Sermaye’nin bir oyunu vardır. Darbe hazırlığını yapar. Gerekli tahsisatı Sermaye’den alır, oluşturduğu darbe şirketlerinden birine ihale eder ve buna göre herkese bir suç işletir. Basını harekete getirir. Görevlileri de ayarlar, tehdit eder. Onlara da suç işletmiştir. İstedikleri gibi hareket etmeyecek olanları tasfiye eder. Sonra da darbeyi yapar.
Biz bunları 1960’ta, 1970’de, 1980’de, 28 Şubat’ta ve 15 Temmuz’da yaşadık.
Darbeden sonra asıl darbe yapanları korumak için faturayı başkalarına çıkarır. Kime baskı ile suç işletmişse suçlu onlar olurlar. Yıllar sonra Kenan Evren’i muhakeme ettirdikleri gibi maşa olarak kullandıklarına muhakeme ettirirler. Asıl darbe yapanların adları bile geçmez. Darbeyi oradakiler yapar, günah keçisi Gülen olur.
Benim size anlatacaklarım darbede aktif rol oynayanlar değildir. Onlar kendilerini bilmediklerine göre savunma yapmaktadırlar. Ordu bunları hep atlattı, bugün Türkiye ayaktadır. Sermaye’nin kendisi yıkılıyor. Benim size asıl anlatacaklarım Sermaye’nin sıradan halka kurduğu tuzaktır.
Sermaye normal olarak kullanamadığı etkin kimseleri darbe sonunda suçlu gösterip iflas ettirmek ve hapishanelere göndermek için bir tuzak kurar. Normal zamanlarda hiç aranmayan ve sorulmayan kimseler darbeden birkaç ay, hatta birkaç gün önce aktif görevlere getirilir, iktidarın ortağı yapılır. Darbe olunca iş başında olanlar olarak onlar yakalanır ve hapishanelere onlar doldurulur. Asıl failler ise o sıralarda ya yurt dışındadırlar ya hepsi bir yerde bulunmaktadırlar. Böylece bir taşla iki kuş vurmuş olurlar.
Bir taraftan sıradan ve kullanılamayan vatandaşlar hapishanede olurlar, diğer taraftan asıl suçlular da görevlerine devam ederler. Suç başkalarına kalmış olur. Biz bu oyunları defalarca yaşadık. Akevler’i suçlular listesine sokabilmek için birkaç ay, bazen birkaç hafta kala önerilerle gelirler. Arkadaşları ayarlarlar. Onlarla bir iş yapmaya kalkışırlar. Siz onlarla mücadele etmek zorunda kalırsınız. Sonunda Akevler bu tuzağa hiç gelmedi. Akevler 50 senedir bundan dolayı yaşamaktadır.
Akevler’den partide görev alan arkadaşlar vardır ama pis işlere onlar karışmazlar, onlar da karıştırmazlar. Örnek olarak ihalelerdeki yolsuzluklardan onlar yararlanamazlar. Bu oyuna bundan sonra da gelmeyeceklerini sanırım. Kooperatifimiz faizli/faizsiz kredi almadı. Hiçbir zaman karşılıksız hibe kabul etmedi. Anayasanın ve kanunların emrettiği desteğin sağlanması için sadece kanunun katılmasını istedik. Ortak olsun ve bu vesile ile kooperatif yönetimi devlet tarafından çok yakın desteklensin istedik.
Dört tarafı kooperatifle çevrili arazinin çalılarını açtık, orasını tarla haline getirdik, ağaçlandırmak istedik. Eğer orada bir şey yapacak olursak devleti ortak edecektik. Bizi mahkemeye verdiler. Çalıları söktünüz diye ceza verdiler. Tazminat aldılar ama sonra orasını okul bahçesi yaptılar. Okul bahçesini yaparken bir bedel ödenmeyecek miydi, çalılar sökülmeyecek miydi? Devletin bize iki misli borcu vardır. Çalıları söktüğümüz için ücretimizi vermedi. Haksız tazminat aldığı için de onu iade etmeliydi.
Biz bir iddiada bulunmadık. Okula bizim katkımız olsun dedik. Devlet haksız da olsa bizden alsın dedik. İşte hep böyle davrandığımız için kooperatifimiz 50 senedir yaşıyor.
Sermaye şimdi darbe hazırlığındadır. Sermaye bu darbeye siz inanan insanları katıp hapishanelere doldurmak için sizi suç diye gösterebileceği işlere katmak isteyecektir. Dikkatli olun, bu günlerde size bazı görevler teklif edebilirler. Kabul etmeyin demeyeceğim. O zaman darbe tarafı suçlu olursunuz. Ancak görevi alırken Adil Düzen’e göre ne yapacaksanız onu bildirin, kabul ederlerse görev alın, onlar kabul etmezlerse siz de kabul etmeyin.
İntihar etmekte olan iktidardaki kardeşlerimize tavsiyelerimiz vardır. Gelin, Akevler’in Adil Düzeni’ni dinleyin. Her söze kulak vermeniz gerektiği gibi Akevler’e de kulak vermelisiniz. Yoksa geminiz su almıştır, batıyor. Buna rıza göstermek intihardır.