Şihab kelimesi
Kuran’da beş ayette şihab kelimesi geçmektedir. Genellikle “ateş parçası” anlamı verilmektedir. Bu anlam genel olarak doğrudur. Ben biraz daha ayrıntıya girmek istiyorum.
Şihab kelimesi diğer Semitik dillerde de vardır. Bu dillerde bu kelimeye verilen anlamlar şunlardır: Kaya gibi olan büyüyen bir bitki, kara yosunu, küflü, küf gibi büyüyen, grileşmek.
Eski Arapça kaynaklarda ise şihab kelimesi şu anlamlarda tanımlanmıştır: Kavrulmuş, yakılmış, kül rengi, grimsi, pırıl pırıl, meteor, yanan tahta.
İlginç olan tekbir kelimenin zaman içinde birçok anlama gelmesidir. Ya da aslında tek bir anlam ifade eden şeyin tanımlanmasındaki farklılıklardır. Belki de her ikisidir. Bu olay körlerin fili tanımlaması gibidir. Her insan bir nesneyi kendi algısına göre tanımlar. Sonuçta aynı şey farklı anlamlar ifade etmeye başlar. Şihab kelimesi bunun tipik bir örneğidir.
Şihab kelimesinin bütün anlamlarını üzerinde taşıyan ve muhtemelen bu anlamlara kaynaklık eden madde bir mantardır.
Kav mantarı (Fomes fomentarius), ağaçlara, özellikle kayın ağacına dadanan ve odunda beyaz çürüklüğe neden olan mantar.
Mantarın etli kısmı kav yapımında kullanılmaktadır. Meşe ve kayın kav mantarlarının orta kısımları dilim dilim kesilir ve tokmakla yumuşatılırsa çok yumuşak yaprak halini alır ve kan dindirmeye yarar. Kav mantarlarının içleri küçük küçük ufalanırsa ve üstüne bir kıvılcım düştüğü anda hemen kor olacaktır. Koru içinde çok zaman dilimi içinde tutabilen bir mantardır. Doğada ateş yakmak için çok işe yarar. Ufalanmış olan kav parçacıklarının üstüne çakmak taşı ya da yanınızda varsa kıvılcım çıkaracak bir malzemeyle uzun ve sık üflemenizle kısa sürede köz oluşacaktır. Alp dağlarında buzullar içinde buluna 5000 yıllık Ötzi the Iceman adındaki insan cesedinde de ateş yakmak için kullanılan bu kav mantarı bulunmuştur. Bu mantar Asya, Amerika, Afrika ve Avrupa kıtalarında bulunmaktadır. İnsanlar binlerce yıldır bu mantarı ateş tutuşturmak için kullanmışlardır.
Aşağıda görüldüğü gibi bu mantarın rengi grimsidir. Grimsi anlamı buradan gelmektedir.

Küf anlamı ise zaten bir mantar yani küf olmasından dolayıdır. Diğer yüklenen anlamlar ise kav maddesi olması, “ateş tutuşturucusu” olarak kullanılması nedeni iledir. Ateş tutuşturucu anlamı Türkçedeki “köz” ve “kav” anlamı ile tamamen eşdeğerdir. Bu nedenle Ayetlerde geçen şihab kelimesi “ateş tutuşturucu veya köz” olarak çevrilmelidir.
Hicr 18:
إِلَّا مَنِ اسْتَرَقَ السَّمْعَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ مُبِينٌ
Ancak kulak hırsızlığı eden şeytan hariç, onu apaçık bir ateş tutuşturucu kitlenip izler (roketin hedefe kitlenmesi gibi) [18].
Neml 7:
إِذْ قَالَ مُوسَى لِأَهْلِهِ إِنِّي آنَسْتُ نَارًا سَآتِيكُمْ مِنْهَا بِخَبَرٍ أَوْ آتِيكُمْ بِشِهَابٍ قَبَسٍ لَعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ
Musa, ailesine: «Ben bir ateş sezdim; size oradan ya bir haber getireceğim, yahut ısınasınız diye bir avuç köz getireceğim» demişti [7].
Saffat 10:
إِلَّا مَنْ خَطِفَ الْخَطْفَةَ فَأَتْبَعَهُ شِهَابٌ ثَاقِبٌ
Ancak kulak hırsızlığı yapanlar olur. Onu da parlayıcı bir ateş tutuşturucu kitlenip takip eder [10].
Cin 8:
وَأَنَّا لَمَسْنَا السَّمَاءَ فَوَجَدْنَاهَا مُلِئَتْ حَرَسًا شَدِيدًا وَشُهُبًا
(Cinler, dediler ki): «Biz göğe dokunduk, onu şiddetli deşiciler, tırmalayıcılar ve közlerle dolu bulduk » [8].
Cin 9:
وَأَنَّا كُنَّا نَقْعُدُ مِنْهَا مَقَاعِدَ لِلسَّمْعِ فَمَنْ يَسْتَمِعِ الْآنَ يَجِدْ لَهُ شِهَابًا رَصَدًا
«Doğrusu biz, göğün dinleyebileceğimiz bir yerinde otururduk; ama şimdi kim dinleyecek olsa, kendisini gözleyen bir köz buluyor »[9].
Doğrusunu Allah bilir.