Bu yazı Fehmi Koru’nun 04.03.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.

https://fehmikoru.com/insan-haklari-eylem-planinin-ardindan-gecen-24-saatte-dusunduklerim/

Osmanlı medreselerinde okutulan fıkıh kitaplarında ve kelam kitaplarında “İmamlar Kureyş’tendir.” cümlesi yazılır. Bu cümlede sahabelerin fiili icmai olduğu için onu kabul etmeyen kimse kâfir sayılırdı. Fıkıhta ve kelamda böyle yazılır, böyle okutulur ama siyasette hilafet Osmanlılar için yalnız meşru görülmez aynı zamanda vacip sayılırdı. Halife yalnız resulün halifesi değildi. Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali Allah’ın değil Resulün halifesi idi ama Osmanlılarda Osmanlı halifesi züllüllahtı, Allah’ın gölgesi idi. Halifesinden de ileriydi.

Fıkıh kitaplarında yazılanlar uygulanmaz onun yerine siyaset denen halifenin keyfi kararları uygulanırdı. Sarayda halife hiçbir sorumluluğa tabi tutulmadan istediğini asar istediğini keserdi. Taşraya tayin edilen valiler de benzer yetkilere sahipti.

Cumhuriyet döneminde de durum farklı değildi. İster ilmi ister 24 anayasaları olsun bütün anayasalarda Erdoğan’ın beyanlarına benzer maddeler yer almıştı. Meclis vardı, hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindi. Milletin hâkimiyeti meclis tarafından temsil ediliyordu. Yani meclis mutlak hâkimdi. Ancak o zaman Cumhurbaşkanı meclise “Bu böyle olacak. Olmazsa kiminizin başı gidecek.” demiş ve meclisin, adı var kendi yok duruma gelmesini sağlamıştı.

Demek ki Türkiye’de ve dünyada söylenenler başka, yapılanlar başkadır. Bu neden böyledir? Çünkü Peygamberlerin söyledikleri doğrudur. İnsanlar tarafından benimsenmiştir. Ancak o günkü şartlar, bilgi ve teknoloji imkânları o ideal şeriatı uygulamaya müsait olmadığı için hep iyi şeyler söylenecek ama yapılamayacaktı. Bakınız ben “Yapılamayacaktı” diyorum. “Yapılmayacaktı” demiyorum. Çünkü o günkü iktidarların yapma gücü yoktu. İktidar olabilmek için onları söylemek zorundaydılar ama iktidarda kalabilmek için de onları yapmamak zorundaydılar. Erdoğan’ın söyledikleri de budur. “Ben yapmak istiyorum ama yapamıyorum.” diyor. Zaten Adalet Bakanı da bunu hemen ertesi gün ilan etmekteydi. Bundan dolayıdır ki bundan evvelki iktidarları suçlamıyorum, iktidarda kalabilmek için söylediklerini yapmayacaksın. Yapmaya kalkışırsan bir sene dolmadan Erbakan gibi oradan ayrılıp gidersin. “Gitsin efendim” diyorlar. Diyoruz ki gitmesiyle bir şey değişmez, “Değişmesin, o gitsin.” diyorlar. Yani “AK Partililer değil de Halk Partililer yapsın bunu.” diyorlar.

Biz bunu 50 sene evvel hatta daha evvel keşfetmiş ve buna inanan insanlar olarak Akevler’i kurmuştuk. Akevler’de bile söylediklerini yapamamışlardır. Çünkü şartlar yapmaya elverişli olmamıştır. Bundan dolayı biz bu şartlar içinde yapmayı değil, şartları değiştirmeye çalışıyoruz. Bu değiştirmeyi mevcut olan düzenden yararlanan Sermaye ve iktidar yapamaz, yapsa intihar etmiş olur. Bunu ancak halkın kuracağı semt kooperatifleri zamanla yapmış olur. Semt kooperatifleri kurulup da halk şeriatın söylediklerini yapmaya başlayınca, Sermaye ve iktidar da kendisini değiştirir, onlar da şeriata göre hareket etmeye başlarlar. O zaman Erdoğan hem söyler hem yapar. Şimdi söyleyecek ama yapamayacak. Bunu önce yazarlar duymalıdır.