Bu yazı Fehmi Koru’nun 14.11.2020 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/reform-mu-dediniz-osmanlida-da-en-cok-konusulan-sozcuktu-islahat/
İnsanlık uygarlaşacak şekilde yaratılmıştır. Uygarlaşma da iki şekilde olmaktadır. Biri Peygamberler tarafından yapılan vahiye dayanan reformlardır. Diğeri ise filozoflar tarafından geliştirilmiş reformlardır. Peygamberler işe cemaat kurmakla başlamışlar. Birkaç kişiden oluşturdukları cemaate yeni düzeni öğretmişler, kendileri yaşamışlar ve sonra reformlar çevreye yayılmış. Büyüyerek değil, çoğalarak yeryüzünü kaplamış. Bugün yeryüzünde iki buçuk milyar Hristiyan, iki milyara yakın da Müslüman var. Bunlar silah zoruyla bu dinleri kabul etmediler. İnandılar ve yeni düzen kurdular.
İkinci reform şekli ise filozofların reformudur. Filozoflar kendileri yaşamadan evvel peygamberlerin yaptığı reformları iktibas ederek, merkezden güç kullanarak halka kabul ettirmek isterler. Bir dönem için başarırlar da biraz sonra bütün medeniyetler gibi onların medeniyeti de çökmeye başlar. Reform yapılarak medeniyet devam ettirilemez. Osmanlılar da ıslahat adı altında değişiklikler yapmak istemişler ama başaramamışlardır.
Bugün yeni peygamber gelmeyecektir. Batının kuvvet uygarlığı çökmeye başlamıştır. Doğunun hak uygarlığı peygambersiz oluşacaktır. İlim adamları oluşturacaktır. Bunu biz söylemiyoruz. Birinci Kur’an uygarlığını getirmiş olanlar, yeni kitabın inmeyeceğini, artık vahiy alan peygamberlerin gelmeyeceğini bildirmiş. Çok açık ifadeyle ilim adamlarının peygamberlerin varisi olduğunu bildirmiştir. Vahyin yerini de içtihadın ve icmanın alacağını çok açık şekilde belirtmişler ve birinci Kur’an uygarlığını kuranlar içtihat ve icmaların örneğini vermişlerdir.
500 seneden fazladır İslam âlemi içtihat ve icmaı terk etmiş ve yeni düzenin oluşmasına imkân vermemiş, hatta mani olmuştur. İslam âlemi çökmüş, yok olacak bir duruma gelmiştir. Mevdudi, Kutuplar, Hamidullah gibi yenilikçiler sayesinde özellikle Bediüzzaman ve Erbakan’ın faaliyetleri ile İslam âlemi bugün ismen de olsa bağımsızlık kazanmıştır. Hristiyanlarda da yeniden dine dönüş çabaları görülmektedir.
Türkiye’de, Akevler’de 50 senelik çalışmalar vardır. Kur’an’ın bugünkü müspet ilimlerle yorumlanması, ona göre yeni içtihatların yapılması vardır. Milli görüşçüler ve Gülenciler bunu baştan desteklediler ve bugünkü dünya böyle oluştu. Bu çalışmaların sonunda ortaya çıkan yargı reformu iki cümleye dayanmaktadır. Yargı kanunlarla değil, kanunlardan yararlanarak kendi içtihatlarına göre hükmeden yargıçlardan oluşur. Yani yargıç kanunun herhangi bir maddesine uymak zorunda değildir, kanundan da yararlanır, ama o daha çok sözleşmelere dayanır ve kendi görüşüne göre hükmeder. Yargı reformunun bir numaralı kuralı budur. Bu yetkiyi vermediğiniz takdirde, yargıcın kanunlara uyup uymadığını kontrol eden bir merkez oluşturmak zorundasınız, o merkez hükmetmeye başlar. Bu sefer yargı yönetime karışmaya başlar. Buna imkân vermemek için de yönetim yargıyı baskı altına alır.
Yargı reformunun ikinci maddesi ise yargıçların taraflarca seçilmesi ve mahkemenin hakemlerden oluşmasıdır. Yani merkezden atanmaz, taraflar iki hakem seçer, iki hakem de başhakemi seçerler. Bunların kararı kesindir ve bütün diğer devlet kuruluşlarının üstündedir. Bu yargıçların verdiği karar uygulanır.
Şimdi yeniden reform yapacağız diye yola çıkan bakan veya diğer görevliler bu iki kavramı biliyorlar mı? 50 senedir bunu çeşitli vesilelerle anlatıyoruz. Bunlar bunu duydular mı? Reform yapalım demekle reform olmaz. Türkiye’de Tanzimat’tan beri reform yapıyoruz. Ama reformu ilim adamları değil sıradan siyasetçiler yapmaktadır. Sonuçta 3. asra yaklaşan Batılılaşma çabasında daha yarıya gelmiş değiliz. Son sözümüz şudur: Reform ilimsiz olmaz. Bu hususta ilim de 50 senelik çalışmasıyla Akevler’de oluşmuştur. Allah bir dönemde çok peygamber göndermediği gibi bugün de bu ilmi yalnız Akevler’e vermiştir. Bu gerçeği kabul ederek Akevler’i terk edenlerin yeniden Akevler’e dönmeleri gerekir. Örnek olarak Gül Akevler’de yetişmiştir ama şimdi ilgilenmemektedir. Yeniden Akevler’de eski kadro ve varisleri toplanmalı makroda değil, önce mikroda bir köy oluşturmalıyız. Peygamberlerin yolu dışında bir yolla peygamberlerin düzenine hizmet edilemez.