Bizim dünya görüşümüz vardır. Hak uygarlıkları var, kuvvet uygarlıkları var. M.S. 1500’de Avrupa/Batı uygarlığı oluşmaya başlamış, bugün zirveye ulaşmıştır. Buna karşılık Birinci Kur’an Uygarlığı sona ermiş, İkinci Kur’an Uygarlığı başlamıştır. Biz tarihimizi böyle inceliyoruz, gelecek hakkındaki tahminlerimizi buna göre yapıyoruz.
Bizim seçimden önceki görüşümüz şu olmuştur:
Bugün sömürü sermayesi ile ulusal devletler arasında çatışma vardır. Sermaye eski faizli sömürü sistemini yürütmek istiyor. Devletler ise buna karşı direniyor; Obama, Putin ve Erdoğan üçlüsü sermaye ile boğuşuyor, boğuşma alanı da Türkiye’dir.
Sermaye dengeyi din ile dinsizler arasında kurmaya çalıştı... Bunun için Necmettin Erbakan’ı devre dışı etmek istedi... Başaramayınca Müslümanları bölerek Türkiye’de dengeyi öyle kurmak istemekte... Cemaat-Parti çatışması budur diyorduk.
Türkiye’deki bu seçim bunun savaşıdır. Kim galip gelecek sorusuna karşılık biz hep “Erdoğan galip gelecek” diyorduk; ama bu galibiyetin devamı için AK Parti’nin artık “Adil Düzen”e karşı olma lüksünden vazgeçmesi gerekiyor diyorduk.
Son olarak da seçim sonuçlarının tahminini şöyle yaptık.
1- AK Parti % 45’den fazla, CHP % 30’dan az almalıdır. Bunun anlamı sermayenin kesin mağlubiyeti demektir. Böylece sermaye artık fitneye devam etmez, edemez. Kaset oyunları ve basın saldırıları ile sonuç alınamadığını görür, milletimizin artık dolduruşa gelmediğini öğrenir. Biz de rüştümüzü göstermiş oluruz. Bunun sağlanması için AK Parti’ye oy vermeliyiz diye yazdık.
2- AK Parti % 40’dan aşağı oy alırsa, CHP de % 35’den fazla alırsa, artık sermaye galip gelmiştir, AK Parti’nin ve Erdoğan’ın direnmesi boşunadır. Deniz Baykal gibi yenemeyeceğini anlayarak teslim etmesi gerekir.
3- Bunun dışındaki durumda savaş devam edecektir demektir, yenilen veya yenen belli olmamıştır, çatışma devam edecektir demiştim.
Varsayımlara göre beklenen sonuç elde edilecekti. Bu da bizim 50 seneden beri ortaya koyduğunuz varsayımların bir bir gerçekleştiğinin son adımıdır. Bu varsayımlar Kur’an’a dayanmaktadır. Allah nurunu tamamlayacaktır.
Bu seçim şu sonuçları ortaya koymuştur.
1- Sermaye-devletler çatışmasında devletler galip geliyor. Erdoğan’ı ilk tebrik edenin Putin olması budur. Erdoğan oğlunu karakola göndermedi, tutuklanmasına izin vermedi. Bu Erdoğan’ın bu işi başaracağının işareti idi. Biz hukuka uymak zorundayız ama o hukuku istismar edenlerin saldırılarına kimse uymak zorunda değildir. Konuşmalarındaki sertik dışında attığı cesur adımlardan dolayı Erdoğan’ı tebrik etmemiz gerekir. Putin de Kırım’ı işgal etmekle aynı haklı hareketi yapmıştır. Sermayenin kışkırtması sonucu AB hareket yaptı. Sermaye böylece savaş hazırlığını yapmıştır ama başaramamıştır.
2- Gülen Cemaati’nin siyasi gücünün olmadığı çok açık bir şekilde ortaya çıktı. Bu onun dini gücü de yoktur demek değildir. AK Parti onların dershanelerini ve okullarını kapatmaya kalkışırsa elleri kırılır. O cemaat Gülen’in değil Allah’ın cemaatidir.
3- Sermaye MHP-CHP koalisyonu yapmak istedi. CHP çöktü. MHP ise oy kaybetmedi. Ama Ankara’yı zorladılar. Bu da MHP’nin ikinci parti olma ihtimalini çoğaltmıştır. M. Sarıgül de başarı elde edememiştir. Halk Partisi’nin başına geçse de bir başarı elde edemez. Bu seçim CHP’yi DYP ve ANAP gibi tasfiye olmaya doğru götürecektir. M. Sarıgül hizmet etmek istiyorsa MHP içinde yer alsın. Sermaye de varlığını Türkiye’de korumak istiyorsa CHP’yi tasfiye edip MHP’yi güçlendirmelidir.
4- BDP’nin başarısı onaylanmalıdır ama BDP’nin önü kapalıdır. Türkiye’de ırkçılık sonuç vermez. Türkiye’de ırkçılık yapılacaksa Türklerin yapması gerekir; onlar da böyle bir şey yapmıyorlar. Türkiye’de ırkçılık yapmamak demek Kürtlerin Türkleşmesi anlamına gelmez. BDP İslâmlaşmalıdır, millîleşmelidir yani ırk ayrımcılığı yapmamalıdır, yerinden yönetimi savunmalıdır; “Adil Düzen”in bağımsız il sistemini savunmalıdır.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE