Sermaye eline geçirdiği karşılıksız dolarlarla kendi sömürü sermayesini kurmuştur. Bir taraftan mafyalar oluşturmuştur.
a) İŞ (arsa) MAFYASI (yalnız o mafyanın arsalarına imar verirler).
b) SENET MAFYASI (mahkemede dava on sene sürer, sonunda esastan değil usulden hükme bağlanır, mahkemeyi kazansan da alacağını tahsil edemezsin, kaçırılmıştır, mafya bir haftada tahsil eder).
c) RÜŞVET MAFYASI (sermaye istediğine rüşvet verir işi yaptırır, rüşvet almayan ya pasif hale gelir ya da atılır).
d) TERÖR MAFYASI (kaçakçılık yapan silahlı mafyadır, yüz kişiyi öldürür ama sen onu asamazsın, hapishaneye koyarsın, sıkıntı vermezsin, lüks otelde gibi yaşatırsın).
Sermaye böylece dünyayı mafya ile idare ediyor.
*
Sermaye insanlığa basınla emir komuta etmektedir. Belli kişiler vardır. Onlar 50 000 - 100 000 lira maaş almaktadırlar. Onlara verilen talimat ne ise önce onlar slogan yaparlar, başlık yaparlar. Bu paraları da devlet ilan parası olarak onlara verir. Bütün diğer yazarlar onların yazdıklarını değişik şekillerde tekrar ederler. Bütün basın bunu yapmak zorundadır. Çözüm dergisi doğruları yazdıktan sonra baştan sonuna kadar AK Parti’ye ve Erdoğan’a çatmak zorundadır. Başka türlü onun yaşamasına imkân vermezler. Görevli yazarların yazdıkları dışında bir haber yapamazsın, yorum yazamazsın.
Herkesin dosyası tutulmuştur. MİT’in tuttuğu dosyaların hepsi onda vardır ama onun elinde olan dosyaların hepsi MİT’te yoktur. Erdoğan’ı indirmek mi istiyorlar? Düğmeye basılır, bütün gazeteler onun aleyhine geçer. Güya kendi gazeteleri de aşırı şekilde onu büyüterek, yapılanları hep o yapıyormuş gibi göstererek onu yıkmaya çalışır. Sadece Yeni Akit Gazetesi benim yazılarımı yayınlamaktadır, nasıl müsaade ettiklerine şaşıyorum. Hiçbir hâkim onun istediği dışında karar vermez. Hiçbir orgeneral onun müsaade etmediği kararı alamaz; aldı mı Silivri’ye gider, genelkurmay başkanı da olsa bu durum değişmez.
Mafyayı ordu halleder. 5000 mafya mı var? 5000 şehit veririz ve mafyayı bitiririz. Ama basını bitiremeyiz. Çünkü baskı yaptığımızda bize daha çok düşman kesilir, bizden görünüp bizi batırır. Karşı tarafın baskısı o kadar güçlüdür ki her yazar ben bunu bu gazetede veya dergide basıyorum, acaba oraya gider mi der ve yazıları ona göre düzenler.
*
Bu durumdan nasıl kurtulacağız?
Evet, Akevler Adil Düzen Çalışanları bunun çözümünü getirmiştir.
1- Dağıtım devlete ait olup bedelsiz yapılacaktır.
2- Yazarların maaşlarını devlet verecek, onlar istedikleri yayın organında yazacaklar. Görevliler güçlü para alsalar da az para kazananların da yazma imkânları bulunacak. Karın tokluğuna çalışacak güçlü yazarlarımız vardır.
3- Devlet basın organlarından vergi almayacak. Bunun yerine sahifelerden beşte birini devlete tahsis edecek, devleti destekleyen yazarlar buralarda yazacaklar. Böylece okuyucular devletin görüşünü de öğrenecekler. Sonunda devlet yazarlarının söyledikleri doğru çıkınca halk onlara inanmaya başlar. Sermayenin talimatlarına onlar cevap vereceklerdir.
4- Basında çıkan hiçbir yazıdan basın sahibi sorumlu olmayacak, yazı işleri sorumlu bulunmayacak, hiçbir sansür yapılmayacak. Hiçbir yazar yazı yazdığı için suçlu olmayacaktır. Ceza kanunlarında herkes için suç olan onlar için de suç olacaktır. Belki ceza artırılır. Hiçbir yazar mahkum olmadan tutuklanmayacak ve yazmasına mani olunmayacak.
Basın işletmeleri kooperatif şeklinde kurulacak, okuyucular ortak olacak, yazarlar yönetici olacaklardır. Televizyon ve radyo işletmelerini de ancak basın kooperatifleri işletecektir.
Şimdi biri bana söyleyebilir mi ki sizin fikre baskı vardır. Tam tersine basın bugün sermayenin işkencesi altındadır. Seçimden sonra Devlet Başkanı bu konu üzerine eğilmelidir. Akevler’i de dinleyerek istişare sonunda bir anayasa metli hazırlatmalıdır. Genelkurmaya gönderip onların da onayı alınmalıdır. Sonra bir milletvekilini görevlendirip Anayasa değişikliği için Meclis’te imzaya açılmalıdır. Yasayı konuşmaları ile desteklemelidir.
Böylece Türkiye en büyük beladan kurtulmuş olur.