Sermaye ekseriyet sistemine dayanır, dört veya beş yılda bir seçilen başkanlar için iki ana aday çıkarır. Çünkü kuklaları koyabilmesi ve onlara söylediklerini yaptırabilmesi için iki parti ve iki ana aday ile denge kurulabilir. İki kukla başkanı da o koyar. Fark etmez, hangisi kazanırsa kazansın, sonunda her ikisi de nasılsa onun kuklasıdır. Bir tiyatro oynatanların işi artistleri değiştirmeden ibarettir.
Kukla başkanlardan biri orada otururken de Sermaye’nin sözünü dinlemesi için gerekli tedbirleri alır. Başlangıçta zavallı kukla da zanneder ki ben gerçekten adayım. Seçildiğinde aklında olan projeleri uygulamaya kalkışır. Hop der Sermaye, sen senaryo yazarı değilsin, yazılan senaryoyu oynayansın. Senaryoyu başkasına yazdırdık, size oynatıyoruz. Kukla başkan bazen dinlemez ve Kenedy gibi suikasta Menderes gibi idama gider.
Şimdi Putin Rusya’yı idare etmiyor. Trump ABD’yi idare etmiyor. Merkel Almanya’da başbakan değil. Hepsi birer kukla.
Bunun istisnası yok mudur?
Bu hususta Türk yöneticilerinin ve hassaten askerlerin takip ettiği bir husus vardır. Sermaye’nin istediğini yapar görünürler ama onlar başka sonuç olacak şekilde davranırlar. Mustafa Kemal görünürde bir kukla idi. İnönü kukla idi. Menderes parazit idi. Demirel kukla idi. Özal kukla idi. Evren kukla idi. Ama onlar kukla olarak rollerini oynarken kendi akıllarına göre işlerini de yapıyorlardı.
Türkiye bu sayede 12 milyondan 82 milyona ulaştı. Türkiye’de %52’den fazlası azınlık iken %98’e ulaşıldı. Türkiye tarım döneminden sanayi dönemine geçti. Türkiye ömrünü doldurmuş birinci Kur’an uygarlığından ikinci Kur’an uygarlığına yani üçüncü binyıl uygarlığına geçmektedir. Bu nasıl başarıldı? İnkılap tarihçileri asıl bunu ele almalıdırlar.
Türk generallerinin ve Türk siyasetçilerinin satrançta Batı’yı nasıl mağlup ettiklerini görmemiz gerekir. Her biri ayrı ayrı inceleme konusu olmalıdır. Sermaye Erbakan’ı devre dışı bırakmak için Erdoğan’ı ve Gülen’i seçti. Sonuçta bunlar Erbakan’ı yediler ve yendiler ama Erbakan’ın dediğini iktidar ettiler. Gerek ordu gerekse AK Parti Adil Düzen’i iktidar etti. Bize karşı idiler ama bizim dediğimizi yapıyorlardı.
Bu hususta Erbakan’la müzakere ettik, onlara muhalif olduk. Öylece Sermaye’ye güven sağladık. AK Parti ve Gülen böylece Sermaye tarafından desteklendi. Biz şunu biliyorduk, bunlar Kur’an ehli idiler, insanlığın aleyhine bir şey yapmazlar. Ben bu kanaatimi hala muhafaza ediyorum. Erdoğan’ı da Gülen’i de samimi Müslüman kabul ediyorum. Hataları olabilir ama devletimize ve dinimize zarar veren bir işi yapmak istemezler; tuzağa düşürülenler sayesinde ülke çıbanların farkına varıp cerrahi müdahaleyi yapabilmiştir. Böyle yapmış olsalar bile sonuç Allah’ın yardımı ile ülkenin lehine gerçekleşmiş, oyunlar bozulmuştur.
Bugün Gülen cemaatinin sıkıntıları var. AK Parti de intihara benzer davranışlar içine zaman zaman girmiştir. Ama millet ve ordu bu oyunların idraki içinde AK Parti’nin adaylarını desteklemiştir.
Ben şahsen İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde Binali Yıldırım’a oy vermek istemiyorum. Binali Yıldırım’ı şahsen beğenmediğim için değil. Kendisi İstanbul’un belediye başkanı olursa Sermaye’nin oyunlarına karşı direnemeyeceğini düşünüyorum. İstanbul’u yap-işlet-devret uygulamaları dolduracağını görüyorum. Bunun da devletimizi yıkacak anlamına geldiğini kabul ediyorum. Bugünkü ekonomik sıkıntı yap-işlet-devret modelden doğmaktadır. Ondan açıkça yap-işlet-devret modelini terk ettiğine dair sözler duymak ve bu tür işleri adil düzene göre yapma sözünü bekliyorum. Aksi takdirde oyumu bu tür ihaleleri yapma şansı olmayan İmamoğlu’na vereceğim. Ama ilçe belediyesinde AK Parti’ye vereceğim. Faizi %12’ye çıkardıkları zaman yazdım, enflasyon en az o kadar çıkacak diye; aradan bir seneden biraz fazla geçti enflasyon da %20’leri buldu.
Yine örnekler vererek anlattım, Artvin örneğini gösterdim. Yabancı sermaye iş yaparsa enflasyon olur. Faiz de onu takip eder. Bugünkü sonuç budur. Doları onlar böyle yükseltiyorlar. Bir senede enflasyon üç misli artarsa o ülkenin hali ne olur. Sorun teknoloji sorunu değildir. Sorun ekonomi sorunudur. Binali Yıldırım yapmasına yapar ama yap-işlet-devlet modeli ile yapar ve ülke uçuruma gider.
İstanbullulara tavsiye ederim. AK Partili iseler de, Erdoğan taraftarı iseler de oylarını İmamoğlu’na versinler. Çünkü yap-işlet modelini ancak o durdurabilir.
Ben bunları yazarken benim çıkarımı düşünerek yazmıyorum, Türkiye ve insanlık için düşündüklerimi size aktarıyorum.