Bu yazı Fehmi Koru’nun 14.12.2020 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.

https://fehmikoru.com/politika-ve-gercekler-populist-liderler-cevre-kirliligine-muhatap/

İnsanlık, başlangıçta din adamları tarafından yönetiliyordu. Vahiy alan peygamberler cemaatlerini vahyin gücüyle yönetiyorlardı. Peygamberlerin yanında kabile reisleri, kendilerini Tanrı’nın oğlu veya vekili kabul ederek, onlar da kendi mensuplarını yönetmişlerdir. Yönetme sanatı iki şekilde devam eder. Biri halkı korkutarak aldatarak yönetme, diğeri ise halka gerçekleri söyleyip onlarla birlikte yönetmek. Bu sistemler tarihten öncede vardı, bugün de vardır.

Karşılıksız doları eline geçiren Sermaye sınırsız güce sahiptir. İnsanlar bugün para kullanmadan yaşama gücüne sahip değillerdir. Nakit para da yalnız Sermaye’nin elindedir. Şimdilik devletlerin bile yoktur. Rusya, Çin, AB hep dolar parasını kullanıyor. Sermaye onları doların gücüyle esir etmiş bulunmaktadır. İktidarları Sermaye ikiye ayırdığı gibi basını da ikiye ayırmakta, her iki tarafı da kendisi yönetmektedir. Görünürde önemsiz konularda birbirleriyle çatışan basın, önemli konularda Sermaye’den aldığı talimata göre Sermaye’nin istediğini savunmaktadır.

Sermaye’nin istemediği bir yazar iki tarafta da yer almaz. Kendi imkânlarıyla çıkardıkları basın ve yayın organını kimseye okutmaz. Dolayısıyla ABD, Çin, Rusya, Türkiye ve İran’da da olay aynıdır. Akevler’in ortakları Akevler’in Adil Düzeni’ni okumuyorlar. Kur’an seminerlerini takip etmiyorlar. Çünkü onlara göre Sermaye’nin önem vermediği bir haberin, bir yorumun haber ve yorum değeri yoktur. Akıllarıyla Akevler’in yanında olanlar hisleriyle onların esiri bulunmaktadırlar. Yaşamaları için böyle olma zorunluluğu vardır.

Akevler bütün bunları bildiği için, başkalarının okuması için yazmamaktadır. Herkes yazıyı kendisi için yazıyor. Kendisi okuyor. Yapılan ortak okumalar da 100 civarında, biz bundan şikâyetçi değiliz. Biz onları okuyoruz, onların yazdıklarından yararlanıyoruz. Ne düşündüklerini ne yaptıklarını biliyoruz. Onlar ise bizi bilmiyor. Ne düşündüğümüzü ne yaptığımızı bilmiyorlar. Biz bilgileri kendimiz için ediniyoruz. Onlar ise bizi sömürmek için bize hükmetmek için bilgiler ediniyorlar. Basın yayın bir kandırma mekanizmasıdır. Kendilerini kandırıyorlar.

Bizim onları yıkmamız gerekmiyor. Onlar kendi yalanları içinde kendi karşılıksız paraları içinde yıkılacaklar. Allah (onlara göre doğa) onları ilahi şeriatla, tabii kanunlarla yok edecektir. 50 bin senelik tarih bunu bize söylemekte ve bugün de bir bir ortaya çıkmaktadır. Domuz etinden nasıl pişirirseniz pişirin, hangi yağı, hangi tuzu kullanırsanız kullanın helal bir köfte yapamazsınız. Faizli işçilik sistemi içinde ne demokrasi ne de laiklik olur. Hukuktan ve bağımsız basından bahsedilemez. Dolayısıyla bunların olmasından biz rahatsız oluyoruz. Çünkü bizi de acıtıyor ama öbür taraftan Kur’an’ın söyledikleri gerçekleştiği için imanımız artıyor.