Bu yazı Fehmi Koru’nun 16.03.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.

https://fehmikoru.com/amerikada-turklerin-pano-savaslari-yasandi-haberiniz-oldu-mu/

Bir firma ürettiği malları dünya piyasasına tanıtabilmek için reklam yapmak zorundadır. Reklamın bir manası da şudur: Biz güçlü firmayız bak reklam yapabiliyoruz, bizim mallarımızı alırsanız garantili alışveriş yapmış olursunuz. Reklam veremeyen firmalar küçük ve zayıf firmalardır. Onların malları kalitesizdir, bozuk çıktığı zaman da değiştirme güçleri yoktur. Bunu anlatmak için reklam verirler ve insanların beyinlerine o malları yerleştirirler.  

Devletlerin reklamı ise icraatlarıdır. Devletin icraatı nedir? Yargılamadaki adalettir. Devlet reklam yapmaz, iş yapar. Reklamları iki devletin halkları yapar. Aralarında yaptıkları alışverişler ve sosyal ilişkiler öğrencilik, öğretmenlik gibi ilişkiler o devletleri ve iki devletin halklarını birbirine yaklaştırır ve kaynaştırır. İşçilik sisteminde devletler Sermaye’nin emrinde birer taşeron olduklarından siyasetin gereklerini değil de ekonominin gereklerini yapmaktadırlar. Bir şirket gibi reklamları var. Şirket reklam yapar, ürünleri vardır, satar. Devlet neyin reklamını yapıyor? Neyi satacak? Farz edin ki Amerikan halkı Erdoğan’ı seviyor. Bunun Türkiye’ye yararı nedir? Türk mallarını alıp kullanmayacak. Erdoğan’ın Amerikan halkından isteyeceği oy yok. Ne yararı olacak? Kaldı ki Amerika’da reklam yapanlar Amerikalılardan çok Amerika’daki Türklere yapmaktadırlar. Bu tür hareketler ömrü bitmekte olan faizli işçilik döneminin gülünç görüntüleridir.

Burada Eskicioğlu’nun bir iddiasını da cevaplandırmak isterim. Almanya’da olan Türk gençlerinin “Ben Almanın” demeleriyle, Türkiye’de bulunan Kürtlerin “Ben Türk’üm” demelerini karşılaştırıyor ve ne farkı var diyor?

Biz Kürtler, Türkler, Lazlar, Boşnaklar birincisi aynı dindeniz. Hâlbuki Almanya’daki Türk gençleri ile Almanlar aynı dinden değiller. Hıristiyanlık İslamiyet’ten üstün bir din olsaydı Türklerin Hıristiyanlaşmalarına bir şey diyemezdik ama şimdi Türk gençleri 5. kattan bodrum kata iniyorlar. Evet, biz İslamiyet’i Hıristiyanlar da Hıristiyanlığı bırakmışlardır. Ancak onlar çatıdan bodruma inmişler, biz ise 6. Kattan 4. Kata inmişiz. Bu bakımdan Türkiye’deki Kürtlerle Almanya’daki Türkler birbirleriyle karşılaştırılamaz.

İkinci önemli fark, ulus başkadır, ırk başkadır. Ulus sözleşme ile, vatandaşlık ile oluşur. Irk ise doğumla oluşur. Türkler bir ırk değil bir ulusturlar. Bir ulusta, bir günde, bir asırda oluşmaz. Ancak binlerce yıla ihtiyaç var. Daha Amerikalılar bir millet olmuş değil. Biz ise Türkiye’de yaşayan Müslümanlar bin yıllık tarihimizle bir ulus olmuşuzdur. Biz artık bir milletiz. Kürtler ve Türkler birbirleriyle evleniyorlar. Komşuluk yapıyorlar, ortaklık oluşturuyorlar. Kimse kimseye “Sen Kürt’sün ben Türküm.” demiyor. Eskicioğlu Akevler’de yetişmiştir. Akevler’de her ırktan insan vardır. Hiç ırkçılık gruplaşmasını gördü mü?

Bin sene geçer ve Türk çocukları Hıristiyanlaşırlarsa veya Almanlar İslamiyet’i kabul ederlerse o zaman Almanya’daki Türkler, Türkiye’deki Kürtlere benzeyebilir.

Sinan Eskicioğlu Akevler’de yetiştin ve kendini Akevlerden üstün görüyorsun, ama işte Akevler’den bu kadar uzaklaşınca gerçek görüşlerini anlatabiliyorsun. Seni babanın mezhebine davet ediyorum.