Ülkede enflasyon olur, paramızın değeri düşer, bu sebeple yabancı para kıymetlenir. Başka ülkelerde refah olur. Orada satın alma gücü artar. İhracat veya ithalat dolayısıyla dengeleninceye kadar yabancı paranın değeri yüksek olur.
Bunun dışında para ile oynayan kimselerin paralarının değerini yükseltip düşürme güçleri vardır. Türkiye bir yabancı paranın değerini yükseltir. Piyasadan doları satın alır. Böylece piyasadan parayı çekmiş, yerine Türk Lirasını düşürtmüş olur. Yabancı paranın değerini düşürmek zor bir iştir. Eğer bankada yabancı para varsa onu tüketinceye kadar para değerini düşürebilirsiniz ama ondan sonra düşüremezsiniz.
Bir yabancı devletin kendi parasının değerini düşürmesi kolay bir iştir. Değişik yollardan ülkeye kendi parasını sokar ve bu sayede o ülkede parasının değerini düşürmüş olur. Yükseltmesi ise çok zordur. Kasasında stok Türk Lirası varsa onu harcayıncaya kadar doları alır ve parasını yükseltir ama biraz sonra tıkanır.
Sömürücü devletler sömürdükleri devletlerin Merkez Bankalarını etkileri altına alırlar. Kendilerinin yapamadıkları işleri o bankalara yaptırırlar. Önce küçük miktarda Türk Lirasını Türkiye’deki kasalarında bulundururlar. Onu piyasaya sürer doların kıymetlenmesini sağlarlar. Sonra Merkez Bankası harekete geçer, doları piyasadan çeker ve onu da yükseltir. Böylece o ülkede yapmak istediği operasyonu yapar. Bu ekonomik operasyon değildir, siyasi operasyondur.
Ekonomide başka değişmeler yoksa yükselen faizden daha fazla enflasyon olur. O halde faizler yüzde 12’ye yükseldi demek fiyatlar yüzde 12 artacak demektir. Faizi yükseltenler suni olarak doları düşürürler. Bu uzun zaman devam edemez.
Yüzde 2,5’tan az enflasyon zararlıdır. Yüzde 2,5’tan yüzde 5’e kadar yararı artar. Yüzde 5’ten yüzde 10’a kadar yararı azalır. Yüzde 10’dan sonra enflasyon zararlı olmaya başlar. Yüzde 100’e kadar ekonomik yapı devam eder. Yüzde 100’ü geçtikten sonra artık o para batar.
Dünyada üçüncü cihan savaşı vardır. Bu savaşın tarafları sermaye ile siyasettir. Sermaye siyaseti emrine almak istiyor. Siyaset direniyor. Siyasi cephenin yöneticileri Obama, Putin ve Erdoğan’dır. Sermaye Erdoğan’ı yok ederse savaşı kolay kazanabilir. Erdoğan’ı bertaraf etmek için bir dizi operasyonlar yapılmaktadır: a) Gezi operasyonu, b) Rüşvet operasyonu, c) Şimdi de faiz operasyonu.
Faiz operasyonunun tehlikesi; ekonomik oyunu bilmeyenlere oynarsa o tuşa gelmek işten bile değildir. Burada yapılacak iş; Merkez Bankası beklemeli idi. Dolar bir yere kadar yükselinceye kadar yükselir. Oyuncunun elinde TL bitince dururdu. Faiz düşürülür, böylece TL’nin değeri yükseltilerek doların değeri düşürülürdü.
Şimdi faiz oranları tehlike sınırını aşmıştır. Merkez Bankası anayasal kuruluş değildir.
Anayasamıza göre hiçbir kurul veya kuruluş Anayasaya dayanmadan kamu yetkilerini kullanamaz. Bunun anlamı sorumluluk taşıyamaz. Merkez Bankasını özerk kılmak TC Anayasasını rafa kaldırmak demektir. Hükümet hiçbir sorumluluğu ona devredemez. Kanunlar devredemez. Çünkü bir kurumun bir kamu görevi yüklenebilmesi için kanunlar yeterli değildir. Anaysa gerekmektedir.
Kooperatifler ise anayasal kuruluşlardır. Madde 170’e 5’de yerini almıştır. Hükümet Merkez Bankasına tevdi ettiği yetkileri Akevler Kooperatifi’ne verebilir ama Merkez Bankası’na veremez. Dövizin kurları kısa zaman için birden düşer, sonra yükselmeye başlar ve faizin üstüne çıkar. Yüzde 10’dan yukarı çıkarsa arsa durdurulamaz. Yüzde 100’lere doğru faiz-enflasyon, faiz-enflasyon sarmalı sürüp gider.
Ekonomik krizler dışındaki krizler halkı ilgilendirmez. Ama ekonomik krizler tarihte daima ihtilallerin, isyanların ve savaşların kaynağı olmuştur. Bu durum AK Parti’nin uçurumun kenarına geldiğine işarettir.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92