Havariler Ve Huriler
Kuran’da HWR (حور) kökünden 13 kelime bulunmaktadır. Birçok çeviride HWR köküne “dönmek” anlamı verilmiştir. Oysa Kuran’da “dönmek” anlamında her biri farklı olan birçok kelime vardır. Kelimelerin tam anlamı bilinemeyince çeviriler de kavramak ta tam olamamaktadır.
Semitik dil araştırmalarında Arapçada HWR köküne dönmek, geri dönmek, azalmak, baskılamak, konuşmak, karşılıklı sohbet etmek, bir yere yerleşmek gibi anlamlar verilmeye çalışılmıştır. İbranicede ise az, küçük, küçülmek anlamları verilmiştir.
HWR kelimesinden türetilmiş kelimelerin anlamları değerlendirildiğinde ve bunun Kuran Ayetleri ile sağlaması yapıldığında kök anlamın odaklanmak, bir merkeze yönelip onun üzerinde yoğunlaşmak olduğu anlaşılacaktır.
Bu bilginin ışığında Kuran’da geçen HWR köklü kelimelerin anlamlarını tekrar anlamaya çalışalım.
Ali İmran 52.ayet:
فَلَمَّا أَحَسَّ عِيسَى مِنْهُمُ الْكُفْرَ قَالَ مَنْ أَنْصَارِي إِلَى اللَّهِ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنْصَارُ اللَّهِ آمَنَّا بِاللَّهِ وَاشْهَدْ بِأَنَّا مُسْلِمُونَ (52)
İsa onların inkarlarını hissedince: «Allah uğrunda yardımcılarım kimlerdir?» dedi. Havariler (İsa’ya odaklananlar, yönelenler) şöyle dediler: «Biz Allah’ın yardımcılarıyız, Allah’a inandık, O’na teslim olduğumuza şahid ol» [52].
Maide 111:
وَإِذْ أَوْحَيْتُ إِلَى الْحَوَارِيِّينَ أَنْ آمِنُوا بِي وَبِرَسُولِي قَالُوا آمَنَّا وَاشْهَدْ بِأَنَّنَا مُسْلِمُونَ (111)
Havarilere (İsa’ya odaklananlar), «Bana ve peygamberime iman edin» diye vahiy etmiştim, «İman ettik, bizim Müslümanlar olduğumuza şahit ol» demişlerdi [111].
Maide 112:
إِذْ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ يَاعِيسَى ابْنَ مَرْيَمَ هَلْ يَسْتَطِيعُ رَبُّكَ أَنْ يُنَزِّلَ عَلَيْنَا مَائِدَةً مِنَ السَّمَاءِ قَالَ اتَّقُوا اللَّهَ إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ (112)
Havariler (İsa’ya odaklananlar), «Ey Meryem oğlu İsa! Rabbinin bize gökten bir sofra indirmeye gücü yeter mi?» demişlerdi de, «İnanıyorsanız Allah’tan sakının» demişti [112].
Kehf 34:
وَكَانَ لَهُ ثَمَرٌ فَقَالَ لِصَاحِبِهِ وَهُوَ يُحَاوِرُهُ أَنَا أَكْثَرُ مِنْكَ مَالًا وَأَعَزُّ نَفَرًا (34)
Onun gelirleri de vardı. Arkadaşına dönüp odaklanarak: «Ben malca senden zengin, nüfusça da senden daha itibarlıyım» dedi [34].
Kehf 37:
قَالَ لَهُ صَاحِبُهُ وَهُوَ يُحَاوِرُهُ أَكَفَرْتَ بِالَّذِي خَلَقَكَ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ مِنْ نُطْفَةٍ ثُمَّ سَوَّاكَ رَجُلًا (37)
Arkadaşı ona yönelerek: «Sen, dedi, seni topraktan, sonra salgıdan yaratan, daha sonra seni bir adam biçimine sokan Allah’ı inkâr mı ettin?»[37].
Duha 54:
كَذَلِكَ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ عِينٍ (54)
Bu böyledir; onları göz odaklananlar (göz dikilen, göz alıcı, gözdeler ) ile eşleştiririz.[54]
Tur 20:
مُتَّكِئِينَ عَلَى سُرُرٍ مَصْفُوفَةٍ وَزَوَّجْنَاهُمْ بِحُورٍ عِينٍ (20)
Sıra sıra dizilmiş koltuklara yaslanırlar. Ayrıca biz onları gözdeler ile eşleştirdik.
Rahman 72:
حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِ (72)
Çardaklar içinde özel atanmış gözdeler.
Vakıa 22:
وَحُورٌ عِينٌ (22)
Göz dikilen, gözdeler.
Mücadele 1:
قَدْ سَمِعَ اللَّهُ قَوْلَ الَّتِي تُجَادِلُكَ فِي زَوْجِهَا وَتَشْتَكِي إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَا إِنَّ اللَّهَ سَمِيعٌ بَصِيرٌ (1)
Kocası hakkında seninle mücadele eden ve Allah’a şikâyette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir; Allah ikinizin karşılıklı konuşmalarını işitendir. Kesinlikle Allah işitendir, görendir [1].
Saff 33:
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا كُونُوا أَنْصَارَ اللَّهِ كَمَا قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ لِلْحَوَارِيِّينَ مَنْ أَنْصَارِي إِلَى اللَّهِ قَالَ الْحَوَارِيُّونَ نَحْنُ أَنْصَارُ اللَّهِ فَآمَنَتْ طَائِفَةٌ مِنْ بَنِي إِسْرَائِيلَ وَكَفَرَتْ طَائِفَةٌ فَأَيَّدْنَا الَّذِينَ آمَنُوا عَلَى عَدُوِّهِمْ فَأَصْبَحُوا ظَاهِرِينَ (14)
Ey inananlar! Allah’ın dininin yardımcıları olun. Nitekim Meryem oğlu İsa, Havarilere (İsa’ya odaklananlar): «Allah’a giden yolda yardımcılarım kimlerdir?» deyince, Havariler (İsa’ya odaklananlar) : «Allah’ın dininin yardımcıları biziz» demişlerdi. İsrailoğullarının bir takımı böylece inanmış, bir takımı da inkâr etmişti; ama Biz, inananları düşmanlarına karşı destekledik de üstün geldiler [14].
İnşikak 14:
إِنَّهُ ظَنَّ أَنْ لَنْ يَحُورَ (14)
O kesinlikle sandı ki asla karşılaşmaya yönelmeyecek (yüzleşmeyecek).
Doğrusunu Allah bilir.