Sermaye devletleri emrinde tutmak için her devletin içinde gizli istihbarat teşkilatı kurdurur, bir de terör mafyasını oluşturur. Mafyayı bizzat milli istihbarat kendisi kurar. Böylece MİT kendisine görev icat eder. Kurulduktan sonra sermaye iki tarafı da sermayesiyle besler, kuruculara çekilip giderler. Ortalıkta gerçek istihbaratçı ile gerçek mafya kalır. Sermaye bunlardan birisinin mağlup olmasına izin vermez. İdamı kaldırır. Hapishaneleri konforlu otellere çevirir. Kaçakçılık sistemi ile doları transfer eder. Mafya halkı haraca bağlar ama devlet müdahale etmez, çünkü özgürlük vardır!
Sermaye bu şekilde ülkelerin gelişmesini önler, devletlere istediğini yaptırır. Orduya görev verilir ama görevi yerine getirmesine imkân verilmez. Orada hizmet eden askerlere hizmet zammı verilir. Bilinçaltında onlar da mafyanın devamını isterler veya göz yumarlar. Eşref Bitlis gibi vatanseverler de kazaya kurban giderler. Ülke milyarları orada harcar. On binlerce, belki yüz binlerce şehit verir. Karşı tarafta vatandaş da ölür.
Biz bu oyunu bildiğimiz için 1970’lerde CHP ile koalisyon yaptık. Hiçbir olay olmadı. Biz iktidar olduk, olaylar olmadı. AK Parti iktidar oldu, on seneden fazla zaman olaysız geçti. Şimdi yeniden savaş ve çatışma başladı. Ne oluyor?
Benim görüşüm şudur. Devletler sermayenin bu oyununa son vermek istediler. Sermayenin muhalefetine rağmen Suriye’de Esad karşıtı güçleri yok edecekler. Türkiye’de havaalanlarını istediler. Türkiye de PKK şartı ile birlikte evet dedi. Onlar da kabul ettiler.
İşte, savaş budur.
Sermaye terör mafyasını yaşatmak istiyor, devletler ise buna son vermek istiyor. Ne var ki Amerikalılar Müslümanları öldürüyor, Rusya Müslümanları öldürüyor. Müslüman terör örgütleri Müslümanları öldürüyor. Türkiye de Müslümanları öldürüyor. Sermaye tezgâhı kurmuş, devletler halka saldırıyor. Devlet de kendisini savunuyor. Sonuç olarak herkes kendi halkını öldürüyor.
Devlete isyan edenleri devletin imha etmesi kadar tabii bir şey yoktur, devlet bunun için vardır. Burada Türk Ordusu’nu sonuna kadar desteklemek her Türkün ve Müslümanın ana görevidir. Bizim desteklediğimiz savaş zamanı içindedir. Ordu kimin ne dediğine bakmaksızın askeri metotlarla PKK’yı en kısa zamanda yok etmelidir. Buna gücü olmazsa ne yapalım diyebiliriz. Ben ordumu yakından tanırım. Polisi de hayatımda takip ettim. En çok bir hafta dayanabilir. Bir hafta içinde sivillerden de şehit olanlar olur ama çocukları huzur içinde olurlar. Asker düşman kurşunu ile ölür. Siviller de belki askerimizin kurşunu ile ölür. Sonunda bir hafta sonra PKK diye bir sorun tarih olur. Herkes rahat eder. PKK’lıların çocukları da rahat eder. Teslim olanlar da rahat eder.
Ordumuzun kısa zamanda PKK’yı bitirmesi gerekir. Bir ülke uzun zaman savaş içinde yaşayamaza. Sermayenin oyununa son verilmelidir. Bununla beraber sorun bitmez. Ondan sonra ülkemizden ayrılmak isteyen veya ülkemizde özerklik isteyen herkesi dinlememiz gerekir. Selahattin Demirtaş’ı da sonuna kadar dinlemeliyiz. Bağımsızlık istemek herkesin hakkıdır. Haksızlık yapılmaması için adil yargı sistemi oluşturmalıyız. Yargı kararlarına saygılı olmalıyız. Hakkâri halkı yüzde 70 ekseriyetle Irak’a katılmak istiyorsa Irak’a veririz. Bu ülkeyi bölmez. Ama PKK’nın arzusu ile bu ayrılma olursa devletimiz yıkılıyor demektir.
Hakemlerden oluşan adil yargı sistemi, tam bağımsızlık içinde birer milyonluk yerinde yönetim sistemi bu sorunu çözer; yani “Adil Düzen” çözer.
Gelin, inat etmeyin, Allah’ın düzenine karşı çıkmayın; siz O’ndan ne daha akıllısınız ne de O’ndan daha güçlü.