((Sıcak gündem; Sayın Kemal Kılıçtaroğlu’na saldırı olayının asıl amacı nedir? Şahsıma göre bu saldırının ancak üçüncü amacı toplumsal kaos çıkarmak olabilir. Bu saldırının birinci ve ikinci amacı; Sayın Ekrem İmamoğlu’nun Maltepe Mitingini gölgede bırakmak yahutta burası daha önemli, Ak Parti’ye alternatif kurulacak yeni parti için çıkış imkanı/ortamı oluşturmaktır. Peki, bu başarıldı mı? Evet, bu başarıldı.
Bu olayın nasılını? Kimlerin organize ettiğini? Açıklamak, yazmak, an ve bulunduğum konum itibari ile benim boyumu aşar. Milletçe duamız, beklentimiz odur ki, bu olayın esrarını, kimlere uzandığını sayın savcılarımız çözecek/bulacaktır inşallah...))
***
Yazımıza başlarken;
Evvela şu hakikati, aklımızın en hatırlanabilir yerine çivileyelim:
“Bir ticarethane yaptığı bir işin karşılığı olarak, Belediye yahut Devlet kurumu eliyle bir hayır derneğine, bir vakfa yardım ettiriliyorsa; O ticarethane, işini yaptığı Belediye yahut ilgili Devlet kurumundan hak ettiğinden çok daha fazlasını kazanıyor demektir.”
Farkında mıdırlar bilmem lakin ben yine de ısrarla hatırlatayım isterim;
Seçilmişler ve atanmışlar, devletin sahibi değil devletin emanetçileridir. Bu sebeple, yaklaşık 80.000.000’luk nüfusun alın terini, tüyü bitmemiş bebelerin, yetim ve öksüzlerin hakları ile meydana gelen ekonomimizi ölçerken biçerken, toplarken dağıtırken çok hassas davranmaları gerekmektedir. Bu konuda ki minimum hassasiyetimiz, “Mizan terazisi gibi olmalıdır.” Dersek hiçte abartmış olmayız.
***
Bir insan, bir günde kötü olamaz. Lakin bir insan, bütün hatalarına, günahlarına, yediği haramlara tövbe edip bir günde iyi olabilir.
Örneğin, bir insan bir günde hırsız olmaz. Önce, az az çalarak, çaktırmadan götürerek alışmaya başlar. En başlarda vicdanı sızlar lakin sonra bu durumu içselleştirir ve nihayetinde bunu kendine hak olarak görmeye başlar. Ve O, iflah olmaz bir hırsızdır artık. Hırsızın en vahimi de, iç dünyasında ve çevresinde hırsızlığı o kadar olağan hale getirmiştir ki, hiçbir şey yokmuş gibi namazda kılar, oruçta tutar...
Tövbe diye bir derdin içinde olan muhataplar için;
Günahlarına tövbe edip tacını, saltanatını bırakan bin rahmet, İbrahim Bin Ethem’in hayatı; “Bir günde nasıl iyi olunabilir ki?” sualine cevap olarak verilebilecek en canlı örnektir.
***
Gelin!
Hep birlikte olduğumuz yerden başlayalım!
Üç kuruşluk dünya malı ve kısacık bir dünya hayatı için şahsımız ve ailemizin ahiretini heder etmeyelim!
Müdürlükleri/Mebusluğu/Bakanlıkları ve Başkanlıkları iş!? olarak değil, tek karşılığı Allah rızası olan bir aşk olarak görelim!
Bu ülkede yaşayan insanların inançlarını, fikirlerini değiştiremeyiz belki, sağcıyı solcu, ateisti iman sahibi de yapamayız belki. Lakin hepimiz, adalet ve kul hakkı ekseninde buluşabiliriz. Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası ve yükselmesi adına, bu eksende buluşmak zorundayız. Bu bir teklif değil, bu bir zorunluluktur. Bu bir tercih değil, bu bir mecburiyettir…Yazı bitti. Bin selam.
saymayansayilmaz@gmail.com