Benim anladığım değil hemen herkesin anladığı ve inandığı lakin neme lazım deyip söyleyemediği şeyleri bir donkişotluk yapıp kendim söylemeye ve yazmaya karar verdim. İyi de ettim. Güneş balçıkla sıvanmaz. Bu coğrafyada geçen bütün hayatımız, aman şunları söylemeyelim şimdi sırası değil, hele şunu bir atlatalım daha sonra söyleriz şeklinde geldi ve geçiyor. Bu gün buna bir dur demenin vakti geldi. Olayların biri bitmeden diğeri başlıyor. Bunlardan birisi de en son Batı ile yaşanan referandum gerginliğidir.
Hemen bütün Batı dünyası var gücü ile EVET çıksın diye uğraşıyor. Şaşırmayın sakın! Olduğunuz ana ve günlere bakarsanız her zaman yanılırsınız. Seçim sonucunda AB ülkelerinde ki oy oranlarına bakın yeter. ABD'de EVET çok daha düşük çıkacak çünkü ABD de yaşayan vatandaşlarımızın çoğunun Türkiye olan bağı/sevgisi AB de yaşayanlardan daha zayıftır.(İstisnalar genel kaideyi bozmaz, seçim sonuçlarından sonra hep birlikte göreceğiz.)
Nereden anlıyoruz bunu; Son zamanlarda Yüksek düzey Bakan ve Bürokratlarımıza uyguladığı yasak ve engellemelerden. İşin tehlikeli ve beni kaygı ve endişeye sevk eden kısmı bu yasak ve engellemeler değildir. Görsel ve yazılı medyada Sayın Cumhurbaşkanımız için dillendirdikleri “Diktatör” manşet ve haberleridir.
Bakın dostlarım ve çok değerli Devlet Erkanımız..!
Bu Fetö denen rezaleti; Yıllar öncesinden dillendirirken bir kaç samimi arkadaş haricindeki insanlar tarafından hep dışlandık, gülündük, dalga geçildik. Ta ki 17-25 Aralık kaosuna kadar. O kaos bile yeterli olmadı. Nereden anlıyoruz bunu, Sayın Cumhurbaşkanımızın; “Kendi çevreme, arkadaşlarıma bile anlatamadım.” dediği İfadelerinden anlıyoruz.
Demek ki Sayın Cumhurbaşkanımızdan Başbakanımıza ve diğer bürokratlara kadar insanlar yanılıp şaşırabiliyor ve olayın vahametini anlamayabiliyorlar.
Öyle Batı değerleri ile olunmuş uzmanlıkla, bilmem Profesörlükle olmuyor bu işler. Kaç üniversite bitirir isen bitir. İster 10 yabancı dil bil, istersen ABD de, İngiltere’de master yap. Yalnızca teknik konularla sınırlandırılmış bir fikrin sahibi olup; Sahip edildiğin o fikir kadar bir görüş koyabilirsin toplumun önüne . O da zaten yamuk yumuk bir fikirdir. Yani dünya sistemine tamamen entegre olmuş fikirlerdir, anlatabiliyor muyum? Yani ekonomi alanında bir yeterliliğe gelmiş isen reel ekonomik mevzulardan dem vurursun. Lakin Dünyanın başına İbrahim’in ateşi gibi çökmüş FED ve Teranesinin ülkemizin başına öreceği felaketten bir gram bile anlamayabilirsin.
Nereden anlıyoruz bunu; Din ağırlıklı bir sızma girişiminin ilahiyatçılar, din profesörleri, tarihçiler ve sözüm ona Toplum mühendisleri tarafından tehlikesinin algılanıp tedbirler sunamadıklarından anlıyoruz. Televizyonlarda şık elbiseleri ile oturup Batılı aklından bir gram bile çakmayanlar dan anlıyoruz bunu. Çakıp da bizatihi gizleyenler ve gündem saptırıp, dikkatleri başka yerlere çekmeye çalışanlar ise zaten haindir. Bu güne kadar başımıza gelen her musibette bilirkişiler bilmem ne uzmanları rap rap doğru Görsel Medyaya çıkartılır yorum yaptırılır. Ya Allah aşkına bu bilirkişiler tehlike gelmeden önce ne yaparlar.
Şimdi eller yukarı, usulca kalemlerinizi bırakın ve çekilin kenara. Neden? Çünkü artık bu toprakların bela limiti doldu. Bundan sonra gelecek bela bize, nerede yanlış yaptık yorumlarına ihtiyaç bıraktırmayabilir. Bu bela çok ciddi, olmak ile olmamak arasında gelecek bir bela olacak zannımca.
Gezi ayaklanması, 17-25 Aralık yargı operasyonları, sokağa çağırmalar, hendek ve özerklik ilanları gibi hainlikler ile içeriden bu işin olmayacağını anlayan batılılar, son bir umutla bitirici bir hamle yaptılar. Malumunuz 15 Temmuz. Yani Batılı alçaklar içeriden yapabilecekleri her türlü hainlik hamlelerini fiili olarak içimizden devşirdikleri satılık alçaklara yaptırdılar.
Benim tahminim; “Gaybı Allah bilir” 8-10 yıl arası (önce de olabilir) olma ihtimali çok yüksek. Türkiye Cumhuriyeti bu sefer dışarıdan bir fiili bir saldırıya uğrayacak. Nereden anlıyorum bunu. Nasıl ki; Beğenirsin beğenmezsin bende beğenmiyorum G.K.B. İlker Başbuğ’un eline kelepçe takılıp, Görsel medya aracılığı ile ülkemiz ve dünya kamuoyunun önüne Terörist başı diye çıkarılıp tutuklanması, Fetöcü alçakların 15 Temmuz kalkışmasını yapabileceğinin işareti ise; Batılıların içimizdeki kalleşlere, son umut olarak yaptırdıkları 15 Temmuz ihanet kalkışması da; Sonraki yıllarda Cennet Vatana muhtemel dışarıdan yöneltilecek bir saldırının işaretidir.Yani Batılı alçaklar içeriden bu işin olmayacağına inandılar artık.
Bu kıvılcımı, Suriye operasyonumuzdan çıkarmaları çok yüksek bir ihtimaldir bence. Hiç akıl edemediğimiz bir sebepte uydurabilirler. Kendi aralarında buna Rusya da dahil, bizim dışımızda nasıl gizli kararlar alırlar bunu ben bilemem, Allah bilir.
Şimdi komik komik adamlar var sanal alemde asarız, keseriz Yok Osmanlı yeniden doğuyor, yok "diriliş", "Yok İncirlik boşaltılsın, yok NATOoo aklını alırım." Cinsinden bilmem ne...
Olur ise bu saldırı tokatla yumrukla olmayacaktır. Sabaha karşı, bilmem kaç bin fitten atılacak tek bir demir parçası ile olacak. Millet olarak gerçek anlamda Suriye ve Irak'ta ki gibi bir kaos yaşamadık biz. "Allah yaşatmasın"da duamızdır.
Benim derdim insanlara korku vermek değildir. Olması muhtemel bir Realiteden bahsediyorum. Fetö dedik, bakın dedik, yaklaştı dedik, Ankara, İstanbul dedik güldüler. Hop 15 Temmuz. Allah göstermesin Sayın Cumhurbaşkanımızın başına o gece bir hal gelmiş olsa idi; Şu an bir iç savaş ve kaosun içinde sürünen bir ülke idik. Kaç kişi ölmüştü, öldürülmüştü? Hayal bile edemiyorum. Doğru mu? Doğru. Kabul mü? Kabul.
Ey devlet Erkanımız; Seni sevmese bile başka başka görüşleri ciddiye alıp değerlendirmek, Türkiye lehinde atılacak en ciddi adımdır. Bir adam senden nefret etse bile; “Yahu bu adam ne diyor Türkiye’nin geleceği ve mevcut durumu ile alakalı” deyip, fikirlerine düşüncelerine bakmak, incelemek çok fayda getirir bu Cennete eşdeğer topraklara.
Yani diyeceğim odur ki; Seni sevmeden de insanlar Vatanperver olabiliyor. Bu Cennet Vatanı dert edinebiliyor.
Ey Devleti idare eden Erkanımız;
Şunu asla unutma ki; Münafıklar her daim seni yanıltır. Siyaset Münafığının bildiği dört şey vardır; “Her şeye kafa sallama, sırıtma, yağlama, yalama ve yıkamadır.”
Başımıza çorap ören Batılı; Rejim Padihşahlık, Krallık veya Başkanlık olmuş her ne ise asla ona bakmaz. Aman sistem değişmedi, aman sistem değişti şunları ellemeyelim demez. Dikkatli ve uyanık olmak lazım derim ben. Neden?
Çünkü, 15 Temmuz gecesi insanlar Ankara ve İstanbul'un da bombalanabileceği gerçeğine bizatihi şahit oldular. Şükür Allah'a ki, sıyırdı geçti. Kafamızı deve kuşu gibi kuma sokup "yok ya! bunlar bize saldıramaz" falan filan diye de bir serabın içine dalmayın derim ben. Her daim akıllı ve uyanık olmakta fayda vardır...Saygılarımla
saymayansayilmaz@gmail.com