Mete Firidin
İbni Arabi ve Araf 175-176. Ayetler
16.11.2011
29079 Okunma, 9 Yorum

 

Araf 175. Ayet: Onlara, şeytanın peşine taktığı ve kendisine verdiğimiz ayetlerden sıyrılarak azgınlıklardan olan kişinin olayını anlat.

Araf 176. Ayet: Dileseydik, onu ayetlerimizle üstün kılardık; fakat o, dünyaya meyletti ve hevesine uydu. Durumu, üstüne varsan da, kendi haline bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğin durumu gibidir. İşte ayetlerimizi yalan sayan kimselerin hali böyledir. Sen onlara bu kıssayı anlat, belki üzerinde düşünürler.

Araf 177.Ayet: Ayetlerimizi yalan sayan, kendine zulmeden millet ne kötü bir misaldir!

 

Yukarıda ki ayette çok bilgili olan ve daha sonra Allahın ayetlerinden sıyrılıp, şeytanın peşine takılan ve dünyada kalıcı olmaya çalışan bir adamdan örnek verilmektedir. Bu adam ise hasta bir köpeğe benzetilmektedir. Bu köpek ise çağırdığında veya kışkırtında hiçbir tepki vermemektedir. Özellikle köpeklerde görülen ve bu tarz bir duruma sebep olan bir hastalık vardır. Bu hastalığın adı “old dog  encephalitis” (Chronic distemper encephalitis) yani yaşlı köpek ensefaliti (Beyin iltihaplanması) dır. Bu hastalık virüs tarafından oluşturulur. Hayvanda yüz felci, halsizlik, havale, depresyon, görme bozukluğu ve sahibini tanımama gibi birçok belirtilere sebep olur.

Muhyiddin ibn Arabi  (1165-1239) Ünlü düşünür ve şairdir. Bir çok alim den dersler almış, çok bilgili bir alimdir. Özellikle Hindu kitaplarından Upanişad’ı çok iyi bildiği ve özümsediği eserlerinden açıkça anlaşılmaktadır. Arabi, İşbiliyye’de iken (1190) hastalanıp okuma kabiliyet'ini kaybetti. İki yıl bu halde kaldıktan sonra 589'da (Hicri) Sebte Şehri'ne giderek orada ahlak makamına erdiğini söyledi. Bu dönemde bir beyin hastalığı yani ensefalit geçirmiş olduğu anlaşılıyor. Daha sonra her söylenen sözü bir insan şeklinde görmeye başlıyor(refleks epilepsi, sara nöbeti). Birçok yer dolaştık dan Sonra Mısır’a geçti. Orada Futuhat-ı Mekkiye kitabında ki sözlerinden ötürü Mısır uleması tarafından hakkında verilen idam fetvasıyla yüz yüze gelince gizlice oradan kaçtı. Şam’da öldü. Bulunduğu türbenin kubbesinde -İbn Arabi'nin kendisine ait olduğu iddia edilen- 'bütün yüzyıllar yetiştirdikleri büyük insanlarla tanınır, benden sonraki yüzyıllar benimle anılacak' mealindeki bir beyit yazılıdır.

İbni Arabi: Aşağıdaki paragraflardan da anlaşılacağı üzere Allahın ayetlerinden sıyrılmış ve hatta ayetlere dolaylı yoldan yalan demiştir. Allahın ayetlerine yalan diyenden daha zalim kim olabilir.

Güya tasavvufcu insanlarımız ise Allahın ayetlerini anlamaya çalışmamış. Fakat her açıdan sapık olan Arabi’nin sözlerinde hikmet aramışlardır. Ne yazık ki hala aramaktadırlar. Allah’ı ve Hz. Muhammed’i ve Kuranı tanımayan gavurların İbni Arabi’yi öğen sözlerini sevinerek kabul etmişlerdir!

Muhyiddin ibn Arabi de gerek Fususi'l-Hikem ve gerekse el-Futuvatu'l-Mekkiye kitaplarını direkt Allah ve Rasulullah’tan aldığı ilham ve emirle yazdığını, Allah ve peygamberle görüştüğünü söyleyerek sanki Kur'an'ın tamamlanması ve Hz. Muhammed ile vahiy ve risaletin henüz son bulmadığını anlatmaktadır. Nitekim İbn Arabi vahyi; risalet vahyi ve velayet vahyi olmak üzere ikiye ayırmakta, risalet vahyinin son bulmasına rağmen velayet vahyinin devam ettiğini ve kendisine gelenlerden birinin biri olduğunu söylemektedir. Şöyle diyor Fusus kitabı için: "Rasulullah’ı rüyada gördüm. Bu kitabı yazmamı istedi. Ben de yazdım. Bu kitap, nefis arzularının münezzeh ve içine fesat karışmamış olan en kudsi makamdan indirilmiştir. Ben ancak bana ilham olunan şeyi yazdım." [7]

Kendisine vahiy indiği iddiası

İbn Arabî, kitaplarını kendisinin yazmadığını, sadece kendisine indirileni dile getirdiğini söyler; ".Çünkü bu kitap, nefis arzularından münezzeh ve içine fesad karışmamış olan en kudsî makamdan indirilmiştir. Çünkü ben ancak bana ilham olunan şeyi söyledim ve bu yazılı kitapta ancak bana indirilmiş olan hakikatleri dile getirdim ( - Fusûsül Hikem. Muhyiddin-i Arabî. M.E.B Çev:Nuri Gençosman s.20) ".Söylediğim her şeyi, bana Tanrı haber verdi. O, bana imlâ ediyor ve ben (bunları) kendi elimle yazıyordum. Benim lisânım, Hakk'ın lisanıdır, sözüm O'nun sözüdür ( - El Futûhât El-Mekkiyye. Muhyiddin-i İbn Arabî. Kültür Bakanlığı/1184 Çev: Prof.Dr.Nihat Keklik divandan nakille s.455) "Biz, bütün söylediklerimizde ancak Allah'ın bize ilka ettiği (ulaştırdığı) şeye dayanırız ( - El Futûhât El-Mekkiyye.S.19) Sufiler delil ikame etmekten münezzehtir( - El Futûhât El-Mekkiyye. S.25)

Kendisinin bazen (haşa) rabb olduğunu bazen kul olduğunu iddiası

muhyiddin-i Arabî "Fusûsü'l-Hikem'de" geçen şiirlerinde şunları söylüyor: "Bir vakit olur ki kul şüphesiz Rab olur. Başka bir vakitte de iftirasız kulluk derekesine iner. Allah beni över, ben de O'nu. O bana kulluk eder, ben de O'na. Ey nefsinde varlıkları yaratan! Sen halk ettiğin şeylerin hepsisin. Küfür ve isyan ehli cehenneme girseler de, orada kendileri için bir zevk ve lezzet vardır. O da onlar için bir cennettir. Ancak onların cennetleri Huld cennetlerine benzemez. İkisi birdir amma aralarında tecelli farkı vardır ( Said Nursi benzer ifadeleri Ebu Talib için anlatıyor. Mektubat.s.366) İster Hakk ol, ister Halk ol, Allah ile Rahman olursun ( - Fusûsül Hikem.s.83,93,95,104,190) diyen İbn Arabî; "Mükemmel arif, tapılan her şeyin hakkın açığa çıktığı ve kendisinde hakka ibadet edildiğini görendir. Onun için kendisinde fena bulduğu (kadın) suretine girerek tekrar kendisine dönmesi için yıkanma (gusül) ile onu temizlemiştir. (Erkeğin) Allah'ı kadında müşahede etmesi tam ve en mükemmelidir. Allah maddelerden soyut olarak hiçbir zaman müşahede edilemez ( - Teorik ve Pratik Açıdan Tasavvuf ve İslâm.s.118 der.)

Allah'ın (haşa) birçok şeye tecessüd ettiği iddiası

"Tasavvufun Şeyh-i Ekber'i teslis inancından daha çok ileri giderek, Allah'ın leş ve putlarda, Samirî'nin buzağısında, Hz.Musa'nın Firavun'unda ve pislik içinde yuvarlanan vücutlarda tecessüd ettiğine inanmış, şehvetleri alevlenen, güdüleri tutuşan ve her günahkarın önünde sere serpe açılıp günah bataklığına taşıyan ahlaksız kadının vücuduna büründüğünü söylediği bir tanrı anlayışına sahiptir (- Teorik ve Pratik Açıdan Tasavvuf ve İslâm.s.118) İbn Arabî'nin bu görüşlerini değerlendirecek olursak; "İslâm'a göre

yıldızlara tapanlar kafir olmuşlardır. Buzağıya tapan Yahudiler de kafir olmuşlardır. Hıristiyanlarda üç ortaklı (teslis) bir tanrıya taptıkları için kafir olmuşlardır. Cahiliye Arapları da ölenlerin putunu dikip hayatta kendilerine umut ve emellerle yöneldikleri gibi, ölümden sonra da benzer umut ve emellerle kendileriyle Allah arasında aracılıklarını sağlamak için putlara taptıklarından dolayı kafir olmuşlardır. Bütün bu gruplar ve insanlar Allah'tan başka varlıklara taptıkları için kafir oluyorken, acaba her şeye tapmaya çağıran İbn Arabî ve benzerleri için İslam'ın hükmü nedir? Her şeye ibadete devam eden bu gibileri için ne diyeceksiniz (- Teorik ve Pratik Açıdan Tasavvuf ve İslâm.s.120) İmam İbn Teymiyye "vahdet-i vücut" ve "Ehl-i vahdet" i değerlendirdikten sonra şu ifadelerle sözünü tamamlar: "Bunlardaki küfür ne Yahudilikte ne Hıristiyanlıkta ve ne de müşrik Arapların putperestliğinde yoktur. -( İman Üzerine. İbn Teymiyye, Pınar Yay.s.77) Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu; "Benimle peygamberler zümresinin benzeri, şu kimsenin benzeri gibidir: O kişi bir ev yaptırmış ve binayı tamamlayıp süslemiş de yalnız bir tuğlası eksik kalmış. Bu vaziyette insanlar binaya girip gezmeye başlarlar. Ve (o eksik yeri görüp) hayret ederek: "Şu bir tuğlanın yeri boş bırakılmış olmasaydı!" derler. İşte ben, o (yeri boş bırakılan) kerpicim; ben Hatemu'n-Nebiyyin'im (Peygamberlerin sonuyum) ( - Buhari.C:7 s.3331,3332)

Kendini Peygamber (s.a.v.) den üstün ilan ederek altına benzetmesi

İbn Arabîi "aslında duvardaki boşluğun bir değil iki kerpiçlik yer olduğunu, ne ki biri altın biri gümüş olan bu iki kerpiçten "hatemü'l-enbiyâ" yı (nebilerin sonuncusu) temsil eden gümüş kerpici Allah Rasûlü'nün gördüğü halde "hatemü'l-evliyâ (velilerin sonuncusu)'yı temsil eden altın kerpici göremediğini bu hadisiyle belli ettiğini" söyler. "Halbuki bu ikisi birden olmayınca nübüvvet duvarı asla tamamlanmayacaktır" der. Eserinde nebilerin sonuncusu olan Rasûlü temsil eden kerpicin gümüş, velilerin sonuncusu (hatemü'l-evliyâ)'yı temsil eden kerpicin de altın olmasını nübüvvetin zahir, velayetinse batın oluşuyla açıklar. Hatemü'l evliyâ'nın İbn Arabî'nin kendisi olduğunu hatırlatmaya gerek yoktur sanırız. Tahavi akaidi şarihi yukarıdaki satırları kastederek der ki; "Verdiği örnekte nefsini altın kerpiç, Allah Rasûlü'nü gümüş kerpiç olarak gösterenden daha kafir kim olabilir.?" İbn Arabî ve emsallerinin küfrü; "Allah'ın Rasûllerine inen bize de ininceye kadar iman etmeyeceğiz" (En'âm/124) diyen kimselerin küfründen daha beterdir. İbn Arabî ve benzerleri cehennemin en dibinde olan ittihadiye (hulul) inancındaki münafık ve zındıklardır. İbn Arabî bir şiirinde şöyle der: "Nübüvvet makamının mevkii rasûlün üstünde ve velinin altında bir yerdir." (Şerhu Akidetü't-Tahaviye,II/743." 12) "İbn Arabî gibi ya "Benden sonra peygamber yoktur." sözünün sahibinin (Peygamberimizin) doğru söylediğine inanarak veya başka bir endişeye dayanarak kendilerini peygamberlik sevdasına kaptırmayanlar ve bu iddia ile ortaya çıkmayanlar peygamberlikten bile daha yüksek bir derecenin cazibesine kapılarak "velilerin sonuncusu, peygamberlerin sonuncusundan daha büyüktür. Çünkü peygamberler ancak bir aracı vasıtası ile Allah'tan bilgi alabilirken veli bu bilgiyi aracısız olarak doğrudan doğruya alabilmektedir" demişlerdir (: İmam İbn Teymiyye Külliyat C:2s. 163) Velinin Peygamberden üstünlüğünün bir diğer sebebi de dinin onun eliyle tamamlanmış olmasıymış. (- İman Üzerine, İbn Teymiyye, Pınar Yay. S.192; Teorik ve Pratik Açıdan Tasavvuf ve İslâm.s.193)

 

Helak olan kavimlerin sıratı müstakim üzere olduğunu iddia etmesi

"Kur'ân âyetlerini tahrif ederek kafir Hûd kavminin sırat-ı mustakim üzere olduklarını, Firavun'un iman-ı kamil bir mü'min olduğu gibi, Nûh kavminin de mü'min bir kavim olduğu ve bu imanlarından dolayı Allah, onları mükafatlandırıp vahdet deryasına batırdığını, nimetini tatmaları için ilahi sevgi ateşine soktuğu, Hz.Harun'un İsrailoğullarını buzağıya tapmaktan alıkoyarak yanıldığını, çünkü buzağının gerçek mabud veya onun sûretinden bir sûret olduğunu, Nûh kavminin Ved, Yegus, Yeûk, Suva ve Nasr putlarına tapmayı bırakmamakla isabet ettikleri, çünkü bu putların ilahın birer görünümü olduklarını, tatlılık kökünden gelen azabın gerçekte rahmet ve hoş bir şey olduğunu, rahmete uğramayan ve rızaya kavuşmayan hiçbir insanın bulunmadığını, bir şey var olmadan önce Allah'ın onu bilemeyeceği, çünkü bir şeyin varlığının Allah'ın varlığının tercümesi olduğunu ve benzeri şeyleri söylemesine rağmen İbn Arabî bunların hepsini eksiltmeden ve çoğaltmadan doğrudan Rasûlullah'tan, hatta Allah'tan aldığını söylemiş ve Rasûlullah'ın, kendisine bunları insanlara tebliğ etmesini emrettiğini de iddia etmiştir.

 

Uydurduğu yalanı Allaha isnad eden veya kendine birşey vahy edilmemişken bana vahy olunuyor diyen kimseden, bir de Allâhın indirdiği âyetler gibi ben de indireceğim demekte olan kimseden daha zâlim kim olabilir? Görsen o zâlimler ölüm dalgaları içinde boğulurken Melâike ellerini uzatmış çıkarın, diye: canlarınızı bu gün zillet azâbiyle cezâlanacaksınız, çünkü Allaha karşı hakk olmıyanı söylüyordunuz ve çünkü Allâhın âyetlerinde istikbar ediyordunuz. (6/93)

Elleriyle (bir) Kitap yazıp sonra onu az bir bedel karşılığında satmak için «Bu Allah katındandır» diyenlere yazıklar olsun! Elleriyle yazdıklarından ötürü vay haline onların! Ve kazandıklarından ötürü vay haline onların! (2/79)

 

 

 


YorumcuYorum
Mete Firidin
17.11.2011
07:29

Sayın Cengiz bey

Ben İbn Teymiye'nin avukatı veya şefaatcisi değilim.

Amacım onu yada bunu kötülemek değil, Kuran dışı düşünceler ile mücadele etmektir.

Özellikle İslama atıf edilen Hindu felsefesi ile mucadele etmek ve Kuran ayetleri çerçevesinde inançları değerlendirmektir. Bular benim kendi düşücelerimdir.

Ben Kuranın ayetlerini anlamaya çalışıyorum. Felsefecilerin fikirleri umrumda değil. Onların fikirlerini Kurani bilgiye aykırı görürsem eleştiririm. Benim için kim olursa olsun değişmez. Bu kişi Arabi de olabilir. Teymiye de.

Mutlak doğru olan Allahın ayetleridir. Kişilerin sözleri değildir. Kişilerin sözleri doğru da olabilir yanlış da. Alimler bilgili insanlardır. Fakat Allahdan daha iyi bilemezler. Bu nedenle daima tam ve doğru olan ayetlerdir. Eğer bir filozof dolaylı da olsa Allahın ayetlerine yalan diyorsa ben bununla mücadele etmeye çalışırım. Bu benim imanımın ve samimiyetimin gereğidir.

Arabinin eserlerine bakarsanız Hindu Upanişad kitabının Copy-Past yapıldığını görürsünüz.

Bu yazıdaki amacım Araf suresi 175-176 da anlatılan kişi ile Arabinin benzerliğini göstermektir.

Doğrusunu Allah bilir. Bu da kulun cihadına engel değildir.

Bence sizin en büyük hatanız. İslama ait alimleri kutsal ve kusursuz yaratıklar gibi algılamanızdır.

Oysa onlar da senin - benim gibi kusurlu mahluklardır. Yüceler yücesi ,Öğülmeye layık olan yalnız Allahdır. hepimiz ona muhtacız. Allah ise hiçbirşeye özellikle insanlara muhtaç değildir. Aynayada ihtiyacı yoktur. O herşeyi ve kendini de hakkıyla bilir. Bunun için hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. O diler ve yapar. Hiç kimseyede hesap vermek zorunda değildir. Bunun için bir fesefeye de ihtiyacı yoktur. Özellikle Hindu felsefesine.

Mete Firidin
17.11.2011
10:04

İnsan yaşadığı gibi inanır. İnandığı gibi yaşar. Yani hevasına göre yaşar. Heva ise hidayet edemez. Hidayet yalnız Allah'dan dır.

İslam dininin temel dayanağı Kuran dır. İslam dini tasavvuf ve şeriat şeklinde ikiye ayrılamaz. Bir bütündür. Kuran hem ahlaki ,hemde cezai ayetler içerir. Sırati müstakim ikisini de kapsar. Bir kişi ne kadar humanist de olsa doğru yolda değildir. Doğru yola Allahın kitabını bir bütün olarak anlayarak ulaşılır.

Bu nedenle önemli olan Kuran ayetlerinin ne dediğidir. Bizim heva ve heveslerimizin ne olduğu değildir. Allahın Ayetleri hoşumuza gitmese de doğru olan odur. Aklımızı ve gönlümüzü humanizim yönünde değil, Allahın ayetlerinin yönelttiği doğrultuda terbiye etmeliyiz. Bunun dışındaki yöntem ve düşünceler sapıklıkdan başka bir şey değildir. Ve doğru yola ulaştırmaz. Bu nedenle onun bunun felsefi görüşlerini anlamaya çalışacağına , Allahın Kuranını anlamaya çalışalım.

Ahiret günüde "işte bizi bu büyük saydıklarımız sapıtı" demek zorunda kalmayalım.

Mete Firidin
17.11.2011
10:13

Bir kişinin hayranlarının çokluğu O nun doğru yolda olduğunu göstermez. İnsanların çoğuna uyarsan seni sapıttırlar.

Bir çok sanatcı,şarkıcı, yazar, devlet adamı gibi insanların itibar ettiği kişilerin çok,çok hayranları vardır. Ama onlar doğru yolda değillerdir. Katolik hristiyanların Papa sının bir milyar kutsal sayanı vardır. Bu Papanın doğru yolda olduğunu göstermez. Aksine peygamberlik tarihi boyunca doğru yolu tutanlar hep cüzzi bir azınlık ve garibanlar olarak kalmıştır. Bu nedenle Arabinin birçok kutsal sayanı olması Onun doğru yolda olduğunu göstermez. Aksine Allah ve Kuran bilmez insanlar tarafından da beğenilmesi sapıklığının alameti olabilir.

Kutsal olan Yalnız Allahtır. Vahdette budur.

Mete Firidin
18.11.2011
15:05

"Gönül bu ota da konar boka da" deyimini bilirsiniz.

Bu nedenle de İslamı gönül islamı ve şeriat islamı diye ayıramazsınız. Sadece Kuran İslamı Olmalıdır. Sünnetlerde bunun yardımcısı olmalıdır.

Herkesin gönlüne göre bir İslam olmaz . olursa böyle olur. Her toplum İslam öncesi gelenek ve batıl inançlarını İslam diye Yutturmaya çalışır. Mealen bir ayette "herbiri kendine has kitap isterle" denmektedir.

Sizde sanırım şunu istiyorsunuz: "Bize kuran dışı kendi geleneklerimize ve gönlümüze göre bir din "

Yani ayetlerden sıyrılıp hiç bir ceza ve sorumluluğun olmadığı bir din, böylece size hoş gösterilmiş sapıklıklarda gönül rahatlığı ile devam edesiniz.

Ya Kuran'a inan, Ya da İbni Arabiye.

Ya Hz. Muhamme de, ya da İbni Arabiye,

Cennette ki Adem misali Ya Allaha güven, ya da İbni Arabiye.

Allah mı daha doğru sözlü? yoksa Arabi mi?

Cüneyt Özcan
18.11.2011
18:27

Cengiz bey, örneğin tartışmayı itidalli (faydalı) bir noktaya getirmek için şöyle bişey soralım;

"Nil'den girdim Fırat'tan çıkmak ne demek olabilir?"

Mevcut bildiğimiz dünya kanunları dahilinde bunun gerçekleşmesi mümkün değil. Bu tip söylemleri Hz. Musa'nın asasını vurup denizi yarması kabilinden mi yorumlamalıyız? Yani Rabbim isterse herşey olur şeklinde mi?

Cüneyt Özcan
18.11.2011
18:38

Meselâ ben risaleleri okurken şu dikkatimi çekti ki; kitapta yazılan bir nokta anlaşılmazsa bunu külliyatın başka bir yerinde açıklayan ifadeler bulunuyor. Aşağı yukarı her kitapta bu olaya rastlamak mümkün. Süleyman Karagülle'nin kitaplarında ve seminerlerde de var bu. Bu yüzden değerlendirme yaparken o kitabı/külliyatı iyi tetkik etmeden yorum yapılmaması kanaatindeyim.

Ayrıca İbn-i Teymiyyeye de neden sapık yaftası vurduğunuzu da öğrenmek isterim? Onun külliyatında da yukarda bahsettiğim tetkikin yapılması gerektiğini düşünüyorum. Umarım kulaktan dolma yada sadece 1-2 sözüne bakarak yaftalamamışsınızdır. Sonuçta Hakka hizmet etmek niyetindeyse sadece "ehl-i sünnet vel cemaat" diye adlandırılan düşüncülere uymuyor diye sapık ilan edilmemeli.

Mete Firidin
18.11.2011
19:36

Sn cengiz bey Arabinin meşhur iki kitabını okudum. Anladığım tekşey bol keseden attığı.

Mesela gökte 5 gezegen var diyor. Birincisi gökte en az 9 gezegen var. Yanlış biliyor. İkincisi bilmediği halde biliyorum deyip yalan söylüyor.

Nilden dalıp Fırattan çıkıyor. Fırattan dalıp Nilden çıkıyor. fakat Fırattan dalıp Amazondan veya Misisipiden Çıkamıyor. "Bazen ben Allaha kulluk ederim, Bazende O bana" diyebilecek mertebeye gelmiş olan birinin en basit coğrafi ve astronomik bilgileri bilmesi gerekmez mi? Bilmiyorsa yalan söylememesi gerekmez mi?

Şifalar diliyorum.

Güzel alıntılar Kullanmaya devam edeceği .İnşallah.

Zafer Kafkas
19.11.2011
01:22

İslam dini bir bütündür. Sadece inançtan , ahlaktan , siyasetten , ekonomiden , hukukdan ibaret değildir. Bunların tümünü içinde barındırır. İslamın ahlaki düsturlarını kabul edip uygulamak fakat ekonomik düsturlarını yok saymak veya uygulanamaz görmek bence şirktir. İşte İslamın tüm bu emir ve yasaklarını bütünüyle değil de bir kısmını kabul edip bir kısmını kabul etmemek bu bütünlüğü bozmaktır. Yoksa İslamın hem dini ahlaki boyutu vardır hem de şeriat boyutu vardır demek bütünlüğü bozmaz aksine güçlendirir. Çünkü bu ikiside İslamdandır yani Kuran ve sünnettendir. Ahlaki olarak müslüman fakat ekonomik olarak adil düzeni değil de kapitalizmi vs. kabul eden biri bu bütünlüğü bozmuştur esas ayırım budur. Bu sebeple Mete Beyin İslamın tasavvuf ve şeriat diye ikiye ayrılmaz şeklinde ifade ettiği bütünlük anlayışını kendimce doğru bulmuyorum.

İnsanın manevi ve ahlaki gelişimine katkı sağlamak amacındaki ve daha iyi insanların oluşması için bir takım mekanizmalarla insanları eğiten Kuran ve sünnet kaynaklı ve şeriate sonuna kadar bağlı grupların içerisinde olunmasının bir mahsuru olmayacağını düşünüyorum. Ama diğer taraftan insanların manevi ve ahlaki gelişmeleri için illaki bir tasavvufi ekolün içinde olmalarına da gerek olmadığı kanaatindeyim. Bu kişinin kendi yapısı ve kendini tanıması ile yapacağı bir tercihtir. Kimisi bir tasavvufi ekolün içerisinde daha iyi ve huzurlu olur kimisi de dışarda bu bu iyiliği ve huzuru yakalayabilir.

Ama esasta burda tartışan herkesin ortak olarak birleştiği birşey var ki bu atlanıyor veya tartışma doğru mecraya girmediği için farkedilmiyor. Herhangi bir tasavvuf ekolü eğer ki insanları İslama ait dünyevi düzenlemelerden yani düzene ait düsturlardan uzak tutarak bu insanları sömürünün bir aracı haline getiriyorsa , birtakım şarlatan şeyhlerin oyuncağı durumuna düşürüyorsa bu elbette kötüdür ve zaten bu durumda olan tüm ekoller desteklenmektedir. Eğer ki bir tasavvufi ekol hem manevi eğitimi ve gelişimi sağlamak için çaba sarfederken hem de Adil Düzeni destekliyor ve Adil Düzen için çalışıyorsa bu zaten istenilen durumdur ve zaten ortadan kalkması için çabalanıyordur.

Kısaca tasavvuf dairesine girmek kişisel tercihtir, şeriati kabul edip desteklediği ve gelmesi için çabaladığı müddetçe zararlı değil faydalıdır. Şarlatanlık yapanların şarlatanlıkları zaten hemen belli oluyor bu yüzden gerçek Allah aşıklarını bu şarlatanlara bakıp aldanarak bir kefeye koymak sapık ve kötü olarak nitelemek bence yanlıştır. Allah Hakkı Hak batılı batıl olarak görmeyi nasip etsin.

Süleyman Karagülle
19.11.2011
17:29

Muhteremeyn Mete ve Cengiz

Tarıkat tartışılamaz, ilmi değil, imanıdır. Tarıkatın düzendeki yeri tartışılablir. Söyleyen tartışılamaz, söylenen tartışılır. İnsanlar yaptıklarından veya söyledikleirnden değil yaptıkları yanlışlardan değil niyetlerinden sorumludurlar, niyetleri de yalnız Alah bilir. Adil düzene göre İmsanlık Anaaysasının Kurandaki deliller üzerinde tartışmaya gelmenizi dört gözle bekliyorum.





Çok Yorumlanan Makaleler
Mete Firidin
Kuran'da Kölelik
27.12.2013 63997 Okunma
86 Yorum 08.01.2014 17:16
Mete Firidin
Hz. Adem’in Kaburgası
25.04.2012 23265 Okunma
59 Yorum 28.04.2012 13:42
Mete Firidin
Miras ve Kelale Ayetleri
13.02.2014 28553 Okunma
53 Yorum 28.02.2014 13:04
Mete Firidin
Nuh’un Gemisi ve Cudii
12.01.2014 24700 Okunma
45 Yorum 05.02.2016 23:06
Mete Firidin
Adem'in ve Havva'nın Hatası
2.03.2014 30383 Okunma
34 Yorum 10.03.2014 00:48
Mete Firidin
Amen ve Senetin
15.11.2012 35414 Okunma
31 Yorum 30.11.2012 13:47
Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015 31768 Okunma
28 Yorum 12.01.2020 17:30
Mete Firidin
Homohabilis Havva ve Havvalar
20.04.2012 30771 Okunma
27 Yorum 15.04.2020 09:47
Mete Firidin
Nutfetin Emşâcin (99)
14.05.2013 29591 Okunma
24 Yorum 17.05.2013 15:16
Mete Firidin
El Tur ve Tur-i Sina?
24.03.2013 38410 Okunma
21 Yorum 23.06.2021 12:46
Mete Firidin
Hınzır
12.11.2018 12423 Okunma
19 Yorum 31.01.2021 23:14
Mete Firidin
Şeriata Göre Kadınların Dövülebilmesi?
16.03.2014 20963 Okunma
18 Yorum 20.03.2019 10:45
Mete Firidin
Kuran’da Tasavvuf ve Lahid Köklü Kelimeler
8.05.2014 14419 Okunma
18 Yorum 10.05.2014 11:22
Mete Firidin
Cennetteki Khamr
28.05.2015 21130 Okunma
17 Yorum 29.05.2015 19:00
Mete Firidin
Adet Görmekteyken Kadın Namaz Kılabilir mi?
14.06.2018 13017 Okunma
16 Yorum 17.04.2020 16:27
Mete Firidin
Lut Kavmi Homoseksüel Değildi!
3.08.2014 33822 Okunma
15 Yorum 03.12.2017 03:35
Mete Firidin
Âdemoğlu Şeytanın Halifesidir
22.03.2019 9885 Okunma
14 Yorum 27.03.2019 17:22
Mete Firidin
Hamr ve Humr
12.04.2012 13882 Okunma
14 Yorum 02.05.2012 15:51
Mete Firidin
Rahmet ve Şeriat
19.03.2012 8880 Okunma
14 Yorum 27.03.2012 21:05
Mete Firidin
Müslüman
19.12.2013 10925 Okunma
13 Yorum 21.12.2013 10:35
Mete Firidin
Talak Suresi 4. Ayet ve Pedofili
11.07.2019 14046 Okunma
13 Yorum 16.07.2019 05:54
Mete Firidin
Bilqıst
23.04.2014 12378 Okunma
13 Yorum 26.04.2014 14:44
Mete Firidin
İmhotep'in Babası
7.04.2015 12155 Okunma
13 Yorum 03.05.2018 23:12
Mete Firidin
İçki Haram mı?
25.05.2015 25736 Okunma
13 Yorum 12.01.2020 17:25
Mete Firidin
Zülkarneyn'in Doğu Seferi
3.06.2012 15192 Okunma
12 Yorum 19.06.2012 10:13
Mete Firidin
Tasavvuf
11.05.2010 16527 Okunma
12 Yorum 17.02.2016 17:55
Mete Firidin
Hz. Musa Ne Zaman Yaşadı?
12.05.2011 119571 Okunma
11 Yorum 07.04.2020 15:05
Mete Firidin
Karadelik ve Cehim
14.05.2012 9037 Okunma
11 Yorum 15.05.2012 09:07
Mete Firidin
Meteorit (Asteroid) Yağmuru
25.08.2013 12946 Okunma
11 Yorum 27.08.2013 15:07
Mete Firidin
Ayn Ra Ya Kökü Yoksunluk
9.03.2014 8939 Okunma
11 Yorum 13.03.2014 20:08
Mete Firidin
Cuma Namazı
19.01.2019 8536 Okunma
11 Yorum 20.01.2019 19:49
Mete Firidin
Hz. Muhammed'e İman
13.10.2018 8950 Okunma
11 Yorum 15.10.2018 22:32
Mete Firidin
Kuran'da Zamanın Sonu
30.09.2015 18559 Okunma
11 Yorum 25.10.2015 15:50
Mete Firidin
The Birthday Of Jesus Christ According to Quran
4.12.2016 11563 Okunma
10 Yorum 30.11.2017 15:56
Mete Firidin
Gavs Ve İkizler Burcu
15.12.2014 19080 Okunma
10 Yorum 14.07.2015 09:59
Mete Firidin
Hz. Nuh, İbrahim, Yusuf ve Musa Kronolojisi
5.04.2015 108775 Okunma
10 Yorum 12.01.2020 16:47
Mete Firidin
Fecr ve İmsak
18.07.2013 19334 Okunma
10 Yorum 20.07.2013 22:19
Mete Firidin
Arş
3.03.2013 8083 Okunma
10 Yorum 09.03.2013 18:42
Mete Firidin
% 100 Cotton
28.09.2012 6493 Okunma
10 Yorum 02.10.2012 11:59
Mete Firidin
Şecer
23.01.2014 9766 Okunma
10 Yorum 25.01.2014 09:30
Mete Firidin
Salat Kelimesinin Kökeni
26.02.2012 67416 Okunma
10 Yorum 03.06.2020 00:23
Mete Firidin
Hz. Musa ve Hızır'ın Buluştukları Yer
16.03.2012 21871 Okunma
10 Yorum 17.03.2012 10:03
Mete Firidin
Zülkarneyn
26.08.2011 18455 Okunma
10 Yorum 28.04.2020 20:20
Mete Firidin
İbni Arabi ve Araf 175-176. Ayetler
16.11.2011 29079 Okunma
9 Yorum 19.11.2011 17:29
Mete Firidin
Bekke Ve Mekke
27.01.2011 54519 Okunma
9 Yorum 25.03.2020 19:30
Mete Firidin
Şerr
10.05.2015 10976 Okunma
9 Yorum 19.05.2015 15:59
Mete Firidin
Petra Yalanı
28.04.2015 71964 Okunma
9 Yorum 02.05.2015 13:07
Mete Firidin
ÖNSÖZ
10.05.2018 6727 Okunma
9 Yorum 16.05.2018 20:41
Mete Firidin
Kutsal Kudüs!
1.02.2020 5550 Okunma
9 Yorum 03.02.2020 20:52
Mete Firidin
Yunus Peygamber Balinanın Karnında
15.03.2019 7966 Okunma
8 Yorum 25.06.2020 18:13
Mete Firidin
Midian Medyen Medine
3.05.2015 10243 Okunma
8 Yorum 02.02.2019 10:15
Mete Firidin
Ümmi Peygamber
4.06.2014 8019 Okunma
8 Yorum 12.06.2014 12:02
Mete Firidin
Harut ve Marut
6.02.2012 13193 Okunma
8 Yorum 08.02.2012 19:35
Mete Firidin
Kuran’da Yağış Kelimeleri
29.11.2013 11633 Okunma
8 Yorum 01.12.2013 18:50
Mete Firidin
Allah’ın İki Eli
5.12.2013 14274 Okunma
8 Yorum 12.12.2013 07:13
Mete Firidin
Ruh ve Ruhun Üflenmesi
11.04.2013 19763 Okunma
8 Yorum 14.04.2013 13:43
Mete Firidin
Necm ve İdbar
3.10.2013 14308 Okunma
8 Yorum 09.10.2013 16:19
Mete Firidin
Sarsar, Salsal
27.08.2013 8690 Okunma
7 Yorum 12.10.2013 17:06
Mete Firidin
Ashabı Kehf
3.02.2014 8109 Okunma
7 Yorum 12.10.2021 20:56
Mete Firidin
Hurufu Mukatta
9.04.2011 90248 Okunma
7 Yorum 25.03.2020 18:55
Mete Firidin
Adem ile Havva
9.03.2010 15518 Okunma
7 Yorum 23.05.2020 03:49
Mete Firidin
Nuh Peygamberin Kâfir Oğlunun Salı
26.06.2014 7867 Okunma
7 Yorum 17.04.2020 20:41
Mete Firidin
İblis Yees Gına
29.08.2014 7929 Okunma
7 Yorum 10.09.2014 19:06
Mete Firidin
Mars Hayali
7.01.2017 9423 Okunma
7 Yorum 12.10.2018 00:32
Mete Firidin
Sidr ve Sadr Kelimeleri
11.08.2015 16135 Okunma
7 Yorum 18.08.2015 14:52
Mete Firidin
Abdestsiz Kuran Okumak!
20.04.2024 755 Okunma
7 Yorum 21.04.2024 20:19
Mete Firidin
Ayağa Mesh Meselesi
12.02.2016 12724 Okunma
6 Yorum 06.07.2016 22:09
Mete Firidin
Hadisler
1.02.2020 4878 Okunma
6 Yorum 17.02.2020 22:05
Mete Firidin
Fussilet Suresi 10. Ayet Tefsiri
4.02.2018 7608 Okunma
6 Yorum 05.02.2018 08:31
Mete Firidin
Hz. Yusuf’a Secde!
7.12.2018 7682 Okunma
6 Yorum 07.02.2020 21:36
Mete Firidin
Haqaben Ehqaben
16.04.2015 8735 Okunma
6 Yorum 18.04.2015 10:06
Mete Firidin
Kutsal Yaşam Ağacı
21.12.2011 15106 Okunma
6 Yorum 25.12.2011 16:12
Mete Firidin
GPS ve Enam 97
9.05.2012 6546 Okunma
6 Yorum 23.06.2012 15:46
Mete Firidin
Meleklerin Hızı
20.11.2013 13480 Okunma
6 Yorum 24.11.2013 19:02
Mete Firidin
Cimaletun sufrun
3.02.2013 6251 Okunma
6 Yorum 06.02.2013 20:29
Mete Firidin
Şehri Ramazan
18.08.2012 5926 Okunma
5 Yorum 19.08.2012 08:58
Mete Firidin
Naram Sin
25.07.2012 16595 Okunma
5 Yorum 15.10.2020 19:50
Mete Firidin
Şeytani Felsefe
5.05.2013 7310 Okunma
5 Yorum 14.06.2013 07:53
Mete Firidin
El Musawwir
8.12.2013 3939 Okunma
5 Yorum 15.12.2013 20:00
Mete Firidin
Sihir Öğreten İki Melek?
15.12.2013 9041 Okunma
5 Yorum 17.12.2013 07:54
Mete Firidin
Tevbe Suresi 30. Ayet
1.06.2014 9492 Okunma
5 Yorum 04.06.2014 16:12
Mete Firidin
Yedi Gece ve Sekiz Gün, Atlantis
25.02.2018 7440 Okunma
5 Yorum 13.05.2020 16:11
Mete Firidin
Şeyhe Teslimiyet!
14.06.2019 5683 Okunma
5 Yorum 20.06.2019 23:32
Mete Firidin
İki Hırsızın Çok Eli
30.05.2019 5309 Okunma
5 Yorum 16.06.2019 23:09
Mete Firidin
Kuran'da Doğu, Doğuş Kelimeleri
25.01.2023 1127 Okunma
5 Yorum 24.02.2023 17:47
Mete Firidin
Ölünce melek mi oluruz?
12.05.2018 7039 Okunma
4 Yorum 14.05.2018 12:51
Mete Firidin
Azap
10.07.2016 9377 Okunma
4 Yorum 11.07.2016 18:20
Mete Firidin
Taha Suresi 125. Ayet Meali
22.11.2017 7924 Okunma
4 Yorum 25.11.2017 14:43
Mete Firidin
Bakara Suresi Meali
28.08.2015 8632 Okunma
4 Yorum 16.01.2019 16:36
Mete Firidin
Hadid Suresi 25. ayet ve Zülkarneyn
25.10.2015 14595 Okunma
4 Yorum 25.10.2015 13:00
Mete Firidin
Sünnetler ve Ayetlerin Tam Anlaşılması
1.05.2014 6915 Okunma
4 Yorum 09.05.2014 15:47
Mete Firidin
Havariler Ve Huriler
29.10.2014 7286 Okunma
4 Yorum 29.10.2014 19:00
Mete Firidin
Yırtıcı ve Hastalıklı Hayvanların Haramlığı
3.03.2015 8554 Okunma
4 Yorum 14.04.2015 18:05
Mete Firidin
Cidiha ?
10.01.2014 5405 Okunma
4 Yorum 14.08.2021 16:33
Mete Firidin
Harun’un Kız Kardeşi Miryem
1.09.2013 12793 Okunma
4 Yorum 11.09.2013 07:57
Mete Firidin
Kudret Helvası Menne
13.11.2013 112379 Okunma
4 Yorum 15.11.2013 03:46
Mete Firidin
Ğasaq
18.10.2013 5852 Okunma
4 Yorum 19.10.2013 06:52
Mete Firidin
Şecer ve Güç
28.01.2014 3694 Okunma
4 Yorum 04.02.2014 23:04
Mete Firidin
El Hadid ve Besmele
13.01.2013 12906 Okunma
4 Yorum 17.01.2013 08:36
Mete Firidin
Kitap ve CERN
1.01.2012 5396 Okunma
4 Yorum 19.02.2012 08:44


© 2024 - Akevler