Reşat Nuri’nin bir okuyucusu soruyor:
-Beyaz eşya tamirciliği yapıyordum. Faizli kredi aldım, postumu zor kurtardım. Yeniden işe başladım ama parçalar pahalı olduğu için tüketiciler tamir yerine yenisini alıyorlar. Sermayem yok ki ben de yenisini alıp satayım...
Olay şudur.
Sermaye her şeyi tekeline almak istiyor. Kendisinin işçisi olmayan hiçbir girişimciye hak tanımıyor. Parçaları üretimin birkaç katı değerle satıyor. Halk böylece hep yenilerini alıyor. Böylece Sermaye üretimini sürdürebiliyor. Türkiye gibi henüz uygarlaşmayı tamamlayamadığı yerlerde Sermaye herkese iş veremiyor. Dolayısıyla birçok meslek sahibi aç kalıyor. (Meslek sahibi her okuyucu bu durumu kendi mesleğine/durumuna uygulayabilir.)
Devlet yabancı sermayeye teşvik ediyor. Ülkede herkese iş bulunsun, artık sermayenin dışında işyeri kalmasın. Avrupa Ortak Pazarı / Avrupa Birliği’ne girme budur; Türkiye’yi karın tokluğuna Avrupa’ya değil Sermaye’ye pazarlamadan ibarettir.
Akevler buna çare aramış ve Kur’an’da bulmuştur. Gömlek çıkaran eski Millî Görüşçüler ve Gülenciler bizi bırakarak Türkiye’yi karın tokluğuna pazarlamaya devam ediyorlar.
Soru soran bu kardeşimiz bir “Adil Ekonomik Düzenci” olarak ne yapacaktır?
1- Ortaklar bulup eski beyaz eşyaları ve arabaları ortaklara aldıracaktır. Eski arabalar çok ucuz olacaktır, bu avantajdır; parçalar pahalıdır, bu da dezavantajdır. Bunlar birbirini dengeler, dolayısıyla sermayenin ilk hamlesini durdurmuş olacaktır. Ortağına diyecek ki; sen eski araba ve parçaları al, ben de işçiliği koyayım, arabayı yenileyelim ve satalım, kâr ortak olsun. Hanefiler buna “şirket-i mudâraba”, diğerleri “şirket-i kıraz” diyorlar.
2- Beyaz eşya veya araba yeni parçaları ile yeni hâle getirilmelidir. İyi tamirci bunu bilmektedir. Bakımı yapılmış beyaz eşya yarı fiyatına satılmalıdır. Ömrü yeni beyaz eşya veya araba kadar olmalıdır. Yenileyen firma müşterilerine garanti vermelidir.
3- Sermaye sahibi ortağın muvafakati ile taksite bağlanmalıdır. Bakımı yapan firma bakım garantisini vermelidir. Benden aldığın beyaz eşya arıza yaptığı zaman sadece parça parasını alacağım, işçilik almayacağım diyecektir.
4- Ucuza aldığı eski arabaları parçalamalı ve onun sağlam parçalarını tamir ettiği arabalarda kullanmalıdır. Böylece parça ucuzlamasına gidilebilir. Birçok parça Türkiye’de imal edilebilmektedir. Türkiye’de yapılabilen parçalar pahalı da olsa Türkiye’de yapılmalıdır. Sadece tamirde kullanılmalı, piyasaya satılmalıdır.
5- Atölye kirada olmamalıdır. Çadır/çardak da olsa araba başına bir pay verilmelidir. Dükkânın kent içinde olması gerekmemektedir. Çünkü müşteri internet müşterisidir. Beyaz eşya internetten satılmalıdır. Kimseye farklı muamele yapılmamalıdır. Satış fiyatını düşürebilir ama birine farklı fiyatla satamaz.
Bu sistemin yaygınlaşması demek, yenileri satan firmanın yenisini satma yerine parça satışını tercih etmesine götürür. O zaman artık beyaz eşya fabrikaları kalmaz, onların yerine beyaz eşya parça imalatçıları tüccarlar kalır. Parçaları alıp birleştiren atölyeler ortaya çıkar.
Görülüyor ki “Adil Ekonomik Düzen”de büyük firmalar da iflas etmiyor, onlar da sömürmeden kazanma imkânını buluyor.
Akevler bunları yarım asır önce planladı ve uyguladı. İzmir Akevler Kredi ve Yardımlaşma Kooperatifi önce 600 dönüm, sonra 4000 dönüm, sonra 250 dönüm yer aldı. Ahşap Evler Projesini geliştirmektedir.
Akevler’e göç etmek isteyene elektriği, suyu, yolu bulunan arsa ile kooperatif iştirak ediyor. Ahşap evinin yerini de vermek istiyor. Bunları hazırlamaktadır. Beyaz eşya tamircisi buraya taşınıyor. Sözleşme yazıyoruz. Ona ortak arıyoruz. Kefil oluyoruz...
Bize gelip katılacaklarına, bankadan kredi alıp iflas ediyorlar!
Biz çözümleri kendi kooperatifimiz içinde buluruz. Kooperatif dışındaki çözümlerin hepsi seraptır. Akevler’e hicreti göze alan gelsin, görüşelim...