7 HAZİRAN SEÇİMİ’nde, seçimden önce yazdığım makalede AK Parti %45’ten yukarı oy alırsa kazanmış olur, %40’tan aşağı oy alırsa kaybetmiş olur, ikisinin arasında oy alırsa ne kazanmış ne kaybetmiş olur diye yazmıştım. Tek başına hükümet kuramayacağı kimsenin aklından geçmiyordu. Sermaye bütün gücünü harcayarak Meclis’i kilitledi...
1 KASIM SEÇİMİ’nde hiç istemediğim bir şey AK Parti’nin %40 ile %45 arası oy alması idi. Gönlümden, ya %40’tan aşağı oy alsın da belki aklını başına toplar diyordum, ya da %45’ten yukarı alsın da AK Parti iktidarı devam etsin, biz de rahat bir şekilde Adil Düzen çalışmalarımızı yapalım diyordum. Kendileri de dâhil olmak üzere hiç kimse, %45 oy alacaklarını ümit etmiyordu. AK Parti Akevler’i dışlamaya devam ediyordu. Sandığa gidecek ve geçersiz oy kullanacaktım, bunda kararlı idim, herkese de söylüyordum...
Son olarak gerek anketlerin gerekse çevremdeki beyanların etkisi ile %45 ümidi belirdi, Cumartesi öğleye kadar kararsızlığımı korudum, gelen telefonlara hep böyle cevap verdim. Cumartesi günü Süleyman Akdemir ve Lütfi Hocaoğlu’na “PKK ne oldu?” diye sordum. Bana ikisi birden “PKK’nın bittiğini” söylediler. Birden kararımı verdim: Ordumuzun bu başarısını onaylamamız gerekir. Evet, ben de AK Parti’ye oy vermeye karar verdim. Ondan sonra gelen telefonlara AK Parti’ye oy vereceğimi söyledim ve 1 Kasım günü oyumu AK Parti’ye kullandım...
AK Parti hata yapıyordu; bizim yazdıklarımıza ve söylediklerimize kulak vermedi. 7 Haziran Seçimi’nde halk onlara dersini verdi. AK Parti’nin en büyük hatası üç dönem saplantısı ve Akevler Adil Düzen ekibini AK Parti’den uzaklaştırması idi. Ondan sonra ne oldu? AK Parti, Erdoğan’a rağmen bir seçim listesi yerine, Erdoğan’ın listesi ile seçime girdi. Üç dönem engelini kaldırdı. Yine Adil Düzen’i ve Akevler’i dışlamaya devam ediyordu; Erdoğan da dışlamaya devam ediyordu. Bu arada büyük bir olay oldu. Türk Ordusu kararını verdi ve PKK’yı devre dışı etti. Seçime Adil Düzen kadrosu ile grildi ve PKK da yok edildiği için dış sermaye ne yapacağını şaşırdı. Türk Halkı da kararını verdi, yüzde 50’ye yakın AK Parti’yi destekledi ve herkesi şaşırttı, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu da şaşırttı; o kadar ki seçim konuşmasını bile yapmadı...
HDP’nin baraj dışında kalması gerekmekte idi. Ordu resmen PKK ile savaşa girmiş, HDP de Ordunun karşısında yani düşmanın yanında yer almıştı. Bu ihanet Medine ihaneti idi. HDP’nin barajı geçmesi halkın bu cephe almasını tasvip etmesi demekti ve doğrudan Kürt-Türk savaşının başlamış olması olacaktı. Ama barajı geçti. Diğer taraftan doğu illerinde AK Parti oyları geri almaya başladı. Demek ki doğu halkı da HDP’yi tasvip etmiyordu. HDP’nin barajı geçmesi iyi oldu. Bu suretle Türk halkı AK Parti’ye şunu söyledi: İktidara tek başına gel ama anayasayı tek başına değiştirmeye kalkışma, uzlaş öyle değiştir...
AK Parti’ye oy vermiş bir vatandaş olarak ve halkımın dört dörtlük şaşırtıcı oy kullanması şükranları içinde bu yazımı yazıyorum. Ahmet Davutoğlu bu zaferin kendisine ait olmadığı bilinci içinde “Bu Allah’ın zaferdir, bu milletin zaferidir” diyor. Bunu ağızla söylemek kolaydır, yapmak ise zordur. Allah’ın zaferi ise Allah’ın yolunda gitmek gerekir...
ALLAH’IN YOLU NEDİR?
Allah’ın yolu Kur’an’dır. Allah insanlara Kur’an’ı göndermiş ve beyanı yani içtihat yapmayı öğretmiştir. Günün sorunlarını dört delile dayanarak çözmek gerekir. Bu da içtihattır, icmadır. 1000 sene önceki içtihatlarla bugünkü sorunlar çözülemez. Hayrettin Karaman’ın zaruret fetvaları ile sorunlar çözülmez. Kur’an şimdi nazil olmuştur deyip yeniden içtihat yapmamız gerekir. Akevler 1960’larda bunu yapmaya başladı. Fethullah bu görüşü benimsedi. Bu görüş Bediüzzaman’ın görüşü idi. Erbakan bu görüşü benimsedi. Türkiye’de ve dünyada inkılâplar oldu. Şimdi siz orada o inkılâplar sayesinde oturuyorsunuz...
Sabahattin Zaim ve Hayrettin Karaman’ın şahadeti ile sabittir ki; Akevler dışında dört delile dayanarak çağın sorunlarını çözen yoktur. Allah her söze kulak vermemizi istiyor. Siz Akevler’i dışlamaya ısrarla devam ettikçe Allah’ı dışlıyorsunuz. Herkesi dinliyorsunuz ama yalnız Akevler’i dinlemiyorsunuz!..
Ben size bunları da söylemeyecektim. Ama siz “Zafer Allah’ındır” deyince, benim de bunları yazmam farz oldu. Allah artık yeni peygamber göndermiyor. Allah şimdi de hala söyletiyor. Nitekim 7 Haziran’da da 1 Kasım’da da gelen oylar kişilerin oyları değildi, Allah’ın Türk halkına ilhamı idi. Bu da her söze kulak verip sonra kendi aklınla en iyisine uymak demektir. Bizim için sizin oradaki varlığınız yeterlidir, siz bize zulmetmezsiniz...
Bu söylediklerim Akevler için değil, AK Parti içindir, çünkü bizim Allah’tan başka kimseye ihtiyacımız yoktur. Sizin ise Allah’a ihtiyacınız vardır. Allah da her söze kulak vermeniz ve en iyisine uymanız emriyle size gelmekte ve emretmektedir...