Kur’an hüden li’n-nâsdır. Biz onun tercümanı olarak ondan anladıklarımızı aktarıyoruz. Hatalar bizim, doğrular onundur.

Benim herkese akıl vermemi sindiremeyenler var. Bunadı mı ne diyorlar. Herkese akıl veriyor, kendisini ne sanıyor diyorlar. Yazmamamı tavsiye ediyorlar.

Oysa ben akıl vermiyorum. Kur’an akıl veriyor. Allah Kur’an’da bana emrettiği için yazıyor ve söylüyorum. Söyleyene değil, söylenene bakmak gerekir.

Beni küçük görüp yazdıklarımdan rahatsız olanlar bana cevap versinler. Gazeteleri var, radyoları var, televizyonları var, okulları var, partileri var; var da var. Benim basit yazı makinem ve harflere doğru basamayan ellerim var. Bana neden ‘sus’ diyorlar! Eğer suç işlemişsem hatırlatsınlar, hakaret ettimse uyarsınlar ama ben susarsam Kur’an’ın söylediklerini duymamış olurlar. 

Bu kâinatı ne Rothschildler ne de Rockefeller yarattı, Ne Trump ne de Putin yarattı. Onlar Tanrı’nın işine karışıyor ve kendilerini Allah’tan akıllı sanıyorlar. O halde ben Kur’an’ın söylediklerinden anladığımı ifade edebildiğim kadar neden söylemeyecekmişim.

Trump Cumhuriyet Partisi’nden gelmedir, Pentagon’a yakındır. Ama seçilirken baskı veya hile yapıldı, Aile tarafından seçildi. Baskı veya hile yapan Aile ama fatura Rusya’ya kesildi. Şimdi iktidarda kendisi başka, seçen başka, ne yapacağını şaşırmış durumda bocalayıp duruyor. Peki, bu durumda olan bir kimseye Kur’an bir şey söylemez mi?

Kur’an’a göre ne yapması gerekir?

1. Önce, kim seçerse seçsin, nasıl seçilirse seçilsin, şimdi işgal ettiği makam insanlığın makamıdır. Orada oturan kimse hiç kimsenin dediğini veya çıkarını yapmaz, kendi içtihadı ile ABD için ve insanlığın çıkarına ne ise onu yapmalıdır. Kimsenin isteğine veya çıkarına göre hareket etmemelidir.
2. İkincisi, adil olmalıdır. Makamın gereği ne ise onu yapmalıdır. Ne kendi çıkarını ne de bir başkasının çıkarını düşünmelidir. Bu adaleti tesis için ölebilir. Olsun, kendi öldü de diğerleri yaşıyor mu? Adaleti uygulamada korkak ve hesaplı olmamalıdır.
3. Çıkar paralelliğini gözetmelidir, ABD ile insanlık çıkarını sentez edebilmelidir. Öyle işler yapmalıdır ki hem ABD’nin çıkarına hem de insanlığın çıkarına iş yapılmalıdır. Ailenin de Pentagon’un da çıkarını düşünmelidir. Sen şimdi insanlığın başkanısın, herkesin başkanısın, tüm insanlığın hukukunu korumakla yükümlüsün.
4. Kimseye cephe almayacaksın. Sana saldıran basını adil yargı yola getirir.  Yargının kararını da güvenlik kuvvetleri infaz eder. Sen kendini korumakla görevli değilsin, yetkili değilsin, seni korumak görevi ABD ve Amerikan halkına aittir, tüm insanlık halklarına aittir.
5. Eğer yargı adil değilse, sen yargıç olmaya kakışmayacaksın. Adil yargıçları getirmek de senin görevin değildir. Senin görevin adil yargıçları getirecek sistemi oluşturmaktır. Sen yapmakla değil kurum kurmakla görevlisin.

Peki, diyeceksin ki ben bunu nasıl yapabilirim?

Çok basit ve sade çözüm yolu vardır. Önce ABD’deki bütün eyaletlerden, partilerden, kuruluşlardan birer adam seçecek, ABD Başkanlık Yüksek Danışma Kurulu’nu oluşturacaksın. Her gün iki saatini onlara ayırıp istişare edeceksin. O ilim adamları sana yapacaklarını gösterirler. Sonra sen ikinci danışma meclisini oluşturacaksın, tüm dünyada her mezhep ve din temsilcilerinden ikinci meclisi kuracaksın, dış siyasetini onlara danışacaksın, böylece insanlığa ait işlerle ilgili çözümleri de onlar size öğretecekler. Her gün iki saatini de onlara ayıracaksın.

Ondan sonra iç ve dış siyasetinde karşılaştığın her muhalefeti tahkim/hakemler yoluyla çözeceksin. Kim size karşı ise hakemlere gidebilmeli, bir hakemi o seçmeli, bir hakemi de sen seçmelisin, iki hakem de başhakemi seçmelidir. Hakem kararını tereddütsüz uygulayacaksın. Hakem kararlarına karşı uygulandıktan sonra hakemlere gidebilirsiniz.

İşte Trump’a Kur’an’ın mesajı. Beğenmeyen varsa o da öneri yapsın. Trump da onlardan istediğini alsın.