Bu yazı Fehmi Koru’nun 25.12.2020 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/hukumet-ne-yapsa-yaranamiyor-faiz-dolar-ekonomi-reform-derken-bir-de-savas-mi/
Kur’an ilk nazil olup uygulanmaya başlandığında, tüm aklın gereklerini yani müspet ilmin gereklerini uygulamış o sayede başarıya ulaşmıştır. Kur’an, faizi Allah ve Resulüyle harp olarak ilan etmiş ama Peygamber hayatında faizi kaldırmamıştır. Veda Haccı’nda faizin külliyen kalkmasını istemiş ve uygulama imkânı doğmadan dünyadan ayrılmıştır. Kur’an faizi çok net olarak tarif ettiği halde o günkü Arapça bilgiler yeterli olmadığı için, anlaşılamamış, faizin tarifindeki ihtilaf bugüne kadar gelmiştir.
Akevler kurulduğu tarihten itibaren faize karşı olmuş ama ortaklarına “Faizli iş yapmayın” dememiştir. Aksine ortaklık düzeni kuruluncaya kadar, faizle iş yapmak, faizli bankalarla çalışmak meşru sayılmış. ‘Bizim görevimiz faizli düzende faizsiz iş yapmak değil, faizsiz düzeni kurmaktır’, demişiz ve bu düzen için kooperatif kurmuşuz. 50 seneden fazladır bununla meşgulüz.
Erbakan “Önce iktidar olalım sonra faizsiz düzeni kurarız.” dedi. Başaramadılar. Onların yerine AK Parti mirasçı oldu. Erdoğan da faizsiz bir düzenin gelmesini istedi. Ancak o, Erbakan yaptığını da yapamadı. Erbakan Akevler ile görüşüyor, onun çalışmalarını uzaktan da olsa takip ediyorlardı. Yanlış yaptıklarının farkındaydılar. Sonuçta Akevler’in dediği olmuş, ikisi de iktidarlarını kaybetmişlerdir. Erdoğan ise Akevler ile beraber olmadan Akevler’in ortaya koyduğu şeriat düzenini götürmeye çalışmaktadır. Akevler demek, Kur’an demektir. Kur’an’ın kıraati değil, Kur’an’ın tilaveti gerekmektedir.
İstiklal Savaşı’ndan sonra Sermaye Türklerle anlaştı. Türkler dinsizleşecek, Sermaye’nin tetikçiliğini yapacak, Sermaye de onları koruyacaktır. Bugün aynı şeyi İsrail ile yapmaktadır. İsrail tüccarlarının Anglosakson tüccarlarının önüne geçmemesi için, onları Filistinlilerle savaştırmaktadır. Bol bol dolarlarla İsrail’i yoğun bakımda yaşatmaktadır. Türkiye’ye gelince, Türkiye resmen verdiği sözlerde harfiyen durmuştur. Sermaye’nin istediği bütün inkılapları yapmıştır ama sonuç Sermaye’nin istediği doğrultuda gerçekleşmemiştir. İnönü’nün Şemsettin Günaltay’ı başbakan seçmesi, Demokrat Parti de halkın Menderes’i Celal Bayar’ın üstüne getirmesi, Türk ordusunun milli iradeye sahip çıkması, Evren’in İslamiyet’in yanında yer alması, Erbakan ve Gülen’in faaliyetleri sonunda AK Parti’nin başarıları ile Sermaye’nin istediği dinsizlik Türkiye’ye gelmemiştir.
Şimdi Sermaye Türkiye’ye hasım kesilmiş. Yunanistan’ı silahlandıracak, AB ve ABD Türkiye’ye saldıracaktır. Ne var ki, onun karşısında da Rusya, Çin, İran cephe almakta ve savaş dengeli bir duruma gelmektedir. Şunu belirteyim ki, böyle bir savaş ihtimali azdır. Yunanistan arkasında ne kadar güçlü destek bulursa bulsun, Türkiye ile savaşamaz ve Sermaye’nin istediği olmaz. Türkler çok isabetli bir politika gütmektedirler. Yunan halkı ile Türk halkını birbirine düşman yapmayacak bir politika izliyorlar. Böyle bir savaşta Yunan askerlerinin Türk cephesi yanında yer alması ihtimali %50 civarındadır.
Avrupa Birliği önce Türkiye’yi ekerek, Yunanistan’ı birliğine aldı. Sonra Güney Kıbrıs Rum devletini birliğine aldı ama bunların hiçbirisi Türkiye’nin kendi imkânları içinde sağladığı huzuru ve refahı temin edemedi. Yani Rumlar (Grekler) hala Osmanlı dönemindeki huzuru ve refahı arıyorlar. Avrupalılara güvenen Rum ve Ermeniler yanlış yaptıklarını görmek üzeredirler.
Sonuç olarak, Türkiye’nin tek problemi vardır: Faiz ve enflasyon. Onları durdurmak mümkün değildir ama onların zararlarını etkisiz hale getirebiliriz, bu da altın bonosudur. Akevler bir gün Türkiye’nin akıllanacağını ve Akevler’in altın bonosunu kabul edeceğini ümit etmekte, ona göre hazırlık yapmakta ve o günü beklemektedir.