“ Bana 1993 yılında Pentagon’da gösterilen! bölgemizdeki Kürt oluşumunu tarif eden haritayı bugün adım adım uygulamaya başladılar. 11 Eylül öncesi dönemde biz gazeteciler kendi kartımızı kullanarak serbestçe Pentagon ve Dışişleri Bakanlığı’na girebiliyorduk; terörden sonra şimdi durum farklı…!?
-Manzara aynen şuydu: Kaynağım masaya bir harita açmış ve masanın etrafında dört kişi ayakta duruyorlar. O gün odada olanlar arasında çok daha sonra Irak Kürt otonom bölgesinde hayli üst düzey makama gelenler O gün odada olanlar arasında çok daha sonra Irak Kürt otonom bölgesinde hayli üst düzey makama gelenler de vardı…
-PKK Washington temsilcisi, Talabani’nin ve Barzani’nin temsilcileri de oradaydılar ve kaynağım onlara harita üzerinde çizerek bir şeyler anlatıyordu. Biraz yaklaştığımda haritanın bölgemizde kurulacak bir Kürt devleti haritası olduğunu gördüm…
-Memur dediğim için hafife almaya çalışmayın sakın. Çünkü bu kişi Körfez Savaşı döneminde Türkiye masa şefliği yapmıştı. Ayrıca Arapça, İbranice, Farsça ve Türkçe’yi iyi düzeyde konuşur. Bölgemizin tarihi üzerine yazılmış doktora tezi de var. O dönemde Neo-Con ekibin içindeydi, Richard Perle’ye yakındı. İsrail vatandaşlığı da olan Aşırı dindar bir yahudiydi.
-Kaynağım son derece bilgili ve akıllı bir insandır. Bunu görmemin bir kaza olduğunu düşünmüyorum bu yüzden. Ben eminim ki o gün bana bu harita gösterildi. Herhalde o gün çalıştığım gazetede bunu yazmamı istediler ama ben birkaç yıl bekledikten sonra yazdım bunu..” (Habertürk Gazetesi-18/09/2017-Yine o lanet harita-Serdar TURGUT-)
Bu köşe yazısı ile alakalı sorulması gereken üç sorumuz vardır. İlk ikisini Sayın Serdar Turgut’a, üçüncüsünü de siz saygıdeğer okuyuculara soracağım.
1-Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığını, bölünmez bütünlüğünü bu kadar çok yakından ilgilendiren bu hassas, kritik şahısları ve kritik bilgileri o tarihte sözlü veya yazılı olarak, resmi veya gayri resmi kiminle paylaştınız? Hayır Paylaşmadım, diyorsanız da neden paylaşmadınız..?
2-Birleşik Devletler, zatı alinizin Dışişleri ve Pentogan’da bu kadar rahatça gezinmesine! ve olağan üstü odalara girmenize! neden izin veriyordu? Yoksa Birleşik Devletler bu kadar salaktı da 11 Eylül’den sonra mı aklı başına geldi..?
3-Vatanını seven şu köşe yazısını dikkatli bir şekilde bir daha okusun, sonra biraz düşünsün bu Serdar Turgut kimdir? Türkiye’nin lehinde mi yoksa aleyhinde mi bir gazeteci yazardır..? Yoksa Sayın Serdar Turgut aklanma, günah çıkarma telaşında, derdinde yada ben işimi yapar cukkamı alırım diyen, tamamen vurdumduymaz, bananeci bir gazeteci yazar mıdır?
“Kaynağım çok sağlam, aşırı dindar bir Yahudiydi..” diyor Sayın Serdar Turgut. Sayın Turgut kaynağım tam bir İsrail milliyetçisiydi demiyor. Birleşik Devletlerde daima İsrail’in faydasına, Türkiye’nin ve islam coğrafyasının aleyhine işler yapıyordu demiyor. Neden? Çünkü, Sayın Serdar TURGUT böyle dediği anda kendisinin ne olmadığı, foyası çıkacak su yüzüne de ondan.
Bundan sonra yazacaklarımın Sayın Serdar Turgut Beyefendi’nin şahsı, HABERTÜRK gazetesi ve yazmış olduğu Yine o lanet harita başlıklı yazısı ile hiç bir ilişiği, bulaşığı yoktur. Bir ülkenin böyle gazeteci yazarları varken, Allah bu vatana hakikaten zeval vermesin. Konunun mecrasını değiştiriyorum...!?
Gazeteciden hain olur mu…? Gazeteci tutuklanır mı…?
Ya da ülkemizin riskli ve gizli bilgilerini dünyaya yani mahremini, namahreme servis ve ifşa etmek, sızdırmak, satmak gazeteciye suç olur mu…?
Yada bu vatanın evladı olduğunu iddia eden veya kendini öyle gösteren veya öyle olmasa bile en azından ekmeğini yiyip, suyunu, çorbasını içen gazeteci ve yazarların, ABD/İsrail ve benzerlerinden elde ettikleri, öğrendikleri, Türkiye’nin bekası ve güvenliği için son derece önemli, gizli veya birkaç kişi ile sınırlı aşikar kritik bilgileri Türkiye’yi idare edenlere sızdırması, bildirmesi ve nihayetinde kendi devletini uyarması suç olur mu…???
Yada ülke yararına çalışmak için ille de aşırı dindar (İsrail hayranı, aşığı) bir Yahudi mi olmak gerekiyor…???
En son yada gazeteci yazar olmak vatansever olmaya, vatansever olmakta gazeteci yazar olmaya engel midir…??? Diye yadalı uzayıp giden girift, cevabı asla muhatabı tarafından verilemeyecek hatta muhatap bile bulamayacak sorular…?,?,?...Buraya kadarki izahatım anlaşılmıştır inşallah.
Sıkıntının büyük parçalarından birisi de iktidarı dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanımızı aşırı öven, yalaka, yapışık, sırnaşık gazeteci yazar takımıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızı, Kemalistlerin M.K.Atatürk’ü getirdikleri Hıristiyanların Mesih’i anlayışına, konumuna getirmekten şiddetle kaçınılmalıyız. Hem M.K.Atatürk hem de Sayın R.T. Erdoğan liderlik makamından önce, mahşer günü Allah’a, yaptıkları yanlış ve doğruların hesabını verecek iki kuldur. Övmenin sırnaşıklısı ile yermenin aşağılıklısı arasında hiç bir fark yoktur benim nazarımda. Dolayısıyla övmekte, yermekte sadece yapılan iş, icraat ve uygulamalar üzerinden olmalıdır. Eleştiriler eşinden, kızından yahut akrabası üzerinden halk diliyle belden aşağı olmamalıdır...
Oy.
Mondros Ateşkes Anlaşması sonrası, 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir'e çıkartma yapan Yunan Efzon Alayı işgal askerine, Kordonboyu'ndan ilk kurşunu sıkarak İstiklal harbinin fitilini ateşleyen adı bilinen yiğitlerden yalnızca birisi olan Gazeteci Yazar Hasan Tahsin Yunanlı işgalciler tarafından süngüyle şehit edilmiştir.Yanlış okumadınız, hem de şehit Gazeteci Yazar.
C.Dündar, A.Bulaç, Ş.Alpay, Dalton Kardeşler, Nazlı Ilıcak ve daha adını sayamadığım bir sürü Vatan haini soysuzda gazeteci yazardı. Üstelik bu soysuzlar ilaveten, zamanında TV'lerin bulunmaz Hint kumaşlarıydılar.
Bu iki örnekten de anlaşılacağı üzere demek ki bir gazeteci yazar şehitte, kalleşte olabiliyormuş.
Sözü hiç uzatmaya gerek yoktur gardaşım.
Başına, Komutanına can olarak adanmış bir yaverin üniformasındaki intihar ipi ihaneti engellemiyorsa şayet; Kalem, kağıt hiç engellemez. Hain haindir, hainin iplisi, kalemlisi, külahlısı olmaz gardaşım.
Mevzu bahis vatan ve gövdenin vatana siper edilmesi ise acil yapılması gereken ve sen o vakit Gazeteci Yazar Hasan Tahsin olamıyorsan şayet; Özellikle alınabilir, kırılabilir, gücenebilirsin. Gazeteci yazar değil allame-i cihan olsan, senden bir halt olmaz gardaşım…Yazı bitti. Bin selam