“AK Parti’yi yıkmak üzere anlaşmış olan partiler ve gruplar kendi aralarında anlaşmış olamayacakları için iktidar boşluğu meydana gelecek ve Türkiye kaosa sürüklenmiş olacaktır. Bu kaos içinde askerler müdahale ederlerse tekrar eski durum ortaya çıkacak, zaten yıpratılmış olan askerler de duruma hakim olamayacaklardır. Hâkim olsalar bile geçici olarak hâkim olacak ve biraz sonra seçime gittiklerinde çözüm üretemeyeceklerdir.”
“AK PARTİYE TUZAK!” başlıklı yazımdaki bu görüşüm 13 Nisan’da bu köşede yayımlanmıştır. http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/suleyman-karagulle/ak-partiye-tuzak-10208.html
Dediklerim gerçekleşti mi? İleriyi görmek için kâhin olmak gerekmez. Fıkha göre kurulacak “Millî Mutabakat Hükümeti” bu kaosa çözüm üretmiş olacaktır.
Şimdi durum değerlendirmesini yapalım. Mevcut teamüle göre Cumhurbaşkanı önce Ahmet Davutoğlu’na hükümet kurma görevi verecektir. Teamüle göre Ahmet Davutoğlu küçük partilerle koalisyon imkânını arayacaktır. Büyük partiye ana muhalefeti bırakacaktır. HDP’ye gidecek ve koalisyon teklif edecektir. HDP de canı gönülden bu koalisyonu isteyecek ama emanet oylara ve dolara ihanet etmemesi için ret cevabını verecektir. Diyelim ki bu sorunu aştı ve evet dedi. Bunun anlamı şudur. Çözüm sürecinde büyük tavizler verilecek ve devlet tehlikeye sokulacak. Bu durum AK Parti ile CHP’yi birleştirecek ve MHP eski dinsizlik formülüne dönüşecek, CHP’de faşizm yönetim canlandırılacaktır. Böylece koalisyon başarısız bir hükümet olacaktır.
Sonra MHP ile koalisyon yapmayı deneyecektir. Bunun görünürde bir engeli yoktur. Ama Devlet Bahçeli bir numaralı engeldir, istifaya çağırdığı devlet başkanından nasıl hükümet kurmayı talep edecekler. Sonra bunlar Erdoğan’ı devre dışı ederlerse yeter sayıları olmadığı için başaramazlar. Etmezlerse MHP eriyip gider. MHP’liler buna razı olmaz. Bu durum CHP ile HDP’yi birleştirir, ikisi birlikte ateist sol düzenin temsilcisi olur ve iktidarları ile de muhalefetleri ile de zararlı olmaya başlarlar.
AK Parti ile CHP koalisyonu ise küçük partileri eleyip iki büyük partinin sömürü düzenini yürütmesi demektir. Her iki partinin tabanı bunlardan hoşlanmayacak, bunlar da iktidarda kalmak için dikta yasaları çıkaracak ve ülkemiz gerilere gidecektir. Ayrıca bu iki parti birleşip Erdoğan’a cephe alıp Türkiye’nin istikrarını bozacaklardır. Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanını tanımıyor; nasıl olacak da ondan hükümet olmayı talep edecek?
Koalisyonu CHP ile HDP kuracak. Diğer partiler meclise girmeyerek bunu sağlayacaklardır. Bu durum AK Parti ile MHP’yi birleştirecek, sonunda solun tamamen erimesine sebep olacaktır. Ama bu da Kürt-Türk sorununu daha da çıkmaza götürecektir. Sonunda bu birlikteliğin başarı şansı çok azdır.
CHP-MHP koalisyonu AKP’yi HDP ile birleştirir, sorunların çözümünde çetin günler yaşanır.
En iyi koalisyon tipi MHP-HDP koalisyonudur. Bu iki parti Türkiye’yi ikiye böldüler, Türk ve Kürdü eşit hâle getirdiler. Biz şimdi bunlardan birine katılır duruma geldik. Türkiye’nin bölünmemesi için bu iki parti koalisyon kurmalıdır. İyi niyetli iseler kurmamaları için sebep yoktur. Yine fıkhı devreye koyalım.
Mirasın taksimini büyük kardeş yapar küçük parti tutar. Beğenmezse o yapar büyük parti tutar. MHP başbakanlığa karşı iki veya üç bakanlığı koyacaktır. HDP ister başbakanlığı ister bu iki bakanlığı tercih edecektir. Diğer bakanlıkları dont (d’hont) sistemiyle sıra ile seçeceklerdir. MHP’ye bir bakanlık fazla düşebilir. Hükümeti böylece rahatlıkla kurabilirler.
Sonra her iki parti karşı partinin milletvekillerinden onar hakem seçer. Böylece hakemler kurulu oluşur. Aralarında çıkan ihtilafları hakemler yolu ile çözerler. Hakemlerden birini bir taraf, diğerini diğer taraf seçer. Başhakemi hakemler seçerler. Hakemler kararına taraflar uyarlar. Hakem kararlarına karşı başka hakemlere gidilebilir.
Böylece bu iki küçük parti iktidar denemesine girebilirler. Büyük partiler de kendilerini yenilerler. İki büyük parti mecliste yeni anayasa hazırlamalıdır. Bu anayasa yalnız Türkiye’yi değil dünyayı kurtarmalıdır. Batı anayasalarının salatası değil, tüm anayasaları ve İslâmî anayasaları da tetkik ederek sağlam yapılı anayasa hazırlamalıdırlar. Her iki parti kendi görüşlerini ortaya koymalı ve seçime öyle gidilmelidir. Küçük partiler de uygulamalarını ortaya koymalı ve seçime öyle gitmelidirler. Böylece Türkiye’de çok partili, en az dört partili, uyumlu ve sağlam demokrasiyi inşa etmiş olurlar.
Bu arada Erdoğan da bu oluşumlara yardımcı olursa ikinci dönemde de başkan olarak kalır, Türkiye on seneyi huzur içinde geçirir.
SONUÇ OLARAK DİYORUM Kİ...
1- MHP-HDP koalisyonu oluşmalıdır. Bu iki parti Cumhurbaşkanına sadakat yemini yapmalıdır. Türkiye’yi bölme çabasından vazgeçmelidirler.
2- AK Parti ile CHP bunları dışarıdan desteklemelidir. Kendileri de anayasa hazırlamakla dört yılı geçirmelidir. Cumhurbaşkanına sadakatlerini açıkça ilan etmelidirler.
3- Cumhurbaşkanı da partilerin anayasa hazırlamalarında gerek ordu, gerekse üniversitelerin desteğini sağlamalı, onların görüşleri bu partilere yardımcı olmalıdır.
4- Gelecek seçimde her parti kendi anayasa önerisi ile seçime girmelidir. Alınan oya göre sonra uzlaşma ile yeni anayasa yapılmalıdır. Uzlaşma hakemler yoluyla sağlanmalıdır.