KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ-1087/ADİL DÜZEN DERSLERİ-905 - 24 EKİM 2020
USUL İLMİ VE YENİ UYGARLIK
Uygarlık ilim ile doğar. Önce ilim başlar, sonra uygarlık oluşur. İlmin önerdiği çözümler yeni uygarlığın doğmasına sebep olur. Yeni uygarlık doğunca yeni sorunlar ortaya çıkar. Eskimiş ilimler bu sorunları çözemez. İnsanlar sorunlarını çözebilmeleri için yeni ilimler üretmek zorunda kalırlar. Böylece yeni çözümler yeni uygarlıkla mümkün olur. Sonuçta uygarlık ile ilim birbirinin arkasından gelir ve biri diğerinin doğmasına sebep olur.
İslam uygarlığı önceden oluşmuş ilimlerin uygulaması ile doğmuştur. Bu ilimlerden özellikle ikisi yeni uygarlığı doğurmuş olup diğer bütün ilimler bu iki ilmin dalları kabul edilir.
Bu iki ilimden biri sayılar ilmidir, hesaptır; Matematiktir.
İlimlerin diğeri ise kavramlar ilmidir, dildir, gramerdir, usuldür; Usulü Fıkıhtır.
Bu iki ilmin birlikte uygulaması ile sorunlar kolaylıkla çözülür.
Müslümanlar bu ilimlerden matematiği trigonometriye kadar, cebire kadar geliştirmişler ve Batı’ya aktarmışlardır. Batılılar cebire analizi, matrisleri ve ihtimaliyet hesaplarını eklemişler, bu sayede bugünkü Batı uygarlığı doğmuştur.
Kavramları esas alan usulü fıkhın meyvesi olan fıkıh kısmen batıya aktarılmışsa da Usulü Fıkıh ilmi Batı tarafından ne öğrenilmiş ne de anlaşılmıştır. Bunun başlıca sebebi Usulü Fıkhın dini bir yöntem hatta mistik bir anlayış olarak kabul edilmiş ve ilimden sayılmamış olmasıdır. Oysa Usulü Fıkıh aynen Matematik gibi laik/dünyevi bir ilimdir. Varsayımları dinden kaynaklanmışsa da ondan sonraki bütün çıkarımlar rasyoneldir ve ilmidir. Varsayımlar ise zaten ispatsız kabul edilirler. İsterseniz dinlere, isterseniz heva ve heveslere, isterseniz başka şeylere dayandırabilirsiniz. Sonunda ispatsız kabul edildiklerinden ilmi değerleri aynıdır
Usulü Fıkıh ilminde hâkim/hüküm koyan vardır, hukuk yapan demektir. Hüküm vardır, yasalar demektir. Hükmedilen vardır, yasaların uygulanması demektir. Hükmedilen kimse vardır, o da uygulayan demektir. Tamamen laik bir isim takımı olan kelimelerin Arapça gramer kuralları ile üretilmesidir. Mistisizm ile ilgisi hiç yoktur. Örneğin Allah ile kul yerine hâkim mahkûmun aleyh kelimeleri kullanılmıştır. Ayrıca bugün “meşru” kelimesini günlük olarak kullanırız, bu kelimenin Türkçe karşılığı yoktur. “Meşru” demek şeriata uygun demektir. Günümüzdeki anlamıyla kanunlara uygun demektir. Şari ise şeriat yapan demek olup yasaları yapan meclis anlamına gelir.
Kur’an gelinceye kadar şari Allah’tan vahiy aldıklarını söyleyerek yasa yapan peygamberler veya Allah’ın soyundan geldiklerini iddia eden krallar olmuştur. Kur’an bu sistemi sonlandırmış, yeni bir düzen ortaya koymuştur.
O düzen şudur:
İnsan özgürdür. Kendi şeriatını kendisi yapar. Buna “içtihat” denir. Sonra kendi yaptığı şeriata göre yaşar. Yani hâkim olan da mahkûmun ileyh de insanın kendisidir. Sadece şeriat/hukuk içinde yaşar yani kurallara göre hareket eder. Kuralları kendisi koyar ama o kurallara uymak zorunda kalır. Değiştirebilirse de değiştirinceye kadar uymak zorunda olur.
Usul İlmi yasa yapma ilmidir, şeriatı oluşturma ilmidir, içtihat yapma ilmidir.
Uygarlıklar yeni şeriatla doğarlar, yaşarlar ve ömürlerini tamamlayıp tarih olurlar.
İslam uygarlığı birinci Kur’an şeriatı ile doğmuş, yaşlanmış ve tarih sahnesinde yerini almıştır.
Şimdi yeni uygarlığın doğmasının başladığı zaman içindeyiz.
Yeni Usulü Fıkha ihtiyacımız var.
Batılılar sanayide başarıya ulaşmışlarsa da hukukta bin sene önceki İslam hukuku seviyesine bile varamamışlardır. Batılıların bu iptidailiğini/ilkelliğini zorla Türkiye’ye aktarmaya çalışma üç asırdan beri devam eder durur. Olumlu bir sonuç elde edilemez, edilememiştir. Nedeni basittir. Olmayan bir şey aktarılmaya çalışılıyor. Bir otomobili teknoloji ile imal edebilirsiniz ama teknoloji ile trafiğe çıkaramazsınız. Batı bize teknolojiyi verebilir ama trafik kurallarını bize öğretemez. Çünkü bizden öğrenmek istememiş, farkına varamamış, akit serbestliği gibi bazı ilkeleri öğrenmişse de yarım öğrenmiş, mantığını bir kavrayamamıştır.
Usul çalışmalarına Yalova’da yeniden başlayacağız. Arzu edenler uzaktan bizi takip edebilirler. Bu husustaki çalışma tarzımızı sizlerle ileride paylaşmış olacağız.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: Reşat N. Erol, Süleyman Akdemir