Mete Firidin
Arş
3.03.2013
8045 Okunma, 10 Yorum

Arş kelimesinin anlamı üzerine birçok tanımlamalar yapılmıştır. Bu tanımlamaların birçoğu yanlıştır. Bu yanlış tanımlamalar ile yapılan mealler bende (özellikle El arş kelimesine taht anlamı verilmesi) rahatsızlık meydana getirdiğinden doğrusunu araştırma ihtiyacı hissetim. Bu amaçla bir araştırma yaptım. Bunun sonuçlarını ve kanaatimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

 Arş kelimesi üzerine Diyanet İşleri’nin yaptığı tanım şu şekildedir: Gölgelik, çardak, ev, taht vb. şey yapmak, ikâmet etmek, borçluyu sıkıştırmak, meyletmek ve sapmak anlamlarındaki "a-r-ş" kökünden gelen arş kelimesi sözlükte, mülk, izzet, şeref, şöhret, saltanat, iktidar; çadır, ev tavanı ve padişah tahtı; zü'l-arş ise arş sahibi demektir.

"Arş" kelimesi Kur'ân'da 26 âyette geçmiştir.

"İstivâ" sözlükte müsâvi olmak, karar kılmak, kararını bulmak, yükselmek, yüksek olmak, üstün olmak, istila etmek anlamlarına gelir. "Arş", bütün âlemi kuşatan, mahiyetini insan aklının kavrayamadığı, altında gökler, cennet, sidre ve kürsü bulunan bir varlıktır.

Allah'ın arşa istivâsını selef âlimleri yorumlamadan kabul edip îmân etmişlerdir. İmam Mâlik, "İstivâ malum, keyfiyeti gayr-i ma'kul, buna îman vacîp ve bundan sual etmek bid'attir" demiştir. Hanefî bilginler, "Arş üzerine istivâ, Allah'ın bila keyf bir sıfatıdır" demişlerdir.

Allah'ın arşa istivasını yorumlayanlar bununla, Allah'ın yaratıkları hükmü altına almasının, onları muntazaman yönetmesinin, istila etmesinin, zaman ve makamdan münezzeh ve yüce olmasının kastedildiğini söylemişlerdir. (İ.K.)

Yukarıdaki yorumda birçok yanlışlar ve doğrular vardır. Bunun sebebi “arş” kelimesinin gerçek anlamını tam olarak kavrayamamaktan kaynaklanmaktadır.

Arapça çok kısa sürede ortaya çıkmış bir dil değildir. Binlerce yıl öncesine dayanan bir mazisi vardır. Akkadça bu günkü Arapçanın atası sayılır. Bu dilde “arş” kelimesine benzeyen bir kelime var mıdır? Varsa bu kelime nedir? Ve ne anlamlar yüklenmiştir? Bu anlamlar Kuranda geçen arş kelimesinin yerlerine konduğunda uygun olabilmekte midir? Yoksa anormal bir anlam mı oluşmaktadır?

Evet, Akkadça’da bulunan ve “farşu” denen bir kelime “arş kelimesine hem ses hem de anlam olarak benzemektedir.

Bu kelimeye var olmak, ritüel yapmak, kozmik yönetmelik, ilahi kozmik aktivite yapmak, ahlaki yönetmelik koymak ve bununla ilgili ofis (bina, yapı) anlamları verilmiştir.

Bu kelimeyi anlayabilmek için Sümer şehir devlet yapısını bilmek gerekir. Çünkü Akkadlar bu tip kavramları Sümerlerden almışlardır. Sümer şehir devletleri teokratik sosyalizm ile yönetilen devletlerdir.  Devletin başında bir yönetici yani kral vardır. Fakat onun da üstünde “akil kişiler” (parsumu) veya rahipler tarafından oluşturulan kutsal bir kadro vardır. Kralın hangi kurallara göre davranması gerektiğini bu kadro belirlemektedir. Yani anayasa kurallarını belirleme ve dinsel ritüelleri yönetmek bu gurubun egemenliğindedir. Bu grubun yaptığı iş “farşu” dur. Yine bu tip kuralların ya da yönetmeliklerin gerçekleştirildiği yerler de “farşu” dur. Yani arş dır.

Kısacası farşu kelimesi temel kural, yönetmelik ve bu kuralların belirlendiği yapıdır.

Bu yerler antik toplumlarda tapınaklardır. Sümer’de ziguratlar, Sebe melikesinin ülkesinde ise deffufalar dır.

Farşu kökenli kelimeler Latinceden dilimize geçmiş olsa da halen yaygın olarak kullanılmaktadır. Bunun en belirgin örneği monarşi, oligarşi, anarşi, hiyerarşi kelimeleridir. Bu kelimelerin kökenini oluşturan farşu kelimesi Akkadça dan Yunancaya archo, Yunancadan Latinceye archi olarak geçmiştir. Anlamı başlamak, liderlik yapmak, yönetmek, hükmetmektir. Archi ön ek olarak geldiğinde şef, en yüksek, en önemli ve en kıdemli anlamlarına gelmektedir. Archon yönetici, baş hakim, efendi, Yunan şehir yönetiminde bulunan dokuz kişiden her biri demektir. Archangel en yüksek rütbeli meleklerdir.

Arch aynı zamanda yapı, kemer (architecture) demektir.

Eski Yunan ve Latin dillerinde olduğu gibi günümüz İngilizcesinde de Arş kelimesi genel olarak yapı ve yönetim anlamında kullanılmıştır.

Arş kelimesini daha iyi anlayabilmemiz için evren kelimesinin içerdiği iki terimi de bilmek gerekir. Evren kelimesinin batı dillerinde iki karşılığı vardır. Birincisi universe var olanın toplamı anlamına gelmektedir. İkinci terim cosmos düzenli, ahenkli sistem anlamına gelmektedir. Kosmoloji evrendeki uyumlu işleyişi atom altı parçacıklardan yani kuarklardan başlayıp galaksilere kadar olan tüm evrenin uyumlu işleyişini inceleyen bilimdir. Kozmos eski İran dini olan Mazdaizm de asha/arta olarak bilinir. Eski Mısır ve Gnostisizm’de adı ogdoad; Yahudilikte araboth olarak isimlendirilir. Bize öğretilen ve evren, kozmos anlamında kullanılan kainat kelimesi ise Kuran’da yoktur.

Eski Arapça sözlükler dikkatlice incelendiğinde ve Kuran’da arş kelimesinin geçtiği ayetler düşünüldüğünde; arş kelimesinin yapı ve yönetim veya yönetim yapısı anlamına geldiği görülecektir. Mesela sözlükte şu anlamlar verilmiştir: Gölgelik, çardak, ev, taht vb. şey yapmak, ikâmet etmek, borçluyu sıkıştırmak, meyletmek ve sapmak anlamlarında. Kısacası bu kelimelerin özeti yapı ve yaptırımdır.

Bu bilgilerden sonra arş kelimesinin geçtiği ayetleri yeniden çevirmeye çalışalım. Parantez içindeki koyu meal eski mealdir. Mealde evren kelimesi yerine kozmos kelimesi kullanmamın nedeni kozmos kelimesinin düzen ve düzenlemeyi yani bir sistemi ifade etmesidir.

 Bakara 259: Yahut görmedin mi o kimseyi ki, yapıları (evlerinin duvarları çatıları üzerine) çökmüş (alt üst olmuş)) bir kasabaya uğradı; «Ölümünden sonra Allah bunları nasıl diriltir acaba!» dedi. Bunun üzerine Allah onu öldürüp yüz sene bıraktı; sonra tekrar diriltti. Ne kadar kaldın? dedi. «Bir gün yahut daha az» dedi. Allah ona: Hayır, yüz sene kaldın. Yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamıştır. Eşeğine de bak. Seni insanlara bir ibret kılalım diye (yüz sene ölü tuttuk, sonra tekrar dirilttik). Şimdi sen kemiklere bak, onları nasıl düzenliyor, sonra ona nasıl et giydiriyoruz, dedi. Durum kendisince anlaşılınca: Şimdi iyice biliyorum ki, Allah her şeye kadirdir, dedi.[259]

Enam 141: Yapılandırılmış ve yapılandırılmamış (çardaklı ve çardaksız) bağları, tatları değişik ekin ve hurmaları, zeytin ve narı, birbirine benzer ve benzemez şekilde yaratıp yetiştirmiş olan O’dur. Her biri mahsul verdiği zaman, mahsulünden yeyin, hasad edildiği gün de, hakkını verin ve israf etmeyin. Çünkü O; israf edenleri sevmez.[141]

Araf 54: Muhakkak ki sizin Rabbınız; gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra kozmosa (Arş’a) hükmeden Allah’tır. Gündüzü; durmadan kovalayan gece ile bürür. Güneş, ay ve yıldızlar O’nun emri ile müsahhar kılmışlardır. Bilin ki; yaratma da, emir de O’nundur. Alemlerin Rabbı olan Allah’ın şanı ne yücedir.[54]

Allahın istiva ettiği arş denince benim anladığım şudur: kuantum cisimciklerinden, atomlardan bütün evreni oluşturan yapılara kadar olan, var olan şeylerin nasıl var olacakları ve nasıl davranacaklarını belirleyen kurallar ve yönetmeliklerdir.  Mesela hangi kuark dalgacıkları nasıl bir özellik taşıyacaklardır. Hangileri bir araya gelip bir proton oluşturacaktır? Hangileri bir araya gelip bir nötron oluşturacaktır? Veya hangi atomlar bir biri ile etkileşecek ve ne gibi bir bileşik olacaktır? Veya yıldızlar, galaksiler, gezegenler hangi kullarla göre davranacaktır? Kitle çekim kuvveti, elektromanyetik alan hangi kurallara göre davranacaktır? Işık hangi özelliklere sahip olacaktır? Ne zaman bir tanecik gibi davranacak? Ne zaman dalga gibi davranacak? Dünyadaki yaşam ve ölüm, üreme hangi kurallara göre oluşacaktır? Bu soruların sonu gelmez! İşte bu varoluşun bütün kanunları “Allahın sahibi olduğu arşı” içindedir.

Yine bütün yaratılan şeyler zaman ve mekanın olmadığı bir şeyin içindedir. Bu nedenle Allahın arşı için bir lokalizasyon tanımlamak imkansız dır. Onu zaman ve mekanla sınırlamak mümkün değildir. Her oluşumun zaman ve mekansızlığa açılan bir yapısı vardır. Bu yapı kuantum yapısıdır. Kuantum yapısındaki arş kuralları bildiğimiz zaman ve mekana bağlı değildir. Bir şey her an her yerde olabilir.

 

Araf 137: Hor görülen kavmi de, bereketlendirdiğimiz yerin doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz, sabırlarına karşılık yerine geldi. Firavun ve milletinin yapılandırdıklarını (yaptığını ve yükselttiklerini) yıktık.[137]

Tevbe 129: Eğer yüz çevirirlerse de ki: «Allah bana yeter; O’ndan başka tanrı yoktur, yalnız O’na güveniyorum; O büyük kozmosun (arşın) Rabbidir.»[129]

Yunus 3: Doğrusu sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratıp sonra kozmosa (arşa) hükmeden, işi düzenleyen Allah’tır, izni olmadan kimse şefaat edemez. İşte Rabbiniz olan Allah budur. O’na kulluk edin. Nasihat dinlemez misiniz?[3]

Hud 7: Kozmosu belirsizlik üzere, hanginizin daha güzel işi işleyeceğini ortaya koymak için, gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. And olsun ki, «Siz gerçekten, ölümden sonra dirileceksiniz» desen, inkar edenler: «Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir» derler.[7]

Bu ayet ile ilgili başka bir makale vardır.

Yusuf 100: Ana babasını yönetiminin üstünde tuttu (Ana babasını tahtın üzerine oturttu), hepsi onun önünde (Allah’a secde edip) eğildiler. O zaman Yusuf: «Babacığım! İşte bu, vaktiyle gördüğüm rüyanın çıkışıdır; Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan, benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni hapisten çıkaran, sizi çölden getiren Rabbim bana pek çok iyilikte bulundu. Doğrusu Rabbim dilediğine lütufkardır, O şüphesiz bilendir, Hakim’dir» dedi.[100]

Burada  وَرَفَعَ أَبَوَيْهِ عَلَى الْعَرْشِ demek anne babasını yöneticiliğinin üstünde tuttu demektir. Yani onlara vezir olmasına rağmen hürmette kusur etmedi demektir.

Rad 2: Gökleri, gördüğünüz gibi, direksiz yükselten, sonra kozmosu düzenleyen (arşa hükmeden), her biri belli bir süreye kadar hareket edecek olan Güneş ve Ay’ı buyruğu altına alan, işleri yürüten, ayetleri uzun uzun açıklayan Allah’tır; ola ki Rabbinize kavuşacağınıza kesin olarak inanırsınız.[2]

Nahl 68: Senin Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: Dağlardan, ağaçlardan ve yapılandırılanlardan (insanların kuracakları kovanlardan) kendine evler edin.

İsra 42: De ki: «Eğer onunla beraber, dedikleri gibi tanrılar olacak olsa idi, o takdirde kozmos (Arş) un sahibine elbette (galebe etmek için) bir yol ararlardı.»[42]

Kehf 42: Derken serveti yok edildi. Bunun üzerine bağına yaptığı masraflara karşı ellerini oğuşturmaya başladı. Bağ, yapıları (çardakları üzerine) yıkılmış kalmıştı, «Ah Keşke Rabbime hiçbir şeyi ortak koşmasaydım» diyordu.[42]

Taha 5: Rahman kozmosa (arşa) hükmetmektedir.[5]

Enbiya 22: Eğer yerle gökte Allah’tan başka tanrılar olsaydı, ikisi de bozulurdu. Kozmosun (Arşın) Rabbi olan Allah, onların vasıflandırdıklarından münezzehtir.[22]

Hac 45: Nice kasabaların halkını haksızlık yaparken yok ettik. Artık yapıları (çatıları) çökmüş, kuyuları metruk, sarayları bomboş kalmıştır.[45]

Müminun 86: «Yedi göğün de Rabbi, yüce kozmosun (arşın) da Rabbi kimdir?» de.[86]

Müminun 116: Gerçek hükümdar olan Allah yücedir. O’ndan başka tanrı yoktur. O, yüce kozmosun (arşın) Rabbidir.[116]

Furkan 59: Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan sonra da kozmosa (arşa) hükmeden Rahman’dır. Bunu bir bilene sor.[59]

Neml 23: Sebe halkını bir kadın hükümdarın yönettiğini gördüm. Kendisine her türlü imkân verilmiş. Onun güçlü bir yönetimi olduğu gibi pek büyük bir yapısı (tahtı) da var.[23]

Burada geçen arş kelimesine de sürekli “taht” anlamı verilmektedir.

Burada neden yapı yani bina, saray anlamı veriyorum?

Sebe melikesine “Senin arşında böylemidir?” diye sorulduğunda kast edilen aslında onların yönetim binası ve tapınak olarak kullandıkları binadır(deffufa).  Taht değildir. Arş kelimesini iyi anlayamayanlar buna taht anlamı vermişlerdir. Oysa ayetlerden bunun taht değil de bina olabileceğini anlıyoruz.

Nasıl?

Bu amaçla ayetleri düşünerek değerlendirelim!

Neml suresi 29-33

: (Hükümdar olan kadın) Dedi ki: «Ey ileri gelenler(archonlar)! Şüphe yok ki bana, çok şerefli bir mektup bırakıldı.»[29] «O muhakkak ki, Süleyman tarafından ve şüphe yok ki o, ’Rahmân, Rahîm olan Allah’ın ismiyle’ (başlanarak) yazılmıştır.»[30] (Şöyle ki:) «Bana karşı büyüklenmede bulunmayın ve bana müsIümanlar olarak geliniz.»[31] Dedi ki: «Ey ileri gelenler (archonlar)! Bu işim hakkında bana fetva veriniz. Siz hazır bulununcaya değin ben bir işimi kestirmiş değilim.»[32] Dediler ki: «Biz kuvvet sahipleriyiz ve şiddetli bir azim sahipleriyiz ve emir sana aittir. Artık bak, ne emredeceksen.»[33]

Bu ayetlerde Sebe Kraliçesinin akil kişilerinden yani archonlarından bahsedilmektedir. Yani deffufa da bulunan ihtiyar heyeti veya rahiplerdir. Bu bakımdan deffufa bir yönetim yapısı yani bir arş tır. Burada verilmese de diğer ayetlerden Süleyman peygamberin de bir archonlar heyetinin ve arşının olduğu anlaşılıyor.

Neml 41-44 :(Süleyman devamla) dedi ki: «Onun tahtını bilemeyeceği bir vaziyete sokun; getirin bakalım tanıyabilecek mi, yoksa tanıyamayanlardan mı olacak?»[41] Melike gelince, «Senin tahtın da böyle mi?» dendi. O şöyle cevap verdi: «Tıpkı o! Zaten bize daha önce bilgi verilmiş ve biz teslimiyet göstermiştik.»[42] O’nu, Allah’tan başka taptığı şeyler alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi.[43] Ona «köşke gir!» dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini çekti. Süleyman «Bu billurdan yapılmış, şeffaf bir zemindir» dedi. Melike dedi ki: «Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmiştim. Süleyman’ın maiyyetinde, âlemlerin Rabbi olan Allah’a teslim oldum.»[44]

Mesela  Sebe melikesi Süleymanın sarayına girince sarayın harikalığı karşısında büyüklenmesini terk edip imana gelmektedir. Çünkü Sebe toplumu tapınak ve yönetim binaları ile büyüklenen bir toplumdur. Bununla ilgili bilgi Sebe melikesi makalesinde verilmiştir.

Neml suresi 23 ayette: İnnî vecedtumreeten temlikuhum ve ûtiyet min kulli şey’in ve lehâ arşun azîm(azîmun).

Denmektedir.

Arşun azim kelimesi çok büyük arş anlamındadır. Azim kelimesi bir taht için kullanılamaz. Bir taht ne kadar büyük olabilir ki?

 Eğer getirilen taht olsaydı Süleyman’ın tahtını görünce imana gelmesi gerekirdi. Aksine saraya (Süleyman’ın arşı) girince sarayın kendi arşından yani yönetim binaları olan deffufa dan çok daha güzel olduğunu anlayınca teslim olmaktadır.

Ayrıca

Neml 41-44 :(Süleyman devamla) dedi ki: «Onun tahtını bilemeyeceği bir vaziyete sokun; getirin bakalım tanıyabilecek mi, yoksa tanıyamayanlardan mı olacak?»  şeklinde meallendirilmektedir.

 Oysa ayette:

 Kâle nekkirû lehâ arşehâ nenzur e tehtedî em tekûnu minellezîne lâ yehtedûn(yehtedûne).

Denmektedir. Buradaki “tehtedi” ve “la yehtedun” kelimeleri hidayet kelimesinden gelmektedir ve kılavuzluk edebilecek mi, edemeyecek mi? Anlamına gelmektedir. Buradan anlaşılacağı gibi binanın içinde bir yol bulma söz konusudur. Yoksa taht anlamında olsa gerçekte tanıyacak mı (arefe) kelimesi kullanılırdı.

Yani meal şöyle olmalıdır: Onun binasını yani sarayının planını değiştirin, bizde gözetleyelim bakalım sarayında yolunu bulabilecek mi? Bulamayacak mı?

Burada taht anlamı verilen arş aslında işlerin yürütüldüğü yapı (deffufa) dır.

 

Şimdi düzeltilmiş meallere devam edelim.

Neml 26: «(Halbuki) O büyük kozmosun (Arş’ın) sahibi olan Allah’tan başka tapılacak yoktur.»[26]

Neml 38: Süleyman: «Ey cemaat! Bana teslim olmalarından önce, hanginiz o kraliçenin yönetim yapısını (tahtını) yanıma getirebilir?» dedi.[38]

Neml 41: (Süleyman devamla) dedi ki: «Onun yönetim binasını (tahtını) değiştirin (bilemeyeceği bir vaziyete sokun); getirin bakalım yolunu bulabilecek mi yoksa bulamayacak mı?(tanıyabilecek mi, yoksa tanıyamayanlardan mı olacak?)»[41]

Neml 42: Melike geldiğinde «Senin yapın (tahtın) böyle miydi?» denildi. O da «Sanki odur, daha önce bize bilgi verilmişti ve teslim olmuştuk» dedi.[42]

Secde 4: Gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları altı günde yaratan, sonra kozmosa (arşa) hükmeden Allah’tır. O’ndan başka bir dostunuz ve şefaatçiniz yoktur. Düşünmüyor musunuz?[4]

Zümer 75: Melekleri, kozmos yapısının (arşın) etrafını çevirmiş oldukları halde, Rablerini hamd ile överken görürsün. Artık insanların aralarında adaletle hüküm olunmuştur. «Övgü, Alemlerin Rabbi olan Allah içindir» denir.[75]

Mümin 7: Kozmosu (Arşı) yüklenen ve çevresinde bulunanlar, Rablerini överek tesbih ederler; O’na inanırlar. Müminler için: «Rabbimiz! İlmin ve rahmetin herşeyi içine almıştır. Tevbe edip Senin yoluna uyanları bağışla; onları cehennemin azabından koru» diye bağışlanma dilerler.[7]

Mümin 15: dereceleri yükselten, Kozmosun (Arş) sahibi, kavuşma gününü ihtar etmek için kullarından dilediğine emriyle vahyi indirir.[15]

Zuhruf 82: Göklerin ve yerin Rabbi, kozmosun (Arşın) Rabbi onların vasıflandırmalarından münezzehtir.[82]

Hadid 4: Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra kozmosa (arşa) hükmeden, yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilen O’dur. Nerede olursanız olun, O, sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür.[4]

Hakka 17: Melek(ler) ise, onun çevresi üzerindedir. O gün, Rabbinin kozmosunu (arşını) onların da üstünde sekiz (melek) taşır.[17]

Tekvir 20: O elçi güçlüdür, kozmosun (Arş’ın) sahibinin yanında çok itibarlıdır.[20]

Buruc 15: Yüce kozmosun (arşın) sahibi.

Anlayabildiğimiz kadarı ile Allahın sahip olduğu arş evrenin de içinde bulunduğu ve temel kuralların koyulduğu yapıdır yani kozmos dur. Allah bu yapıya tamamen hakim ve haberdardır. Kendisi bu yapıdan münezzeh tir. Kürsi ise bu yapı içinde var olan ayrı birimlerdir. Mesela gökler kürsüsü göklerin yönetimidir. Oysa göklerden başka sonsuz çeşitlikte yapılar vardır. Buna örnek kuantum düzeyinde var oluştur. Kuantum düzeyinde oluşumu örneklememin sebebi algımızın neredeyse dışında olmasıdır. Kısacası bizim kozmosta anlayamayacağımız yapılar da mevcut olabilir.

Doğrusunu Allah bilir.

 

 

 

 

 


YorumcuYorum
Tayibet Erzen
05.03.2013
10:38

Neml-40 ayetinde فَلَمَّا رَآهُ مُسْتَقِرًّا عِنْدَهُ (Onu yanında durur görünce) ifadesini ilk okuduğumda getirilen şeyin ancak taht olabileceği kanaatine sahip oluyorum. Çünkü eğer getirilen Melike’nin binası(meclisi her neyse) ise, bu Süleyman’ın yanında yer alacak kadar küçük olamaz. Bu nokta biraz sıkıntılı görünüyor ama 44. ayette Melike’ye ادْخُلِي الصَّرْحَ (Yüksek binaya gir.) deniyor. Burada kastedilen O’nun değiştirilen binasıysa geriye başka alternatif kalmıyor zaten.

Neml-41’de نَكِّرُوا لَهَا عَرْشَهَا نَنْظُرْ أَتَهْتَدِي أَمْ تَكُونُ مِنَ الَّذِينَ لَا يَهْتَدُونَ (Onun için arşını tanınmaz hale getirin, bakalım yol bulacak mı yoksa yolu bulamayanlardan mı olacak?)

Değiştirilenin Melike’nin binasının olması gayet isabetlidir çünkü surenin devamında O’na soruluyor: - أَهَكَذَا عَرْشُكِ(Senin arşın böyle miydi?) O da: -كَأَنَّهُ (Sanki odur.) diyor.

Arkasından gelen وَأُوتِينَا الْعِلْمَ مِنْ قَبْلِهَا وَكُنَّا مُسْلِمِينَ (Bize ondan önce ilim verilmişti ve Müslüman olmuştuk.) ifadesinde haber (نَبَأَ) değil, ilim verilmiş, yani bunun bir tekniği, yapımı var. O yüzden buna benzer yapılar daha önce de yapılmış olmalı. Burada kırmızı ile gösterdiğim zamir arşa gitmiyor, arş eril bir kelime olduğundan هُ gelirdi. Baktığım birkaç tefsirde bu zamir ile mucize(معجزة) kavramının kastedildiği iddia edilmiş.

Arşta yapılan değişiklik her ne ise bunun ilmi Sebe halkı tarafından biliniyor. Bu bilgi de arşın yapı(bina) manasına gelebileceğini destekler. Benim anlayamadığım ise köşk gibi büyük bir yapıda tanınmayacak kadar köklü değişikliklerin nasıl yapıldığıdır. Ne de olsa tahtı değiştirmek buna göre çok basit olsa gerek.

Mete Firidin
05.03.2013
11:40

Sanırım bu hep Süleyman peygamberi bir binanın içinde taht da oturuyor olarak hayal etmemizden kaynaklanıyor.

Demeki görüşme yapılan yer bina dışı, açık bir alandır.

Mete Firidin
05.03.2013
11:45

Melikenin Sarayı bir deffufadır. Deffufalar çok büyük yapılardır. 50 metre uzunluğunda ve 20 metre yüksekliğinde olanları bilinmektedir. Ayrıca iç mimarisi 3 boyutlu bir labirente benzemektedir. Eğer sadece merdivenlerin yerini değiştirirseniz bile bu binaya aşina olan hemen şaşıracaktır.

Mete Firidin
05.03.2013
12:00

The deffufa is a unique structure in Nubian Architecture. Three known deffufa exist. The Western Deffufa at Kerma, an Eastern Deffufa, and a third little known deffufa. The Western Deffufa is 50m by 25m. It is 18 meters tall and comprises three stories. It was surrounded by a boundary wall. Inside were chambers connected by passageways.[5]

Mete Firidin
05.03.2013
12:37

Deffufaların bulunduğu antik şehrin adı KeRMa dır.

Tayibet Erzen
06.03.2013
01:21

Deffufalar gerçekten çok ilginç. Yoruma resim eklenemiyor o yüzden paylaşamıyorum ancak sizin makalenize bir iki deffufa resmi eklemeniz faydalı olacaktır.

Hüseyin Kayahan
09.03.2013
07:05

Selam ile...

Verilen mana güzel. Allah'ın arşa istivası anlattığınızın benzeridir ama;

Neml 39 ve 40'ı yazmamışsınız. 39'da "cinlerden bir ifrit / yabancı uyruklulardan fert" "ben onu sana makamından kalkmadan etvet ederim" diyor. Bunun üzerine "kitaptan ilmi olan biri de "ben onu sana ....." diye başlayarak tercümelerde "göz açıp kapamak" olarak verilen bir sürede getiririm diyor.

Bir kolyuğun gelmesini bile anlayamıyordum, şimdi dev bir binanın gelmesi söz konusu. Pramitler, zigguratlar, deffufalar yapımları yıllar süren yapılar olsa gerektir. Eğer bir "okus-pokustan" bahsetmiyorsak, burada verilen süreleri yeniden düşünmek gerekir. "... kable en tekume min makamike.../...sen yerinden kalkmadan önce..." ne kadar bir vakittir? İkinci ibare de şöyledir: "... kable en yertedde ileyke tarfuke... /... Türkcesini çözemedim..."

Bu konuda "meskutun anh" yapmışsınız, ya da metindeki izahı ben kaçırdım.

Saygılarımla.

H.Kayahan

Mete Firidin
09.03.2013
08:35

Daha önce ben de getirilenin görüntü olduğunu zannetmiştim fakat gelen bir binadır. Çünkü melike binanın içinde rehberlik ile sınanmaktadır. Burada Süleymana ait teknik ve güç gösterilmektedir. Bu gücün içinde Binaların dahi nakli vardır. Bu hakikaten şimdi bile hayal edemediğimiz bir teknik ve güçtür.

ben bunlardan sonra şunu anlıyorum. "Ey insanlar ve cinler göklerin sınırını aşın, bir sultan olmadan aşamassınız" mealindeki ayette belkide bu günkü uzay teknolojisi anlatılmaktadır. Ama öyle bir gün gelecektir ki "Kitabtan bilgisi olanlar" bir gün binaları dahi nakledeceklerdir. Cinlerle işbirliği düzeyinde başarılanın çok daha üstünde teknik başarılara ulaşacaklardır.

Mete Firidin
09.03.2013
09:38

"İfrit" kelimesi Akkaca duvar sıvacısı demektir. Yani "mason" , bu kişi muhtemelen "Hiram usta" dır.

Sam Adian
09.03.2013
18:42

Neml 39 ve 40 ta kullanılan “ene âtîke bihî” ifadesine getirmek manası veriliyor, bunun çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Bu kelime aynı zamanda “Çatma, çatı, yapmak” manalarına da gelir. Ancak bu yetmez elbette. Ayrıca “ifrit” kelimesi küçük şeydan yahut cinlerden başka biri gibi anlamlarda anlaşılıyor ancak bu kelime aynı zamanda “çelikten yapılmış” olan bir şeyi ifade etmeye de yarar. Bir çeşit robot. 40. Ayette farklı bir ifade daha vardır. “ene âtîke bihî kable en yertedde ileyke tarfuk” ifadesini iyi anlamak gerektiği kanaatindeyim. “Tarf” kelimesi ilginç bir kelime. Taraf ifade ettiği gibi, uç, dip gibi anlamları da vardır. Ayrıca, bir şeyi çatmak (yahut getirmek olarak anlasak bile) “en yertedde” ifadesi eski haline geri döndürmeyi gerektirir. Burada bir zaman ifade ettiğini düşünmek için bir neden olmadığını düşünüyorum. Hemen anında onu çatabileceğini ifade ediyor, yön belirterek. İşaret ederek. Devamında “fe lemmâ reâhu mustekırran indehu” ifadesi de önemli olmalıdır. Çünkü henüz cümleyi bitirmemişken o şey orada durur vaziyete gelmiştir. Buna şaşırdığı da yine ayetteki ifadeden anlaşılıyor. 41. Ayette “nekirru” kelimesine değiştirmek manası veriliyor, bu çok yanlış olmamakla birlikte çözmek, çözümlemek demek çok daha doğrudur. Çünkü kelimenin aslı “makaradan çözmek” manasına gelir. Devamındaki “tehtedî” kelimesi hidayete ermek, erecek anlamında yorumlanıyor ki, bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü kelime güdümleme, yönlendirme ifade eder. 42. Ayetteki ifadeler de önemlidir. “Senin arşın bunun gibi miydi” cevap “evet sanki benziyor” Aslında yapılan şeyin bir çeşit kopyası olduğu ayetin devamından da anlaşılabiliyor. “bize ilim verildi”….. Anlaşılan o ki, soruyu soranlar orada olan şeyin gerçek olmadığını biliyor ve cevap veren ise, kendisininkinin aynısı olup olmadığından emin değil. 44. ayet bu durumun bir açıklaması gibi. “içine gir” denildiği zaman Bacaklarını açıyor, çünkü gördüğü şeyi bir su havuzu zannediyor. Sonrasında “mumerradun min kavârîr” flakonlar, küçük şişeler den parlaklaştırılmış….. Özetlemek gerekirse, nakledilen bir koş yahut bir saray yahut fiziksel olarak bir yapı değil. Bir çeşit holografik izdüşüm gibi bilgi gerektiren bir şey. (havuz illüzyonu gibi) Ancak hikayenin bütününe baktığımız zaman, yapılan eylemin gerçek olmadığını orada bulunanların bildiğini anlamak zor değil. Amaçlanan şey ise, muhataplarını kandırmak onu yönlendirmekten ibaret. Muhatapları bundan çok emin olmamakla birlikte yine de tereddüt ediyor ve gücünün elinden alındığını düşünüyor. Çünkü gösterilen şey, Arş tır. Yani gücün simgesi, hakimiyetin merkezi, yönetim merkezi….

Vesselam





Çok Yorumlanan Makaleler
Mete Firidin
Kuran'da Kölelik
27.12.2013 63878 Okunma
86 Yorum 08.01.2014 17:16
Mete Firidin
Hz. Adem’in Kaburgası
25.04.2012 23145 Okunma
59 Yorum 28.04.2012 13:42
Mete Firidin
Miras ve Kelale Ayetleri
13.02.2014 28408 Okunma
53 Yorum 28.02.2014 13:04
Mete Firidin
Nuh’un Gemisi ve Cudii
12.01.2014 24582 Okunma
45 Yorum 05.02.2016 23:06
Mete Firidin
Adem'in ve Havva'nın Hatası
2.03.2014 30211 Okunma
34 Yorum 10.03.2014 00:48
Mete Firidin
Amen ve Senetin
15.11.2012 35312 Okunma
31 Yorum 30.11.2012 13:47
Mete Firidin
Nuh’un Üvey Oğlu!
25.10.2015 31642 Okunma
28 Yorum 12.01.2020 17:30
Mete Firidin
Homohabilis Havva ve Havvalar
20.04.2012 30672 Okunma
27 Yorum 15.04.2020 09:47
Mete Firidin
Nutfetin Emşâcin (99)
14.05.2013 29475 Okunma
24 Yorum 17.05.2013 15:16
Mete Firidin
El Tur ve Tur-i Sina?
24.03.2013 38211 Okunma
21 Yorum 23.06.2021 12:46
Mete Firidin
Hınzır
12.11.2018 12259 Okunma
19 Yorum 31.01.2021 23:14
Mete Firidin
Şeriata Göre Kadınların Dövülebilmesi?
16.03.2014 20885 Okunma
18 Yorum 20.03.2019 10:45
Mete Firidin
Kuran’da Tasavvuf ve Lahid Köklü Kelimeler
8.05.2014 14347 Okunma
18 Yorum 10.05.2014 11:22
Mete Firidin
Cennetteki Khamr
28.05.2015 21041 Okunma
17 Yorum 29.05.2015 19:00
Mete Firidin
Adet Görmekteyken Kadın Namaz Kılabilir mi?
14.06.2018 12896 Okunma
16 Yorum 17.04.2020 16:27
Mete Firidin
Lut Kavmi Homoseksüel Değildi!
3.08.2014 33736 Okunma
15 Yorum 03.12.2017 03:35
Mete Firidin
Âdemoğlu Şeytanın Halifesidir
22.03.2019 9810 Okunma
14 Yorum 27.03.2019 17:22
Mete Firidin
Hamr ve Humr
12.04.2012 13800 Okunma
14 Yorum 02.05.2012 15:51
Mete Firidin
Rahmet ve Şeriat
19.03.2012 8854 Okunma
14 Yorum 27.03.2012 21:05
Mete Firidin
Müslüman
19.12.2013 10888 Okunma
13 Yorum 21.12.2013 10:35
Mete Firidin
Talak Suresi 4. Ayet ve Pedofili
11.07.2019 13968 Okunma
13 Yorum 16.07.2019 05:54
Mete Firidin
Bilqıst
23.04.2014 12344 Okunma
13 Yorum 26.04.2014 14:44
Mete Firidin
İmhotep'in Babası
7.04.2015 12091 Okunma
13 Yorum 03.05.2018 23:12
Mete Firidin
İçki Haram mı?
25.05.2015 25657 Okunma
13 Yorum 12.01.2020 17:25
Mete Firidin
Zülkarneyn'in Doğu Seferi
3.06.2012 15139 Okunma
12 Yorum 19.06.2012 10:13
Mete Firidin
Tasavvuf
11.05.2010 16465 Okunma
12 Yorum 17.02.2016 17:55
Mete Firidin
Hz. Musa Ne Zaman Yaşadı?
12.05.2011 118706 Okunma
11 Yorum 07.04.2020 15:05
Mete Firidin
Karadelik ve Cehim
14.05.2012 9002 Okunma
11 Yorum 15.05.2012 09:07
Mete Firidin
Meteorit (Asteroid) Yağmuru
25.08.2013 12899 Okunma
11 Yorum 27.08.2013 15:07
Mete Firidin
Ayn Ra Ya Kökü Yoksunluk
9.03.2014 8901 Okunma
11 Yorum 13.03.2014 20:08
Mete Firidin
Cuma Namazı
19.01.2019 8468 Okunma
11 Yorum 20.01.2019 19:49
Mete Firidin
Hz. Muhammed'e İman
13.10.2018 8899 Okunma
11 Yorum 15.10.2018 22:32
Mete Firidin
Kuran'da Zamanın Sonu
30.09.2015 18485 Okunma
11 Yorum 25.10.2015 15:50
Mete Firidin
The Birthday Of Jesus Christ According to Quran
4.12.2016 11496 Okunma
10 Yorum 30.11.2017 15:56
Mete Firidin
Gavs Ve İkizler Burcu
15.12.2014 18893 Okunma
10 Yorum 14.07.2015 09:59
Mete Firidin
Hz. Nuh, İbrahim, Yusuf ve Musa Kronolojisi
5.04.2015 107743 Okunma
10 Yorum 12.01.2020 16:47
Mete Firidin
Fecr ve İmsak
18.07.2013 19224 Okunma
10 Yorum 20.07.2013 22:19
Mete Firidin
Arş
3.03.2013 8045 Okunma
10 Yorum 09.03.2013 18:42
Mete Firidin
% 100 Cotton
28.09.2012 6473 Okunma
10 Yorum 02.10.2012 11:59
Mete Firidin
Şecer
23.01.2014 9689 Okunma
10 Yorum 25.01.2014 09:30
Mete Firidin
Salat Kelimesinin Kökeni
26.02.2012 67146 Okunma
10 Yorum 03.06.2020 00:23
Mete Firidin
Hz. Musa ve Hızır'ın Buluştukları Yer
16.03.2012 21767 Okunma
10 Yorum 17.03.2012 10:03
Mete Firidin
Zülkarneyn
26.08.2011 18368 Okunma
10 Yorum 28.04.2020 20:20
Mete Firidin
İbni Arabi ve Araf 175-176. Ayetler
16.11.2011 28957 Okunma
9 Yorum 19.11.2011 17:29
Mete Firidin
Bekke Ve Mekke
27.01.2011 53912 Okunma
9 Yorum 25.03.2020 19:30
Mete Firidin
Şerr
10.05.2015 10917 Okunma
9 Yorum 19.05.2015 15:59
Mete Firidin
Petra Yalanı
28.04.2015 71746 Okunma
9 Yorum 02.05.2015 13:07
Mete Firidin
ÖNSÖZ
10.05.2018 6665 Okunma
9 Yorum 16.05.2018 20:41
Mete Firidin
Kutsal Kudüs!
1.02.2020 5479 Okunma
9 Yorum 03.02.2020 20:52
Mete Firidin
Yunus Peygamber Balinanın Karnında
15.03.2019 7867 Okunma
8 Yorum 25.06.2020 18:13
Mete Firidin
Midian Medyen Medine
3.05.2015 10185 Okunma
8 Yorum 02.02.2019 10:15
Mete Firidin
Ümmi Peygamber
4.06.2014 7992 Okunma
8 Yorum 12.06.2014 12:02
Mete Firidin
Harut ve Marut
6.02.2012 13114 Okunma
8 Yorum 08.02.2012 19:35
Mete Firidin
Kuran’da Yağış Kelimeleri
29.11.2013 11596 Okunma
8 Yorum 01.12.2013 18:50
Mete Firidin
Allah’ın İki Eli
5.12.2013 14149 Okunma
8 Yorum 12.12.2013 07:13
Mete Firidin
Ruh ve Ruhun Üflenmesi
11.04.2013 19655 Okunma
8 Yorum 14.04.2013 13:43
Mete Firidin
Necm ve İdbar
3.10.2013 14254 Okunma
8 Yorum 09.10.2013 16:19
Mete Firidin
Sarsar, Salsal
27.08.2013 8614 Okunma
7 Yorum 12.10.2013 17:06
Mete Firidin
Ashabı Kehf
3.02.2014 8043 Okunma
7 Yorum 12.10.2021 20:56
Mete Firidin
Hurufu Mukatta
9.04.2011 89789 Okunma
7 Yorum 25.03.2020 18:55
Mete Firidin
Adem ile Havva
9.03.2010 15432 Okunma
7 Yorum 23.05.2020 03:49
Mete Firidin
Nuh Peygamberin Kâfir Oğlunun Salı
26.06.2014 7828 Okunma
7 Yorum 17.04.2020 20:41
Mete Firidin
İblis Yees Gına
29.08.2014 7903 Okunma
7 Yorum 10.09.2014 19:06
Mete Firidin
Mars Hayali
7.01.2017 9379 Okunma
7 Yorum 12.10.2018 00:32
Mete Firidin
Sidr ve Sadr Kelimeleri
11.08.2015 16053 Okunma
7 Yorum 18.08.2015 14:52
Mete Firidin
Abdestsiz Kuran Okumak!
20.04.2024 674 Okunma
7 Yorum 21.04.2024 20:19
Mete Firidin
Ayağa Mesh Meselesi
12.02.2016 12662 Okunma
6 Yorum 06.07.2016 22:09
Mete Firidin
Hadisler
1.02.2020 4826 Okunma
6 Yorum 17.02.2020 22:05
Mete Firidin
Fussilet Suresi 10. Ayet Tefsiri
4.02.2018 7541 Okunma
6 Yorum 05.02.2018 08:31
Mete Firidin
Hz. Yusuf’a Secde!
7.12.2018 7611 Okunma
6 Yorum 07.02.2020 21:36
Mete Firidin
Haqaben Ehqaben
16.04.2015 8709 Okunma
6 Yorum 18.04.2015 10:06
Mete Firidin
Kutsal Yaşam Ağacı
21.12.2011 15056 Okunma
6 Yorum 25.12.2011 16:12
Mete Firidin
GPS ve Enam 97
9.05.2012 6523 Okunma
6 Yorum 23.06.2012 15:46
Mete Firidin
Meleklerin Hızı
20.11.2013 13414 Okunma
6 Yorum 24.11.2013 19:02
Mete Firidin
Cimaletun sufrun
3.02.2013 6222 Okunma
6 Yorum 06.02.2013 20:29
Mete Firidin
Şehri Ramazan
18.08.2012 5900 Okunma
5 Yorum 19.08.2012 08:58
Mete Firidin
Naram Sin
25.07.2012 16505 Okunma
5 Yorum 15.10.2020 19:50
Mete Firidin
Şeytani Felsefe
5.05.2013 7268 Okunma
5 Yorum 14.06.2013 07:53
Mete Firidin
El Musawwir
8.12.2013 3917 Okunma
5 Yorum 15.12.2013 20:00
Mete Firidin
Sihir Öğreten İki Melek?
15.12.2013 9011 Okunma
5 Yorum 17.12.2013 07:54
Mete Firidin
Tevbe Suresi 30. Ayet
1.06.2014 9463 Okunma
5 Yorum 04.06.2014 16:12
Mete Firidin
Yedi Gece ve Sekiz Gün, Atlantis
25.02.2018 7391 Okunma
5 Yorum 13.05.2020 16:11
Mete Firidin
Şeyhe Teslimiyet!
14.06.2019 5627 Okunma
5 Yorum 20.06.2019 23:32
Mete Firidin
İki Hırsızın Çok Eli
30.05.2019 5246 Okunma
5 Yorum 16.06.2019 23:09
Mete Firidin
Kuran'da Doğu, Doğuş Kelimeleri
25.01.2023 1064 Okunma
5 Yorum 24.02.2023 17:47
Mete Firidin
Ölünce melek mi oluruz?
12.05.2018 6970 Okunma
4 Yorum 14.05.2018 12:51
Mete Firidin
Azap
10.07.2016 9325 Okunma
4 Yorum 11.07.2016 18:20
Mete Firidin
Taha Suresi 125. Ayet Meali
22.11.2017 7865 Okunma
4 Yorum 25.11.2017 14:43
Mete Firidin
Bakara Suresi Meali
28.08.2015 8581 Okunma
4 Yorum 16.01.2019 16:36
Mete Firidin
Hadid Suresi 25. ayet ve Zülkarneyn
25.10.2015 14524 Okunma
4 Yorum 25.10.2015 13:00
Mete Firidin
Sünnetler ve Ayetlerin Tam Anlaşılması
1.05.2014 6891 Okunma
4 Yorum 09.05.2014 15:47
Mete Firidin
Havariler Ve Huriler
29.10.2014 7243 Okunma
4 Yorum 29.10.2014 19:00
Mete Firidin
Yırtıcı ve Hastalıklı Hayvanların Haramlığı
3.03.2015 8523 Okunma
4 Yorum 14.04.2015 18:05
Mete Firidin
Cidiha ?
10.01.2014 5367 Okunma
4 Yorum 14.08.2021 16:33
Mete Firidin
Harun’un Kız Kardeşi Miryem
1.09.2013 12722 Okunma
4 Yorum 11.09.2013 07:57
Mete Firidin
Kudret Helvası Menne
13.11.2013 110872 Okunma
4 Yorum 15.11.2013 03:46
Mete Firidin
Ğasaq
18.10.2013 5831 Okunma
4 Yorum 19.10.2013 06:52
Mete Firidin
Şecer ve Güç
28.01.2014 3650 Okunma
4 Yorum 04.02.2014 23:04
Mete Firidin
El Hadid ve Besmele
13.01.2013 12849 Okunma
4 Yorum 17.01.2013 08:36
Mete Firidin
Kitap ve CERN
1.01.2012 5365 Okunma
4 Yorum 19.02.2012 08:44


© 2024 - Akevler