Bu yazı Fehmi Koru’nun 31.10.2020 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.
https://fehmikoru.com/izmir-depremi-hepimizi-sarsmali-mumkunse-titreyip-kendimize-gelmeliyiz/
Depremi durdurmak mümkün değildir. Hatta ne zaman deprem olacağı hakkında da bir bilgi yöntemimiz yok. Şimdilik deprem hakkında bildiğimiz deprem fay hatlarıdır. Buralarda deprem daha çok olur. Bunun da ilmi dayanağı yoktur. Geçmişte olan depremlerle tahmin ediyoruz. Niçin bu fay hatları oluşmuş bilinmiyor. İleride yeni fay hatlarının oluşmayacağını kimse garanti edemez.
O halde yapacaklarımız iskânın fay hatları üzerinde değil de güvenli alanlarda yapılmasıdır. Ne var ki bu alanlar insanların yaşaması için daha çok elverişli topraklardır. Dolayısıyla buralarda sakin olma zorunluluğu vardır. Akevler’de geliştirilen semt kooperatifleri bu konuda çözüm üretmiş bulunmaktadır. Ne var ki Türkiye’de depreme karşı alınmakta olan tedbirler kötüye kullanılmaktadır. Müteahhitlere iş çıksın diye sağlam binalar yıkılıyor, yeni binalar da sağlam yapılmıyor. Bunu kimseyi suçlamak için söylemiyorum. Sermaye’nin oluşturduğu imar yasaları böyle oluşturulmuştur. Böylece Sermaye’ye yeni otlama alanı açılmaktadır.
Bizim kuralımız vardır. Arsaya göre proje değil, projeye göre arsa. 10 dönümde 100 lojmanlı apartman yapılacak, 3 bodrum katı olacak, zemin katları ile birlikte iş yerleri olacak. Tek tip proje geliştirilecek, maliyeti ucuz sağlam proje üretilecek. İnşaatlarda %5 maliyete etki eden proje giderleri de sıfırlanacak. Yahut daha sağlam bina yapmak için kullanılacak. İşyerleri aynı binada olduğu için zelzele veya savaş sebebiyle dışarıya çıkma imkânı bulunamasa bile apartman içinde çalışma ve yaşama aksamadan devam edecektir.
Bina öyle yapılacaktır ki zelzelede yıkılsa bile üst katları yıkılacak, alt katlar ve bodrum katları sağlam kalacaktır ve her binada tüm semt halkını aylarca barındırabilecek sığınaklar olacak. Bunun dışında kentlerin civarında kent sakinlerinin dinlenme evleri olacak, ahşap evden yapılmış villalarda savaş ve zelzele zamanlarında buraya taşınılacak ve hayat aksamadan devam edecektir.
Zelzelede en büyük sıkıntı şudur, halk apartmanları terk ediyor ama apartmanlardan uzaklaşamıyor. Eşyalarının yağmalanmasından korkuyor. Bunun Akevler’de geliştirilmiş olan sistemde, muhasebede ev eşyalarının kayıtlı olmasıyla zelzele veya savaşlarda binayı devralan hizmetliler bunu korumakla mükellef olacaklardır. Korumazlarsa kamu onları ödeyecek. Hatta zelzelenin veya savaşın tahrip ettiği eşyalar da kamu tarafından tazmin edilecek.
Yıkılan bir kentin yapılanması için de ortaklık sisteminde uygulanabilir sistemler vardır. Şimdi bizim yapacağımız iş AK Parti’nin ve medyanın aklını başına alarak bu konuları ele alması ve Kur’an düzeniyle tartışarak öğrenmesidir. Biz de yazılarımızı bu istikamette götürmeliyiz.
Adil Düzen’e göre İnsanlık Anayasası www.akevler.org’da yayınlanmıştır. Şeriata karşı olanlar bunları ele alıp bizimle tartışmalılar. Bu tartışma sonunda ortaya çıkacak olan tedbirler bir parti tarafından değil bütün partiler tarafından birlikte ele alınmalı ve muasır medeniyetin fevkine çıkma yolculuğuna çıkılmalıdır.
Hepimiz öleceğiz. Zelzelede ölenler de ölmüşlerdir. Bunlar için ah, vah etmek bunlara hiçbir yarar sağlamaz ama bunların ölümüyle biz akıllanır ve yukarıda anlattığımız tedbirleri alırsak ölümleri faydaya vesile olacağından, onların yerleri dünya ve ahirette kendileri için ve çocukları için yüce olacaktır. Ölenlere hayra vesile olacağı için rahmet, kalanlara da ders alarak sabredecekleri için yeni hayatlarında Adil Düzen’e hizmetleri duasıyla….