Bu yazı Fehmi Koru’nun 12.03.2021 tarihli yazısına yorum olarak kaleme alınmıştır. Yazının linki aşağıda yer almaktadır.

https://fehmikoru.com/her-yerde-kan-var-ve-islam-dunyasinin-insanlari-islami-hak-etmiyor/

Allah canlıları birbirine besin yapmış ve dünyadaki hayat, canlıların birbirlerini yiyerek yaşaması üzerine kurulmuştur. Diğer canlılarda savaşlar türler arasında olmaktadır. Bitkileri hayvanlar yer, hayvanlar birbirlerini yer. En sonunda en güçlü olan insan diğer hayvanlar arasında dolayısıyla canlılar arasında dengeyi sağlamaktadır. İnsandan daha güçlü bir canlı olmadığı için insanlar arasındaki dengeyi kendi aralarındaki çatışma sağlamaktadır. Bundan dolayıdır ki savaş insanların yapısı gereğidir. Savaş sayesinde nüfus dengelenmekte, savaş sayesinde uygarlaşma olmaktadır. Eğer bugün insanlar Mars’a gidebiliyorlarsa bunu tarihteki kanlı savaşlara borçludurlar. Binaenaleyh her uygarlıkta, ileri giden ülkeler kendi aralarında savaşırlar. Müslüman devletler savaştılar, Hıristiyanlar savaştılar, Avrupalılar savaştılar, bugün de savaşıyorlar.

Makrodaki savaşların izahı böyledir. Gerek Avrupa’da gerekse İslam âleminde kanlı savaşlar olmuşsa bu hep, şeytanla bir olan Sermaye’nin ifsadıyla olmuştur. Müslümanları birbirine düşürmüş, Hıristiyanları birbirine düşürmüş, Müslümanlarla Hıristiyanları karşı karşıya getirmiş böylece savaşlar sürüp gitmektir. Barış zamanı gelmeyecek mi?

Şeriata inanmış kimseler ilahi kitapların öğretileri içinde sorunlarını savaşsız çözeceklerdir. İslam kelimesi İbrahim tarafından beyan edilmiştir. İbrahim yalnız Hıristiyanların ve yalnız Müslümanların atası değildir. Onun Katura’dan doğan 4 oğlu Hindistan’a gitmiş orada Brahmanizm’i (İbrahim dinini) kurmuşlardır. Sonra onların torunlarından Buda Brahmanizm’i İsa gibi beşerileştirmiş ve böylece İbrahim’in İslam dini bugün dünyada 4 büyük mezhep olarak hükmetmektedir. Sayıları azalmakla beraber Musa’nın oluşturduğu İsrail oğulları da bu uygarlıklar içinde etkin rol oynamaktadır.

Kur’an’ın getirdiği ortaklık düzeninin sağlayacağı imkânlar ile İbrahim’in dinine mensup olanlar arasında savaş bitecek, ortak bir şeriat düzeni oluşacak ve insanlar barış içinde yaşayacaklardır. İbrahim’in dinine cephe almış ateizmin sömürü düzeni de devam edecektir. Kapitalizm, sosyalizm ve karma ekonomiler içinde varlıklarını devam ettirecekler ve savaşlar bu iki cephe arasında olacaktır. Şeriatı kabul edenler, şeriatı reddedip kendilerinin yaptığı kanunları halka dayatarak zulüm içinde ülkelerini yaşatanlar, kendi aralarında savaştıkları gibi zaman zaman şeriat ehline saldıracaklar.

Papa Irak’a gitmiştir. İslam âlemiyle Hıristiyanlar arasındaki dostluk çabaları 60’tan sonra başlamıştır. Bunun kaynağı CHP ile Milli Selamet Partisi’nin koalisyonudur. Akevler tarafından ortaya konmuş Hıristiyanlarla, Hindu ve Budistlerle barış siyaseti Milli Görüşçüler ve cemaatler tarafından benimsenmiştir. Papa bir Türk tarafından yaralanmıştır ama Papa yaralayanı affetmiştir. O Papa ölmüş yerine gelen Papa da onun siyasetini takip etmiştir. Sermaye onu uzaklaştırmış ve kiliseyi kendi emrine almak istemiştir. Bu yeni Papa Sermaye tarafından atanmıştır. Ne var ki bu Papa da Irak ziyaretiyle İbrahim’i İslam anlayışını benimsemiş bulunmaktadır.  Türkiye’nin uzak durması, bu ziyaretin Arap-Acem çatışmasına bir hazırlık olup olmadığı hususunun belirsizliği sebebiyledir. Bizim görüşümüz ise; bir kimse iyi bir iş yapıyorsa kim yaparsa yapsın, ne amaçla yaparsa yapsın biz onu destekleriz. Kötü iş yapıyorsa kim yaparsa yapsın, ne amaçla yaparsa yapsın onu desteklemeyiz.

NOT: Kur’an’da Zümer 18. ayette geçen elKavl/الْقَوْل kelimesinin nekre/belirsiz alınıp yapılan Diyanet tercümesindeki “Sözde dururlar” manası külliyen yanlıştır. elKavl kelimesi marifedir ve istiğrak olarak geçmektedir. “Her söze kulak verirler” şeklinde tercüme edilmelidir. Bu husustaki açıklamalar Akevler Kur’an seminerlerinde 50 seneden beri yapılmaktadır.