yerini koruyacaktır. Böylece bu anlaşma sömürü sermayesini de yok olmaktan kurtaracaktır. Faizden vazgeçtiği için ana para kendisine kalacaktır.
Bunun için ne yapılacaktır?
Adil Düzenin çözümü şudur.
İran ile Türkiye arasında olması istenen ticaret hacmi nedir? Diyelim ki beş milyar dolardır. Bunun beşte bir miktarını TL olarak Türkiye İran’a kredi olarak verir; faizsiz olarak verir. İran da buna tekabül eden Riyali Türkiye’ye kredi olarak verir. Başlangıçta her iki taraf kurları altın değeri üzerinden tesbit ederler. Bu değer nominal değerdir. Bir sene içinde bu nominal değer değiştirilmez.
İran’dan mal almak isteyen Türk tüccarları Türk bankalarına giderek Riyali alır ve İran’dan riyalle mal satın alırlar. Türkiye’den mal almak isteyen İran tüccarları da orada TL alıp Türkiye’den TL fiyatları ile malları satın alırlar.
Bankalar TL/Riyal kurunu tesbit ederken stoklarına bakarlar. Aldıkları kredi azalmışsa değerini yükseltirler, çoğalmışsa azaltırlar. Böylece iki banka serbest fiyat uygulamasını arz ve talep ile yapar. Bunlar alış ve satış arasında fark koymazlar.
Türk bankaları İran’dan ithalat yapacaklara Riyali kredi olarak verirler. İran bankaları da Türkiye’den ithalat yapacaklarına Türk Lirasını kredi olarak verirler. Bu suretle kurlar arz ve talep kanunlarına göre oluşur. Dolar veya altına göre değil, İran ile Türkiye’nin ekonomik durumlarına göre oluşur. İthalat kadar ihracat olur.
Bu sistemde istenirse stoklar azaltılır, böylece karşı tarafın parası kredi olarak kullanılabilir.