İnsanoğlu var olduğundan itibaren bilgi ve teknolojisini geliştirmiş; bu günkü seviyesine gelmiştir. Çünkü Allah Adem’e bütün isimleri öğretmiştir.
Bu gelişme özellikle son asırda çok hızlı olmuş, daha önce hayal bile edilemeyen düzeylere ulaşmıştır.
19. yüzyıla kadar olan gelişmeler bizden binlerce yıl önce yaşayan insanları çok fazla etkileyecek düzeyde değildir. Mesela bir Sümerliyi 17. Yüzyıla getirseniz pek fazla etkileyemezsiniz. Çünkü 17. Yüzyılda bulunan at arabaları ve gemiler gibi araçlar onların zamanında da mevcuttu. 17. Yüzyıldaki halleri sadece biraz daha gelişmiş halleridir. Oysa 17. Yüzyılda yaşamış birini 20. Yüzyıla getirsek bu günkü taşıtları ve iletişim araçlarını göstersek herhalde çıldırırdı. Bu durum bize “Ahir zamanın” sonlarına yaklaştığımızı düşündürmektedir. Hz. Muhammed’in de son peygamber olduğunu ispatlamaktadır. Ona inen Kitap orijinal halini korumakta ve bu dönemde bulunan bilimsel veriler Kitabın ayetleri ile uyum içindedir. Yani bu dönemin İnsanlarına da hitap etmektedir. Batıl düşüncenin yerini “hak” yani gerçek almaktadır. Mistik inanışlar azalmaktadır.
Bilimsel gelişmelerin hepsi önce teorik bilimin gelişmesi ve ardından da teorik bilgilerin teknolojik alana uygulanması ile ortaya çıkmıştır.
Önce hayvan gücünden yararlanıldı, taşlardan, ağaçlardan aletler yapıldı. Daha sonra hayvanları kontrol etmek için gemler, eğerler geliştirildi, nallar üretildi. El arabası, yel değirmenleri ve saatler gibi daha karmaşık araçlar oluşturmak üzere basit makineler (örneğin kol, vida ve kasnak gibi) üretildi.
Rönesans ile matbaanın yaygınlaşması bilginin daha fazla yayılmasını kolaylaştırdı. Bilginin artması ve yaygınlaşması teknolojinin de gelişmesini ve yayılmasını sağladı. Teknolojinin gelişmesi daha bol ve istikrarlı besin sağlanmasını mümkün kıldı. Bilim, sanat ve teknolojik araştırmalar için daha çok olanak sağlanmış oldu. Keşfedilen yeni kıtalardan patates gibi bitkilerin getirilmesi ve yetiştirilmesi Avrupalıları açlık korkusundan kurtardı.
18. yüzyılda İngiltere'de başlayan Sanayi Devrimi ile kısa sürede bol metal üretimi gerçekleştirildi. Motor gücünün keşfi ile ileri tarım, imalat, madencilik, metalürji ve ulaşım alanlarında büyük teknolojik keşifler yapıldı. Daha sonra elektrik motoru, ampul ve daha başka yenilikler getiren elektriğin kullanılır hale gelmesi ile bir adım daha atılmış oldu. Bilimsel gelişme ve yeni geliştirilen motor gücü ile uçaklar yapmak mümkün hale geldi.
Tıp, kimya, fizik ve mühendislik de ilerlemeler ve yeni keşifler oldu. Tıpta açık kalp ameliyatı gibi yenilikler geliştirildi. Kök hücre yöntemi ile sağlıkta daha önce mümkün görülmeyen tedaviler başarıldı. Antibiyotiklerin ve aşıların bulunması ile insan ve hayvan ölümleri çok azaltıldı.
Teknolojik gelişme ile daha yüksek ve büyük binalar yapılmış, tren ve otomobilin hizmete girmesi ile daha büyük şehirler kuruldu. İletişim için telgraf, telefon, radyo ve televizyon geliştirilmesi ile şehirlerarası ve ülkeler arası iletişim çok daha fazla gelişti.
19. ve 20. yüzyıllarda motor gücüyle çalışan gemilerin hizmete girmesi yük ve yolcu taşımacılığında bir devrim olmuştur. Bu sayede ticaret, üretim, refah bilgi ve teknoloji daha da gelişmeye imkan bulmuştur. Bilginin artması ile transistörlü aletlerden entegre devre dönemine geçilmiş ve bilgisayar teknolojisi gelişerek bugünkü internet iletişimi sağlanmıştır.
Bunlarla birlikte eğitim oldukça gelişti ve uzmanlaşmalar daha da dar alanlara doğru derinleşti.
Kuantum fiziği teorisi geliştirildi ve hatta birçok aletin geliştirilmesine de sebep oldu. Lazer ve yarı iletkenler kuantum mekaniği sayesinde mümkün olmuştur. Ayrıca elektron mikroskobu, atomik kuvvet mikroskobu, taramalı tünellemeli mikroskop gibi biyoloji ve nanoteknolojik uygulamaların; PET-Scan (Positron Emmission Tomography), MRI (Magnetic Resonance Imaging), Tomografi gibi tıbbi görüntüleme cihazları yine kuantum mekaniğinin bize gösterdiği belli doğa olgularını kullanarak çalışırlar. Yine tıp, nanoteknoloji, elektronik gibi birçok alanda sayısız kullanımı olan fiberler kuantum mekaniğinin doğrudan uygulamasına örnektir. Modern kimya, kuantum fikirleri üzerine inşa edilmiş ve çok karmaşık moleküllerin yapıları bu sayede anlaşılmıştır.
Günümüzde Fransa ve İsviçre sınırında bulunan CERN(Conseil Européen pour la Recherche Nucléaire) araştırma merkezin de Kuantum Fiziği araştırmaları yapılmaktadır. Avrupalılar bu araştırma için milyarlarca dolar harcamaktadırlar. Bu bir hobi olmasa gerektir.
Peki, bunlar insanoğlunun tesadüfi başarıları mıdır?
Nahl 8. Ayet: Hem binesiniz diye, hem de ziynet olarak atları, katırları, merkepleri de yarattı ve bilemeyeceğiniz daha neler yaratacak.
Kur’an ineli 1400 yıl oldu fakat Allah bizim için başka ne gibi binekler yarattı: Otomobiller, trenler, Gemiler, Uçaklar. Evet, bunlar insanlar tarafından üretilen Allah’ın insanlar için yarattığı taşıtlardır.
Allah insanlar için yakıt olan ağacı ve daha sonra kullanması için kömürü ve daha da sonra kullanması için petrolü yaratmıştır. Demiri vermiştir. Taşıt olarak önce hayvanları yaratmıştır. Eğer bu hayvanlar olmasa idi, bu günkü taşıtları yapacak bilgi ve teknolojiye ulaşmamız mümkün olmayacaktı. Yine evrimsel hiçbir anlamı olmayan kömür ve petrol olmasaydı bu günkü nükleer veya güneş enerjisini kullanabilecek teknolojik düzeye erişmemiz mümkün olamazdı. Belki de En önemlisi akıllı, elleri ile düşüncesini gerçekleştiren, kalemle yazı yazabilen insanın yaratılmış olmasıdır. Eğer bunlardan biri eksik olsaydı bu günkü çağdaş seviyeye ulaşmamız mümkün olamazdı.
Gelecek için ne tahminde bulunabiliriz?
Konumuzla ilgili olduğunu düşündüğüm iki ayet var.
Maide suresi 110.ayet: O gün Allah şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerindeki ve annen üzerindeki nimetimi düşün. Hani, seni Ruhu’l-Kudüs (Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin iken de insanlara konuşuyordun.28 Hani, sana kitabı, hikmeti, Tevrat’ı, İncil’i de öğretmiştim.29 Hani iznimle çamurdan kuş şekline benzer bir şey yapıyordun da içine üflüyordun, benim iznimle hemen bir kuş oluyordu.30 Yine benim iznimle doğuştan körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Hani benim iznimle ölüleri de (hayata) çıkarıyordun. Hani sen, İsrail Oğullarına açık mucizeler getirdiğin zaman ben seni onlardan kurtarmıştım da onlardan inkar edenler, “Bu ancak açık bir büyüdür” demişlerdi.
Bu ayette özellikle konumuz açısından dikkat edilmesi gereken kelime “kitap” kelimesidir. Ayette geçen “Hani, sana kitabı, hikmeti, Tevrat’ı, İncil’i de öğretmiştim.”( Maide suresi 110.ayet) Cümlesindeki Tevrat ve İncili biliyoruz. Hikmet ise bilgeliktir. Fakat “kitap” nedir? Neyin kitabıdır?
Dikkat edilirse ayetin devamında Hz. İsa’nın neredeyse bu gün bile olağan dışı diyebileceğimiz yüksek bilgi ve teknoloji gerektiren işler yaptığını okuyoruz.
Başka bir ayette yine kitap kelimesi geçmektedir.
Burada ise bir tahtın başka ülkeden getirilmesi söz konusudur.
Neml 40. ayet: Kitaptan bilgisi olan biri, “Ben onu, gözünü kapayıp açmadan önce sana getiririm” dedi. Süleyman, tahtı yanında yerleşmiş hâlde görünce şöyle dedi: “Bu, şükür mü, yoksa nankörlük mü edeceğim diye beni denemek için, Rabbimin bana bir lütfudur. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse (bilsin ki) Rabbim her bakımdan sınırsız zengindir, cömerttir.”
Burada da kitaptan bilgisi olan birisi tahtı (bina) veya görüntüsünü çok uzak bir mesafeden göz açıp kapayıncaya kadar getirebilmektedir. Yine karşımıza yüksek teknolojik bir bilgi çıkmaktadır.
Kitap sözcüğü Arapça bir sözcüktür. Aslı ketebe (yazmak) 'tan kitab (yazılı olan, yazılan)' dır. Kelimenin kökeni nedeniyle bütün yazılımlar yani kodlamalar da kitab tır.
Ayette geçen Kitap kelimesi kodlama veya programlama olarak düşünülmelidir.
Sanırım bu kitap İnsanoğluna bahşedilecek bilim ve teknolojinin kitabıdır.
İnanıyorum ki, CERN(Conseil Européen pour la Recherche Nucléaire) de yapılan çalışmalarda Kuantum Fiziğinde birçok yeni teorik bilgi geliştirilecek ve bu bilgiler sayesinde belki de Hz. İsa’nın ve Kitaptan bilgisi olan kişinin yaptığını gerçekleştirecek aletlerin üretimi mümkün olacaktır.