Bugün Batı’da bir işletme kurmak isteyen bankaya gider, bir proje sunar, projede girdiler ve çıktılar vardır. Bina kiralanacak, işçiler alınacak, ham madde satın alınacak. İmalat yapılacak. Mal piyasaya satılacak. Elde edilen gelir bankaya faizi ile birlikte ödenecek. Kârla orantılı olarak devlete vergi verilecek. Kalan da çalışana kâr olacaktır.
Bu işletmelerin serbest rekabet sisteminde kazanarak bankalara anaparalarını ve faizlerini ödemeleri mümkün değildir. Bu sebeple banka aslında tekel olmuştur. Rakip firmalar üretir ve onlar arasında dengeli rekabet sağlar. Firma sahipleri arasında serbest rekabet vardır ama sektörde serbest rekabet yoktur. Banka bir tolerans içinde fiyatları tesbit eder, böylece firmalara kazandırır. Arada iflas eden firmalar olur. Onların mallarını diğer firmalara yok pahasına aldırır.
Firmaların sayısı azalınca yeni firmaları devreye sokar. İşte bu şansa sahip olan firmalar hayatta kalır. Diğer firmalar ise biraz büyüdükten sonra iflas ederler.
Bazı malların piyasaya yeni girmesi gerekir. Halkın o malları kullanmaya alışması için küçük firmalar devreye sokulur. Yani bankalar küçük firmalara da kredi açarlar. Sermaye bunu daha çok devlet bankalarına yaptırır. Denemeler ve zararlar devlet bankalarına aittir.
Mesela Türkiye’de aile tavukçuluğu vardı. Tavuk işletmeleri yoktu. Devlet halka krediler açtı, küçük küçük tavuk işletmeleri kurdurdu. Böylece çiftlik yumurtası üretimi ve tüketimi Türkiye’de yerleşti. O zamana kadar sermaye büyük çiftliklere kredi açmıyordu. Sonra büyük çiftlikler oluşturdu ve yumurtanın fiyatını düşürdü. Böylece devlet kredisi ile kurulan küçük tavuk çiftlikleri iflas etti. Büyük sermayenin desteklediği büyük firmalar faaliyete geçti.
Yine de köy yumurtacılığı kendisini korumaya devam etti. Yani yumurtayı tam tekeli altına alamadı. Bunun üzerin “kuş gribi” adı altında bir grip salgınını yaydı. Kendisinin verdiği yemin içine katarak tavukların kırılmasına ve telef olmasına sebep oldu. Devlet harekete geçti ve bütün köy tavukçuluğunu imha etti. Böylece bu sektörde sermaye tekelini kurdu. Kuş gribi de kalmadı!
İşte, Batı işletmeciliği budur.
Tekel sömürü sermayesi devleti de kullanarak halk ekonomisini bu yolla batırmaktadır. Böylece değişik sektörlerde tekelleşmeyi sağlamaya çalışmaktadır. Henüz bu operasyonları tamamlamış değildir.
*
Bu operasyonları durdurmak ve kendimize yaşama imkânı sağlamak için başvuracağımız tek araç Adil Düzene göre kurulacak halk işletmeleridir. Bu da ancak semt kooperatifleri ile mümkündür.
SEMT KOOPERATİFLERİ BU SALDIRILARI NASIL ÖNLER VE
HALK EKONOMİSİNİN VARLIĞINI SÜRDÜRMEYİ NASIL SAĞLARLAR?
Bizim çalışmalarımız bu merkezdedir.
1- Yüz hanelik bir köy veya semt sakinleri köy veya semt kooperatifini kurarlar.
2- Semt kooperatifi bir semt bono senedini çıkarır. Bu senet üç sene sonra ödenecek altın üzerinde tanzim edilmiş bir bono senedidir.
3- Kooperatifin kasası vardır. Bu senet kasada para ile alınıp satılmaktadır. Senedin para ile olan değeri kasadaki para stoku ile orantılıdır. Yani kasada para çoğalırsa senedin değeri de yükseltilir, kasada para azalırsa senedin değeri de düşürülür. Kasada belli miktarda paranın kalması sağlanır.
4- Semt için semt halkı birbirleri ile alışveriş yaparken para kullanmaz, semt bono senedini kullanır, onunla alır ve onunla satarlar. Semt içinde fiyatlar ve ücretler semt senedi ile oluşturulur.
5- Semtte üretilen malları semt tüccarları kredi olarak alırlar. Piyasaya satarlar. Onunla semtin tükettiği malları getireceklerdir.
6- Tarım semtlerinde üretilen mallar sanayi semtlerinde satılacak, sanayi semtlerinde üretilen mallar da tarım semtlerinde satılacaktır. Semtler kendi ürettiklerini kendileri tüketeceklerdir. Kendi yumurtalarını güven içinde kendileri yiyeceklerdir.
Küçük işletmeler kapalı ekonomi içinde yaşama imkânına sahip olacaklar. Diğer taraftan tüccarlar aracılığı ile de dünya piyasaları ile ilişkilerini kurarlar. Semt içinde oluşacak işletme ortaklık işletmesidir. Her ailenin kendi tarlası vardır. İleri işletme şeklinde işleteceklerdir. Tüm girdilerini senetle temin edeceklerdir.
SEMT İŞLETMELERİNDE MALİYETLER DÜŞÜK OLACAKTIR.
1- Semt işletmelerinde sabit giderler yoktur; faiz, kira, ücret ve KDV yoktur.
2- Semt işletmelerinde satılmayan mal üretilmez. Dolayısıyla israf yoktur. Malın fiyatı düşürülür ve mutlaka satılır. Siparişe göre üretim yapılır.
3- Semt işletmelerinde tekel yoktur. Aracı giderleri asgariye indirilmiştir.
4- Semt işletmelerinde tam işbölümü vardır ve üretici ürettiği kadar pay almaktadır. Bu da üretimi verimli kılmaktadır.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
www.akevler.org (0532) 246 68 92