Evtad ve Amed
Bu makalemde Kuran’da üç ayette geçen ve çoğunlukla “kazıklar” anlamı verilen “evtad” kelimesi üzerinde duracağım. Bu amaçla aşağıda “evtad” kelimesinin geçtiği üç ayet ve verilen anlamlar (mealler) verilmiştir.
Sad suresi 12. ayet:
كَذَّبَتْ قَبْلَهُمْ قَوْمُ نُوحٍ وَعَادٌ وَفِرْعَوْنُ ذُو الْأَوْتَادِ (12)
Onlardan önce Nuh milleti, Ad, sarsılmaz bir saltanatın sahibi Firavun, Semud, Lut milleti, Eykeliler de peygamberleri yalanlamıştı. İşte bunlar da peygamberlerine karşı birleşen topluluklardır.[12-3]
Bu mealde evtad kelimesi sarsılmaz bir saltanat şeklinde çevrilmiştir.
Onlardan önce Nuh kavmi, Âd kavmi, kazıklar sahibi Firavun, Semûd, Lût kavmi ve Eyke halkı da peygamberleri yalanladılar. İşte bunlar da (peygamberlere karşı) birleşen topluluklardır.[12-3]
Başka bir mealde ise kazıklar şeklinde çevrilmiştir.
Nebe suresi 6-7. ayetler :
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا (6) وَالْجِبَالَ أَوْتَادًا (7)
Biz yeryüzünü bir beşik, dağları da onun için birer direk kılmadık mı?[6-7]
Bu mealde direk şeklinde çevrilmiştir.
Biz yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?[6]
Bu mealde ise kazık olarak çevrilmiştir.
Fecr suresi 7-10. Ayetler:
إِرَمَ ذَاتِ الْعِمَادِ (7) الَّتِي لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِي الْبِلَادِ (8) وَثَمُودَ الَّذِينَ جَابُوا الصَّخْرَ بِالْوَادِ (9) وَفِرْعَوْنَ ذِي الْأَوْتَادِ (10)
Direk sahibi olan İrem cemaatine, bir belde (ahalisi) ki, o beldenin bir misli beldeler arasında yaratılmamıştı.[8] Vadide kayaları söküp oyan Semûd’e (nasıl yaptı?). Ve pek büyük sabit binalar sahibi olan Fir’avun’a da nasıl yaptı?[9-10]
Burada ise Elmalılı Hamdi Yazır daha doğru bir çeviri yaparak “büyük sabit binalar sahibi” olarak meallendirmiştir. Diğer meallerde ise daima “kazıklar” şeklinde çeviri yapılmıştır. Ayetin başında direkli (elimadi) kelimesi geçmektedir. Yani Kuranda “direk” kelimesi “imad” tır.
Lokman suresi 10 ayet:
خَلَقَ السَّمَوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا وَأَلْقَى فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَنْ تَمِيدَ بِكُمْ وَبَثَّ فِيهَا مِنْ كُلِّ دَابَّةٍ وَأَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاءِ مَاءً فَأَنْبَتْنَا فِيهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَرِيمٍ (10)
Allah gökleri gördüğünüz gibi direksiz yaratmış, sizin yaysın diye kıtalar (revasiye) koymuş; orada her türlü canlıyı yaymıştır. Gökten su indirip orada her hoş çiftten yetiştirmişizdir.[10]
Bu ayette geçen “bi gayri amedin” kelimeleri “gayri direk” yani direksiz demektir.
Ayetin devamında da Semud halkının dağlarda oyarak yaptığı yapılardan bahsedilmektedir. Yani İrem şehrinin yapılarından, Semud halkının yapılarından bahsedilmektedir. Öyleyse devamda da Firavunun sahip olduğu yapılardan bahsedilmelidir.
Elmalılı Hamdi Yazır tefsirinde evtad kelimei için şunları yazmıştır:
EVTÂD, bilindiği gibi "veted"in çoğulu olup kazıklar demektir. Kur'ân'da "Dağları birer kazık yaptık."(Nebe', 78/7) buyrularak dağlara da "evtad" denilmiş olduğunu biliyoruz. Kazık, kuvvetli ve sabit olma vasıtalarından olduğu için zü'l-evtad yani kazıklar sahibi vasfı da kuvvetli ve sabit olmayı ifade eder.
Bu tabir, bizim "dünyaya kazık kakmak istiyor" tabirimizin de kaynağı gibidir. Tefsirciler bunun hakkında da birkaç şekilde izahta bulunmuşlardır: Askerlerinin ve kondukları yerlerde çaktıkları çadır kazıklarının çokluğu, işkencelerinin şiddeti ve şairin "kazıkları iyice yerleşmiş bir kralın gölgesinde" dediği gibi kuvvetli mülk ve adamlara sahip olması mânâlarından kinaye olduğu söylenmiştir. Katade'nin Said b. Cübeyr'den rivayetinde de o evtad, birtakım oyun yerleri idi, onun altında onun için oynarlardı, denilmiştir. Bununla beraber bundan bizim en açık olarak anlayabileceğimiz mânâ, bu evtad'ın, Mısır'da meşhur dağ gibi piramitlere işaret olmasıdır. "Mısır mülkü benim değil mi?"(Zuhruf, 43/51) diyen Firavun bu piramitlere sahip bulunuyor ve bunlarla dünyaya kazık kakmak istediklerini gösteren bir emel ve kuvvet gösteriyordu. Piramitlerin hepsi bir Firavun'a ait olmasa da her Firavun onlara sahip olduğu gibi Musa'nın Firavun'u da bütün Firavunluğun temsilcisi olarak söz konusu ediliyor demektir. Piramitlerin mahiyeti halka faydalı bir şey değil, Firavunların zulümleriyle keyifleri için oynamış eğlence ve oyun yerleri demektir. Demek ki bunların altında onlar için birçok oyun oynanmıştır. Mısırlı Şeyh Abduh der ki: Mısırlılar'ın bıraktıkları kalıcı eserler için "evtad" tabirinin kullanılması ne güzeldir.
Çünkü bunlar piramitlerdir ve görenin gözünde manzaraları yeryüzüne çakılmış birer kazık manzarasıdır. Hatta Mısırlılar'ın büyük heykellerinin kısımlarındaki şekli de tersine çevrilmiş kazık gibidir. Her kısım enli olarak başlar, başladığından daha ince bir uçla sona erer. Firavun'a nisbeti sahih olan evtad bunlardır. Hem de muhatap tarafından bilinmektedir.
Evtad kelimesinin Arapçadaki kökü wtd dir. Wtd kökü muharref tevrattada wtd (YTD) dir. Anlamı ise kazık, çadır kazığı, iğne, mandal anlamlarına gelmektedir. . Tevrat’ta da birçok yerde “kazık” anlamı verilmesine rağmen birçok yerde de “yapı” anlamı verilmek zorunda kalınmıştır. Muhtemelen yine bu anlamlardan yola çıkılarak “kalıcı anıtsal yapılar” içinde kullanılmıştır. Aslında proto-semitik dilde “w”, “vav” harfi çadır kazığı anlamına gelmektedir. Çadırı kalıcılaştırmak ve stabilleştirmek anlamında kullanılmaktadır. Daha sonra kalıcı binaları tanımlamak için ve kalıcı anıtsal yapıları tanımlamak için kullanılmaya başlanmıştır.
Kuran Tevrat’ın doğrulaştırıcısıdır. Kuran burada da Tevrat’taki bir yanlış anlamayı düzeltmektedir.

Bu bilgilerden sonra wtd kelimesinin çoğulu olan ewtad kelimesinin anlamının “kalıcı anıtsal yapılar” olarak vermek daha doğru olacaktır.
Bu anlam verildiğinde “evtad sahibi Firavun” dendiğinde ise piramitler, büyük tapınaklar, obeliskler anlaşılacaktır.
obelisk
Luksor tapınağı
piramitler dağlar
Luksor tapınağı
Yukarıda dağların görüntüsü piramitlerin görüntüsüne benzemektedir. Piramitler de dağlara benzeyen kalıcı yapılardır.
Doğrusunu Allah bilir.