Mete Firidin
Fussilet Suresi 10. Ayet Tefsiri
4.02.2018
7249 Okunma, 6 Yorum

Fussilet Suresi 10. Ayet Tefsiri

 

Fussilet suresi 1. Ayet:

وَجَعَلَ فِيهَا رَوَاسِيَ مِنْ فَوْقِهَا وَبَارَكَ فِيهَا وَقَدَّرَ فِيهَا أَقْوَاتَهَا فِي أَرْبَعَةِ أَيَّامٍ سَوَاءً لِلسَّائِلِينَ (10)

Klasik mealler:

Yeryüzüne üstünden ağır baskılar (dağlar) yerleştirdi, onu bereketli kıldı; arayıp soranlar için gıdalarını tam (toplam) dört gün içinde yetiştirmesi kanununu koydu (takdir etti).[10]

O, yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Orada bereketler yarattı ve orada tam dört günde isteyenler için fark gözetmeden gıdalar takdir etti.[10]

Hem ona üstünden ağır baskılar yaptı ve onda bereketler husule getirdi, ve onda azıklarını takdir buyurdu, araştıranlar için bir düzeye dört gün içinde[10]

Hem ona üstünden ağır baskılar (dağlar) yaptı, onda bereketler meydana getirdi ve onda azıklarını dört gün içinde araştıranlar için bir düzeyde takdir buyurdu.[10]

O, yerin üstünde sabit dağlar yarattı. Orada bereketler meydana getirdi. Orada araştırıp soranlar için rızıkları tam dört günde belli bir seviyede takdir edip, düzene koydu.[10]

Yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi. Onda bereketler yarattı ve orada rızıklarını arayanlar için dört günde düzene koydu.[10]

O; yeryüzüne sabit dağlar yerleştirdi ve orada bereketler yarattı. Ve onda arayanlar için dört beşit gıdalar takdir etti.[10]

Ve orada, onun üstünden sabit dağlar yaptı ve orada bereketler vücuda getirdi, araştıranlar için müsâvi olmak üzere onun azıklarını dört gün içinde takdir buyurdu.[10]

O, yerin üstünde yüce dağlar yarattı, orayı bereketli kıldı ve orada arayıp soranlar için gıdalarını, bitkilerini ve ağaçlarını tam dört günde takdir etti, düzenledi.[10]

Orda (yerde) onun üstünde sarsılmaz dağlar var etti, onda bereketler yarattı ve isteyip-arayanlar için eşit olmak üzere ordaki rızıkları dört günde takdir etti.[10]

And He made in it mountains above its surface, and He blessed therein and made therein its foods, in four periods: alike for the seekers. [10]

He placed therein firm hills rising above it, and blessed it and measured therein its sustenance in four Days, alike for (all) who ask; [10]

He set on the (earth), mountains standing firm, high above it, and bestowed blessings on the earth, and measure therein all things to give them nourishment in due proportion, in four Days, in accordance with (the needs of) those who seek (Sustenance). [10]

Sonraki ayet Fussilet suresi 11. Ayet:

ثُمَّ اسْتَوَى إِلَى السَّمَاءِ وَهِيَ دُخَانٌ فَقَالَ لَهَا وَلِلْأَرْضِ ائْتِيَا طَوْعًا أَوْ كَرْهًا قَالَتَا أَتَيْنَا طَائِعِينَ (11)

Klasik mealler:

Sonra, duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yeryüzüne: «İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin» dedi. İkisi de: «İsteyerek geldik» dediler.[11]

Sonra duman halinde olan göğe yöneldi, ona ve yerküreye: İsteyerek veya istemeyerek, gelin! dedi. İkisi de «İsteyerek geldik» dediler.[11]

Sonra Semaya doğruldu da o bir dumanken ona ve Arza gelin, ikiniz de ister istemez, dedi: geldik istiye istiye dediler[11]

Sonra göğe doğruldu da o bir duman iken ona ve yere: «İkiniz de ister istemez gelin!» dedi. İkisi de: «isteye isteye geldik.» dediler.[11]

Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi. Ona ve yerküreye: «İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin.» dedi. Her ikisi de: «İsteyerek geldik» dediler.[11]

Sonra duman halinde bulunan göğe yöneldi, ona ve yeryüzüne: «İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin» dedi. «İsteyerek geldik» dediler.[11]

Sonra göğe yöneldi ki; o, duman halindeydi. Ona ve yere dedi ki: İsteyerek veya istemeyerek ikiniz de gelin. İkisi de dediler ki: İsteyerek geldik.[11]

Sonra göğe, o bir duman halinde iken teveccüh etti. Sonra ona ve yer için buyurdu ki: «İsteyerek veya istemeyerek geliniz». Onlar da, «İsteyiciler olarak geldik,» dediler.[11]

Sonra iradesi bir gaz halinde olan göğe yöneldi. Ona ve yere şöyle buyurdu: «İsteyerek de olsa, istemeyerek de olsa emrime gelin!» onlar da: «Gönüllü olarak geldik.» dediler.[11]

Sonra, kendisi duman halinde olan göğe yöneldi; böylece ona ve yere dedi ki: «İsteyerek veya istemeyerek gelin.» İkisi de: «İsteyerek (itaat ederek) geldik» dediler.[11]

Then He directed Himself to the heaven and it is a vapor, so He said to it and to the earth: Come both, willingly or unwillingly. They both said: We come willingly. [11]

Then turned He to the heaven when it was smoke, and said unto it and unto the earth: Come both of you, willingly or loth. They said: We come, obedient. [11]

Moreover He comprehended in His design the sky, and it had been (as) smoke: He said to it and to the earth: "Come ye together, willingly or unwillingly." They said: "We do come (together), in willing obedience." [11]

Bu mealleri okuyan birazcık jeoloji bilen biri dinden çıkar?

Neden mi?

Fussilet suresi 10. ayette yeryüzünün ve kıtaların yaratılışı anlatılmakta. Sonra Fussilet 11. Ayette arzın üzerindeki gök anlatılmakta. Yani atmosferin yaratılışı anlatılmaktadır. Fakat daha atmosfer ve bugün bildiğimiz bitki ve hayvanlar yokken “gıdadan” bahsedilmektedir. Oysa Fussilet 10 ayet incelendiğinde anlamın çok daha farklı olması gerektiği anlaşılacaktır.

Ayetin Latin harfleri ile ifadesi aşağıdadır:

Ve ceale fîhâ ravâsiye min fevkıhâ ve bârake fîhâ ve kaddera fîhâ akvâtehâ fî erbeati eyyâm(eyyâmin), sevâen lis sâilîn(sâilîne).

Görüldüğü gibi “akvateha” kelimesi “gıda” olarak çevrilmektedir. Bu çok yanlış bir karardır. Çünkü bu kelime kökü (قوت  ), qwt dir ve Kuran’da bir ayette daha geçmektedir. Bu ayet Nisa suresi 85. Ayettir:

مَنْ يَشْفَعْ شَفَاعَةً حَسَنَةً يَكُنْ لَهُ نَصِيبٌ مِنْهَا وَمَنْ يَشْفَعْ شَفَاعَةً سَيِّئَةً يَكُنْ لَهُ كِفْلٌ مِنْهَا وَكَانَ اللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ مُقِيتًا (85)

Kim iyi bir işte aracılık ederse, ona onun sevabından bir pay vardır; kim de kötü bir şeyde aracılık yaparsa, ona o kötülükten bir hisse vardır. Allah, her şeyin karşılığını verir.[85]

Kim iyi bir işe aracılık ederse onun da o işten bir nasibi olur. Kim kötü bir işe aracılık ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını vericidir.[85]

Her kim güzel bir şefaatte bulunursa ona ondan bir nasîb olur, her kim de kötü bir şefahatte bulunursa ona da ondan bir nazîr olur, Allah her şeye nâzır bulunuyor[85]

Her kim güzel bir aracılıkta bulunursa, ona ondan bir pay vardır; her kim de kötü bir aracılıkta bulunursa, onada ondan bir hisse vardır. Allah herşeyi görüp gözetiyor.[85]

Kim güzel bir işte aracılık ederse, ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de kötü bir şeyde aracılık yaparsa, ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah her şeyi gözetip karşılığını verir.[85]

Kim iyi bir işe aracı olursa kendisinin de o iyilikte bir payı olur. Kim bir kötülüğe aracı olursa onun da kötülükte bir sorumluluk payı olur. Allah herşeyin karşılığını verir.»[85]

Kim, iyi işte aracılık ederse; ondan kendisine bir pay ayrılır. Kim de kötü bir şeyde aracılık yaparsa; o kötülükten kendisine bir pay vardır. Allah, her şeye hakkıyla kadir ve nazır’dır.[85]

Her kim güzel bir şefaatle şefaatte bulunursa onun için de ondan bir nâsib olur. Ve her kim kötü bir şefaatle şefaatte bulunursa onun için de ondan bir hisse olur. Ve Allah Teâlâ herşey üzerine bihakkın nazîrdir.[85]

Her kim güzel bir şefaatte bulunursa, o iyilikten kendisine de bir nasip vardır. Kim de kötü bir hususta şefaat ederse, ondan da kendisine bir pay düşer. Allah her şey üzerinde kadirdir.[85]

Kim, güzel bir aracılıkla aracılıkta (şefaatte) bulunursa, ondan kendisine de bir hisse vardır: kim de kötü bir aracılıkla aracılıkta bulunursa, ondan da kendisine, bir pay vardır. Allah her şeyin üzerinde koruyucudur.[85]

Whoever joins himself (to another) in a good cause shall have a share of it, and whoever joins himself (to another) in an evil cause shall have the responsibility of it, and Allah controls all things. [85]

Whoso interveneth in a good cause will have the reward thereof, and whoso interveneth in an evil cause will bear the consequence thereof. Allah overseeth all things. [85]

Whoever recommends and helps a good cause becomes a partner therein: And whoever recommends and helps an evil cause, shares in its burden: And Allah hath power over all things. [85]Bu ayette ise mealler şöyle olmaktadır:

Gördüğünüz gibi ortada gıda, mıda kalmamıştır ve tahmini, gelişine meallendirme devam etmektedir.

Peki nedir bu (قوت  ), qwt kökünün anlamı? Neden gıda anlamı verilmiştir. Aşağıda lügat bilgileri verilecektir.

قَاتَ

1 قَاتَ ذ , (S, Mgh, O, Msb, K,) aor. يَقُوتُ, (S, O, Msb,) inf. n. قَوْتٌ (S, O, Msb, K) and قُوتٌ (Sb, K) and قِيَاتَةٌ, (S, O, K,) the last originally قِوَاتَةٌ, (O,) He fed, nourished, or sustained, (S, Msb, TA,) or fed with what would sustain the body, (S, O, K, * TA,) [or with food sufficient to sustain life,] or with a small supply of the means of subsistence, (TA,) him, (Msb, TA,) or them, (K, TA,) or his family; (S, O;) he gave him [or them] what is termed قُوت [q. v.]: (Msb:) and ↓ اقاتهُ signifies [in like manner] he gave him his قُوت. (TA.) It is said in a trad., كَفَى بِالمَرْءِ اـِثْمًا أَنْ يُضَيِّعَ مَنْ يَقُوتُ i. e. [It suffices the man as a sin, or crime, that he destroy] him whom he is bound to sustain, of his family and household and slaves: or, as some relate it, ↓ مَنْ يُقِيتُهُ; using a dial. var. [of يقوت]. (TA.) [And لَهُ ↓ اقتات app. signifies, primarily, He supplied to him food. (See this verb below, near the end of the paragraph.)] -A2- And قَاتَ and ↓ قوّت and ↓ اقات and ↓ أَقْوَتَ [sometimes] signify He straitened his household, by reason of niggardliness or poverty. (TA in art. زنق.) -A3- قُوتُوا طَعَامَكُمْ يُبَارِكْ لَكُمْ فِيهِ, a trad., thus related by some, by others ↓ قُوِّتُوا, [loosely expl. in the TA,] means, accord. to some, Measure ye your corn, [and] He will bless you in it: or, accord. to others, make ye small round cakes (أَقْرَاص) of your corn, &c. (El-Jلmi' es-Sagheer, and scholia thereon.) -A4- See also 8, in the middle of the paragraph.

 

2 قَوَّتَ see the preceding paragraph, in two places.

 

اقاتهُ

4 اقاتهُ ذ : see 1, first and second sentences. ― -b2- Also He kept, preserved, guarded, or protected, him. (TA.) -A2- And اقات عَلَى الشَّىْءِ, (S, O, K, *) and اقاته, (K,) He had power, or ability, to do, effect, accomplish, attain, or compass, the thing. (S, O, K.) -A3- See, again, 1, latter half, in two places.

 

فُلَانٌ يَتَقَوَّتُ بِكَذَا

5 فُلَانٌ يَتَقَوَّتُ بِكَذَا ذ [Such a one feeds, nourishes, or sustains, himself with such a thing], (S, O,) or بِالقَلِيلِ [with that which is little]: (Msb:) or تقّوت بِالشَّىْءِ he made the thing his قُوت [or food]; and بِهِ ↓ اقتات and ↓ اقتاتهُ signify thus likewise: (TA:) or بِهِ ↓ اقتات signifies he ate it; (Msb;) and so does ↓ اقتاتهُ. (TA.)

 

اقتات

8 اقتات ذ signifies He was, or became, fed, nourished, or sustained; being quasi-pass. of قَاتَ signifying as expl. in the beginning of this art. (S, A, Mgh, O, K, TA.) ― -b2- And it is trans. by means of بِ, and by itself: see 5, in four places. One says, هُمْ يَقْتَاتُونَ الحَبَّ [They feed upon, or eat, grain]. (A.) ― -b3- The saying, of Tufeyl,

يَقْتَاتُ فَضْلَ سَنَامِهَا الرَّحْلُ

is held by ISd to mean, (assumed tropical:) The saddle [as it were] eats the remainder of her hump, [as though] making it to be food for itself: accord. to IAar, he says, the meaning is, takes it away thing after thing [or piecemeal]; but I have not heard this [meaning] in any other instance: hence, says IAar, the oath sworn one day by El-'Okeylee, [said in the A to be an oath of the Arabs of the desert,] نَفْسِى البَصِيرِ مَا فَعَلْتُ ↓ لَا وَقَائِتِ, for, he says, الاِقْتِيَاتُ [the inf. n. of اقتات] and القَوْتُ [inf. n. of ↓ قَاتَ] are one [in signification]; and AM says that the meaning of this is, [No, by] Him who takes my spirit, breath after breath, until He has taken it wholly, [the All-seeing, I did not that thing:] and the saying of Tufeyl means the saddle, while I am riding upon it, takes by little and little the fat of her hump until there remains not of it aught. (TA.) ― -b4- One says also, الحَرْبُ تَقْتَاتُ الاـِبِلَ (tropical:) [War makes the camels to be food]; meaning that [in consequence of war] the camels are given in payment of bloodwits. (A.) ― -b5- And فُلَانٌ يَقْتَاتُ الكَلَامَ (tropical:) Such a one retrenches, or curtails, speech, or talk; [said of one who speaks, or talks, little;] syn. يُقِلُّهُ. (A.) -A2- See also 1, latter half. [Hence,] one says, ↓ اِقْتَتْ لِنَارِكَ قِيتَةً (assumed tropical:) [Supply to thy fire ali- ment;] feed thy fire with fuel. (S, O, K.) And ↓ اِقْتَتْ لِلنَّارِ نَفْخَكَ قِيتَةً, and اُنْفُخْ فِى النَّارِ نَفْخًا ↓ قُوتًا, (assumed tropical:) Blow thou the fire with thy blowing, and with a blowing, gently and little [as an aliment]. (L.)

 

استقاتهُ

10 استقاتهُ ذ He asked of him قُوت [i. e. food, or victuals]. (S, A, O, K.)

 

قَاتٌ

[ قَاتٌ ذ A species of tree, of the class Pentandria, order Monogynia, of the Linnوan system; belonging to the natural order of Celastraceو; mentioned in botanical works under the name of Catha edulis; and fully described by Forskهl in his Flora ئgypt. Arab., pp. 63, 64; in the latter page of which he says: “ In Yemen colitur iisdem hortis cum Coffea. Stipitibus plantatur. Arabes folia viridia avide edunt, multum eorum vires venditantes, qui copiosius comederit, vel totam vigilet noctem: asseverant quoque pestem ea loca non intrare ubi hوc colitur arbor: ” &c. ― -b2- And in the same work, p. cxviii., Forskهl mentions قات الرعيان (by which is meant قَاتُ الرُّعْيَانِ) as the name of A species of lettuce, lactuca inermis. ― -b3- Respecting the former plant, see also De Sacy's Chrest. Arabe, sec. ed., i. 462, 463.]

 

قُوت

قُوت ذ Food, aliment, nutriment, victuals, or provisions, by means of which the body of man is sustained; (S, A, * O, K; *) as also ↓ قِيتٌ and ↓ قِيتَةٌ, (S, O, K,) as used in phrases here following, (S, O,) with kesr to the ق, and the و changed into ى, (S,) and ↓ قَائِتٌ and ↓ قُوَاتٌ, (K,) the last mentioned, but not expl., by Lh, and thought by ISd to be from قُوتٌ: (TA:) what is eaten for the purpose of retaining the remains of life; (A, * O, * Msb, TA; *) thus expl. by Az and IF: (Msb:) or food sufficient to sustain life: (TA:) pl. أَقْوَاتٌ. (Msb, TA.) One says, مَا عِنْدَهُ قُوتُ لَيْلَةٍ and لَيْلَةٍ ↓ قِيتُ and لَيْلَةٍ ↓ قِيتَةُ (S, O, TA) He has not a night's food sufficient to sustain life. (TA.) And ↓ جَدُّ امْرِئٍ فِى قَائِتِهِ, a prov., meaning A man's lot in life is manifest in his food. (Meyd.) ― -b2- See also 8, last sentence.

 

قِيتٌ

قِيتٌ ذ : see قُوتٌ, in two places.

 

قِيتَةٌ

قِيتَةٌ ذ : see قُوتٌ, in two places: ― -b2- and see also 8, last two sentences.

 

قُوَاتٌ

قُوَاتٌ ذ : see قُوتٌ, first sentence.

 

قَائِتٌ

قَائِتٌ ذ [act. part. n. of قَاتَ; Feeding, &c. ― -b2- And hence, Sufficing]. القَائِتُ مِنَ العَيْشِ means What is sufficient [of the means of subsistence]. (K.) And one says, هُوَ فِى قَائِتٍ مِنَ العَيْشِ He is in a state of sufficiency [in respect of the means of subsistence]. (S. O.) ― -b3- See also قُوتٌ, in two places. -A2- See also 8, former half. ― -b2- القَائِتُ is an appellation of The lion. (O, K.)

 

مُقِيتٌ

مُقِيتٌ ذ [Giving, or a giver of, food, nourishment, or sustenance. (See 1, first sentence.) ― -b2- And hence,] Keeping, preserving, guarding, or protecting; or a keeper, &c.; syn. حَافِظٌ [as signifying thus; and app. as signifying also watching; or a watcher]: (S, A, O, Msb, K:) and witnessing; or a witness; syn. شَاهِدٌ; (S, O, Msb, K;) or شَهِيدٌ: (A:) and AO says that it signifies, with the Arabs, one acquainted (مَوْقُوفٌ) with a thing (عَلَى شَىْءٍ). (TA.) Th cites the following verses (of Es-Semow'al Ibn-ءdiyà, O):

لَيْتَ شِعْرِى وَأَشْعُرَنَّ اـِذَا مَا

قَرَّبُوهَا مَنْشُورَةً وَدُعِيتُ

أَلِىَ الفَضْلُ أَمْ عَلَىَّ اـِذَا حُو

سِبْتُ اـِنِّى عَلَى الحِسَابِ مُقِيتُ

[meaning Would that I knew, but I shall assuredly know when they shall have set it (namely, the صَحِيفَة, or record, of my actions,) near, unfolded, and I am summoned, whether superiority be for me or against me when I am reckoned with: verily I shall be a watcher, or a witness, of the reckoning, or, accord. to some, as is said in the TA, acquainted with the reckoning]: i. e. I shall know what evil I have done; for [as is said in the Kur lxxv. 14] man shall be a witness against himself: (S, O, TA:) IB says that, accord. to Seer, the correct reading is, رَبِّى على الحساب مقيت [meaning my Lord is able to make the reckoning] because he who is submissive to his Lord does not describe himself by this epithet: but IB adds that Seer has founded this remark upon the assumption that مقيت is here used as meaning مُقْتَدِرٌ; and that if it be understood as syn. with حَافِظٌ and شَاهِدٌ, the former reading is not objectionable. (TA.) ― -b3- المُقِيتُ is one of the best names of God: (TA:) and [as such] signifies The Possessor of power; (Fr, Zj, S, O, Msb, K, TA;) as He who gives to every man his قُوت [or food], (F, S, O, K, TA,) and likewise to everything: (TA:) or (as one of those names, TA) the Preserver, or Protector, (Zj, TA,) who gives to everything such preservation, or protection, as is needful. (TA.) It is said in the Kur [iv. 87], وَكَانَ اللّٰهُ عَلَى كُلِّ شَىْءٍ مُقِيتًا, (S, O,) meaning [For God is] a possessor of power [over everything, or is omnipotent], (Ksh, Bd, Jel,) so He will requite everyone for what he has done: (Jel:) or a witness, [and] a preserver, or protector, or watcher. (Ksh, Bd.).

 

Anlayacağınız gibi (قوت  ), qwt kökünün anlamı aslında bir şeyin devamlılığını, sürdürülebilirliğini sağlamak, onun için gerekli olanı yapmaktır (sustain) demektir. Fakat lügatte buna örnek olarak insanın beslenmesi verilmektedir. Bir insan beslenemez ise varlığını sürdüremez. Bu nedenle gıda bir insanın varlığını devam ettirmek için gerekli olan şeydir. Sanırım yeterli araştırma ve düşünme gerçekleştirilmeden bu anlamlar verilmiştir. Sonradan gelenler ise taklitle bu hatayı devam ettirmişlerdir.

Oysa ayetteki “ekvateha” kelimesindeki “ha” dişil zamiri revasiye (kıtalar) kelimesine gitmektedir. Kıtaların ne gibi bir gıdaya ihtiyacı olabilir? Olmaz tabi ama bir yanlışlık yapıldı mı, ardarda yanlışlığa sebep olur.

Şimdi bu üç ayetin daha doğru meallerini görelim:

Nisa 85. Ayet meali:

Kim güzel bir aracılıkla aracılıkta bulunursa ondan kendisine bir hisse olur. Ve kim kötü bir aracılıkla aracılıkta bulunursa ondan ona kefillik payı vardır. Ve Allah her şey üzerine gereğini yapandır.

Fussilet 10-11. Ayet meali:

Ve onun üstünden orada kıtalar ve orada elverişlilik (potansiyel) kıldı. Ve orada onun sürdürülürlüğü için gerekli olanı soruşturanlar için eşit dört dönem içinde ayarladı.

Sonra duman halindeki göğü düzenledi. Ve ona ve yeryüzüne dedi ki: İsteyerek veya istemeyerek bir duruma gelin. İkisi dedi ki: İsteyerek bir duruma geldik.

 

Doğrusunu Allah bilir.

 

 

 

 


YorumcuYorum
Hüseyin Kayahan
04.02.2018
16:04

Buradaki 4 yevm, jeolojik 4 zamandır.

Bu çok iyi bilinen ve "4 jeolojik zaman" diye kavramlaştırılan, canlıların besin zincirinin oluşmasıdır. Tek hücreli canlıdan başlayarak en son memelilerin ve nihayetinde de insanın ortaya çıkması ile son bulan 4 dönemdir.

Jeolojide bu süreç 4 dönemde işlenir.

I. Zaman (paleozoik)

II. Zaman (Mezezoik)

III. Zaman (Neozoik) ( Tersiyer )

IV. Zaman (Antropozoik) ( Kuvaterner ) 

İlginç olan da şudur ki; bunu yapanlar Müslümanlar değildi ve Kuran'da da bu konunun 4 dönem olarak ifade edildiğini bilmiyorlardı.

Saygılarımla.

H.Kayahan

Mete Firidin
04.02.2018
17:17

Daha çok kıtaların oluşma zamanıdır.


Hüseyin Kayahan
04.02.2018
17:32

Sadece kıtalar olsaydı "لِلسَّائِلِينَ/lissailiin" demezdi. Sail, ismi faildir ve düzenli çoğul olarak kullanılmıştır, marifedir.

Yeryüzündeki bütün saillerdir. Sürekli saillik durumu vardır. Biribirine entegre olmuşlardır. rastgele kalabalık/çoğul değildirler.

Saillik burada soru sorma manasında değildir. İhtiyacı olanlar demektir. Soru soran da cevaba ihtiyacı olan demektir. Bitkiler ve hayvanlar arasındaki besin döngüsünün veciz bir ifadesidir.

Mete Firidin
05.02.2018
08:31
Sonraki ayette "sümme" deniyor. Ortada rızık yok daha, geçmiş zaman kullanılıyor. Yani atmosfer şekillendirilmeden önce bu iş tamamlanıyor. Bu kıta bütünlüklerinin oluşturulmasıdır.
Sorup araştıranlar ise jeologlar, sistematik araştıran, bilimsel bir grup.
Mete Firidin
05.02.2018
08:31
Sonraki ayette "sümme" deniyor. Ortada rızık yok daha, geçmiş zaman kullanılıyor. Yani atmosfer şekillendirilmeden önce bu iş tamamlanıyor. Bu kıta bütünlüklerinin oluşturulmasıdır.
Sorup araştıranlar ise jeologlar, sistematik araştıran, bilimsel bir grup.
Mete Firidin
05.02.2018
08:31
Sonraki ayette "sümme" deniyor. Ortada rızık yok daha, geçmiş zaman kullanılıyor. Yani atmosfer şekillendirilmeden önce bu iş tamamlanıyor. Bu kıta bütünlüklerinin oluşturulmasıdır.
Sorup araştıranlar ise jeologlar, sistematik araştıran, bilimsel bir grup.




Çok Yorumlanan Makaleler
Mete Firidin
Kuran'da Kölelik
27.12.2013 63079 Okunma
86 Yorum 08.01.2014 17:16
Mete Firidin
Hz. Adem’in Kaburgası
25.04.2012 22487 Okunma
59 Yorum 28.04.2012 13:42
Mete Firidin
Miras ve Kelale Ayetleri
13.02.2014 27583 Okunma
53 Yorum 28.02.2014 13:04
Mete Firidin
Nuh’un Gemisi ve Cudii
12.01.2014 23786 Okunma
45 Yorum 05.02.2016 23:06
Mete Firidin
Adem'in ve Havva'nın Hatası
2.03.2014 29357 Okunma
34 Yorum 10.03.2014 00:48
Mete Firidin
Amen ve Senetin
15.11.2012 34636 Okunma
31 Yorum 30.11.2012 13:47
Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015 30955 Okunma
28 Yorum 12.01.2020 17:30
Mete Firidin
Homohabilis Havva ve Havvalar
20.04.2012 30080 Okunma
27 Yorum 15.04.2020 09:47
Mete Firidin
Nutfetin Emşâcin (99)
14.05.2013 28812 Okunma
24 Yorum 17.05.2013 15:16
Mete Firidin
El Tur ve Tur-i Sina?
24.03.2013 37157 Okunma
21 Yorum 23.06.2021 12:46
Mete Firidin
Hınzır
12.11.2018 11268 Okunma
19 Yorum 31.01.2021 23:14
Mete Firidin
Şeriata Göre Kadınların Dövülebilmesi?
16.03.2014 20480 Okunma
18 Yorum 20.03.2019 10:45
Mete Firidin
Kuran’da Tasavvuf ve Lahid Köklü Kelimeler
8.05.2014 13916 Okunma
18 Yorum 10.05.2014 11:22
Mete Firidin
Cennetteki Khamr
28.05.2015 20474 Okunma
17 Yorum 29.05.2015 19:00
Mete Firidin
Adet Görmekteyken Kadın Namaz Kılabilir mi?
14.06.2018 12260 Okunma
16 Yorum 17.04.2020 16:27
Mete Firidin
Lut Kavmi Homoseksüel Değildi!
3.08.2014 33234 Okunma
15 Yorum 03.12.2017 03:35
Mete Firidin
Âdemoğlu Şeytanın Halifesidir
22.03.2019 9419 Okunma
14 Yorum 27.03.2019 17:22
Mete Firidin
Hamr ve Humr
12.04.2012 13224 Okunma
14 Yorum 02.05.2012 15:51
Mete Firidin
Rahmet ve Şeriat
19.03.2012 8696 Okunma
14 Yorum 27.03.2012 21:05
Mete Firidin
Müslüman
19.12.2013 10692 Okunma
13 Yorum 21.12.2013 10:35
Mete Firidin
Talak Suresi 4. Ayet ve Pedofili
11.07.2019 13332 Okunma
13 Yorum 16.07.2019 05:54
Mete Firidin
Bilqıst
23.04.2014 12136 Okunma
13 Yorum 26.04.2014 14:44
Mete Firidin
İmhotep'in Babası
7.04.2015 11745 Okunma
13 Yorum 03.05.2018 23:12
Mete Firidin
İçki Haram mı?
25.05.2015 25186 Okunma
13 Yorum 12.01.2020 17:25
Mete Firidin
Zülkarneyn'in Doğu Seferi
3.06.2012 14856 Okunma
12 Yorum 19.06.2012 10:13
Mete Firidin
Tasavvuf
11.05.2010 16145 Okunma
12 Yorum 17.02.2016 17:55
Mete Firidin
Hz. Musa Ne Zaman Yaşadı?
12.05.2011 113045 Okunma
11 Yorum 07.04.2020 15:05
Mete Firidin
Karadelik ve Cehim
14.05.2012 8821 Okunma
11 Yorum 15.05.2012 09:07
Mete Firidin
Meteorit (Asteroid) Yağmuru
25.08.2013 12678 Okunma
11 Yorum 27.08.2013 15:07
Mete Firidin
Ayn Ra Ya Kökü Yoksunluk
9.03.2014 8762 Okunma
11 Yorum 13.03.2014 20:08
Mete Firidin
Cuma Namazı
19.01.2019 8173 Okunma
11 Yorum 20.01.2019 19:49
Mete Firidin
Hz. Muhammed'e İman
13.10.2018 8631 Okunma
11 Yorum 15.10.2018 22:32
Mete Firidin
Kuran'da Zamanın Sonu
30.09.2015 18164 Okunma
11 Yorum 25.10.2015 15:50
Mete Firidin
The Birthday Of Jesus Christ According to Quran
4.12.2016 11085 Okunma
10 Yorum 30.11.2017 15:56
Mete Firidin
Gavs Ve İkizler Burcu
15.12.2014 17946 Okunma
10 Yorum 14.07.2015 09:59
Mete Firidin
Hz. Nuh, İbrahim, Yusuf ve Musa Kronolojisi
5.04.2015 103186 Okunma
10 Yorum 12.01.2020 16:47
Mete Firidin
Fecr ve İmsak
18.07.2013 18617 Okunma
10 Yorum 20.07.2013 22:19
Mete Firidin
Arş
3.03.2013 7847 Okunma
10 Yorum 09.03.2013 18:42
Mete Firidin
% 100 Cotton
28.09.2012 6373 Okunma
10 Yorum 02.10.2012 11:59
Mete Firidin
Şecer
23.01.2014 9274 Okunma
10 Yorum 25.01.2014 09:30
Mete Firidin
Salat Kelimesinin Kökeni
26.02.2012 65460 Okunma
10 Yorum 03.06.2020 00:23
Mete Firidin
Hz. Musa ve Hızır'ın Buluştukları Yer
16.03.2012 21166 Okunma
10 Yorum 17.03.2012 10:03
Mete Firidin
Zülkarneyn
26.08.2011 17744 Okunma
10 Yorum 28.04.2020 20:20
Mete Firidin
İbni Arabi ve Araf 175-176. Ayetler
16.11.2011 28157 Okunma
9 Yorum 19.11.2011 17:29
Mete Firidin
Bekke Ve Mekke
27.01.2011 52105 Okunma
9 Yorum 25.03.2020 19:30
Mete Firidin
Şerr
10.05.2015 10649 Okunma
9 Yorum 19.05.2015 15:59
Mete Firidin
Petra Yalanı
28.04.2015 70675 Okunma
9 Yorum 02.05.2015 13:07
Mete Firidin
ÖNSÖZ
10.05.2018 6431 Okunma
9 Yorum 16.05.2018 20:41
Mete Firidin
Kutsal Kudüs!
1.02.2020 5149 Okunma
9 Yorum 03.02.2020 20:52
Mete Firidin
Yunus Peygamber Balinanın Karnında
15.03.2019 7378 Okunma
8 Yorum 25.06.2020 18:13
Mete Firidin
Midian Medyen Medine
3.05.2015 9909 Okunma
8 Yorum 02.02.2019 10:15
Mete Firidin
Ümmi Peygamber
4.06.2014 7836 Okunma
8 Yorum 12.06.2014 12:02
Mete Firidin
Harut ve Marut
6.02.2012 12641 Okunma
8 Yorum 08.02.2012 19:35
Mete Firidin
Kuran’da Yağış Kelimeleri
29.11.2013 11323 Okunma
8 Yorum 01.12.2013 18:50
Mete Firidin
Allah’ın İki Eli
5.12.2013 13485 Okunma
8 Yorum 12.12.2013 07:13
Mete Firidin
Ruh ve Ruhun Üflenmesi
11.04.2013 19179 Okunma
8 Yorum 14.04.2013 13:43
Mete Firidin
Necm ve İdbar
3.10.2013 14012 Okunma
8 Yorum 09.10.2013 16:19
Mete Firidin
Sarsar, Salsal
27.08.2013 8239 Okunma
7 Yorum 12.10.2013 17:06
Mete Firidin
Ashabı Kehf
3.02.2014 7662 Okunma
7 Yorum 12.10.2021 20:56
Mete Firidin
Hurufu Mukatta
9.04.2011 87507 Okunma
7 Yorum 25.03.2020 18:55
Mete Firidin
Adem ile Havva
9.03.2010 14986 Okunma
7 Yorum 23.05.2020 03:49
Mete Firidin
Nuh Peygamberin Kâfir Oğlunun Salı
26.06.2014 7602 Okunma
7 Yorum 17.04.2020 20:41
Mete Firidin
İblis Yees Gına
29.08.2014 7726 Okunma
7 Yorum 10.09.2014 19:06
Mete Firidin
Mars Hayali
7.01.2017 9184 Okunma
7 Yorum 12.10.2018 00:32
Mete Firidin
Sidr ve Sadr Kelimeleri
11.08.2015 15627 Okunma
7 Yorum 18.08.2015 14:52
Mete Firidin
Ayağa Mesh Meselesi
12.02.2016 12377 Okunma
6 Yorum 06.07.2016 22:09
Mete Firidin
Hadisler
1.02.2020 4556 Okunma
6 Yorum 17.02.2020 22:05
Mete Firidin
Fussilet Suresi 10. Ayet Tefsiri
4.02.2018 7249 Okunma
6 Yorum 05.02.2018 08:31
Mete Firidin
Hz. Yusuf’a Secde!
7.12.2018 7302 Okunma
6 Yorum 07.02.2020 21:36
Mete Firidin
Haqaben Ehqaben
16.04.2015 8579 Okunma
6 Yorum 18.04.2015 10:06
Mete Firidin
Kutsal Yaşam Ağacı
21.12.2011 14787 Okunma
6 Yorum 25.12.2011 16:12
Mete Firidin
GPS ve Enam 97
9.05.2012 6407 Okunma
6 Yorum 23.06.2012 15:46
Mete Firidin
Meleklerin Hızı
20.11.2013 13022 Okunma
6 Yorum 24.11.2013 19:02
Mete Firidin
Cimaletun sufrun
3.02.2013 6082 Okunma
6 Yorum 06.02.2013 20:29
Mete Firidin
Şehri Ramazan
18.08.2012 5730 Okunma
5 Yorum 19.08.2012 08:58
Mete Firidin
Naram Sin
25.07.2012 15915 Okunma
5 Yorum 15.10.2020 19:50
Mete Firidin
Şeytani Felsefe
5.05.2013 7097 Okunma
5 Yorum 14.06.2013 07:53
Mete Firidin
El Musawwir
8.12.2013 3803 Okunma
5 Yorum 15.12.2013 20:00
Mete Firidin
Sihir Öğreten İki Melek?
15.12.2013 8859 Okunma
5 Yorum 17.12.2013 07:54
Mete Firidin
Tevbe Suresi 30. Ayet
1.06.2014 9322 Okunma
5 Yorum 04.06.2014 16:12
Mete Firidin
Yedi Gece ve Sekiz Gün, Atlantis
25.02.2018 7120 Okunma
5 Yorum 13.05.2020 16:11
Mete Firidin
Şeyhe Teslimiyet!
14.06.2019 5309 Okunma
5 Yorum 20.06.2019 23:32
Mete Firidin
İki Hırsızın Çok Eli
30.05.2019 4951 Okunma
5 Yorum 16.06.2019 23:09
Mete Firidin
Kuran'da Doğu, Doğuş Kelimeleri
25.01.2023 699 Okunma
5 Yorum 24.02.2023 17:47
Mete Firidin
Ölünce melek mi oluruz?
12.05.2018 6686 Okunma
4 Yorum 14.05.2018 12:51
Mete Firidin
Azap
10.07.2016 9030 Okunma
4 Yorum 11.07.2016 18:20
Mete Firidin
Taha Suresi 125. Ayet Meali
22.11.2017 7594 Okunma
4 Yorum 25.11.2017 14:43
Mete Firidin
Bakara Suresi Meali
28.08.2015 8362 Okunma
4 Yorum 16.01.2019 16:36
Mete Firidin
Hadid Suresi 25. ayet ve Zülkarneyn
25.10.2015 14190 Okunma
4 Yorum 25.10.2015 13:00
Mete Firidin
Sünnetler ve Ayetlerin Tam Anlaşılması
1.05.2014 6734 Okunma
4 Yorum 09.05.2014 15:47
Mete Firidin
Havariler Ve Huriler
29.10.2014 7081 Okunma
4 Yorum 29.10.2014 19:00
Mete Firidin
Yırtıcı ve Hastalıklı Hayvanların Haramlığı
3.03.2015 8347 Okunma
4 Yorum 14.04.2015 18:05
Mete Firidin
Cidiha ?
10.01.2014 5126 Okunma
4 Yorum 14.08.2021 16:33
Mete Firidin
Harun’un Kız Kardeşi Miryem
1.09.2013 12312 Okunma
4 Yorum 11.09.2013 07:57
Mete Firidin
Kudret Helvası Menne
13.11.2013 102443 Okunma
4 Yorum 15.11.2013 03:46
Mete Firidin
Ğasaq
18.10.2013 5730 Okunma
4 Yorum 19.10.2013 06:52
Mete Firidin
Şecer ve Güç
28.01.2014 3517 Okunma
4 Yorum 04.02.2014 23:04
Mete Firidin
El Hadid ve Besmele
13.01.2013 12560 Okunma
4 Yorum 17.01.2013 08:36
Mete Firidin
Kitap ve CERN
1.01.2012 5252 Okunma
4 Yorum 19.02.2012 08:44
Mete Firidin
Hz. Lut’un Kızları
7.06.2011 38659 Okunma
4 Yorum 01.02.2020 21:22