Ete kelimesi ve Fahişet
Ete (ءتي ) kelime kökü Kuran’da 549 kez geçmektedir. Bu kökten gelen kelimeye “gelmek, vermek” anlamları verilmektedir. Oysa Kuran’da basit anlamda “gelmek, varmak” anlamına gelen kelime cya (جيء ) kelimesidir. Bu nedenle ete kelimesi aslında “bir duruma gelmek, bir duruma uğramak, bir durum vermek, bir halde olmak, bir hale gelmek” anlamlarındadır.
Aşağıdaki belgede Tevrat kelime araştırmalarında “ete” kelimesine verilen anlamlar gösterilmiştir.

Aşağıdaki belgede ise Arapça lügatteki “ete” kelimesinin anlamı verilmiştir.


Konumuzun asıl sebebi olduğundan fahişe kelimesinin asıl anlamını bilmek gerekir. Bu kelime çok eski bir kelimedir. Akad’ca tabletlerde de yer alır. Anlamı: öğünmek, palavra atmak, uçarı olmak, terbiyesizlik, hayasızlık, utanmazlık demektir.




Bu bilgiden sonra Nisa suresi 15. Ayete:
وَاللَّاتِي يَأْتِينَ الْفَاحِشَةَ مِنْ نِسَائِكُمْ فَاسْتَشْهِدُوا عَلَيْهِنَّ أَرْبَعَةً مِنْكُمْ فَإِنْ شَهِدُوا فَأَمْسِكُوهُنَّ فِي الْبُيُوتِ حَتَّى يَتَوَفَّاهُنَّ الْمَوْتُ أَوْ يَجْعَلَ اللَّهُ لَهُنَّ سَبِيلًا (15)
“Kadınlarınızdan zina edenlere, bunu ispat edecek aranızdan dört şahit getirin, şehadet ederlerse, ölünceye veya Allah onlara bir yol açana kadar evlerde tutun”. Anlamı vermek faciadır.
Fahişet kelimesi aşırı terbiyesiz, görgüsüz, ahlaka yakışmayan davranış demektir. Elfahişet marife bir kelimedir. Ahlaksızlığın en özel şeklini ifade etmektedir. İsra suresi 32. Ayette zinanın “fahişet” olduğu yazmaktadır. Öyleyse “elfahişet” fahişetin en özel şekli olmalıdır. Lut kavmi ile ilgili ayetlere baktığımızda aynı kelimeyi görürüz. Bu ayetlerde Lut kavminin yaptığı zorla cinsel tecavüz olayı elfahişet olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca Nisa 16. Ayette “ellezani yetiyaniha” cümlesindeki ha zamiri de Nisa 15. Ayetteki elfahişet kelimesine gitmektedir. Yani iki erkek burada bir birine tecavüzde bulunmuş demektir. Fakat burada Lut kavminden farklı olarak zorlama yoktur. Zina kelimesi aralarında nikâh gerçekleşebilecek olan fakat nikâhı olmayan bir erkek ve bir kadının illegal cinsel birlikteliğini ifade eder. Zinadan daha kötüsünü ifade eden elfahişet kelimesi homoseksüel, ensest, çocuğa cinsel saldırı veya yetişkine zorlama ile cinsel saldırıyı ifade etmektedir. Bu da bu kelimenin Kuran da tecavüz anlamında kullanıldığını göstermektedir. Bu kelimeyi “fahişelik yapmak” olarak çevirmek çok yanlıştır. Çünkü Kuran’da “fahişelik yapmak” anlamında bir deyim zaten vardır.
Ali İmran: 135:
وَالَّذِينَ إِذَا فَعَلُوا فَاحِشَةً أَوْ ظَلَمُوا أَنْفُسَهُمْ ذَكَرُوا اللَّهَ فَاسْتَغْفَرُوا لِذُنُوبِهِمْ وَمَنْ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا اللَّهُ وَلَمْ يُصِرُّوا عَلَى مَا فَعَلُوا وَهُمْ يَعْلَمُونَ (135)
Onlar fahişelik yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı anarlar, günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah’tan başka bağışlayan kim vardır? Onlar, yaptıklarında bile bile direnmezler.
Araf 28. Ayet:
وَإِذَا فَعَلُوا فَاحِشَةً قَالُوا وَجَدْنَا عَلَيْهَا آبَاءَنَا وَاللَّهُ أَمَرَنَا بِهَا قُلْ إِنَّ اللَّهَ لَا يَأْمُرُ بِالْفَحْشَاءِ أَتَقُولُونَ عَلَى اللَّهِ مَا لَا تَعْلَمُونَ (28)
Onlar bir fahişelik yaptıkları zaman, «Babalarımızı bu yolda bulduk, Allah da bize bunu emretti» derler. De ki: «Allah fenalığı emretmez. Bilmediğiniz şeyi Allah’a karşı mı söylüyorsunuz?».
Görüldüğü gibi Kuran’da “fahişelik yapmak” demek “feale fahişetin”dir.
Fahişe kelimesin diğer bir kullanım şeklide “yetine bilfahişetin, يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ ” deyimidir. Burada “fahişetin” kelimesi belirsiz (nekre) dir. Ve bi harfi ceri ile gelmektedir. Bi harfi ceri bir şeyin içinde veya onunla ilintili olma anlamı vermektedir. Yetine kelimesi ise “durumda olmak, halde bulunmak” demektir. Böylece “yetine bilfahişetin” değiminin anlamı “fahişelik ile ilgili bulunmak, fahişeliğe karışmak, fahişelik olayının üyelerinden biri olmak demektir. Mesele:
Nisa suresi 19. Ayet:
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا يَحِلُّ لَكُمْ أَنْ تَرِثُوا النِّسَاءَ كَرْهًا وَلَا تَعْضُلُوهُنَّ لِتَذْهَبُوا بِبَعْضِ مَا آتَيْتُمُوهُنَّ إِلَّا أَنْ يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ وَعَاشِرُوهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ فَإِنْ كَرِهْتُمُوهُنَّ فَعَسَى أَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَيَجْعَلَ اللَّهُ فِيهِ خَيْرًا كَثِيرًا (19)
Ey İnananlar! Kadınlara zorla mirasçı olmaya kalkmanız size helal değildir. Belgelenmiş fahişeliğe karışmadıkça onlara verdiğinizin bir kısmını alıp götürmeniz için onları sıkıştırmayın. Onlarla güzellikle geçinin. Eğer onlardan hoşlanmıyorsanız, sabredin, hoşlanmadığınız bir şeyi Allah çok hayırlı kılmış olabilir [19].
Nisa 25. Ayet:
وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ مِنْكُمْ طَوْلًا أَنْ يَنْكِحَ الْمُحْصَنَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ فَمِنْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ مِنْ فَتَيَاتِكُمُ الْمُؤْمِنَاتِ وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِإِيمَانِكُمْ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍ فَانْكِحُوهُنَّ بِإِذْنِ أَهْلِهِنَّ وَآتُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ بِالْمَعْرُوفِ مُحْصَنَاتٍ غَيْرَ مُسَافِحَاتٍ وَلَا مُتَّخِذَاتِ أَخْدَانٍ فَإِذَا أُحْصِنَّ فَإِنْ أَتَيْنَ بِفَاحِشَةٍ فَعَلَيْهِنَّ نِصْفُ مَا عَلَى الْمُحْصَنَاتِ مِنَ الْعَذَابِ ذَلِكَ لِمَنْ خَشِيَ الْعَنَتَ مِنْكُمْ وَأَنْ تَصْبِرُوا خَيْرٌ لَكُمْ وَاللَّهُ غَفُورٌ رَحِيمٌ (25)
Sizden, hür mümin kadınlarla evlenmeye güç yetiremeyen kimse, ellerinizdeki mümin cariyelerinizden alsın. Allah sizin imanınızı çok iyi bilir. Birbirinizdensiniz, aynı soydansınız. Onlarla, zinadan kaçınmaları, iffetli olmaları ve gizli dost tutmamış olmaları halinde, velilerinin izniyle evlenin ve örfe uygun bir şekilde mehirlerini verin. Evlendiklerinde fahişete karışırlarsa, onlara, hür kadınlara edilen azabın yarısı edilir. Sözleşme ile yetkiniz altına verilenler ile evlenmedeki bu izin içinizden, günaha girme korkusu olanlaradır. Sabretmeniz sizin için daha hayırlıdır. Allah bağışlar ve merhamet eder [25].
Ahzap 30. Ayet:
يَانِسَاءَ النَّبِيِّ مَنْ يَأْتِ مِنْكُنَّ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ يُضَاعَفْ لَهَا الْعَذَابُ ضِعْفَيْنِ وَكَانَ ذَلِكَ عَلَى اللَّهِ يَسِيرًا (30)
Ey Nebi’nin hanımları! Sizlerden biri belgelenmiş bir fahişete karışacak olursa, onun azabı iki kat olur. Bu Allah’a kolaydır.
Talak 1. Ayet:
يَاأَيُّهَا النَّبِيُّ إِذَا طَلَّقْتُمُ النِّسَاءَ فَطَلِّقُوهُنَّ لِعِدَّتِهِنَّ وَأَحْصُوا الْعِدَّةَ وَاتَّقُوا اللَّهَ رَبَّكُمْ لَا تُخْرِجُوهُنَّ مِنْ بُيُوتِهِنَّ وَلَا يَخْرُجْنَ إِلَّا أَنْ يَأْتِينَ بِفَاحِشَةٍ مُبَيِّنَةٍ وَتِلْكَ حُدُودُ اللَّهِ وَمَنْ يَتَعَدَّ حُدُودَ اللَّهِ فَقَدْ ظَلَمَ نَفْسَهُ لَا تَدْرِي لَعَلَّ اللَّهَ يُحْدِثُ بَعْدَ ذَلِكَ أَمْرًا (1)
Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınızda, onları, iddetlerini gözeterek boşayın ve iddeti sayın; Rabbiniz olan Allah’tan sakının; onları, belgelenmiş fahişete karışmaları hali bir yana evlerinden çıkarmayın, onlar da çıkmasınlar. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır. Allah’ın sınırlarını kim aşarsa, şüphesiz, kendine yazık etmiş olur. Bilmezsin, olur ki, Allah bunun ardından bir hal meydana getirir [1].
Gördüğünüz gibi Kuran’da “feale fahişeten” “fahişelik yapmak” demektir. “Yetine bilfahişetin” değiminin anlamı “fahişelik ile ilgili bulunmak, fahişeliğe karışmak, fahişelik olayının üyelerinden biri olmak demektir. “feale fahişeten”, “Yetine bilfahişetin” deyimleri terbiyesizlik, hayâsızlık, yüzsüzlük, görgüsüzlük, başkasının hakkına tecavüz dibi davranışları ifade ederken, asla cinsel fahişeliği veya cinsel tecavüzü ifade etmemektedir.
Oysa Nisa suresi 15. Ayette “Yetine elfahişete” denmektedir. Elfahişet ise cinsel tecavüzü ifade etmektedir. Fakat bu ayette fealu elfahişet değil de yetine elfahişet denildiğinden, Bu deyim “fahişelik yapmak” olarak çevrilemez ancak “tecavüze uğramak, tecavüz durumuna gelmek” olarak çevrilmelidir.
Doğrusunu Allah bilir.