Yazıma başlarken;
Sayın okuyucu dostum. Ben bu yazıları bir etkinlik, bir eğlence olsun diye yazmıyorum. Hele ki; Bir yerlere dönüp bende buradayım, beni de fark edip meşhur edin telaşında olan biri hiç değilim. Benim tek telaşım bu cennet vatanı bölmeye değil yok etmeye çalışan batılı ve onların içimizde bulunan hainlerinin sinsiliğini ve başımıza musallat edebilecekleri ihanetlerini, henüz uygulamaya geçmeden ifşa etmektir. Buda böyle biline…
“Efendim;
Türkiye 1923’te, Japonya 1945’te çıktı savaştan. Japonya aldı başını gitti. Biz yerimizde sayıyoruz.” Bu ve buna benzer lafları, bu topraklarda yaşayan herkes en az bir defa duymuştur.
Bizim Japonya gibi olamayışımızın sebebinin çünküsünü; Az çalışmakta falan filan zan ettiğimiz anda batılıların meşhur zeytinyağlı dolmalarından bir tanesini yutmuş oluruz. Şu bir gerçek, azı müstesna çoğumuzda midemizde bu dolmalarla ile gezdik yıllarca.
Bu sebebin çünküsünün, batılıların ve bu toprakların ederinin ne olduğunun anlaşılması ile çok yakından bir alakası vardır.
Batının derekesi ne? Türkiye’nin derecesi ne?
Batılı bize bakınca ne anlar? Biz batılılara bakınca ne anlarız?
Ben batı ile Türkiye’nin, hain ile vatanseverin ayrımını şöyle yapıyorum:
“Yiğidin mertliği derecesinden, hainin kancıklığı derekesinden gelir.”
Japonlar; Her fırsatta, sürekli ayaklarına çelme takan hainleri olmadığı için bir yerlere geldiler.
Japonlar; Bu milletin parası ile batıya araştırma yapsın diye gönderilen zatların; “Paşam!! Paris hep gece, gündüzü nasıl bilmiyoruz” diyen, alçak ve şerefsiz köpekleri olmadığı için bir yerlere geldiler.
Hainlere göre AB, ABD cennet ise şayet, Türkiye’nin bizatihi bu alçaklara cehennem edilmesi şarttır.
Eski İngiliz Kraliçesinin,“Bizim Türkiye de samimi dostlarımız var. İstediğimiz zaman, geri gelir
Türkiye’yi işgal ederiz”. Manasına denk gelen lafları bu topraklarda hiçte azımsanmayacak kadar hainin olduğunun yalnızca, bir delilidir.
Sinsilik özelliği bakımından, bu bir delilin;15 Temmuz gecesi, çok sert bir şekilde uygulamasını da gösterdiler bize.
Sonuç olarak diyeceğim odur ki;
Irak ve Suriye kentlerinin sokaklarında gezen insanlarda, asla bize bir şey olmaz hayali ile “Bir varmışlardı.” Daldıkları bu hayal sebebi ile şimdi de “Bir yokmuş” oldular.
Batılı asla hayal kurmaz. Batılı plan yapar. Tatlı tatlı hayal kuranlara acı gerçeği yaşatır. Peki, böylesine tahrip gücü yüksek özelliği olan bu hayal deryasından kurtulmanın bir yolu yok mu? Olmaz olur mu hiç, tabi ki de var.
Hemen, hiç vakit kaybetmeden önce idam yasası getirilmeli, sonra devletimiz ve milletimiz tarafından bilinen, göze görünen ne kadar vatan haini var ise şayet; Bu Aziz Milletin önünde, aleme ibret olsun diyerek, kurşuna dizilmelidirler.
Dizilmeliler ki;
En azından bundan sonra, yaka cebine beş on Amerikan doları ve Avrupa Euro’su sıkıştırılmış, kendini gizleyen hiçbir hain, Türkiye’nin yükselişine bırakın çelme takmayı, böyle bir çelme takma fikrinin hayalinin bile ne kadar korkunç bir son ile biteceğini, o koca kafasından bir daha asla çıkaramaz olsun…Saygılarımla... saymayansayilmaz@gmail.com @hikmetguvel