Qatran kelimesinin kökü Sümerce “katab: kaplamak, korumak kökünden gelmektedir. Muhtemelen Akkadça’da da katamu, equ, qatu (sırasıyla) tabaka oluşturmak, kaplamak, dayanıklı hale getirmek kökünden türetilmiştir. Qatru tütmek, tütsülemek demektir. Daha sonra bu amaç ile kullanılan malzemelerin adı olan qatranu olmuştur.
Antik çağlarda aslında iki çeşit akışkan kaplama malzemesi vardır. Birincisi ağaçlardan elde edilen katran, ikincisi orta doğuda doğal olarak yaygın bulunan zift katranıdır. Ağaç katranı daha çok gemi yalıtımında kullanılır.
Dünyanın birçok yerinde su pınarları gibi kendiliğinden yeryüzüne çıkan petrol kaynakları vardır. Bunlara katran kuyusu veya pınarı denir (petroleum seep).
Bu petrol kaynakları çok eski çağlardan itibaren insanlar tarafından kullanılmıştır. Bunun en önemli örneklerinden biri de Mezopotamya’dır. Milattan önce 4000 yıllarından itibaren katranın yaygın olarak kullanıldığı bilinmektedir. Sümerler ve Asurlular katranı yapılarda ve gemi yapımında su geçirmeyi engelleyen izolasyon malzemesi olarak yaygın olarak kullanmışlardır. Ayrıca elit kesim katranı bir aydınlatma aracı hatta ilaç olarak da kullanmışlardır. Harç malzemesi olarak da kullanılmıştır. Doğal katran kuyuları ve pınarları Mezopotamya bölgesinde yaygın olarak bulunmaktadır. Ünlü tarihçi Heredot günümüzden 4 bin yıl önce Babil caddelerinin asfalt ile kaplı olduğunu bildirmektedir.


Yukarıda iki resimde doğal petrol pınarları (ayn el qitri) görülmektedir.
Kuran’da 10 ayet katıran kelimesi ile ilişkilidir (qtır).
1. İbrahim Suresi 50 ayette “qatiranin”, “ gömlekleri katrandandır”. Bütün tefsirciler bu anlamı vermişlerdir.
2. Kehf suresi 96. Ayette “qıtren” kaplama, üst tabaka, izolasyon malzemesi anlamında kullanılmıştır. Bu ayette geçen “qıtren” kelimesine sıvı bakır anlamı yüklenmiştir fakat bunun hiçbir dayanağı yoktur ve tamamen tahminidir. Bu günkü Arapçada bakır nehas demektir. Akkadçada eru, Sümercede adhal, urud demektir. Bakır anlamının verilmesinin Akkadça qasadır kelimesinin kalay olmasından dolayı olabilir. Çünkü bakırın yiyecek kabı olarak kullanılabilmesi için kalay ile kaplanması gerekmektedir.
Zulkarneyn peygamber Yecüc ve Mecüc’e karşı bir sed, yani küçük ölçekli demir konstrüksiyonlu bir baraj yapmıştır. Bu barajda izolasyon ve demiri çelik haline getirmek için bol karbon içeren qatranı (petrol) kor halinde iken demirin üzerine dökmüştür.
3. Ahzab suresi 14. Ayette “eqtariha” onun yakın katmanı, çevresi anlamında kullanılmıştır. Akkadça Equ: yağlamak, üzerini kaplamak, bir tabaka oluşturmak, makyaj yapmak anlamındadır. Medine’nin hemen yakın çevresi kast edilmektedir.
4. Sebe suresi 12. Ayette “el qitri” burada marife yani bilinen bir şey olarak el takısı ile getirilmiştir. Ayn El qitri, “qıtr pınarını akıttik” denmektedir. Bilinen, tanınan bir nesneden bahsedilmektedir. Üstelik bu bir sıvıdır. Çünkü bir pınar şeklinde yerden kaynamaktadır. Doğal bir maddedir. Pınarlar doğaldır. Çeşmeler ise inşa edilen bir yapıdır. Yani sunidir. Süleyman peygambere cinler ve şeytanlar birçok araç ve yapı yapmışlardır. Bunun için çok yüksek düzeyde verimli, bol enerji kaynağı gerekmektedir. İşte bu enerji kaynağı el qitr yani petroldür. Ona bol miktarda petrol verilmiştir.
5.Rahman suresi 33. Ayette “eqtari” olarak katmanlar anlamında geçmektedir.
Burada da yine yeri ve göğü kaplayan katmanlardan bahsedilmektedir. Göğün katmanları en azından atmosferin katmanlarıdır. Bu gün o katmanları geçmek için petrolü kullanmaktayız. Petrolü kullanarak atmosferi aşacak teknolojiye ulaşabiliyoruz. Ayrıca petrolü çıkarmak için yerin katmanlarını deliyoruz.
Qatran kelimesinin kökünden türetilmiş diğer kelimeler şunlardır:q(t)r kökü olanlar:
Bakara suresi 236 da qatranın kısıtlama, geçirgenliği azaltma anlamından dolayı "kısıtlı imkan" anlamında kullanımı vardır.
Yunus suresi 26. ayette katran, zift olarak kullanılmıştır.
İsra suresi 100. ayette geçirgenliğinin kısıtlı olmasından dolayı "cimrilik" anlamında kullanılmıştır.
Furkan suresi 67. ayette yine cimrilik anlamında kullanılmıştır.
Abese suresinde yine katran, zift anlamında kullanılmıştır.
Peygamber Süleyman gibi petrol sayesinde bu günkü bilgi, teknoloji ve refah düzeyine ulaşıyoruz. Bu günkü şeytanlar yine bizim için aletler ve araçlar yapıyorlar. Onlar sayesinde bu refaha ulaşıyoruz. Fakat bu bilgi ve teknoloji aynı zamanda bize şeytanlardan olma riskini de getiriyor. Çünkü bu nimetlerin Allah'dan bir lutuf olduğunu bilmeyerek, şeytanların başarısı olarak görüyoruz.
Kuran'ın içeriğinden habersiz kalıyoruz. Bu da toplumsal veya ferdi olarak aldatılmamıza sebep oluyor.
Allah korusun!
Mutlaka doğrusunu Allah bilir.