Olayımızın kahramanı Abdullah Bey. Benim emekli öğretmenim. Abdullah bey yıllardır Arıcılık ile uğraşır. 50 civarı kovanı vardır.16 Nisan 2017 Referandum gecesi bir hırsız çetesi Abdullah Bey’in kovanlarını paketlemiş yolun kıyısına çıkarmış. Alarm sesinden mi, yoksa arılar mı saldırdı bilinmez, bildiğimiz tek şey Allah izin vermemiş olacak ki; Hırsız çetesi tek bir arı kovanı bile kamyona koyamadan kaçmış. Abdullah bey çok heyecanlı, panik aynı zamanda komik bir kardeşimizdir.
Abdullah Bey, 17 Nisan sabahı arıların yanına varınca olayı görür ve hemen jandarmaya haber verir. Gerekli incelemeler vs yapılır. Her neyse 23 Nisan gecesi, aynı hırsız çetesi başka bir emektarın kovanlarını çalar lakin yol kontrolü esnasında jandarmaya enselenirler. Jandarmaya verdikleri ifade de, Abdullah bey’in kovanlarını çalmaya teşebbüs ettiklerini itiraf ederler. Abdullah Bey, 25 Nisan sabahı neşe ile okula geldi ve;“Müdürüm! Hırsızları yakalamışlar çok şükür”dedi. Ben de; “Abdullah Bey, fazla sevinme serbest bırakırlar” dedim. Abdullah bey; “Mümkün değil müdürüm” dedi. İkindi vakti Abdullah Bey tekrar yanıma geldi ve dedi ki;“Müdürüm, adamları tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakmışlar.” Farzedelim hırsızlar serbest bırakılmadı, hapishaneye atıldı. Sizce kaç ay yatıp çıkarlardı?
Yakın zamanda, yaşadığım şehirden kısa bir örnek daha vereyim sizlere; “Hız sınırı 50 km olan bir yolda, 130 km hızla giden sürücü direksiyon hakimiyetini kaybederek kaldırama savrulup, kaldırımda yürüyen bir kız çocuğunu öldürüyor. Şaka gibi, sürücü serbest!”...
Şimdi gelelim asıl konumuza. APO denen Terör Elebaşısı Türkiye’ye teslim edildiği vakit, herkes gibi bende asamazlar demiştim. “Yaklaşık 40 bin kişinin katili olan bir teröristin asılamadığı bir ülkeyi, sizce o ülkenin insanları mı yönetiyor?” Sorusu yıllar öncesinde cevabının “Hayır” olduğu besbelli bir soru ve cevap olarak tarihin tozlu raflarında kaldı ve unutuldu. Bende bu yazı vesilesi nedeni ile bir nebze olsun bu sorunun üfleyerek tozunu silmiş olayım. Bu soru ve cevabını aklımızın en hatırlanabilir yerine iğneleyelim.
Malumunuz Hem Fetö, hem PKK hem de diğer illegal Örgütlerin; Gerek yapmış oldukları Vatan hainlikleri gerekse Terör Örgütlerinin üyesi, yöneticisi olmak veya yardım ve yataklık suçlarından binlerce hain hapishanelerde yatmaktadır.
Fetö ihanet örgütü ile tekrar alevlenen idam cezası ateşi de hazır ferini kaybetmemiş iken, Devleti idare eden Milletin Temsilcilerinin hiç vakit kaybetmeden ciddi bir şekilde bu konuyu Hak’ka uygun ve Aziz Milleti teselli edecek şekilde hayata geçirmeleri şarttır.
Neden? Çünkü; Bu gün terörist diye bellediğimiz sayısı yüzbinleri geçmiş bu hainlerin, yarın devleti yönetecek bir zihniyet değişiminde bizleri hain yerine koymaları kaçınılmaz bir hakikattir.
Tarafını esen rüzgara göre belirleyen azımsanmayacak çoklukta insan yaşıyor bu topraklarda. Bu insanlar çıkarlarına ve elde ettiği konforlarına düşkün güruhtur. Bu gün senin yanındaymış gibi yaparlar. Yarın onun yanındaymış gibi yaparlar.
“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” Müslüman olmayan bu laf, üzülerek söylüyorum ki üstüne bastığımız bu Cennet Vatan da çok sayıda insanın yaşam rehberi, hayat düsturu ve haşa dini bir öğretisi haline gelmiştir. Bu şahsiyetsizlerin dindar! olanıda, dindar olmayanıda bolca mevcuttur.
Bu sıraladığım Şahsiyet tariflerinin anlaşılırlığını, (Allah göstermesin) 15 Temmuz gecesi tersi bir durum olmasını hayal ederek ancak idrak edebileceğimiz, toplumun azımsanmayacak bir bölümünün bir kaç gün sonra darbecilere uyumu ile ortaya çıkacak davranışların bir realitesidir. İzahatım anlaşılıyordur inşallah.
Sonuç olarak;
Sonuç gayet net ve açıktır. Geçmiş yıllarda APO’nun asılamama mevzusu Aziz Milletin kafasında, “Türkiye’yi Millet yönetmiyor” algısı oluşturmuştu. Şimdi bu gün, “Hayır o geçmiş zamanda kaldı, bu gün böyle değil” diyen TBMM’nde bulunan Milletin Temsilcilerinin, “Bu gün Türkiye de Milletin dediği olur yani Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” sloganlarının altını doldurup, söylediklerini icraata geçirip, iddaalarının doğru olduğunu ispatlama zamanlarıdır. Biz de Aziz Millet olarak bekleyip göreceğiz:
Sakın sakın AB kriterleri ve yapılan anlaşmalar bunun önünde bir engeldir de demeyin. Çünkü AB denen Türkiye düşmanı bir örgütün bizi bu birliğe! almayacağı aşikardır. Asıl Mesele biz Ülke olarak AB kriterleri mi yoksa Allahın kriterlerine göre mi yol alacağımızın kararıdır? "Hopbala Hikmet nereden çıktı şimdi bu," diyenleriniz mutlaka vardır içinizde. Bu bir yerden çıkmadı dostlarım. Ben zillet ile huzur arasında bir tercih sunuyorum sadece.
Her neyse;
Bakın dostlarım! Millet olarak başımızda ki en ciddi belalardan birisi şudur; Batılıların süsleyerek bize “Heidi” gibi göstermeye çalıştıkları “İnsan Hakları” denen “Frankeştayn”; Beyaz adamın bize yutturduğu ve bizi suç toplumu haline getirme gayesi taşıyan sinsi projenin yalnızca “bir” argümanıdır. Ülke olarak acilen kendimize, yüksek değerlerimize dönüp, ilk bakışta masummuş gibi görünen “İnsan Hakları” denen bu zehirli iksirden kurtulmak için, midemizi ve aklımızı derhal yıkamamız şarttır.
BATILILAR BİZİ YAVAŞ YAVAŞ, SİNSİCE SUÇ TOPLUMU HALİNE GETİRİYOR. duymadık, bilmiyorduk demeyin.
Ey Aziz Milletimizi idare eden Devlet Erkanı!
Hırsızlık, Cinayet ve Vatan Hainliğini işaret eden 3 vakıayı yazıma örnek olarak seçip koydum. Bakın şunu net olarak söylüyorum. Yıllardan beri devam eden bu adalet bozukluklarının derhal düzeltilip, Aziz Milletimizin önüne adaletle koyulması şarttır. Aksi takdirde bu biriken sorunlar ilerleyen zamanlarda, Aziz Milletimizin Millet olma değerlerini kemire kemire ortadan kaldıracaktır.
İdamla beraber yukarıda anlattığım vahim olaylar ve benzerlerinin suçlularının ağır cezalara çarptıracak yeni düzünlemelerin hayata geçirilmesi velhasıl Ceza yasamızın kökünden değiştirililerek caydırıcı hale getirilmesi şarttır. Sebeplerini ve detaylarını (Kılıç Boynumuza İnmeden) yazımda net bir şekilde anlattım.
Yazımı, hem bizi idare edenlerin elini güçlendirmek hem de hesap gününde yüzleşmeleri yüksek muhtemel tehlikeleri de hatırlatarak bitiriyorum. Sadece idamla yani suçsuz yere insan öldüren katillerle alakalı olarak; Bakın, Yüce Allah bize nasıl dosdoğru bir yol gösteriyor:
"Ey İman edenler! Öldürülenler hakkında size kısas -FARZ- kılınmıştır...” -Bakara178-
Uyup, uymamak siz Milleti idare edenlerin elindedir. Ben hafızılarınıza hatırlatma babında yalnızca bir hakikati getiriyorum.
"Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, Gerçeği söyleyenlerden o derece nefret eder."-George Orwell- Bu yazıya olan muhabbetinizin ölçüsü de, bu sözde gizlidir....Saygılarımla