Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015
31643 Okunma, 28 Yorum

Nuh’un Üvey Oğlu!

 

 

Derler ki “Kuran’da Nuh’un karısının suçu belli değildir!”

Acaba öyle mi?

Şartlanmışlıklar Kuran’ı anlamaya en büyük engeldir.

Şimdi aşağıdaki ayetleri okuyup düşünelim!

Hud 45. Ayet:

وَنَادَى نُوحٌ رَبَّهُ فَقَالَ رَبِّ إِنَّ ابْنِي مِنْ أَهْلِي وَإِنَّ وَعْدَكَ الْحَقُّ وَأَنْتَ أَحْكَمُ الْحَاكِمِينَ (45)

45-Nuh Rabbine seslendi: «Rabbim! Kesinlikle oğlum benim ailemdendi. Doğrusu Senin vadin haktır. Sen hükmedenlerin en iyi hükmedenisin» dedi.

Bu ayette Nuh peygamberin bahsi geçen oğlunun kendi öz oğlu olduğunu düşündüğü anlaşılmaktadır.

 

 

Hud 46. Ayet:

قَالَ يَانُوحُ إِنَّهُ لَيْسَ مِنْ أَهْلِكَ إِنَّهُ عَمَلٌ غَيْرُ صَالِحٍ فَلَا تَسْأَلْنِ مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ إِنِّي أَعِظُكَ أَنْ تَكُونَ مِنَ الْجَاهِلِينَ (46)

 

46-Dedi ki: Ey Nuh; o senin ailenden değildir. Kesinlikle o uygunsuz bir ameldir.        Öyleyse bilmediğin şeyi benden isteme. Cahillerden olmaman için sana öğüt veriyorum.

Bu ayette ise aslında boğulan kişinin Nuh’un öz oğlu olmadığı anlaşılmaktadır. Çünkü ayette “Kesinlikle o amelin gayrı salihin” denmektedir. Birçok mealde ise bu cümle sanki “Amelihu gayri salihin” miş gibi çevrilip “Dürüst iş yapan, temiz bir insan değildi” anlamı verilmektedir. Yani bu kişi Nuh’un öz oğludur fakat kötü davranışları olan biriymiş gibi anlatılmaktadır. Oysa ayet açıktır. Ayette “ Kesinlikle o amelün- bir ameldir, gayri-başka, salihin- uygun. Yani “o uygun olmayan mamuldür” denmektedir. Peki, kimin mamulüdür? Bunu aşağıdaki Tahrim 10. Ayetten anlamaktayız.

 

Hud 47. Ayet:

قَالَ رَبِّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَسْأَلَكَ مَا لَيْسَ لِي بِهِ عِلْمٌ وَإِلَّا تَغْفِرْ لِي وَتَرْحَمْنِي أَكُنْ مِنَ الْخَاسِرِينَ (47)

47-« Rabbim! Bilmediğim şeyi senden istemekten sana sığınırım. Beni hoş görmez ve bana merhamet etmezsen kaybedenlerden olurum» dedi.

Bu ayette ise Nuh “Kesinlikle o uygun olmayan bir ameldir” bilgisinden sonra mutmain olduğu anlaşılmaktadır.

 

 

Tahrim 10. Ayet:

ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِلَّذِينَ كَفَرُوا امْرَأَةَ نُوحٍ وَامْرَأَةَ لُوطٍ كَانَتَا تَحْتَ عَبْدَيْنِ مِنْ عِبَادِنَا صَالِحَيْنِ فَخَانَتَاهُمَا فَلَمْ يُغْنِيَا عَنْهُمَا مِنَ اللَّهِ شَيْئًا وَقِيلَ ادْخُلَا النَّارَ مَعَ الدَّاخِلِينَ (10)

Allah, inkâr edenlere, Nuh’un karısı ile Lut’un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kulun (nikahı) altında idiler, onlara hıyanet ettiler. Allah’tan hiçbir şeyi onlardan savamadı. (Onlara): «Haydi girenlerle birlikte siz de ateşe girin!» denildi [10].

 

Burada hıyanet kocaya yani Nuh peygambere yapılmıştır. Ne gibi bir hıyanet olabilir?

Boğulanlar arasında ve gemide bulunanlar arasında sayılmadığına göre Nuh’un karısı tufandan önce ölmüş olmalıdır. İhaneti de belki Nuh peygamber olmadan önce yapmış olabilir.

Doğrusunu Allah bilir.

 

 


YorumcuYorum
Hüseyin Kayahan
25.10.2015
17:01

Tevrat'a göre Nuh'un 3 oğlu olmuştur:

"Ve Nuh beş yüz yaşında idi; ve Samın, Hamın ve Yafetin babası oldu." (Tekvin 5/32)

"Nuhun zürriyetleri bunlardır. Nuh sadık adamdı, ve kendi devirlerinde kâmildi; Nuh Allah ile yürüdü." (Tekvin 6/9)

"Ve Nuh üç oğul babası oldu: Sam, Ham ve Yafet." (Tekvin 6/10)

Bu boğulan oğul; eşinin çocuğu, kendisinin üvey oğlu olsa gerektir. Eğer ima ile belirtildiği gibi "veled-i zina" olsaydı, "gayru salihin/salih (uygun) olmayan" değil, gayru sahihin/sahih (geçerli) olmayan" şeklinde gelmeliydi. Bu çocuk, nesebi gayri sahih değil, nesebi gayri salihtir. Bence eşi zina etmemiştir; bu çocuk, Nuhun gerçek oğlu değil, oğlu gibi davrandığı ve oğullarından ayırmadığı ama eşinin oğlu olmalıdır.

O benim oğlum demesi için; "innehu ibnî/o benim oğlumdur" demesi yeterli olurdu. Ya da "innehu min ehlî/o benim ehlimdendir" demesi yeterliydi. Söz uzatıldığına göre burada başka bir kasıt vardır..!?

Diğer yandan; leyse min (el) ehl-i beyt (ike) dememekte, "leyse min ehlike" denmektedir. Evdeki herkes; kimin çocuğu olursa olsun, hatta köle olsun, ehli beyttendir. Kişinin ehli ise, sadece kendi sulbünden gelen kimseler olsa gerektir.

Eşinin ihaneti Nuh'a inanması olabilir, illa onu başka erkekle aldatması gerekmez. İhanet kelimesi zina için kullanılmasa gerektir. Türkçedeki eşini başkası ile aldatma (zina etme),  Arapça'da ihanet kelimesi ile ifade edilmez. İhanet kelimesinin geçtiği yerleri bu gözle okumak gerekir. Lutun karısı da ihanet etti dendiğine göre ve Lutun karısının böyle bir (zina) fiili bilinmediğine göre, bu ihanet gizli cinsi ilişki değildir. Öyle bir fiildir ki, ikisi de aynı şeyi işlemiş olsunlar: Bu da son ana kadar sanki kocalarına inanmış gibi davranıp ama sonra onların peşinden gitmemeleri, onları takip etmemeleri olsa gerektir. Yani onları yolda bıraktılar, beraber mücadeleye devam etmediler, demektir. İhanet budur ve bunu savaşta çok iyi biliriz. Cepheden kaçanı, cepheyi terk edeni onun için vururuz.

Saygılarımla.

H.Kayahan

Hüseyin Kayahan
25.10.2015
17:25

Yine söz uzatılmış; "innehu amelün gayru salihin / o salih olmayan bir ameldir" denmiştir. Kişiye amel denmese gerektir. "İnnehu gayru salihin / o salih olmayandır" demesi yeterli idi. Amel, çocuğun gemiye binmemesi, dağa çıkarım demesidir, yaptığı bir eylemdir. Zaten "amel" kelimesi "emek, eylem" değil midir? İş kelimesi emr'dir. İkinci "hu" ahd-i zihni gibi, cümlede olayan bir eylemi işaret etmektedir.

İnnehu'yu iki kere tekrar etmiştir, başında atıf harfi de yoktur.  Bu da zarif değildir, uzatılmış olmaktadır. Öyleyse buradaki iki ayrı "hu/o" vardır. İki "hu / o" aynı olsaydı tekrarı gerekmezdi.

Saygılarımla.

H.Kayahan

Mete Firidin
25.10.2015
18:16
Nuh bu kişiyi oğlu sanmaktadır. Demekki ev halkındandır. Oysa Allah o senin ehlinden değil demektedir. Burada sadece genetik ehillik veya davranışsal ehillik kalmaktadır. Davranıssal ehillik olsa "innehu amelün gayri salihin" yerine "amelühu gayri salihin" denmesi gerekirdi. Yani "o salih olmayan bir ameldir" yerine "onun ameli salih değildir" gelmesi gerekirdi. 
O annesinin gayri salih amelinin mamülüdür. denmektedir.
Tahrim 10. ayetten ise annesinin hayin olduğu yazmaktadır.
Tevile gerek yok.
Mete Firidin
25.10.2015
18:24
Bid de Nuh 27. ayeti düşün:

إِنَّكَ إِن تَذَرْهُمْ يُضِلُّوا عِبَادَكَ وَلَا يَلِدُوا إِلَّا فَاجِرًا كَفَّارًا

İnneke in tezerhum yudıllû ıbâdeke ve lâ yelidû illâ fâciren keffârâ(keffâre).

Burada genetik bir yatkınlıktan da bahsedilmektedir. Belkide oğlu sanılanın boğulması genetik bir temizlik konusu da olabilir.
Mete Firidin
25.10.2015
18:24
Bid de Nuh 27. ayeti düşün:

إِنَّكَ إِن تَذَرْهُمْ يُضِلُّوا عِبَادَكَ وَلَا يَلِدُوا إِلَّا فَاجِرًا كَفَّارًا

İnneke in tezerhum yudıllû ıbâdeke ve lâ yelidû illâ fâciren keffârâ(keffâre).

Burada genetik bir yatkınlıktan da bahsedilmektedir. Belkide oğlu sanılanın boğulması genetik bir temizlik konusu da olabilir.
Hüseyin Kayahan
25.10.2015
18:53

Ben de sizin dediğinizi dedim: Ev halkındandır, ehli beyttendir ama Nuhun ehlinden değildir.

Ben değil, siz tevil ediyorsunuz:

a) Lutun eşi de mi aldattı? zira ikisi aynı ihaneti işlemiştir, diyor?

b) Niye innehu'yu tekrar etti? İkisi de aynı yere/kişiye atıf olsaydı tekrar edilmezdi, zira israf olurdu. Allah müsrif değildir.

c) İhanet etmek, eşi aldatmak değildir, Arapçada

d) Yukarıda yazdığım diğer gramer kurallarını da göz önüne alınız, şartlanmadan düşününüz.

Dip not: eskiden ben de sizin gibi düşünürdüm ve o çocuk veledi zina olabilir, derdim. Ama şimdi diyemiyorum.

Saygılarımla.

H.Kayahan

Hüseyin Kayahan
25.10.2015
19:10

Ben de sizin dediğinizi dedim: Ev halkındandır, ehli beyttendir ama Nuhun ehlinden değildir.

Ben değil, siz tevil ediyorsunuz:

a) Lutun eşi de mi aldattı? zira ikisi aynı ihaneti işlemiştir, diyor?

b) Niye innehu'yu tekrar etti? İkisi de aynı yere/kişiye atıf olsaydı tekrar edilmezdi, zira israf olurdu. Allah müsrif değildir.

c) İhanet etmek, eşi aldatmak değildir, Arapçada

d) Yukarıda yazdığım diğer gramer kurallarını da göz önüne alınız, şartlanmadan düşününüz.

Dip not: eskiden ben de sizin gibi düşünürdüm ve o çocuk veledi zina olabilir, derdim. Ama şimdi diyemiyorum.

Saygılarımla.

H.Kayahan

Mete Firidin
26.10.2015
06:29

Nun 27. ayete ne diyeceksiniz?
Orada da da genetik yok mu?
Aynı yumurta ikizleri üzerinde yapılan araştırmada davranışların %50'sin de genetik yatkınlık saptanmıştır.
Neden "onun amali gayri salihtir" denmiyor da "O gayri salih bir ameldir" deniyor?

Tevil yapıp durun.

Mete Firidin
26.10.2015
06:39

Kuranda hainlik kelimesi 16 kez geçiyor. Bir kısmı anlaşmalı olduğun toplum bir kısmı kendine karşı hainlik olarak geçiyor. Burada ise kadınının  Nuha olan hainliğinden bahsediliyor. Eğer imani bir konu olsaydı Allaha ve peygambere hainlik söz konusu olacaktı. Fakat hainlik Nuha karşı yapılmıştır. bu kişiye özel bir hainliktir.

Mete Firidin
26.10.2015
06:42

Nuhun karısı nuhun ehli beytindendir fakat ehli değildir. Oğlunu kendi ehlinden sanmaktadır. Oğlu zaten ehli beytindendir. Bu bilindik birşeydir.

Mete Firidin
26.10.2015
08:36

İnneke in tezerhum yudıllû ıbâdeke ve lâ yelidû illâ fâciren keffârâ(keffâre).

Dosdoğru yorum yapın. Ayetleri kafanızdakine uydurmaya çalışmayın.


Mete Firidin
26.10.2015
08:42

Nuh un karısı anlaşılıyor ki tufan ile ilgili hiç bir bahiste geçmiyor. Belliki daha önce ölmüştür. Nuhun peygamberliğinden önce olması daha muhtemeldir.

Nuh hiçbir yerde "karım da ehlimdendi yada ehli beytimdendir " demiyor. Çünkü zaten ölmüştür. Bu nedenle kafirliğini bilemeyiz.

Nuh un ilmi olmadığı şey nedir. Kafirlik olsa bunu bilir. İlmi olmadığı şey belli ki oğlu sandığı kişinin aslında oğlu olmadığıdır.


Mete Firidin
26.10.2015
17:52

Bütün peygamberlerin Nuhun Ve İbrahimin soyundan gelmesi.

seçilerek ve elenerek.


Bülent Sungur
26.10.2015
21:02

Mete Bey, Merhaba!

 

Bu açtığınız başlık ve yaptığınız analiz beni dün biraz, bugün ise ziyadesiyle meşgul etti. Anlıyorum ki, meselenin sizin temas ederek odaklandığınız veçhesi yanında, başka akıl almaz boyutları da var… Saatlerimi ayırmış olmakla beraber, incelemem basit bir taramanın ötesine geçemedi. Meseleyi ilgili tüm yönleriyle ve literatürü kâmilen taramak başlı başına bir iş… Dolayısıyla, bunu kendim için belirsiz bir tarihe erteleyerek, sadece sizin odaklandığınız veçheye ilişkin edindiğim kanaati paylaşmak isterim.

 

Genel okur kitlesi için vurgulamak gerekirse siz bu analizde aslında bir ZÜRRİYET sorgulaması yapıyorsunuz… OĞUL (İbn) ve EHL sözcüklerine bağlı devam ettiğini gördüğüm müzakerede eksik kalan sihirli sözcük bana göre ZÜRRİYET… Ki bu da zâten bir Kurân terimi…

 

Ne kadar enteresandır ki, Enâm: 84-85-86. âyetlerde uzun bir peygamberler listesi ZÜRRİYET olarak doğrudan Hz. Nuh’a nisbet edilmiş: Davut, Süleyman, Eyüp, Yusuf, Musa, Harun; Zekeriya, Yahya, İsa, İlyas; İsmail, Elyesa, Yunus, Lût!

 

Bu listede, İshak ve Yakub’un bulanmayışına ve onların direkt ve tabii olarak Hz. İbrahim’e nisbet edilişine dikkat edilmelidir. Bu acayip tablo Hz. Nuh’un boğulan “oğluna” ilişkin çok yönlü bir sorgulamayı elbette zorunlu kılar. Zira, Hz. Nuh’un devam eden zürriyeti Kurân’a göre kim bilir ne sırlar taşımaktadır…

 

Nitekim, Saffat: 77 ile Hz. Nuh’un zürriyetinin KALICILIĞI teyit ve tescil edilmiş görünüyor.

 

Genel olarak Kurân’ın ZÜRRİYETLER haritasına dair aldığım başka notlar bulunsa da, sözü uzatacak kadar enerjiye sahip değilim; sözü bağlamak istiyorum…

 

Bu mütevazı incelemede farkettim ki Hûd:46’da “o senin EHLİNDEN değildir” denilen ve tufanda boğulan kişi BİLAKİS Hz. Nuh’un ZÜRRİYETİNDENDİR! Yani, Hz. Nuh’un GERÇEK oğludur! Neden; nasıl??

 

Bunun için HUD: 42’ye daha dikkatli bakmam yeterli oldu. Orada tam ve net olarak şu ibare var: “Ve nâdâ Nuh’un ibnehû”…

 

Yani, eğer boğulan kişi Hz. Nuh’un zürriyeti olmasaydı; “Nuh OĞLUNA seslendi” şeklinde bir KAYIT Kurân’da yer alır mıydı? Yani, boğulan kişinin Hz. Nuh’un zürriyeti olduğunu sadece âyetlerde geçen Hz. Nuh’un “OĞLUM” deyişinden anlamıyoruz… Rabbimizin “Onun oğlu” deyişinden de anlıyoruz.

 

Böyle olunca mesele tam bir muamma hâline geliyor… Çünkü, Hz. Nuh’un zürriyetinden olmasına rağmen EHLİNDEN olmamak tam olarak ne demek acaba?! Bunun küfürle/inkârla ilişkisi yok; zira âyetlere titiz olarak bakıldığında boğulan oğlun KÜFRÜ net değil. Kâfirlerle BERABER olmakla; kâfirlerDEN olmak arasında herhalde fark olmalı?! Net olan kâfirlerle aynı âkıbeti bile isteye paylaşması… Diğer taraftan, Hz. LUT’un (Nuh değil; Lut diyorum) münkir karısının geride kalarak kavmiyle aynı kötü akıbeti paylaşmasına rağmen Hz. Lût’un EHLİ olarak tanımlandığını/EHL’den düşürülmediğini de biliyoruz.

 

Kanaatim o ki; Hûd: 46 Rabbimiz Hz. Hûd’a ve bize EHL’e ilişkin başka bir şey anlatıyor. Bunun Hz. Nuh’un KALICI olan zürriyetine ilişkin UFUK AŞAN bir sır olmak ihtimalini yüksek görüyorum. Bakalım; Kurân’ın bu sırrı ne zaman âyân olacak?!

 

Dualarla,

 

Bülend Sungur

www.kuranizeka.com

Mete Firidin
27.10.2015
07:02

Sayın Bülent bey katkılarınız için teşekkür ederim.

Nuhun "oğluna"  oğlu denmesinin sebebi Nuhun bu konuda ilmi olmaması ve onu gerçekten oğlu sanmasıdır. Zaten bu konu Hud 46. ayette açıklanacaktır.

Mete Firidin
27.10.2015
09:34
Ayrıca oğlu denebilir çünkü karısının oğludur. Evlatlığı değildir. Nuhun bilmediği şey öz oğlu olmadığı , üvey oğlu olduğudur. Bununla ilgili nisa süresinde yasaklanan evlilikler ve kaçınılması gereken kişiler listesinden anlaşılabilir.
Ayrıca bu gün Taberi tefsirinde bununla ilgili rivayetler bulunduğunu öğrendim 

et-Taberi, Tefsir, XII, 49-53

Mete Firidin
27.10.2015
10:08
Burada Nuh'un bahsi geçen karısının mutlaka zina yapması gerekmez.
Şöyle de olabilir: Kadın Nuh ile evlenmeden önce evli olabilir. Sonra eski kocasından boşanıp Nuh ile evlenir. Fakat iddeti tam beklememiş olabilir. Evlenmeden önce hamile kalmış fakat bunu Nuh'a söylememiş de olabilir. Çocuk sanki Nuh'tan mış gibi olsun diye bunu gizleyebilir. Yani suçu iddeti tamamlamamak ve bunu Nuh'a söylememek olabilir.
Mete Firidin
27.10.2015
13:39

Cengiz bey çok güzel yakalamışsınız.
Böylece iki tür oğul olduğu ortaya çıkmakta:

1-sülbünden olan oğul veleddir. Çünkü kendisinin evlat olarak ürünüdür.

2-sülbünden olmayan fakat eşinin önceki kocasından olan oğul.

Evlatlık ise anne ve babası farklı olan ve sizin de eşiniz olmamış kadının çocuğu anlamına gelip ,  sadece yetiştirme anlamına gelmektedir.

Bu durumda adam ikisin de babalık yapar fakat miras 2. ciye düşmez.

Bülent Sungur
27.10.2015
18:34

Değerli Mete Bey,

Daha önce açıkladığım gerekçelerle bendeniz hâlen aynı yerdeyim.  Hoşgörünüze sığınarak, boğulan oğulun Hz. Nuh’un gerçek oğlu olduğunda ısrar edeceğim… J Bana göre, AMELÜN ĞAYRU SALİH şifresiyle EHL’in üzerine yoğunlaşmak gerekiyor…  

Zira, eğer sizin saydığınız ihtimalleri/önermeleri kabul edersek dosyayı “boğulan kişinin Hz. Nuh’un zürriyetinden olmadığı” bilgisine ulaşmış olarak kapatıyoruz. Bu ise geleceğe mesaj bırakan/taşıyan bir vaziyet değil. Böyle bir vaziyet sadece şecere tashihinden ibaret kalıyor… Doğrusu, böyle bir tashihin –tek başına- geleceğe hangi mesajı verdiğinden/bıraktığından emin olamıyorum?!

Diğer taraftan, bugün bahsi geçen  İBN-VELED ayırımı da aslında/özünde bendenizin ilk mesajda vurgulamaya özen gösterdiğim ZÜRRİYETİ mefhum olarak teyit/takyit/takviye eden bir mahiyete sahiptir. Bunu şöyle izah edebilirim… (Kuracağım cümleler siz gibi uzman okurlardan ziyade genel okur kitlesine hitabendir.)

Kurân hiçbir sözcüğü gelişigüzel/rastgele seçmez ve kullanmaz. Dolayısıyla, İBN-VELED ayırımı da Kurân’ın nice sırlarını geleceğe taşımaya hizmet eder. Arap dilinin işlenmiş verileri Kurân tarafından mütemadiyen teftiş geçirerek yenilenir; yenilenmelidir. Çünkü, Arapça Kurân’a mecbur ve mahkûmdur; Kurân ise Arapçaya değil!

Buna göre,  İBN zürriyeti/nesebi/genetiği temsil eden bir semantik taşır. Malum, erildir ve OĞUL anlamındadır. Dişil muadili BİNT’tir. 

VELED ise erili dişili içeren ortak –bu anlamda cinsiyet vurgusu taşımayan- bir sözcüktür. Ancak, veledin işaret ettiği en önemli KÖK ANLAM doğmak/doğurulmaktır. Dolayısıyla, VALİD (baba/doğurtan) olabilmek için cinsel temas/uzuv şarttır. VALİDE (anne/doğuran) olabilmek için de BATIN/RAHİM/HAMİLELİK/DOĞURMAK şarttır.

Herkesin bildiği bu şeyi özellikle neden vurguladık?!

Çünkü, öyle bir devire ulaştık… Artık, SPERM bankalarından ve TAŞIYICI annelikten bahsediliyor. Bahsedilmiyor sadece,  dünyada uygulamaları 80’lerden beri var. Şu halde, bu yeni ve KERİH uygulama fakihlerin önüne İBN-VELED; EB-VALİD ve ÜM-VALİDE ayırımlarını İLK DEFA getirmiş oluyor.

Herkesten özür dileyerek şu son paragrafı biraz açayım. Donör spermini bankaya vermiş; cinsel temas yok; VALİD değil! Donör yumurtasını bankaya vermiş; cinsel temas/hamilelik/doğurma yok; VALİDE değil! Taşıyıcı anneliği ise varın siz düşünün?!

Yani mesele taşıyıcı annelik ile “kocasız kadınların babasız çocukları” şeklinde tanımlanmak sınırını bile aşmış durumda. Tabii, İslam dünyasında bu yok diyerek; kulağımızın üstüne yatamayız. Fakihler bu konuda miras hukuku başta Kurân’ın cevaplarını/hükümlerini geliştirmeye mecburdurlar. Bu mecburiyet Kurân’daki İBN-VELED ayırımının ne kadar hayati olduğunu gösterir.

Okurun dikkatinden kaçabilir düşüncesiyle tekrarlamak istiyorum. Buna göre, spermini bankaya veren donör VELED sahibi olmayacaktır ama İBN sahibi olacaktır. Bu onu VALİD kılmayacaktır ama EB yapacaktır. (Fakihler ileride ne derler bilmiyorum; ancak bendeniz şu anda böyle düşünüyorum.)

Son olarak, Nisa: 23’deki EBNAİKÜM ELLEZİYNE MİN ASLÂBİKÜM (sulbünüzden oğullarınız) ibaresindeki SULB vurgusu için âyetin sebebi nüzulüne bakılmasını önereceğim. (Özür dilerim; kaynak taraması yapacak vakte sahip değilim; ben bakamadım.)

Âyet ve bu ibare, Ahzab: 4 ile ve oradaki VE MA CEALE ED’IYAEKÜM EBNAEKÜM (evlatlıklarınızı oğullarınız kılmadı) ibaresiyle karşılaştırmalı olarak muhakeme edilmelidir. Çünkü, iki ibare de aynı merkeze işaret etmektedir. O günkü Arap toplumunda evlatlıkları kendi kütüğüne yazdırma geleneği vardır ve Rasulullah Efendimizin evlatlığı Hz. Zeyd’in bir ara “Zeyd BİN(ibn) Muhammed” olarak takdimi gündeme gelmiştir. Nisa:23’de ESLAB (SULB) vurgusu bu yüzden zaruridir.

Hatasıyla sevabıyla görüşlerim bundan ibarettir.

Dualarla,

Bülend Sungur

Bülent Sungur
27.10.2015
18:37

Değerli Mete Bey,

Daha önce açıkladığım gerekçelerle bendeniz hâlen aynı yerdeyim.  Hoşgörünüze sığınarak, boğulan oğulun Hz. Nuh’un gerçek oğlu olduğunda ısrar edeceğim… J Bana göre, AMELÜN ĞAYRU SALİH şifresiyle EHL’in üzerine yoğunlaşmak gerekiyor…  

Zira, eğer sizin saydığınız ihtimalleri/önermeleri kabul edersek dosyayı “boğulan kişinin Hz. Nuh’un zürriyetinden olmadığı” bilgisine ulaşmış olarak kapatıyoruz. Bu ise geleceğe mesaj bırakan/taşıyan bir vaziyet değil. Böyle bir vaziyet sadece şecere tashihinden ibaret kalıyor… Doğrusu, böyle bir tashihin –tek başına- geleceğe hangi mesajı verdiğinden/bıraktığından emin olamıyorum?!

Diğer taraftan, bugün bahsi geçen  İBN-VELED ayırımı da aslında/özünde bendenizin ilk mesajda vurgulamaya özen gösterdiğim ZÜRRİYETİ mefhum olarak teyit/takyit/takviye eden bir mahiyete sahiptir. Bunu şöyle izah edebilirim… (Kuracağım cümleler siz gibi uzman okurlardan ziyade genel okur kitlesine hitabendir.)

Kurân hiçbir sözcüğü gelişigüzel/rastgele seçmez ve kullanmaz. Dolayısıyla, İBN-VELED ayırımı da Kurân’ın nice sırlarını geleceğe taşımaya hizmet eder. Arap dilinin işlenmiş verileri Kurân tarafından mütemadiyen teftiş geçirerek yenilenir; yenilenmelidir. Çünkü, Arapça Kurân’a mecbur ve mahkûmdur; Kurân ise Arapçaya değil!

Buna göre,  İBN zürriyeti/nesebi/genetiği temsil eden bir semantik taşır. Malum, erildir ve OĞUL anlamındadır. Dişil muadili BİNT’tir. 

VELED ise erili dişili içeren ortak –bu anlamda cinsiyet vurgusu taşımayan- bir sözcüktür. Ancak, veledin işaret ettiği en önemli KÖK ANLAM doğmak/doğurulmaktır. Dolayısıyla, VALİD (baba/doğurtan) olabilmek için cinsel temas/uzuv şarttır. VALİDE (anne/doğuran) olabilmek için de BATIN/RAHİM/HAMİLELİK/DOĞURMAK şarttır.

Herkesin bildiği bu şeyi özellikle neden vurguladık?!

Çünkü, öyle bir devire ulaştık… Artık, SPERM bankalarından ve TAŞIYICI annelikten bahsediliyor. Bahsedilmiyor sadece,  dünyada uygulamaları 80’lerden beri var. Şu halde, bu yeni ve KERİH uygulama fakihlerin önüne İBN-VELED; EB-VALİD ve ÜM-VALİDE ayırımlarını İLK DEFA getirmiş oluyor.

Herkesten özür dileyerek şu son paragrafı biraz açayım. Donör spermini bankaya vermiş; cinsel temas yok; VALİD değil! Donör yumurtasını bankaya vermiş; cinsel temas/hamilelik/doğurma yok; VALİDE değil! Taşıyıcı anneliği ise varın siz düşünün?!

Yani mesele taşıyıcı annelik ile “kocasız kadınların babasız çocukları” şeklinde tanımlanmak sınırını bile aşmış durumda. Tabii, İslam dünyasında bu yok diyerek; kulağımızın üstüne yatamayız. Fakihler bu konuda miras hukuku başta Kurân’ın cevaplarını/hükümlerini geliştirmeye mecburdurlar. Bu mecburiyet Kurân’daki İBN-VELED ayırımının ne kadar hayati olduğunu gösterir.

Okurun dikkatinden kaçabilir düşüncesiyle tekrarlamak istiyorum. Buna göre, spermini bankaya veren donör VELED sahibi olmayacaktır ama İBN sahibi olacaktır. Bu onu VALİD kılmayacaktır ama EB yapacaktır. (Fakihler ileride ne derler bilmiyorum; ancak bendeniz şu anda böyle düşünüyorum.)

Son olarak, Nisa: 23’deki EBNAİKÜM ELLEZİYNE MİN ASLÂBİKÜM (sulbünüzden oğullarınız) ibaresindeki SULB vurgusu için âyetin sebebi nüzulüne bakılmasını önereceğim. (Özür dilerim; kaynak taraması yapacak vakte sahip değilim; ben bakamadım.)

Âyet ve bu ibare, Ahzab: 4 ile ve oradaki VE MA CEALE ED’IYAEKÜM EBNAEKÜM (evlatlıklarınızı oğullarınız kılmadı) ibaresiyle karşılaştırmalı olarak muhakeme edilmelidir. Çünkü, iki ibare de aynı merkeze işaret etmektedir. O günkü Arap toplumunda evlatlıkları kendi kütüğüne yazdırma geleneği vardır ve Rasulullah Efendimizin evlatlığı Hz. Zeyd’in bir ara “Zeyd BİN(ibn) Muhammed” olarak takdimi gündeme gelmiştir. Nisa:23’de ESLAB (SULB) vurgusu bu yüzden zaruridir.

Hatasıyla sevabıyla görüşlerim bundan ibarettir.

Dualarla,

Bülend Sungur

Bülent Sungur
27.10.2015
18:40
Özür dilerim; biz mesajı sadece 1 defa gönderdik. Fakat 2 defa yansımış?!
Mete Firidin
27.10.2015
19:39

Bülent bey Bildiklerimi Aktarmaya çalışayım.

Daha önce ümm ve velet üzerinde sayın Lütfü Hocaoğlu üstadımdan

Veled kelimesinin doğuran anneyi , Ümm kelimesinin ise genetik anneyi ifade ettiğini öğrenmiştim.

Yani bir taşıyıcı anneye bir yumurta yerleştirilse. Bu çocuğun validesi taşıyıcı anne olur. Çocuk bu kişiyi bakmakla yükümlüdür. Çocuk büyür ve ölürse yumurta veren anne sağ ise mirası ona da kalır.

Babaya gelince sperm veren kişinin veledi olur.

Onu doğuran kadının kocasının ibni olur.

Yumurta veren kadının kocasının da ibni olur.


Çünkü Arapçada ibn oğul diye çevrilse de aslında kişi veya aile veya iş ile ilgiyi gösteren bir takıdır. Örneğin "İbni sebil" gibi. Kişi burada "yolun oğlu" olarak isimlendirilir . Fakat yol onun ne anası ne de babasıdır. Bir işle ilgili olan kişiye de ibn denir.

Bülent Sungur
27.10.2015
21:05

Mete Bey, Merhaba!

Sn. Hocaoğlu'nun bu mevzuda bir çalışması bulunduğunu bilmiyordum. Verdiğiniz malumat beni mutlu etti. Cümleleriniz içinde "mirası da ona kalır" kısmına kadar Sn. Hocaoğlu'yla mutabıkız. Sonrasından emin değilim. Çünkü, İBN hususunda benzeşen ve ayrışan düşüncelere sahibim. Daha fazla çalışmak gerektiğini düşünüyorum. 

Cenabı Mevlâ araştırmacılarımıza başarılar nasip etsin. Âmîn.

Selam,

Bülend Sungur

Mete Firidin
28.10.2015
06:25

Cengiz bey Özetleyeyim:

İBN: genel oğul, ilintili anlamı.
Sülbünden ibn: Veled, gerçek oğlu.

Sülbünden olmayan ibn: Üvey oğlu. Sadece ibn

İbn : Veled+ üvey oğul.


müslim
12.01.2020
14:08
nuha o senin oğlun değildir denmiyor,ehlin değildir deniyo.ehl kelimesi genel olarak taabi olanlar,takipçiler manasında kullanılır kuran da,burada kast edilen sana taabi olanlardan değildir manası.Nuhun karısı veya herhangi biri kafir olabilir,zındık olabilir fakat ne olursa olsun açıkca belirtilmeyen bir suçu bunu da yapmıştır diye o kişiye yükleyemeyiz.Onlar için resullere ihanet ettikleri söyleniyor evet ama bu ihanetin mahiyeti zina olsaydı bu söylenirdi,bir resule ilk taabi olması gereken kendi aile ve efradının taabi olmaması da ihanettir çünkü risaleti kitabı en iyi onlar bilmekte ve ona tabii olmakla yükümlüler.
Mete Firidin
12.01.2020
15:20
Ehli değilse oğlu hiç değildir.
Mete Firidin
12.01.2020
15:22
Ehli değilse oğlu hiç değildir. Ehil kelimesi "uzman, bir biri ile içli dışlı olmuş, her biri diğeri konusunda uzmanlaşmış kimseler için kullanılır. Aile içindekiler birbirlerini çok iyi tanırlar. 
müslim
12.01.2020
17:30
bu malesef sadece zan,senin aalin değildir dense idi kabul,ehl genel kavram,resuller helak bölgesini terkederken ehli olanları yanlarında götürürler,bu ister ailesindekiler olsun ister dışındakiler hepsi ehlidir




Çok Yorumlanan Makaleler
Mete Firidin
Kuran'da Kölelik
27.12.2013 63878 Okunma
86 Yorum 08.01.2014 17:16
Mete Firidin
Hz. Adem’in Kaburgası
25.04.2012 23145 Okunma
59 Yorum 28.04.2012 13:42
Mete Firidin
Miras ve Kelale Ayetleri
13.02.2014 28408 Okunma
53 Yorum 28.02.2014 13:04
Mete Firidin
Nuh’un Gemisi ve Cudii
12.01.2014 24582 Okunma
45 Yorum 05.02.2016 23:06
Mete Firidin
Adem'in ve Havva'nın Hatası
2.03.2014 30211 Okunma
34 Yorum 10.03.2014 00:48
Mete Firidin
Amen ve Senetin
15.11.2012 35312 Okunma
31 Yorum 30.11.2012 13:47
Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015 31643 Okunma
28 Yorum 12.01.2020 17:30
Mete Firidin
Homohabilis Havva ve Havvalar
20.04.2012 30672 Okunma
27 Yorum 15.04.2020 09:47
Mete Firidin
Nutfetin Emşâcin (99)
14.05.2013 29475 Okunma
24 Yorum 17.05.2013 15:16
Mete Firidin
El Tur ve Tur-i Sina?
24.03.2013 38211 Okunma
21 Yorum 23.06.2021 12:46
Mete Firidin
Hınzır
12.11.2018 12259 Okunma
19 Yorum 31.01.2021 23:14
Mete Firidin
Şeriata Göre Kadınların Dövülebilmesi?
16.03.2014 20885 Okunma
18 Yorum 20.03.2019 10:45
Mete Firidin
Kuran’da Tasavvuf ve Lahid Köklü Kelimeler
8.05.2014 14347 Okunma
18 Yorum 10.05.2014 11:22
Mete Firidin
Cennetteki Khamr
28.05.2015 21041 Okunma
17 Yorum 29.05.2015 19:00
Mete Firidin
Adet Görmekteyken Kadın Namaz Kılabilir mi?
14.06.2018 12896 Okunma
16 Yorum 17.04.2020 16:27
Mete Firidin
Lut Kavmi Homoseksüel Değildi!
3.08.2014 33736 Okunma
15 Yorum 03.12.2017 03:35
Mete Firidin
Âdemoğlu Şeytanın Halifesidir
22.03.2019 9810 Okunma
14 Yorum 27.03.2019 17:22
Mete Firidin
Hamr ve Humr
12.04.2012 13800 Okunma
14 Yorum 02.05.2012 15:51
Mete Firidin
Rahmet ve Şeriat
19.03.2012 8854 Okunma
14 Yorum 27.03.2012 21:05
Mete Firidin
Müslüman
19.12.2013 10889 Okunma
13 Yorum 21.12.2013 10:35
Mete Firidin
Talak Suresi 4. Ayet ve Pedofili
11.07.2019 13968 Okunma
13 Yorum 16.07.2019 05:54
Mete Firidin
Bilqıst
23.04.2014 12344 Okunma
13 Yorum 26.04.2014 14:44
Mete Firidin
İmhotep'in Babası
7.04.2015 12091 Okunma
13 Yorum 03.05.2018 23:12
Mete Firidin
İçki Haram mı?
25.05.2015 25657 Okunma
13 Yorum 12.01.2020 17:25
Mete Firidin
Zülkarneyn'in Doğu Seferi
3.06.2012 15139 Okunma
12 Yorum 19.06.2012 10:13
Mete Firidin
Tasavvuf
11.05.2010 16465 Okunma
12 Yorum 17.02.2016 17:55
Mete Firidin
Hz. Musa Ne Zaman Yaşadı?
12.05.2011 118707 Okunma
11 Yorum 07.04.2020 15:05
Mete Firidin
Karadelik ve Cehim
14.05.2012 9002 Okunma
11 Yorum 15.05.2012 09:07
Mete Firidin
Meteorit (Asteroid) Yağmuru
25.08.2013 12899 Okunma
11 Yorum 27.08.2013 15:07
Mete Firidin
Ayn Ra Ya Kökü Yoksunluk
9.03.2014 8901 Okunma
11 Yorum 13.03.2014 20:08
Mete Firidin
Cuma Namazı
19.01.2019 8468 Okunma
11 Yorum 20.01.2019 19:49
Mete Firidin
Hz. Muhammed'e İman
13.10.2018 8899 Okunma
11 Yorum 15.10.2018 22:32
Mete Firidin
Kuran'da Zamanın Sonu
30.09.2015 18485 Okunma
11 Yorum 25.10.2015 15:50
Mete Firidin
The Birthday Of Jesus Christ According to Quran
4.12.2016 11496 Okunma
10 Yorum 30.11.2017 15:56
Mete Firidin
Gavs Ve İkizler Burcu
15.12.2014 18893 Okunma
10 Yorum 14.07.2015 09:59
Mete Firidin
Hz. Nuh, İbrahim, Yusuf ve Musa Kronolojisi
5.04.2015 107743 Okunma
10 Yorum 12.01.2020 16:47
Mete Firidin
Fecr ve İmsak
18.07.2013 19224 Okunma
10 Yorum 20.07.2013 22:19
Mete Firidin
Arş
3.03.2013 8045 Okunma
10 Yorum 09.03.2013 18:42
Mete Firidin
% 100 Cotton
28.09.2012 6473 Okunma
10 Yorum 02.10.2012 11:59
Mete Firidin
Şecer
23.01.2014 9689 Okunma
10 Yorum 25.01.2014 09:30
Mete Firidin
Salat Kelimesinin Kökeni
26.02.2012 67146 Okunma
10 Yorum 03.06.2020 00:23
Mete Firidin
Hz. Musa ve Hızır'ın Buluştukları Yer
16.03.2012 21767 Okunma
10 Yorum 17.03.2012 10:03
Mete Firidin
Zülkarneyn
26.08.2011 18369 Okunma
10 Yorum 28.04.2020 20:20
Mete Firidin
İbni Arabi ve Araf 175-176. Ayetler
16.11.2011 28957 Okunma
9 Yorum 19.11.2011 17:29
Mete Firidin
Bekke Ve Mekke
27.01.2011 53913 Okunma
9 Yorum 25.03.2020 19:30
Mete Firidin
Şerr
10.05.2015 10917 Okunma
9 Yorum 19.05.2015 15:59
Mete Firidin
Petra Yalanı
28.04.2015 71746 Okunma
9 Yorum 02.05.2015 13:07
Mete Firidin
ÖNSÖZ
10.05.2018 6665 Okunma
9 Yorum 16.05.2018 20:41
Mete Firidin
Kutsal Kudüs!
1.02.2020 5480 Okunma
9 Yorum 03.02.2020 20:52
Mete Firidin
Yunus Peygamber Balinanın Karnında
15.03.2019 7867 Okunma
8 Yorum 25.06.2020 18:13
Mete Firidin
Midian Medyen Medine
3.05.2015 10185 Okunma
8 Yorum 02.02.2019 10:15
Mete Firidin
Ümmi Peygamber
4.06.2014 7992 Okunma
8 Yorum 12.06.2014 12:02
Mete Firidin
Harut ve Marut
6.02.2012 13114 Okunma
8 Yorum 08.02.2012 19:35
Mete Firidin
Kuran’da Yağış Kelimeleri
29.11.2013 11597 Okunma
8 Yorum 01.12.2013 18:50
Mete Firidin
Allah’ın İki Eli
5.12.2013 14149 Okunma
8 Yorum 12.12.2013 07:13
Mete Firidin
Ruh ve Ruhun Üflenmesi
11.04.2013 19656 Okunma
8 Yorum 14.04.2013 13:43
Mete Firidin
Necm ve İdbar
3.10.2013 14254 Okunma
8 Yorum 09.10.2013 16:19
Mete Firidin
Sarsar, Salsal
27.08.2013 8614 Okunma
7 Yorum 12.10.2013 17:06
Mete Firidin
Ashabı Kehf
3.02.2014 8043 Okunma
7 Yorum 12.10.2021 20:56
Mete Firidin
Hurufu Mukatta
9.04.2011 89789 Okunma
7 Yorum 25.03.2020 18:55
Mete Firidin
Adem ile Havva
9.03.2010 15432 Okunma
7 Yorum 23.05.2020 03:49
Mete Firidin
Nuh Peygamberin Kâfir Oğlunun Salı
26.06.2014 7828 Okunma
7 Yorum 17.04.2020 20:41
Mete Firidin
İblis Yees Gına
29.08.2014 7903 Okunma
7 Yorum 10.09.2014 19:06
Mete Firidin
Mars Hayali
7.01.2017 9379 Okunma
7 Yorum 12.10.2018 00:32
Mete Firidin
Sidr ve Sadr Kelimeleri
11.08.2015 16053 Okunma
7 Yorum 18.08.2015 14:52
Mete Firidin
Abdestsiz Kuran Okumak!
20.04.2024 674 Okunma
7 Yorum 21.04.2024 20:19
Mete Firidin
Ayağa Mesh Meselesi
12.02.2016 12662 Okunma
6 Yorum 06.07.2016 22:09
Mete Firidin
Hadisler
1.02.2020 4827 Okunma
6 Yorum 17.02.2020 22:05
Mete Firidin
Fussilet Suresi 10. Ayet Tefsiri
4.02.2018 7542 Okunma
6 Yorum 05.02.2018 08:31
Mete Firidin
Hz. Yusuf’a Secde!
7.12.2018 7611 Okunma
6 Yorum 07.02.2020 21:36
Mete Firidin
Haqaben Ehqaben
16.04.2015 8709 Okunma
6 Yorum 18.04.2015 10:06
Mete Firidin
Kutsal Yaşam Ağacı
21.12.2011 15056 Okunma
6 Yorum 25.12.2011 16:12
Mete Firidin
GPS ve Enam 97
9.05.2012 6523 Okunma
6 Yorum 23.06.2012 15:46
Mete Firidin
Meleklerin Hızı
20.11.2013 13414 Okunma
6 Yorum 24.11.2013 19:02
Mete Firidin
Cimaletun sufrun
3.02.2013 6222 Okunma
6 Yorum 06.02.2013 20:29
Mete Firidin
Şehri Ramazan
18.08.2012 5901 Okunma
5 Yorum 19.08.2012 08:58
Mete Firidin
Naram Sin
25.07.2012 16505 Okunma
5 Yorum 15.10.2020 19:50
Mete Firidin
Şeytani Felsefe
5.05.2013 7268 Okunma
5 Yorum 14.06.2013 07:53
Mete Firidin
El Musawwir
8.12.2013 3918 Okunma
5 Yorum 15.12.2013 20:00
Mete Firidin
Sihir Öğreten İki Melek?
15.12.2013 9012 Okunma
5 Yorum 17.12.2013 07:54
Mete Firidin
Tevbe Suresi 30. Ayet
1.06.2014 9463 Okunma
5 Yorum 04.06.2014 16:12
Mete Firidin
Yedi Gece ve Sekiz Gün, Atlantis
25.02.2018 7391 Okunma
5 Yorum 13.05.2020 16:11
Mete Firidin
Şeyhe Teslimiyet!
14.06.2019 5627 Okunma
5 Yorum 20.06.2019 23:32
Mete Firidin
İki Hırsızın Çok Eli
30.05.2019 5246 Okunma
5 Yorum 16.06.2019 23:09
Mete Firidin
Kuran'da Doğu, Doğuş Kelimeleri
25.01.2023 1064 Okunma
5 Yorum 24.02.2023 17:47
Mete Firidin
Ölünce melek mi oluruz?
12.05.2018 6970 Okunma
4 Yorum 14.05.2018 12:51
Mete Firidin
Azap
10.07.2016 9325 Okunma
4 Yorum 11.07.2016 18:20
Mete Firidin
Taha Suresi 125. Ayet Meali
22.11.2017 7865 Okunma
4 Yorum 25.11.2017 14:43
Mete Firidin
Bakara Suresi Meali
28.08.2015 8581 Okunma
4 Yorum 16.01.2019 16:36
Mete Firidin
Hadid Suresi 25. ayet ve Zülkarneyn
25.10.2015 14524 Okunma
4 Yorum 25.10.2015 13:00
Mete Firidin
Sünnetler ve Ayetlerin Tam Anlaşılması
1.05.2014 6891 Okunma
4 Yorum 09.05.2014 15:47
Mete Firidin
Havariler Ve Huriler
29.10.2014 7243 Okunma
4 Yorum 29.10.2014 19:00
Mete Firidin
Yırtıcı ve Hastalıklı Hayvanların Haramlığı
3.03.2015 8523 Okunma
4 Yorum 14.04.2015 18:05
Mete Firidin
Cidiha ?
10.01.2014 5367 Okunma
4 Yorum 14.08.2021 16:33
Mete Firidin
Harun’un Kız Kardeşi Miryem
1.09.2013 12723 Okunma
4 Yorum 11.09.2013 07:57
Mete Firidin
Kudret Helvası Menne
13.11.2013 110872 Okunma
4 Yorum 15.11.2013 03:46
Mete Firidin
Ğasaq
18.10.2013 5831 Okunma
4 Yorum 19.10.2013 06:52
Mete Firidin
Şecer ve Güç
28.01.2014 3650 Okunma
4 Yorum 04.02.2014 23:04
Mete Firidin
El Hadid ve Besmele
13.01.2013 12849 Okunma
4 Yorum 17.01.2013 08:36
Mete Firidin
Kitap ve CERN
1.01.2012 5365 Okunma
4 Yorum 19.02.2012 08:44


© 2024 - Akevler