Süleyman Karagülle
Mümin-Müslim Hakkında Sorular
25.05.2010
10827 Okunma, 4 Yorum

Biz diyoruz ki düzen içerisinde düzeni korumak için eline silah almayı ve savunma yapmayı kabul eden hangi dinden olursa olsun mümindir. Fiili olarak değil , bedelle savunmaya iştirak ederse müslimdir. Bunu kabullendirmede sıkıntı yaşıyoruz. Düzen açısından mümin, müslim, kafir, müşrik hususunu Kuran’dan nerden delillendirebileceğimizi ve  bunların tanımlarını sizden talep ediyoruz.

Kuran’dan  istinbat yapabilmek için usul ilmini bilmek gerekir.  Kuran’ın denizler mürekkep olsa bitmeyecek kadar manaları taşımış olması bu icazdan dolayıdır. Bunları ancak elbab sahibi rasihler anlar diyor. Kuranda sizin yemeğiniz onlara helal onların yemekleri size helal diyor. Kızları size helal diyor. Sizin kızlarınız onlara helaldir demiyor.  Şimdi Şafi’nin yaptığı gibi mefhumu muhalefet olarak anlarsak o zaman bizim kızlarımız onlara haram olur. Ebu Hanife’nin yaptığı gibi kıyası kabul ederseniz o zaman da bizim kızlarımız onlara helal olur.  Bizim yaptığımız ise duruma göre hüküm vermedir. Eğer laik iseler yani dinde baskı yapmıyorlarsa müminler gibi olacaklarından bizim kızlarımız onlara helal olur. Eğer laik değil dini baskı yapıyorlarsa o zaman haram olur. Bunu Firavun’un  karısının müminliğinden bahseden ayetten istidlal edebiliriz (Tahrim 11).

Kuran hem  din (millet) hem de düzen (din) kitabıdır. Hem şeriat var hem tarikat var. Kelimelere iki mana vereceğiz. Salat dediğimiz zaman bir taraftan Allah’a huşu içinde kunut etme ve nefsini iman nuru ile doldurmadır. Bu tarikat manasıdır. Yalnız Kuran ehli için olandır. Diğer manası da askerlikte içtima gibi bir askeri eğitim ve siyasi müzakereler için bir araya gelmedir. Hadiste açıktır.  Cebrail’in hadisinden başka Buhari ve Müslim de mezkur iman bahsinde meşhur hadis vardır. İslam nedir diye soruyorlar? “Müslimlerin onun elinden ve dilinden selamette olduğu kimselerdir” diyor. İman nedir diye soruyorlar. Bütün Nas’ın mallarını ve canlarını ona emanet ettiği kimselerdir diyor. Hadisler Kuran gibi lafzen yorumlanamaz. Müslim demek Kuran ehli demek değildir. Adem’den kıyamete kadar  her kitap ehli müslimdir. Müminlerin Kuran ehli oldukları hususunda delil getirmek bize düşmez. İddia edenlere düşer. Bize ehli kitabın müslim olduğunu kabul etmek düşer. Kuranın daha önceki kitapları neshettiğini iddia edenlere usulcüler ittifakla cevap veriyorlar. Bizden öncekilerin şeriatı bizimde şeriatımızdır. Ancak tahrif edildikleri için bizim şeriatta zikredilmesi gerekir.

Birde bir Cebrail hadisi var. Malumunuzdur birisi geliyor ve diyor ki İslam’ın ve imanın şartları nedir? Peygamberimiz sorana cevaplatıyor ve İslam’ın şartları ile imanın şartlarını sayıyor o kişi. O kişinin Cebrail olduğunu söylüyor sonra. İşte bunu karşımıza çok çıkarıyorlar . İslam’ın şartları işte kelime-i şahadet getirmek, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek ve imanın şartları da malumunuz 6 tane. Kuran’da da bu minvalde ayetler var. Bunlara dayanarak diyorlar ki imanın bu şartları var iken sen bu özelliklere sahip olmayan birine nasıl mümin dersin ve İslam’ın şartları bunlar iken bunları kabul etmeyen ve yapmayan birine de nasıl Müslüman dersin?

Cebrail’in anlattıkları hususlar İslam ve imanın tarikat manasıdır. Bizim üzerinde durduğumuz şeriat manasıdır. Tarikata göre hırsız günah işlemiştir. Hesabını ahirette verir. Ama şeriata göre kolunu kesmemiz için şahitlerle sabit olması gerekir. Sabit olmayanlara ceza veremeyiz. Tarikata göre sabit olmayan hırsızlıkta hırsızlıktır. Şeriata göre yalnız sabit olan hırsızlıktır. Kuran’ı veya Muhammed’i bile bile inkar eden kafirdir. Ama Kuran’ı ve Muhammed’i inkar etmiyor, ama kendi kitabına ve onun peygamberinin ibadetlerine bağlı, şeriatta Tevrat ve Kuran’a bağlı ise bunlar mümindir. Kuran şeriatı ile Tevrat şeriatı arasında esasta bir fark yoktur.

Yahudi ve Hıristiyanların bu iman ve İslam şartlarını kabul etmeden nasıl mümin ve müslim oldukları konusunu anlatmada sıkıntı yaşıyorum. Temel sıkıntı şurada. Tamam, mümin, müslim vs. ayrımı yapalım ama Kuran ehli sadece mümindir diğerleri zımmi yani klasik Osmanlıdaki yapılanmanın doğru olduğunu kabul ediyorlar. Bütün din mensupları özgürce yaşasın, hiç bir kısıtlama olmasın, bucak sistemine de tamam ama kamuda görev alma, işte silahlı savunma vs. hep kuran ehli müminlere aittir. (Zaten onlara göre başka mümin olmaz).

Yeryüzü insanlığındır. Ya Eyyühe-n Nas ile başlayan ayetlerde (bakara) yerde ne varsa sizin için cem’en var etti diyor.  Kuran onlara da yaşama hakkı vermiştir. Onlara kendi kendilerini yönetmeyi emretmiştir. Onların devletleri kedilerine aittir. İslam devleti içindeki illerin yönetimi de onlara aittir. Onların İslam ili içindeki bucaklarının yönetimi de onlara aittir. İslam devletinin yönetiminde Kuran ehli olmayanlara yer verilip verilmeyeceği Kuran’da ifade edilmemiştir. O devletin anlayışına bırakılmıştır. Bize göre bütün peygamberleri ve kitapları kabul etmesi gerekir. Asgari olarak inkar etmemesi gerekir. Ama kendisi Hıristiyan veya Yahudi dininde yani inanışında kalır. Ama  peygamberlerden bazılarının peygamber olduğunu bilerek inkar eden kafirdir. Kafir olanın cizyesi yoktur ki askerliği olsun.

Bir iki noktayı eksik bıraktım, tamamlayayım. Müslim ve müminin tanımları Kuran’da ve hadislerde yapılmıştır. Ebu Hanife bunlar birdir demiştir. Tamamen hatalıdır. Kuran açıkça yazıyor. Hadis açıkça yazıyor. O halde bize düşen bu farkı ortaya koymaktır. Ahirette durumları hakkında yine Kuran’da ikisi için hüsna vardır diyor. Ancak müminlerin dereceleri vardır. Kuran müslimler için bize dünyada da hasene, ahirette de hasene ver derler diyor. Müminler için ise Allah onların mallarını ve canlarını cennet karşılığı almıştır diyor.  Dünyada bekledikleri bir şey yok.  Biz müminle müslimi böyle ayırıyoruz. Bedel veren müslim, askerlik yapan mümin. Şeriata göre, dünyadaki uygulamasına göre başka daha iyi bir ayırım yapsınlar. Biz onu kabul ederiz. Sadece ahret tanımı ile yetinmek demek şeriatsız laik olmak demektir.

Kafir ve müşrikin ahiret hayatı ile ayrımına gelince, biri Kitaba ve peygambere inanıyor ama bazı hususlarda bile bile hakkı gizliyor. Mesela Kuran’ı kabul etmiyor. Müşrik ise Allah’a inansa bile çok ilahları anıyor. Bu ahiretteki ayrımlarıdır. Şeriattaki ayrımlarını biz şöyle yapıyoruz. Ne bedel veriyor ne de nöbetli oluyor. Ama yargı kararlarını kabul ediyor. Biz onlarla beraber yaşarız onlara saldırmayız. Ama müşrikler tecavüz etse biz onları korumayız. Biz buna müşrik diyoruz. Hakem kararlarını tanımayanlara müşrik diyoruz. Bu bizim ayrımımızdır. İsteyenler başla türlü tanım yapabilirler. Ama dünyada uygulamamız gerekir. Tanımlar usul hükümleridir. Bunlar davi değil defidir. Yani bir usulü kabul eden onu isbat etmekle mükellef değildir. Çünkü usulsüz kitap anlaşılmaz. Anlaşılmayan kitaptan deliller getirilmez. Onun için Kitabı varsayımlarla anlayacağız. Sonra uygulama ile denetleyeceğiz. Dolayısıyla bizim müşrik ve kafir tanımını beğenmeyenler, onu cerh eden deliller getirmelidirler. Yetmez kendileri daha iyi tanım getirmelidirler. İşte usulün bu temel kaidesi bilinmedikçe Kuran’dan hiçbir delil getiremeyiz.

Sonra biz kimseye kendi anlayışımızı kabul ettirmeye çalışmayız. Onlar da bizi kendilerine uydurmaya çalışmasınlar.  Ama karşılıklı tartışalım. Biz onlara yardımcı olalım, bizde onlardan yardım alalım.

Allaha emanet olun.

 


YorumcuYorum
zkafkas
26.05.2010
13:33

Hocam Allah razı olsun.

(İslam devletinin yönetiminde Kuran ehli olmayanlara yer verilip verilmeyeceği Kuran’da ifade edilmemiştir. O devletin anlayışına bırakılmıştır. Bize göre bütün peygamberleri ve kitapları kabul etmesi gerekir. Asgari olarak inkar etmemesi gerekir. Ama kendisi Hıristiyan veya Yahudi dininde yani inanışında kalır. Ama peygamberlerden bazılarının peygamber olduğunu bilerek inkar eden kafirdir. Kafir olanın cizyesi yoktur ki askerliği olsun.)

Devlette görev alabilmesi için bütün peygamberleri ve kitapları kabul etmesi gerekirse , düzene inancı karıştırmış olmuyor muyuz?

Peygamberlerin bazılarını bile bile inkar eden inanç olarak kafir olmuş olmuyor mu? Bu inkarı yapan kişi düzenin korunması için silahlanmayı ve çatışmayı kabul ediyorsa düzen açısından mümin değil midir? Bu yüzden peygamberi inkar etmesi yani inanç açısından kafir olması ve bu yüzden düzen içinde cizye vermemesi gerektiğini söylemek inanca dayalı bir yapılanmanın olduğunu akla getiriyor. Oysaki bu kişi düzen açısından mümindir. Yani inanç ve düzen açısından bir karışıklık var gibi ,benim anlayışımdan da kaynaklanıyor olabilir. Bu konuları açıklayabilir misiniz?

Mete Firidin
27.05.2010
10:03

Sn Hocam dediklerinizi uygulamak veya bu şekilde bir yaklaşımda bulunmak ancak global bir islamiyet ile mümkündür.

Öncelikle bütün dünya halklarının islam hakkın da bilgilendirilmesi(gerçek bilgi,islam düşmanlarının yaymaya çalıştığı bilgi değil)gerekmektedir.İslamın kominizim,kapitalizim gibi düzenlere alternatif ve ilahi bir düzen olduğunun ve gercek toplumsal barışın bununla dünyada sağlanabilineceğinin anlatılması geremektedir.

Bu zamanda ki gerçek sosyal cihad da budur.

Tayibet Erzen
28.05.2010
17:34

İslami düzeni anlatmak değil de yaşayarak örnek olmak veya işleyen bir sistemini ortaya koymak daha etkili olacaktır diye düşünüyorum. Sözel tebliğ yerini icraata bırakmalı, aksi taktirde bırakın dünyaya anlatarak yaymayı etrafımızdakileri bile ikna edemeyiz.

Süleyman Karagülle
07.06.2010
22:20

Kur’an’a göre müslim olanlar; "Rabbimiz bize dünyada hasene ver, âhirette de hasene ver. Bizi ateşin azabından koru!" diyenlerdir. Sünnete göre bütün Müslimlerin dilinden elinden selamette olan kimsedir. Kur’an resûle seni hakem yapanlara istersen hükmet istersen iraz diyerek Müslimlerin hakemliğini yalnız başkan yapmaz. Hakemliği hakemlerin yapacağı da Kur’an’da karı koca için teşri etmiştir. Kur’an müminlerin iman etmeleri için resulü hakem yapmaları gerektiğini söyletmedir. Kıyas yoluyla hakem karalarına uymayanlar Müslim olamazlar. Cizye ayetiyle bunların askerlik bedeli vermesi gerektiğini de bildirmiş oluyor.

Kur’an’a göre mümin olana cennet karşılığı mallarını ve canlarını Allah’a satanlardır. Bunlar resulün hakemliğini kabul etmek zorundadırlar. Bunlar savaşa katılmak zorundadırlar. Sünnete göre mümin bütün insanların mallarını cevaplarını kendisine emanet ettiği kimselerdir. Yani cihat yapanlardır.

Ayetin ve hadisin mümin ve müslim tanımlamaları tamamen birbirine uymakta tasdik etmektedir. Dünyadaki uygulamalarına gelinirse devirlere göre farklıdır:

a) İslam devleti kuruluncaya kadar mevcut devletin kanunlarına uyan, mahkemelerin verdiği kararları kabul eden müslimdir. Bu dünyadaki hesaplarını devletleri görür. Ahretteki hesapları ise Allah’a aittir. Niyetlerine göre amelleri ile cennete veya cehenneme giderler. İslam devleti kuruluncaya kadar mümin olanlar uyarıcılara tabi edip sözleri ile ve sabırları ile cihat edenlerdir.

b) İslam devleti kurulduktan sonra hakem kararlarına uyanlar ve askerlik bedeli olarak cizye verenlerdir. Yani durumları değişmemiştir. İslami devlet geldikten sonra mümin olmak demek askerliği kabul etmek ve savaşla cihat etme anlamına gelir. İslam dininde olmayanlar da asker olup mümin olabilirler mi sorusunun cevabı Kur’an’da açıklanmıştır. Yani bu husus içtihada bırakılmıştır. İslam devletini kuran güç onların durumlarını ortaya koyar. Medine antlaşmasında onlar da Medine’nin müdafaasına katılacaklardı. Ama kamu görevi alıp almayacakları hükme bağlanmamıştır. Biz istihsanla durumlarını tespit eder sözleşmeyi ona göre yaparız. Güçlünün yaptığı bu yaysı kabul eden orada kalabilir, yoksa oradan ayrılırlar.

c) Yeryüzüne Adil Düzen gelip bizim dışımızdakilerden İslam düzenini yani barış düzenini kabul edenler hakemlik sistemini benimseyenler bir dünya düzeni oluşturunca sorun şöyle çözülecektir. Yeryüzü hakemlerin kararları geçerli yapılacaktır. Yani insanlar arasında çıkan ihtilaflar uluslararası hakemlerden oluşmuş yargı çözecektir. Yargı kararlarının uygulanmasına zorlayan güç uluslararası askerî kuruluş olmayacaktır. Böyle bir güç İslamiyet’e göre meşru değildir. Ulus devletler olacak ve ordular ulus devletlerin olacaktır. Aynı dili konuşmayanlar birlik oluşturamazlar. Sonra tek güçte denge olmaz. Hakem kararlarına uymayanları ulus devletlerin orduları yola getirecektir. İşte hangi devletin kimleri mümin kabul edip askere alacağı hususu o devletin kanunlarına ve nizamına tabidir. İsteyeni müslim isteyeni mümin kabul eder. Hakem kararlarına uyanları dışlayamaz. Demek Hıristiyanların devleti Hıristiyanları mümin kabul edip bizi Müslim yapar ve askere almaz. Suudiler de Hıristiyanları asker kabul etmez. Halkın hicret hakkı vardır.

d) Biz İslam devletini kurduğumuzda diğer İslam devletleri ile birlik içinde olacağız. Biz kimleri asker alacağız? Kendilerine sorarız biz dinimizde kalacak ama asker olacağız derse onları askere alırız ve cizyeden kurtulurlar. Benim içtihadım böyledir. Ama ehli olanlardan başkasını askere almayan devletler İslam devleti olmaktan çıkmazlar. Yeter ki hicretlerine imkân sağlansın.





Son Eklenen Makaleler
Süleyman Karagülle
SEÇKİN SAYILAR VE 19 MUCİZESİ 05.01.2001
12.02.2025 712 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLARIN TASFİYESİ KANUNU 22.12.2000
12.02.2025 493 Okunma
Süleyman Karagülle
BORÇLAR 22.12.2000
12.02.2025 468 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ BORÇ(BAKARA278-279) 22.12.2000
12.02.2025 499 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP ARALIK ÇALIŞMALARI 15.12.2000
12.02.2025 559 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL ÇALIŞMA KURALLARI: 15.12.2000
12.02.2025 517 Okunma
Süleyman Karagülle
MUKASSİMÂT(zariyat4.ayet) 15.12.2000
12.02.2025 514 Okunma
Süleyman Karagülle
GENEL DURUM VE ÇÖZÜM 08.12.2000
12.02.2025 589 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLER DENGE KULÜBÜ SÖZLEŞMESİ 08.12.2000
12.02.2025 439 Okunma
Süleyman Karagülle
C Â R İ Y Â T (ZARİYAT3.AYET) 08.12.2000
12.02.2025 477 Okunma
Süleyman Karagülle
K Ü R T Ç E 01.12.2000
12.02.2025 469 Okunma
Süleyman Karagülle
ORUÇ BABA 01.12.2000
12.02.2025 482 Okunma
Süleyman Karagülle
M E S İ H 01.12.2000
12.02.2025 544 Okunma
Süleyman Karagülle
HÂMİLÂT (YÜKLER) 01.12.2000
12.02.2025 473 Okunma
Süleyman Karagülle
“ZÂRİYÂT-1- ÂYETİ”Nİ AÇIKLAYALIM: 24.11.2000
12.02.2025 467 Okunma
Süleyman Karagülle
TESİR ÇİFTİ 24.11.2000
12.02.2025 551 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EVE GETİRİLEN YENİLİKLER 18.11.2000
12.02.2025 579 Okunma
Süleyman Karagülle
DEVLETİN AF YETKİSİ VAR MIDIR? 18.11.2000
12.02.2025 587 Okunma
Süleyman Karagülle
İFRAT VE TEFRİT(KEHF28) 18.11.2000
12.02.2025 566 Okunma
Süleyman Karagülle
MATEMATİK İLE İfrat ve tefrit nedir? 11.11.2000
12.02.2025 476 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN MATEMATİĞİ TARİKATI 11.112000
12.02.2025 513 Okunma
Süleyman Karagülle
NEFİSTE SABIR(kehf28) 11.11.2000
12.02.2025 573 Okunma
Süleyman Karagülle
OKUMA/ TİLÂVET EMRİ 04.11.2000
12.02.2025 517 Okunma
Süleyman Karagülle
SÖMÜRÜ VE ÇARE 04.11.2000
12.02.2025 444 Okunma
Süleyman Karagülle
AKEVLERDEN HABERLER 28.10.2000
12.02.2025 505 Okunma
Süleyman Karagülle
MESKENLER VE İŞYERLERİ AYETİ 28.10.2000
12.02.2025 598 Okunma
Süleyman Karagülle
BOZULMA (ENTROPİ) 28.10.2000
12.02.2025 654 Okunma
Süleyman Karagülle
ERMENİ KATLİAMI 14.10.2000
12.02.2025 438 Okunma
Süleyman Karagülle
MARKETTE SELEM UYGULAMASI 14.10.2000
12.02.2025 510 Okunma
Süleyman Karagülle
FAİZSİZ İŞLETME 14.10.2000
12.02.2025 522 Okunma
Süleyman Karagülle
BELGRAD OLAYI 07.10.2000
12.02.2025 534 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜTEŞÂBİH ÂYETLER 07.10.2000
12.02.2025 706 Okunma
Süleyman Karagülle
MEDENİYETLERİN ÖMRÜ 30.09.200
12.02.2025 655 Okunma
Süleyman Karagülle
AHMET BÜLBÜL’ÜN ÖLÜMÜ VESİLESİYLE; 30.09.2000
12.02.2025 580 Okunma
Süleyman Karagülle
Rektör Ethem Ruhi Fığlalıya cevap 23.09.2000
12.02.2025 485 Okunma
Süleyman Karagülle
KURANDA MUCİZE-1 23.09.2000
12.02.2025 509 Okunma
Süleyman Karagülle
BİR YETKİLİ YÜKSEK HAKİM DEDİ Kİ: 09.09.2000
23.03.2024 768 Okunma
Süleyman Karagülle
AHŞAP EV ÇALIŞMALARI 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 689 Okunma
Süleyman Karagülle
Sana ruhtan soruyorlar 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 805 Okunma
Süleyman Karagülle
SİSTEMATİK HATA 09 EYLÜL 2000
23.03.2024 640 Okunma
Süleyman Karagülle
ŞERİAT VE MEMUR KARARNAMESİ 02.09.2000
23.03.2024 650 Okunma
Süleyman Karagülle
Heisenberg’in meşhur “kuvantum teorisi” 02.09.2000
23.03.2024 930 Okunma
Süleyman Karagülle
DEPREMİN FIKHI 26 AĞUSTOS 2000
23.03.2024 673 Okunma
Süleyman Karagülle
Z E L Z E L E 26 ağustos 2000
23.03.2024 609 Okunma
Süleyman Karagülle
(AHŞAP)İŞLETME HAKKINDA BİLGİ-19.08.2000
14.03.2024 603 Okunma
Süleyman Karagülle
Bir ülke hırsıza hapis cezasını vermektedir-12082000
14.03.2024 658 Okunma
Süleyman Karagülle
MEMUR KARARNAMESİ 12.08.2000
14.03.2024 592 Okunma
Süleyman Karagülle
HÜKÜMET,REKTÖR ATAMALARI..05.08.2000
14.03.2024 651 Okunma
Süleyman Karagülle
İNSANIN GÖREVİ 05.08.2000
14.03.2024 624 Okunma
Süleyman Karagülle
EKONOMİDE ZELZELE 22.07.2000
14.03.2024 661 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN ATANMASI 22.07.2000
14.03.2024 645 Okunma
Süleyman Karagülle
312 inci MADDE 22.07.2000
14.03.2024 566 Okunma
Süleyman Karagülle
BANDIRMA HATTI 22.07.2000
14.03.2024 618 Okunma
Süleyman Karagülle
F İ Z İ K 29.07.2000
14.03.2024 700 Okunma
Süleyman Karagülle
İSLÂM VE DEMOKRASİ 29.07.2000
14.03.2024 689 Okunma
Süleyman Karagülle
REKTÖRLERİN SEÇİMİ 22.07.2000
14.03.2024 581 Okunma
Süleyman Karagülle
ABANT TOPLANTISI 22.07.2000
14.03.2024 661 Okunma
Süleyman Karagülle
HAK VE KUVVET MEDENİYETLERİ 22.07.2000
14.03.2024 614 Okunma
Süleyman Karagülle
DAYANIŞMA SİSTEMİ 01.07.2000
14.03.2024 580 Okunma
Süleyman Karagülle
“HERKESE İŞ - HERKESE AŞ” 24.06.2000
14.03.2024 651 Okunma
Süleyman Karagülle
KİTLERİN ÖZELLEŞTİRİLMESİ 17.06.2000
14.03.2024 641 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’ÂN VE MANTIK İLE MATEMATİK 17.04.1999
14.03.2024 652 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI (2)17.04.1999
14.03.2024 665 Okunma
Süleyman Karagülle
“ADİL DÜZEN” DERGİ PLANI 17.04.1999
14.03.2024 691 Okunma
Süleyman Karagülle
Süleyman Karagüllenin girilmeyen MAKALELERİ-17.04.1999
14.03.2024 623 Okunma
Süleyman Karagülle
MUSA’YA VERİLEN DOKUZ MUCİZENİN GÜNÜMÜZDEKİ MANASI
19.05.2022 3400 Okunma
1 Yorum 20.05.2022 06:41
Süleyman Karagülle
Elveda
21.08.2021 3512 Okunma
2 Yorum 24.08.2021 15:36
Süleyman Karagülle
İÇKİ YASAĞI
3.05.2021 2591 Okunma
Süleyman Karagülle
Türkiye ve Dünya
30.04.2021 2422 Okunma
Süleyman Karagülle
DIŞ POLİTİKA
29.04.2021 2297 Okunma
Süleyman Karagülle
HEDEF
29.04.2021 2382 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve SON DURUM… (16)
18.04.2021 3616 Okunma
4 Yorum 26.05.2021 00:43
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve son uyarılarım… (15)
11.04.2021 2438 Okunma
Süleyman Karagülle
SOYLU'NUN BEYANI
7.04.2021 2985 Okunma
Süleyman Karagülle
BUNDAN BÖYLE
6.04.2021 2233 Okunma
Süleyman Karagülle
UYARI
6.04.2021 2292 Okunma
Süleyman Karagülle
MÜDAHALE
4.04.2021 2260 Okunma
Süleyman Karagülle
Seminerler; kendinize görev vereceksiniz (14)
4.04.2021 2223 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK ÇIKAR YOL
3.04.2021 2470 Okunma
Süleyman Karagülle
PARTİ KAPATMAK
3.04.2021 2486 Okunma
Süleyman Karagülle
ANAYASA MAHKEMESİ
1.04.2021 2410 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve İ Ç T İ H A D (13)
31.03.2021 3358 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:37
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Akevler Usulü (12)
31.03.2021 3157 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:27
Süleyman Karagülle
Muhterem Abdurrahman Dilipak’a Açık Mektup
31.03.2021 2651 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve DAVET… (11)
31.03.2021 3039 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:13
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerlerinin başlangıcı ve (10)
31.03.2021 2251 Okunma
Süleyman Karagülle
EMİN SARAÇ HOCA HAKKINDA
31.03.2021 2788 Okunma
Süleyman Karagülle
Kur’an Seminerleri ve Kur’an Düzeni
31.03.2021 3068 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 22:01
Süleyman Karagülle
Akevler Kur’an Seminerleri ve GÖREV
31.03.2021 3062 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:52
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE TARİH
31.03.2021 3048 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:47
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-5
31.03.2021 3074 Okunma
1 Yorum 02.04.2021 21:37
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-3
31.03.2021 2053 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ-2
31.03.2021 2032 Okunma
Süleyman Karagülle
KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİMİZ
31.03.2021 2207 Okunma
Süleyman Karagülle
TEK PROBLEM VE ÇÖZÜM
31.03.2021 2197 Okunma
Süleyman Karagülle
RAKAMLAR
31.03.2021 2222 Okunma
Süleyman Karagülle
YASTIK ALTI
30.03.2021 2343 Okunma
Süleyman Karagülle
TEMİZLİK
29.03.2021 2633 Okunma
Süleyman Karagülle
MEŞGALE
28.03.2021 2620 Okunma
Süleyman Karagülle
BAKAN OLMAK
27.03.2021 2476 Okunma


© 2025 - Akevler