Bu yazı Fehmi Koru’nun 18.11.2020 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/bir-sorum-var-iktidarlarin-gittigi-yolun-yol-olmadigi-nasil-ve-nereden-anlasilir/
Sermaye’nin veya şeytanın bir taktiği vardır. Birisinin yükselmesini önleyemediği zaman, onu kendisi daha üstün seviyeye çıkarır. Yükseklere çıkanlar bulundukları yerlerin hakkını veremedikleri için, yerlerinde duramaz ve düşerler. Sermaye Türkiye’de İslami kesimin yükseldiğini görünce önce gerçekten İslamiyet’i benimsemiş ve bugünkü seviyeye çıkarmış kadroyu tasfiye etmiştir. Sonra o kadronun yerine samimi olmakla beraber, o kadronun hakkını veremeyecek kimseleri iktidar etmiştir. AK Parti’nin durumu budur. Erdoğan’ın durumu budur. Berat Albayrak’ın durumu budur.
Erbakan yerine Erdoğan, Milli Görüş partileri yerine AK Parti’yi getirdiler. Beşir Atalay, Bülent Arınç, Vecdi Gönül ve Davutoğlu benzeri etkin, bilgili ve samimi kişiler tasfiye edilmiş yerine Berat Albayrak dışında sadece Hulusi Akar yerinde kalmış diğerleri gelmiş gitmiş. Sonunda Berat Albayrak da tasfiye edilmiştir. Şimdi sıra Hulusi Akar’dadır. O da tasfiye edilirse Erdoğan kendiliğinden gitmiş olur. Böylece İslami kesimin Türkiye’deki hâkimiyeti de sona erer.
Eskiden beri bildiğimiz bu gidişten her zaman endişe duyduk. İktidarı bunun için eleştirdik. İktidardan gitmesi için değil, iktidarda kalması için uyarılarda bulunduk. İmamoğlu’nu da sadece bu uyarı için destekledik. İmamoğlu da Sermaye tarafından yükseltilmiş biri olduğu için, başkan olunca orasını dolduramadı. “Kanalı biz yapacağız. İstanbul esnafını, tüccarını, halkını seferber ederek ihaleye gireceğiz.” demesi ve kanalın yapılmasında AK Parti’nin önüne geçmesi gerekirken o, kanal istemeyiz çabası içine girdi ve ülkenin kalkınması için gerekli, dünya için de gerekli bir projeye karşı çıktı.
Bugünkü durumda Erdoğan ve Akar sağlam durmalıdırlar. İkisi baş başa verip, herkesi dinleyip, dünyanın zor durumunda Türkiye’yi yalnız kendisini değil, dünyayı kurtaracak hale getirmelidirler. Her ikisi şunu bilmeli ki, Kur’an Allah’ın sözüdür (buna ikisi de inanıyor). Kur’an diyor ki; “Kitapta sana ne bildiriliyorsa onu uygula, onun dışında tutunacak başka dal yoktur”. Biz Akevler olarak 50 senedir Kur’an’ın dediklerini araştırıyoruz. Kooperatif içinde uyguluyoruz. Tüm saldırılara rağmen varlığımız devam ediyor. Hala Kur’an üzerinde uygulamalı çalışmalar yapıyoruz.
Adil Düzen’e göre İnsanlık Anayasası diye bir çalışma yaptık. Bu anayasadaki her cümleye Kuran’dan deliller getirdik. Süleyman Akdemir insanlık anayasası kavramı üzerinde çalışmalar yaptı. Kitap meşhur yayın evlerinin birisi tarafından yayınlandı, baskısı tükendi. Bu kitap doçentlik başvurusunun 1 numaralı kaynağı oldu ve bununla Akdemir 30 sene sonra doçent oldu.
Yani, Akevler verdiği mücadelede Milli Görüş ve Erbakan sayesinde Kur’an düzenini dünyaya duyurdu. İlim dünyasında da tezini kabul ettirdi. Muhterem Erdoğan ve Akar’a bu hususları hatırlatırım. Mutlaka herkese kulak verecekleri gibi Akevler’e de kulak versinler. Akevler’in söyledikleri yanlış olabilir. Biz kimseye bizim söylediklerimizi uygulayın demiyoruz. Biz Kur2an’ı böyle anlıyoruz bizi de dinleyin, siz sonra kendi içtihadınızla hareket edin ama siz herkesi dinliyorsunuz, bize kulak vermiyorsunuz. Kur’an’dan haber getirenlere kapılarınızı kapatıyorsunuz. Bu gidiş sizin için hayırlı gidiş değildir. Ancak, bu yalnız sizin için değil, Türkiye için ve dünya içinde tehlikeli gidiştir. “La mübeddile li kelimatihi” ayeti (Kehf 27) ile yazıma son veriyorum.